Atom bombasıyla ilgili ilk çalışmalar Robert J. Oppenheimer Öncülüğündeki bil grup bilim adamı tarafından 1942 yılının sonlarında başladı. ABD, Kanada ve İngiltere tarafından organize edilen çalışmalar “Manhattan Projesi” olarak adlandırıldı. Nazi Almanyası’ndan kaçan bilim adamlarının katkılarıyla gelişen bu proje, yüzyılın en acımasız buluşunu ortaya koydu. Bu beyin takımında öne çıkan bilim adamları çalışmanın öncüsü Robert Oppenheimer İtalyan bilim adamı Enrico Fermi ve Macar asıllı Leo Szilard’dır. Enrico Fermi, atom bombasının babası olarak anılır.
Başkan Roosevelt atom bombasının derhal yapılmasını talimatını verdikten sonra çalışmalar hızlandırıldı. Bu projede çalışan bilim adamları çalışmaları en yakınlarından bile saklamışlardı. ABD hükumeti bu konuda tam bir gizlilik ilkesini esas edinmişti. Çalışmalar devam ederken Başkan Roosevelt beyin kanaması geçirerek öldü ve yerine Truman geçti. Bundan sonraki gizli çalışmalar başkan Truman’ın kontrolünde gerçekleşti. Üç yıl süren çalışmalar New Mexico eyaletinin Los Alamos bölgesinde yürütüldü. ilk atom bombası denemesi 16 Temmuz 1945 günü Meksika sınırına yakın bir çöl olan Alamogordo’da gerçekleştirildi. Bu patlamanın şiddeti tahmin edilenin çok üzerinde olmuş ve yaklaşık 20 bin ton dinamitin patlamasına eş değer bir etki görülmüştür.
Atom bombasının İçeriği
Atom bombasında biri doğal, diğeri yapay olan iki tür malzeme kullanılır. Bunlardan doğal olanı uranyum, yapay olanı ise plütonyumdur. Bomba, merkezde uranyum ve plütonyumdan oluşan bir öze sahiptir. Nükleer patlamanın oluşabilmesi için bu özün kritik kütleden büyük olması şarttır. Bu esnada kritik kütlenin üzerindeki maddenin kendiliğinden patlama olasılığı vardır. Bu yüzden patlayıcı madde özü, bombaya çeşitli parçalar halinde yerleştirilir. Bomba ateşleneceği zaman bu parçaların bir araya gelip bir küre Oluşturması gerekmektedir. Bu çeşitli parçaların küre şeklinde birleşmesini sağlamak için Trinitrotoluen yani bildiğimiz TNT, dinamit maddesi kullanılır. Önce TNT patlatılarak, nükleer kütle bir araya gelir ve böylece asıl patlama gerçekleşir.
Hiroşima Atom Bombası – Ağustos 1945: Felaket günü
6 Ağustos 1945, dünya tarihi açısından önemli bir gündür. Bu tarihte dünyadaki en büyük insan katliamlarından birisi yaşanmıştır. 6 Ağustos 1944′ te sekizi çeyrek geçe Hiroşima‘daki ırmağın en geniş kolunun iki yakasını birbirine bağlayan köprünün üzerine, Enola Gay isimli bombardıman uçağı atom bombası bıraktı. Yaklaşık 51 saniye sonra Little Boy, yani tarihteki ilk atom bombası, patlamış oldu. Bomba 600 metre yükseklikteyken hedefine 200 metreden az bir uzaklıkta patladı. Görgü şahitlerinin ifadelerine gere patlama ilk olarak gözleri kör eden bir ışıkla kendini belli etti. Hemen arkasından gelen yaklaşık 300 bin derecelik ısı yaklaşık 3 km çapındaki birçok şeyin yanmasını sağladı. Daha sonra patlamanın etkisiyle başlayan ve saatte 1800 km hızla esen alev rüzgarı çevredeki her şeyi yakıp, yıktı.
İnsanlarda korkunç yanma vakalarına neden oldu. Çevredeki fabrikaları, iş yerlerini ve evleri yıktı, binlerce insanın ölümüne sebep oldu. X ışınları kan damarlarındaki akyuvarları yok ederek, insanlarda ağır anemi krizine yol açtı. Tüm bunlar yaşanırken asıl kalıcı hasarı oluşturacak yağmur birkaç dakika sonra başladı. Yağmurla beraber tüm radyoaktif serpinti bölgeye inmiş oldu. Sadece saniyelerle ölçülebilen çok kısa bir zaman dilimi içerisinde Hiroşima kenti, korkunç bir felakete sahne oldu. Ortaya çıkan ölü ve yaralı sayısı ise dehşet vericiydi. Tek bir bomba yaklaşık 78 bin kişinin ölümüne, 14 bin kişinin kaybolmasına, 40 bin kişinin ağır ve hafif olarak yaralanmasına neden oldu.
9 Ağustos 1945 günü ikinci atom bombası Nagazaki‘ye atıldı. Burada yaşayan halk daha önceden uyarıldığı için ölümler Hiroşima‘ya oranla daha az oldu. İkinci bomba da yaklaşk 36 bin kişinin hayatını kaybetmesine, 40 bin kişinin de yaralanmasına yol açtı. ikinci bombardımandan sonra imparator Hirohito, 14 Ağustos 1945’te teslim oldu.
Hiroşima ve Nagazaki‘de radyasyondan kaynaklanan ölümler 15 Ağustos 1945’den sonra da devam etti. Kaybolan yakınlarını harabeler içinde arayan ve gönüllü olarak kurtarma çalışmalarına katılan birçok kişi farkında olmadan yüksek miktarda radyasyon aldı. Radyasyondan kaynaklanan ölümler çök ciddi boyutlarda ulaştı. Sivil korunmasız halkı ve özellikle çocukları etkileyen bu olay, atom bombasının insanlık için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu ortaya koydu.
Nükleer Silahlanma
II. Dünya Savaşı’nın sonunda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları nükleer silahların yıkıcı gücünü tüm gerçekliğiyle ortaya koydu. Little Boy ve Fat Man düştükleri Hiroşima ve Nagazaki’de yüz binden fazla insanın ölümüne neden oldu. Bu saldırı üzerine Japonya savaştan koşulsuz olarak geri çekildi. Nükleer silahların, devletlerin sistemde daha fazla söz sahibi olmaları açısından ne kadar büyük önem taşıdığı anlaşıldı. Bu tarihten sonra ABD artık nükleer silah gücüyle dünyada söz sahibiydi.
Nükleer silahlar diplomasi alanında önemli bir koz sebebiydi. I I . Dünya Savaşı sonunda dengeler yeniden kurulurken kapitalist sistem yani ABD kazanmıştı. Potsdam Konferansında sonuç ABD lehineydi. Sovyet Rusya ise çok ağır şartları kabul etti. 17 Temmuz 1945 günü, ki aynı zamanda Potsdam Konferansının başladığı gündür, ABD New Mexico’da ilk nükleer silah denemesini yaptı. Bu durum iki kutuplu sistemde güç dengesini belirleyen unsurun nükleer silahlar olmasına neden oldu. Bu gücü ABD başkanı Tru man anılarında şöyle özetlemiştir: “Şimdi artık sadece savaşı temelden değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda tarihin ve uygarlığın da seyrini değiştirecek bir silaha sahiptik. ”
1945-1949 yılları arasında ABD’nin nükleer silahlar alanındaki üstünlüğü tartışılmazdı. ilk vuruş yeteneği ABD’nin elindeydi. İlk vuruş yeteneği, bir tarafın Yapacağı büyük bir saldırıyla, karşı tarafın ikinci vuruş kapasitesini yok ederek savaşın kazanılması anlamına gelir. Bu amaçla, karşı tarafın nükleer silahları hedef alınır. Ancak bu sırada Rusya da nükleer silah üretmek için çalışmalarına hızla devam ediyordu. 1949 yılında SSCB ilk nükleer silah denemesini yaptı. Ancak ABD bu yarışı daha da ileri götürerek 1952’de hidrojen bombası yaptı.