Yeni bir eğitim yılı daha başladı. Okul yaşamına yeni başlayan çocuklar için bu dönem aileden ilk kopuşlarını yaşayacakları, dış dünyaya ilk adımlarını atacakları yeni ve uzun soluklu bir sürecin başlangıcı. İşte tam da bu dönemde yaşamlarında ilk Satürn karesini ve yaşamlarındaki ilk kriz sürecini de deneyimlemiş olacaklar. İlk Satürn karesi 6-8 yaş arası bir döneme rastlar. Bu dönem okul çağının başladığı döneme denk gelir. Yaşamdaki ilk ciddi sorumluluk , ilk görev bilinci bu dönemde gelişir. Ders çalışmak, verilen ödevleri günü gününe yapmak, öğretmenin sorduğu soruları cevaplamak, arkadaşlar ile ilişkiler, okul yaşamında sosyal projelerde görev almak ve rekabet ortamını deneyimlemek yuva sürecini saymazsak bu dönemde gerçekleşen ilklerdendir. Yuva süreci bu dönemin içinde değildir çünkü orada daha çok çocuğun sosyalleşmesi için çaba gösterilir ve oyun ağırlıklı zaman geçirilir.
Çocuk her istediğini yapamayacağını okula başladığı ilk yıl anlar. Belirli kurallar vardır ve o kurallara herkes gibi kendisi de uymak zorundadır. Bu yaştaki çocuklar genel olarak kabına sığmaz, canlı, hareketli olur. Birden girdiği bu yeni çevre ile alışkın olduğu yaşam biçimi değişmiş olduğunu görür ve birtakım sorumluluklarının başladığının farkına varır.
3 EYLÜL 2007 – 29 EKİM 2009 ARASI DOĞAN ÇOCUKLAR
3 Eylül 2007 – 29 Ekim 2009 arası Satürn Başak burcunda ilerlemiştir. Bu tarihlerde doğan çocukların doğum haritalarında SATÜRN BAŞAK burcundadır.
Genel karakter yapısı olarak bu tarihlerde doğan çocuklar dürüst, iyi niyetli ve sabırlıdırlar. Matematik, araştırma, öğretme ile ilgili alanlarda başarılı olurlar. Doğum anında Satürn’ün Başak burcunda olması kişiye çalışkanlık verir. Bu kişiler en zorlu işlerin bile üstesinden gelebilme becerisine sahiptirler. Genel olarak tertipli ve düzenli, temiz giyime önem veren kişilerdir. Bu çocuklar temelde yaşamlarında düzeni arzular ve her türlü karışıklığa karşı tahammülsüzdür.
Yaşadıkları yer derli toplu olmalı ve gerek aldıkları sevgi , gerek ihtiyaçlarının düzenli bir biçimde karşılanması açısından kendilerini güvende hissetmek isterler. Anne baba arasında yaşanan ufak tefek tartışmalara bile tahammülleri yoktur. Bu tartışmaları direkt olarak kendi düzenlerine ve güvenliklerine karşı bir tehdit olarak algılarlar. İster aile içinde ister okul yaşamında ebeveyn ve öğretmenler tarafından sunulan DÜZEN ve GÜVENLİ ORTAM bu çocukların ruh sağlıkları için en büyük besin kaynağı olacaktır.
24 ARALIK 2014 -SATÜRN YAY GEÇİŞİ
24 Aralık 2014 ‘te Satürn Yay burcuna geçiş yapıyor. 2017 yılının 20 Aralık’ına kadar Yay burcunda ilerlemeye devam edecek. Dolayısı ile 2007 Eylül ile 2009 Ekim ayı arasında doğmuş olan çocuklar bu süre boyunca yaşamlarındaki ilk Satürn karesini yaşamış olacaklar.
Satürn Yay geçişinden;
3 Eylül 2007- 31 Aralık 2008 arası doğan çocuklar 2015 ve 2016 yıllarında
1 Ocak 2009 – 31 Aralık 2009 arasında doğan çocuklar ise 2017 yılı boyunca etkilenecekler.
İLK SATÜRN KARESİNİN BURÇLAR ÜZERİNDE ETKİSİ
A) KOÇ, YENGEÇ, TERAZİ, OĞLAK gibi ÖNCÜ burçlarda doğan çocuklar;
Bağımsızlıklarına düşkün olan bu çocuklar kısıtlanmaya gelemezler. Bir programa uymak ve bir dizi kuralları benimsemek üzerlerinde sınırlanma etkisi yaratacağı için konulan her kurala karşı çıkma ihtiyacı içinde olabilir. Ayrıca kendilerini ifade etme açısından güvensiz hissedebiliriler. Ailelerinde kendi varlıklarını yoğun biçimde algılamış ve “BEN” olarak yaşamaya alışmış olan bu çocuklar okul ortamında diğerlerinin varlığını kabul etmek, paylaşmayı ve “BİZ” olarak yaşamayı öğrenmek durumunda kalırlar. Bu çocuklar daha çok ortak yapılacak çalışmalara yönlendirmeli mesela bir projenin bir bölümünün sorumluluğu verilerek arkadaşlarıyla birlikte çalışmaya yönlendirilmelidir.
İhtiyaçları Olan: Yaşamlarında ilk ciddi sınavı verecek olan bu çocuklar için bu sınav daha çok otoritenin varlığını kabul etmek ve “OTORİTEYE UYUM SAĞLAMAYI ÖĞRENMEK” olacaktır. Bunun bir boyun eğme bir baskı şeklinde değil daha çok çocukta otoriteye karşı (öğretmen ) korkunun değil saygının uyandırarak yapılması gerekir.
B) İKİZLER, BAŞAK, YAY, BALIK gibi DEĞİŞKEN burçlarda doğan çocuklar;
Daha çok motivasyon eksikliği yaşayabilirler. Çabuk kızan, sıkılan bir psikoloji ile özellikle yeni bilgiler öğrenirken sabırsız bir tavır içinde olabilir ve uzun süre ders çalışmakta zorlanabilirler. Bu gruptaki çocukların sosyalleşebilme yetenekleri gelişmiştir. Onların bu yönlerini değerlendirerek okul içinde farklı faaliyetlerde bulunmalarına, resim, müzik, bale, dans gibi alanlarda faaliyet göstermelerine destek olunarak onlar için okulun daha çekici bir hale getirilmesi iyi bir yöntem olacaktır. Mesela bir Matematik kulübü kurularak arkadaşlarıyla birlikte eğlenceyi ve eğitimi bir arada yaşamalarına imkan vermek bu zeki çocuklar için çok güzel bir fırsat olabilir.
İhtiyaçları Olan: Bu çocuklar için bu sınav daha çok “SORUMLULUK BİLİNCİNİN AŞILANDIĞI” bir sınav olabilir. Özgürlüklerine saygı duyarak kısa süreli ders çalışma programları oluşturulmalıdır. Özellikle ev ödevleri yapılırken belirli sürelerde kısa molalar verilmelidir. Her moladan sonra tekrar ödevinin başına gelmesi ve ödevi bitirmesi çocuğun kişisel gelişimi için neredeyse şarttır. Bu gruptaki çocuklar için daha çok başladıkları işleri tamamlayabilmeyi öğrenmek ve sınırsız özgürlük anlayışından, kendilerine ait olan görevleri (günlük ödevler) yerine getirebilme bilincine geçiş yapmalarını sağlamak önemlidir.
C) BOĞA, ASLAN, AKREP, KOVA gibi SABİT burçlarda doğan çocuklar;
Kendi başına olmaktan hoşlanan ve bir şeye zorlanmadıkları sürece oldukça sakin olan çocuklardır. Emir almaktan ve herhangi bir açıklama getirmeden bir şeyler yapması için yönlendirilmekten asla hoşlanmazlar. Güven bu çocuklar için neredeyse en önemli şeydir bu yüzden yeni tanıştıkları insanlara ilk etapta mesafeli yaklaşımlar sergilerler. Bu grup çocukları için sürekli olarak ders çalışmak ve ödevlerini yapmak ilk başlarda zor gelecektir. Ancak bu konuda asla onlarla inatlaşmamak gerekir. Ebeveyn ve öğretmenleri onları ders çalışması için emirler vererek ya da baskı uygulayarak yönlendirmeye çalışmaları sonucunda bu çocukların görünmez duvarlarıyla karşı karşıya kalacakları kesindir. Yabancılara karşı koyduğu mesafeyi kendini koruma amaçlı ebeveyn ve öğretmenine karşı da koyacaktır. Bu yüzden de yaklaşım olarak sakin ve yavaş tavırlar ve makul ve mantıklı açıklamalar tercih edilmelidir.
İhtiyaçları Olan: Manevi olarak desteklemek ve yaptıkları her ödevden sonra, öğrendikleri her bilgiden sonra onları överek yüreklendirmektir. Bu çocuklar için bu sınav daha çok “ÇALIŞKANLIKLARININ ” sınandığı bir sınav olabilir. Okulda, arkadaşlarının arasında kendini ifade etme, ortaya koymak, öne çıkmak isteyeceklerdir. Sınıf başkanlığı ya da bir faaliyetin yöneticiliği bu çocukları okula bağlanmaya teşvik edecektir. Onları çalışmaya sevk etmek için her ödev sonrasında başarısından dolayı ya da size okulda yaşadığı şeyleri aktardığı sırada onu iyi tutum ve davranışlarından ötürü övmek, ona övgü dolu sözcükler söylemek bu çocukları çalışmaya teşvik edici bir güç olacaktır.
DİSİPLİN NEDİR VE NE OLMALIDIR?
Çocukları yaşamlarındaki bu yeni sürece alışmalarına yardımcı olmak ve onlara disiplin aşılamak için ceza yerine onu davranışlarından sorumlu olduğunu bilincinin aşılanması gerekiyor. Prof. Dr. Haluk Yavuzer. Disiplini “çocuğun sahip olduğu sorumluluklarıyla yaşantısındaki hareketlerinin doğal ve sosyal sonuçlarını kabul etmektir. ” diye tanımlıyor. Bunun için de çocuğa okul yaşamında ödevlerini yapmadığı ya da okul kurallarına uymadığı zamanlarda ceza yerine davranışlarının sonuçlarına katlanmayı öğreneceği birtakım yaptırımlar uygulamak gerekmektedir.
Çocuğa disiplin uygularken gerek ebeveynlerin gerek öğretmenlerin davranışlardaki tutarlılık son derece önemlidir. Ancak katı ve baskıcı olmamaya dikkat edilmesi gerekmektedir. Katı ve baskıcı bir tutum karşısında çocuk bu tutuma karşı çıkma ve inat etme şeklinde karşılık verecektir. ”Esnek olmak” ve “Hoşgörülü davranmak” çocukta “Kabul” ve “Sevgi” biçiminde karşılığını bulacaktır. Kabul edildiğini ve sevildiğini hisseden bir çocuk ise doğal olarak kendini güvende hisseder. Ancak yine burada önemle belirtmek gerekiyor ki Hoşgörünün ve esnekliğin sınırlarını iyi çizmek gerekmektedir. Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan bir çocuk başkalarını sever ve saygı duyar. Çocuklarımızın kendi kendine yeten, sosyal yaşamda ve okulda başarılı kişiler olmasını istiyorsak onlara sorumluluk vermeli, seçimler yapmasına müsaade etmeli ve yaptığı tercihlerin sonuçlarına katlanmayı öğretmeliyiz.
Bütün çocuklarımıza yeni öğretim döneminde başarılar dilerim.