Kasların güçsüzleşmesine bağlı olarak ölüme kadar götürebilen bu hastalığın artık erken teşhisine bir adım daha yaklaşıldı.
Dokuz Eylül Üniversitesinde yapılan araştırma ile genetik anabilimdalı olan Prof. Dr. Derya Erçal, yaptığı açıklamada, kas erimesi hastalığının erken teşhisinin daha başarılı sonuçlar verdiği ve erken teşhis edilen, kas erimesi hastalığının daha koaly tedavi edilebilindiğini belirtti.
Kas erimesine bağlı olarak gelişen DMD yani Duchenne Muskuler Distrofi hastalığına bağlı olarak, Dokuz Eylül Üniversitesinden bir grup araştırmacının 1995 yılında başlattıkları genetik alandaki araştırmaların bugün meyvesini vermeye başladığı ortaya çıktı. 1995 yılından bu zamana yapılan araştırmalar ile, oldukça fazla hasta kitlesi incelendiğini vurgulayan Prof. Dr. Erçal, DMD geninin bilinen en büyük genlerden birisi olduğunu, genin tam 79 bölüme sahip olduğunu ve bu gende yer alan hasarların takibi ile hastalığa bağlı genetik tanının güçlü bir şekilde artık konduğunu belirtti. %20 lik kısım ile alakalı olarak da tek bir molekülün değişimlerini bulmaya yönelik dizi analiz şanslarının doğduğunu vurguladı. Bu yöntem ile de noktasal olarak değişimleri tespit edebildiklerini açıkladı.
Prof. Dr. Erçal, yaptığı konuşmaya yurtdışında çalışmalarına paralel yapılan çalışmalara vurgu yaparak devam etti. Yurtdışında da gene bağlı kopmalar ile ilgili oldukça başarılı çalışmaların olduğunu ancak bu tedavi şekillerinin nedendir bilinmez rutinsel hale gelmediğini, çalışmaların hala gönüllü bireyler üzerinden devam ettiğini vurguladı.
Kas erimesi hastalığı olan bireylerin, hastalıkları tespit edildikten sonra, nöroloji anabilimdalı uzman, hasta olan bireye çalışmalara paralel olarak deneysel tedaviyi sunabiliyor. Eğer, hasta bu deneysel tedaviyi kabul ederse, tedavi yöntemi hastaya uyarlanabiliyor.
Kas erimesinin erken tanısına olanak açan bu yöntem ile hastalığın kötü seyreden görünüşünün büyük ölçüde önüne geçilebileceği tahmin ediliyor. Kas erimesinde erken tanı, tedavi için büyük önem arz ediyor.