2017 yılı verilerine baktığımızda 8.2 milyon insanın sigara yüzünden hayatını kaybettiğini görüyoruz. 7 milyon kişi doğrudan sigara kullandığı için ölürken 1.2 milyon kişi sigara içmediği halde “pasif içicilik” dediğimiz durum nedeniyle hayatını kaybetmiş. Yani başkalarının içtiği sigara yüzünden. Dünya nüfusu çok kalabalık olduğu için bu sayılar size pek bir şey ifade etmeyebilir. O yüzden şöyle anlatalım.
Sigara içmediği halde sigara dumanına maruz kaldığı için hayatını kaybeden insan sayısı tüm dünyadaki trafik kazalarında hayatını kaybeden toplam insan sayısından daha fazla. Doğrudan sigara içmeye bağlı ölüm sayısı ise listenin 2 numarasında. Yani karşımızda insanlık açısından inanılmaz büyük bir tehlike söz konusu. Şimdi gelin bu tehlikeye bir göz atalım.
Dünyadaki tüm ölümlerin yaklaşık %13’ünün nedeni sigara. 2017 yılına göre hazırlanmış bu grafikte tüm dünyada sigaraya bağlı ölüm oranlarını görmektesiniz. Bölge ne kadar koyu maviyse o kadar fazla ölüm var demek. Ülkemize yakından baktığımızda ölümlerin dünya ortalamasının üzerinde olup yaklaşık %20 civarında seyrettiğini görüyoruz. Peki bu oran hep böyle yüksek miydi? Eğer bu grafiğe yakından bakarsanız 1990 ila 2017 yılları arasında sigaraya bağlı ölümlerin nasıl değiştiğini takip edebilirsiniz. Sizin de gördüğünüz üzere genellikle yükselme eğiliminde olan grafik 2010 yılı itibariyle azalmaya başlamış. Ama sigaraya bağlı ölüm oranlarının ülkemizde hala çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Şimdi ise size çok daha ilginç bir grafik göstereceğim. Bu grafikte pasif içiciliğe bağlı ölüm oranları özetlenmiş. Grafiğin 1990 yılı itibariyle sürekli azalma eğiliminde olması gerçekten çok kıymetli. Özellikle çocukluğunda şehirler arası yolculuklarda otobüsteki yolcuların içtiği sigara dumanına saatlerce maruz kalmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen biri olarak bir meselenin altını çizelim. Kapalı yerlerde sigara içmeye karşı yapılan her türlü kısıtlamanın önemi işte bu grafik ve sayılarla çok net karşımıza çıkmakta. Peki bir şeyin bizi öldüreceğini bile bile neden ona bu kadar düşkünüz? Aslına bakarsanız tütünün insan ile olan ilişkisi çok çok eskilere gitmekte.
Tütün tarımının MÖ 6000 ila 3000 yılları arasında Amerika topraklarında başladığını biliyoruz. Patlıcan, domates ve patates ile beraber aynı ailenin üyesi olan tütün bitkisi insanlık tarihi boyunca ritüellerden tutun çeşitli tedavilere kadar çok farklı amaçlarla kullanılmış. Tütünün Amerika topraklarından çıkıp Avrupa’ya gelmesini sağlayan ise ünlü kaşif Kristof Kolomb. 1492 yılında şu an Küba’nın olduğu topraklara ayak basan Kolomb oradaki yerli halkın tütüne olan ilgisini keşfeder. Kimi yerlilerin tütünü çiğnediğini kimilerinin ise tütün yapraklarını çubuklarla tüttürdüğünü görür ve bu bitkileri Avrupa’ya götürür.
Keyif verici özelliği nedeniyle insanlar arasında hızla yayılsa da tütünün Avrupa’da iyice popüler olmasını sağlayan kişi Fransa’nın Portekiz elçisi Jean Nicot olmuştur. Baş ağrısı, mide ve kadın hastalıklarına iyi geldiğinden bahsederek tütünü Fransız Kraliçesine sunmuştur. O tarih itibariyle tütün halk tarafından Kraliçe otu olarak adlandırılıp hızla yaygınlaşmıştır. Burada çok ilginç bir bilgiyi daha paylaşalım. Bilimsel sınıflandırmada tütün bitkisinin cins adı Nicotiana’dır. Zaten o nedenle bu bitkiden elde edilen en önemli maddeye de nikotin denmiştir. İşte bu nikotin kelimesinin kökeni tütünün Avrupa’da çok hızla yayılmasına neden olan Fransız elçi Jean Nicot’un soyadına dayanmaktadır.
1900’lerin başı ile beraber tütün ve sigara artık bir endüstri haline dönüşmüştür. İlk çıktığı dönemlerde sigara reklamlarında doktorların oynatılması ve sigaranın sağlık açısından faydalı olduğunun öne sürülmesi ise insan denen canlının çıkarları söz konusu olduğunda ne kadar tehlikeli olabileceğini bir kere daha göstermiştir. Tüm bu bilgilerden sonra gelin sigaranın fizyolojimiz üzerine olan etkilerini inceleyelim. Şimdi sigaradan aldığınız her solukla beraber 5000’den fazla maddeyi vücudunuzdan içeri göndermektesiniz. Bu maddelerin çoğu zaten zararlıyken yaklaşık 50 tanesinin oldukça toksik olduğunu belirtelim.
Araba egzozundan çıkan karbonmonoksit, çakmak gazında yer alan bütan, bir zehir olan arsenik, tuvalet temizliğinde kullanılan amonyak ve roket yakıtında bulunan metanol bu kimyasallardan sadece birkaçı. İşte bu çirkin karışıma ilk maruz kalan diş ve diş etleriniz zamanla büyük zararlar görürken burnunuzdaki sinir uçları da haraplanarak koku duyunuz zayıflar. Gerek solunum yolları gerekse de akciğerlerdeki hava keselerinde ciddi zararlar görülür. Sigarayla beraber akciğerlerdeki hava keselerinden kana karbonmonoksit geçişi olur. Normalde ana görevi oksijeni taşımak olan eritrositlerimiz içerisindeki hemoglobin molekülü hemen dolaşımdaki karbonmonoksite bağlanır. Çünkü bu tehlikeli maddeyi dolaşımdan uzaklaştırmak gerek. Bu durumda da dolaşımda oksijen taşıyan hemoglobin sayısı azalacağından sigara içenlerde oksijen azlığına bağlı olarak nefes darlığı ve tıkanma gibi durumlar oluşur. Aynı zamanda sigara damarlarda daralmaya neden olup damarın iç yüzeyine zarar vererek kan akışını kısıtlar. Bu durum pıhtı oluşum riskini oldukça yükselterek kalp krizi ya da felci tetikleyebilir. Bunlara ilaveten görme bozukluğuna, erkeklerde ereksiyon problemi ve düşük sperm sayısına neden olurken, kadınlarda gebe kalmayı zorlaştırır. Özellikle hücre düzeyinde DNA’lar üzerine gösterdiği negatif etkiler nedeniyle kanser riskini oldukça artırmakta. Hemen belirtelim.
Sigara bu özelliği nedeniyle sadece akciğer kanserini değil hemen hemen diğer tüm kanser türlerini de tetiklemekte. Tüm bu zararlarını bilmemize rağmen bu saçma şeyi ısrarla tüketmemize neden olan nedir? Cevap tek bir kelime, nikotin. Hatta Profesör Mike Russel’ın bu konuyu özetleyen çok güzel bir sözü vardır. Der ki; “İnsanlar nikotin istedikleri için sigara içerler ama katran soludukları için ölürler.” Beyinde birçok bölgede nikotinik reseptörler olduğu için sigaranın beyin üzerinde oldukça geniş bir alanı etkilediğini belirtelim. Ama bunlardan en önemlisi beynimizin ödül merkezi. Nikotinik reseptörler aktifleştiğinde ödül merkezinde gerçekleşen dopamin salımı nedeniyle kişiler bu durumdan çok büyük bir zevk almakta. Bununla beraber nikotinin GABA ve serotonin salgılarını da uyardığını görmekteyiz. Bu da ruh haliniz üzerinde sakinleştirici bir etki yapmakta.
Peki sigaranın haz vermek ve rahatlatmak dışında beynimiz üzerine pozitif bir etkisi var mı? Aslında hem sigara içme alışkanlığı olan hem de sinirbilim bilen biriyle konuşursanız sigaranın konsantrasyon ve öğrenme üzerine pozitif etkileri olduğundan bahsedecektir. Gerçekten de literatürde nikotinin öğrenme, hafıza ve konsantrasyon üzerine pozitif etkiler gösterdiğini ortaya koyan çalışmalar bulunmakta. Ama bu bulgular sizi yanıltmasın. Çünkü daha kapsamlı çalışmalarda bu etkinin kısa süreli olduğu ve uzun süreli sigara kullanımında diğer zararlı maddeler nedeniyle öğrenme ve hafızada ciddi sorunların ortaya çıktığı gösterilmiştir. Daha da ilginci hafıza ve bilişsel süreçlerde yaşanan bu sorunların pasif içicilerde de ortaya çıktığı görülmekte. Yine yapılan bir başka beyin görüntülemesi çalışmasında sigaranın serebral korteks tabakasını incelttiği gösterilmiş.
Serebral korteks beynin en dış kısmına verilen addır ve bu bölge dil, mantıklı düşünme ve hafıza gibi üst düzey fonksiyonlar için kritik bir alandır. Bu bölge normalde yaşlanmayla beraber zaten incelme eğilimi göstermektedir Ama sigara kullanımı bu incelmeyi çok fazla hızlandırmakta ve bunama riskini artırmaktadır. Sigarayı bıraktıktan sonra korteks kalınlığında birtakım iyileşmeler olsa da asla sigara içmeyenlerin korteks kalınlığı seviyesine gelinememekte.
Örneğin çalışmada 25 yıl önce sigara içmeyi bırakmış bir kişinin korteks kalınlığı bile hiç sigara içmeyen kişiye göre daha ince bulunmuş. Yani yaktığınız her sigara ile korteksinizi incelttiğinizi unutmayın. Peki, her içişte vücudunuzu mahveden ve beynimizi adeta esir alan sigarayı bırakmak neden bu kadar zor? Kimisi hiç sigaraya ilgi duymazken bir başkası için bu derecede bağımlılık yapmasının sebebi ne? Bu konuda hala net bir cevap olmasa da beynimizde insula adlı bir bölgenin sigara bağımlılığı konusunda önemli bir rol oynadığı düşünülmekte. Zira beyin görüntüleme çalışmalarında sigaranın arzulandığı dönemlerde insula aktivasyonu gösterilmiş. Yine sigara kullanımı ve bağımlılığı ile insulanın kortikal kalınlığı arasında negatif bir ilişki bulunmuş. Yapılan ilginç bir çalışmada sigarayı bırakmaya çalışan kişilerin beyin görüntüleri incelenmiş. 85 kişinin katıldığı çalışmada, 41 kişi tekrar sigaraya başlarken, 44 kişi sigarayı bırakmada başarılı olmuş. Bilim insanları beyin görüntülerini incelediklerinde sigarayı bırakmada başarılı olmuş kişilerin beyinlerinde ortak bir örüntü keşfetmişler. Bu kişilerin insula ve somatoduysal korteksleri arasında daha koordineli ve etkili bir iletişimin olduğu görülmüş. Yani sigarayı bırakma konusunda insula şimdilik kritik bir alan gibi gözükmekte. Sigarayı bırakmakla ilgili çok çeşitli yöntemler olmakla beraber belki ileride bir gün bu yöntemleri karşılaştıran bir video çekeriz. Ama şu an bilmeniz gereken asıl şey bu konudaki en önemli dinamiğin motivasyon olduğu. Adeta beyninizi ve vücudunuzu esir almış bu maddeden kurtulma konusundaki isteğiniz. İçtiğiniz tek bir sigaranın bile zararlı olduğunu ve sigarayı ne kadar erken hayatınızdan çıkarırsanız hücrelerinizin o kadar hızlı özgürlüklerine kavuşacağını unutmayın lütfen.
Mesela sigara içen biriyseniz ve şu an sigarayı bıraktığınızda vücudunuzda meydana gelecek değişikliklere bir göz atalım. Sadece 20 dk geçtiğinde bile kalp atışları ve kan basıncınız normale dönmeye başlar. 12 saat sonunda kanınızdaki karbonmonoksit seviyesi dengelenir ve oksijen taşıma kapasitesiniz artar 2 gün sonunda tat ve koku duyularında iyileşmeler olur. Eğer çok uzun süredir sigara kullanıyorsanız ne yazık ki bu iyileşmelerin gerçekleşmeyeceğini belirtelim. 72 saat sonunda nikotin yoksunluğunuz tavan yapacağından burası dayanmanız gereken en önemli noktalardan biri olacak.
1 ay sonunda öksürüklerde azalma ve akciğer dokularında iyileşmeler olur.
9 ay sonunda enfeksiyonlara karşı olan yeteneğinizi geri kazanırsınız.
1 yıl sonunda kalp hastalıkları riski sigara içen birine göre yarı yarıya azalır.
5 yıl sonunda damarlarınızdaki pıhtı oluşum riski önemli derecede azalır.
10 yıl sonunda sigara içen birine göre akciğer kanseri riskiniz yarı yarıya azalır.
15 yıl sonunda kalp krizi geçirme riski açısından sigara içmeyen bir kişiyle aynı seviyeye gelirsiniz.
Bu süre ve iyileşmelerin her gün içtiğiniz sigara sayısı ve kaç yıldır sigara kullandığınız bilgisine göre değişiklik göstereceğini belirtelim. Sigarayı bırakma sonucu nikotin yoksunluğundan dolayı belirli zamanlarda endişe ve depresyon halinin oluşacağını asla unutmayın. Zaten insanların tekrar sigaraya başlamasında bu durum önemli rol oynamakta. İşte böyle durumlarda ödül mekanizmanızı devreye sokacak sağlıklı alternatifler geliştirmek çok önemli.
Yeterince sabrettiğinizde oldukça güçlü gözüken bu bağımlılığın zamanla zayıfladığını göreceksiniz. Ayrıca içtiğiniz her bir sigaranın çevrenizde sigara içmeyen yakınlarınız için de ne kadar büyük bir tehlike olduğunu unutmayın. Eğer yakınınızda sigara içen biri varsa her türlü bağımlılık mücadelesinde sosyal desteğin çok ama çok önemli olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın. Sevdiklerinizi bu mücadelede yalnız bırakmayın ve sizi bıktırsalar bile sonuna kadar onlara destek olmaktan vazgeçmeyin. Umarım en kısa sürede insula ve somatoduysal korteksiniz arasında harika bağlantılar oluşur ve bu saçma sapan bağımlılıktan kurtulursunuz.