Romanos, ya da Türkçe’de bilinen adıyla Romen Diyojen (d. 1030 civarı – Ölüm 4 Ağustos 1072), Bizans İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü 1068-1071 yılları arasında yaşamıştır. Tahttan çekilerek indirilen imparator, Anadolu’yu Türklere karşı korumak amacıyla büyük bir ordu topladı. Ancak Malazgirt Meydan Muharebesi sırasında Alparslan’a karşı zafer kazanamayınca, tahttan indirildi ve Bizans tarafından cezalandırıldı. Öldürücü sebebinin, geri çekilme işleminin yanlış yapıldığı olduğu söyleniyor.
Tahta çıkışı
Bizans imparatoru VIII. Konstantinos tarafından Anatolia thema (bölgesi) valisi olarak atandı. Kendisi, imparatorluğun sınırlarının savunulması ve genişletilmesi konusunda başarılı bir kumandandı. Bizans İmparatoru X. Konstantinos Dukas’ın çocuklarını tahttan indirmek için planladığı bir tuzak yüzünden idam cezasına çarptırılmıştı. Hapishanede idam cezasının uygulanmasını beklerken, gerçek iktidar sahibi olan taht naibi Eudokia’nın dikkatini çekmişti. Eudokia çağrıldıktan sonra, ona çok etkilendi ve onu affederek 1 Ocak 1068 tarihinde evlendi. Bu evlilikle birlikte IV. Romanos Diogenis, VII. Mikhail ile birlikte ortak İmparator oldu.
Türkler üzerine seferler
İmparatorluğu’nun doğu sınırını yeniden tayin etti ve 1071’deki Malazgirt Savaşı’ndan önce Kars kalesini geri aldı. Romanos, Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyetini restore etmek amacıyla devam eden bir dizi operasyonla başarılar elde etti. Askerler, Fırat Nehri’nin doğusuna kuvvetli bir şekilde ilerlemeyi başardılar.
1071 yılında IV. Romanos, Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın Mısır’a sefere çıkması fırsatını kullanarak yeni bir sefere hazırlandı. Bu sefere katılan Bizans ordusu, Doğu Anadolu’da yakın savaşa girmeden önce Anadolu içlerinden ilerledi ve Selçuklu öncülerine yaklaştı. Bizans toprakları tarafından işgal edilen ve Selçuklu Hanedanlığı’nın kontrolünde olan önemli bir kale olan Malazgirt Kalesi, Bizans ordularının çok uzakta olan bölgelerindeki savaşlarla meşgulken dikkatleri üzerine çekti. Selçuk Sultanı Alp Arslan bu durumdan haberdar oldu ve ordusunu Anadolu’ya doğru hareket ettirdi. diğer yerlerden toplanmış kırık düzenli askerlerden oluşmaktadır. Oysa Alp Arslan, daha sınırlı sayıda olmakla beraber (50.000 mevcutlu) disiplinli ve yüksek moralli bir orduya sahip bulunmaktadır. Bu bölgede dağınık olarak ilerleyen Bizans askerleri, Selçuklu Sultanı Alp Arslan yönetimindeki ana Selçuk ordusuyla karşı karşıya geldi. Balkanlar başta olmak üzere diğer yerlerden toplanan 70 bin kişilik kuvvetleri sayıca güçlü olan Bizans ordusu ise kırık düzenli askerlerden oluşuyordu. Buna karşın Alp Arslan’ın 50 bin kişilik orduyu, az sayıda olsa da disiplinli ve yüksek moral sahibi bir yapıya sahipti. Anadolu’dan gelen birçok paralı askerden oluşan ordu, örgütlenmesi nedeniyle iyi eğitimli olmayan, komuta ve kontrol eksikliği olan bir yapıya sahipti. Ayrıca ilerlemekte olan ordu da dağınıklık gösterdi. Her iki ordu da yorgun bir durumdaydı ve tam güçle savaşmaya hazır değildi.
26 Ağustos 1071 tarihinde, Malazgirt Meydan Muharebesi, iki ordu arasında gerçekleşen bir savaşla başladı. Bizans kaynaklarına göre, savaş sonucunda Oğuz Peçenek ve diğer Türk kökenli Bizans paralı askerleri, karşılarında Türkleri görünce Bizans ordusunu bırakarak kaçtılar. Savaşta dezavantajlı olan Bizans ordusu, bu kuşatmayla iyice zayıflamıştır. Savaşın sonucu, Selçuklu zaferiyle sonuçlanmıştır. IV. Romanos liderliğindeki Bizans ordusu savaşta önemli bir rol oynamıştır. Ancak savaş, Bizans ordusuna karşı gerçekleştirilmiştir ve merkezdeki kuvvetler Selçuklu birlikleri tarafından kuşatılmıştır. Bu durum, zaten dengesiz bir şekilde eğitim almamış olan ve savaşta dezavantajlı olan Bizans ordusunu daha da zayıflatmıştır. Sonunda, Selçuklular zafer kazanmışlardır. bir yenilgiye uğramakla kalmamış, aynı zamanda dağılıp yok olmuştur.
Kumanda ve kontrol eksikliği nedeniyle silahlardaki Bizans ordusu geri çekilmiştir. Selçuklu ordusu tarafından saldırıya uğrayan ordu, komutanlarının dağılmamasına neden olmuştur. Çok kısa bir süre sonra ordu tamamen imha edilmiştir. Bu nedenle, Bizans ordusu büyük bir yenilgiye uğramakla kalmamış, aynı zamanda parçalanarak yok olmuştur. IV. Romanos İmparatoru, sadece yenilgiye uğramakla kalmadı, aynı zamanda merkezde kuşatılıp tecrit edildi ve Selçuklular tarafından esir alındı.
Sultan Alp Arslan, yorgun ve tozlu bir şekilde getirilen kişinin Bizans İmparatoru olduğuna inanamadı. Ancak tarihçiler zaman içinde hem Selçuklu Sultanının esir aldığı hem de Bizans İmparatorunun çok etkilendiği konusunda hemfikir oldular. Özetle, kişi İmparator’un Selçuklu karargahında 8 gün kaldı ve hiçbir zaman bir sert söz söylemedi. Daha sonra, barış anlaşması imzalandı ve miktar için pazarlık yapıldıktan sonra serbest bırakma tazminatı kabul edildi. IV. Romanos Konstantinopolis’i ziyaret etmek için serbest bırakıldıktan sonra yıllık vergi ödeme sözü vermiştir. Serbest bırakma tazminatı 1.500.000 Bizans altını ve yıllık vergi tutarı ise 360.000 Bizans altını şeklinde anlaşmışlardır.
İhanet
Sultan Alp Arslan, imparator Romen Diyojen’i yenilgiye uğratırken, Boccaccio’nun De Casibus Virorum Illustrium eserinin Fransız versiyonunda bu olayı anlatan bir minyatür bulunmaktadır.
Andronikos Dukas, Malazgirt Savaşı’nda Bizans ordusunun yedek kuvvetlerinin komutanıydı ve IV. Romanos’un rakiplerindendi. Ancak savaşta kayıp vermeden ayrılıp hemen ordusuyla Konstantinopolis’e döndü. IV. Romanos’a muhalif olanların lideri olarak Sezar unvanını taşıyordu. Dukas’ın yeğeni olan Michael Doukas ise tahta çıktı. Bu plan sayesinde Ioannis Dukas ve Mihail Psellos, kaybedilen savaştan dolayı siyasi bir zarara uğramaktan kurtuldular ve hatta tahttan yarar sağladılar. Dukas’ın yeğeni VII. Mihail’i eski bir hükümdar ilan ettiler ve onu inandırdılar ki IV. Romanos tahttan indirildi.
İkinci savaş ise daha zorlu oldu: Patzinak Tatarlarından yardım alarak Anadolu yakınlarındaki Azaz savaşında kendisini tahttan indirenlerin ordularını mağlup etti. Bu zafer, Romanos’un kaybedilen prestijinin bir kısmını geri kazanmasına yardımcı oldu; ancak o, imparatorluğun onarımında başarılı olamadı ve maddi yönden yetersiz kaldığıyla karşı karşıya kaldı. Dokeia’da gerçekleşen çatışmada mağlup olan IV. Romanos, Adana yakınlarındaki küçük bir kaleye kaçtı. Sonrasında emri Andronikos Dukas’a verilen ordu kaleyi kuşatmaya başladı. IV. Romanos, belli şartlarla Andronikos Dukas’a teslim oldu ve esaret koşulları oldukça zorlu oldu. bir gemi yolculuğuyla Konstantinopolis’e ulaştırılmıştır. Romanos’un rahiplik giysisi sayesinde, Bizans İmparatorluğu’nun çökmek üzere olan ekonomisi bir miktar rahatlamıştır. Bir anlaşma imzalanmasına rağmen, IV. Romanos özel kıyafetler giydirilip keşiş yapıldı ve 600 kilometrelik bir mesafe katır sırtında Adana’dan Cotiaecum’a (Kütahya) taşındı. Daha sonra gemiyle Konstantinopolis’e gönderildi. Roma İmparatorluğu’nun çöküşünde etkili olan ekonomisi, Romanos’un piskopostik giysileri nedeniyle bir miktar rahatlamıştır. IV. Romanos, 29 Haziran 1072 tarihinde Konstantinopolis’e getirilerek gözlerine mil çekilmiş ve Kınalıada’daki bir manastıra sürgüne gönderilmiştir. Kör edilme işlemi çok acımasızca ve amatörce yapılmıştır ki IV. Romanos Diogenis’in sürgünde olduğu dönem boyunca gözlerini eski haline getirememiştir. Yaraları ve sonradan ortaya çıkan enfeksiyon sebebiyle, o dönemde bulunduğu günlerde 4 Ağustos 1072’de hayatını kaybetti.
Ailesi
Romanos Diogenis ve Bulgar Çarı İvan Vladislav’ın Alusian adlı oğullarının kızı Anna ile yaptığı evlilikten sadece bir oğulları vardır.
Konstantinos Diogenis
Eudokia Makrembolitissa ve IV. Romanos Diogenis’in birbirlerine evlenmelerinden sonra doğan çocukları aşağıdaki gibidir:
Nikiforos Diogenis
Leon Diogenis