Mastektomi sonrası cinsel kimlik bunalımı günümüzde eskiye oranla daha az görülse de meme kanserlerinin artışı ile ciddi bir öneme kavuşmuştur. Mastektomi meme dokusunun çıkarılması anlamına gelen bir terimdir. Meme kanserlerinin tedavisinin tarihinde mastektomi sonrası cinsel kimlik bunalımına bağlı cerrahi teknikleri geliştirilmiştir.
İlk kullanılan yöntem olan radikal mastektomi meme dokusunun beraberinde altındaki kas tabakasının da çıkarılmasına yol açan bir cerrahi tipidir. Kas kaybına bağlı hareket zorluklarının çok fazla yaşandığı bu cerrahi türü sonrasında pek çok kadın cinsel kimliklerini kaybettiklerini düşünerek ağır psikoza girmiş ve intihar etmiştir.
Meme kanserlerinin yaygınlaşması ve artan intihar sayıları sonucunda ikinci bir cerrahi yöntem uygulanmaya başlanmıştır. Modifiye mastektomi olarak isimlendirilen bu teknikte alttaki kas dokusuna dokunulmadan bütün meme ve cilt altı dokular çıkarılmaktadır. Meme dokusunu kaybeden kadınlarda hareket zorluğu gözlenmese de memelerini kaybetmekten kaynaklı cinsel kimlik bunalımı ve intiharlar ciddi azalma göstermemiştir.
Günümüzde de yaygın olarak kullanılan son yöntem ise meme koruyucu cerrahidir. Meme koruyucu cerrahide kişinin meme başı ve mümkünse meme cildi korunmaya çalışılır. Alttaki meme dokusu alınır ve yerine dolgu maddesi konularak eski meme görüntüsü sağlanmaya çalışılır.
Dolgu maddesi olarak kişinin kendi yağ dokusu kullanılabileceği gibi silikon gibi maddeler de kullanılabilmektedir. Meme kanseri ailesel geçişi çok yüksek bir kanserdir. Bu nedenle meme kanseri olan kadınların yakın akrabaları da bu risk açısından taramadan geçirilmektedirler. Yüksek riskli çıkan gruplarda henüz meme kanseri görünmese bile meme koruyucu cerrahi yapılabilmektedir.
Mastektomi yapılırken yanısıra kanser hücrelerinin yayılım yapabileceği lenf bezleri de alınmaktadır. Özellikle koltuk altı lenf bezlerinin de alınması kanserin yayılımın önleme açısından çok değerlidir. Mastektomi sonrası cinsel kimlik bunalımı meme cerrahisine yön vermiş önemli bir sosyal durumdur.