1960 – 1970
Bilgisayar korsanlığının günümüzdeki anlamıyla ilk kez 1960’lı yıllarda başladığını söyleyebiliriz. O yıllarda, bilgisayarlar ısı kontrollü cam kabinlerde saklanan şeylerdi ve çok pahalılardı; sadece birkaç kişinin onlara bilgisayarlara fiziksel olarak erişmesine izin veriliyordu. Bu bilgisayarlar ile çalışmak çok zordu ve basit bir işi yaptırmak için bile saatler boyunca uğraşmak gerekebiliyordu. Bazı MIT öğrencileri, bu zaman alan işleri kısaltmak için programlama kısa yolları yaratabileceklerini keşfettiler ve bunlara “hack” adını verdiler. Bazen bu hack’ler programın kendisinden daha iyi çalışıyordu. Örneğin 1969 yılında Bell Laboratuvarlarında çalışan Dennis Ritchie ve Ken Thompson tarafından geliştirilen hack, daha sonra UNIX adını aldı.
Bir zarara neden olan ilk hack ise 1971 yılında ortaya çıktı. John Draper adında bir Vietnam gazisi, ücretsiz telefon görüşmeleri yapmanın bir yolunu buldu. Kullandığı yönteme günümüzde “phreaking” adı veriliyor. 1978 yılında Randy Seuss ve Ward Christiansen adındaki iki kişi, dünyanın dört bir yanındaki bilgisayar korsanlarının birbiriyle haberleşip “keşfettikleri” yeni şeyleri paylaşabilmeleri için ilk çevrimiçi haber bültenini yarattı. Bu bülten, günümüzde halen kullanılıyor. Kevin Mitnick 1979 yılında ARK adındaki ilk büyük çaplı bilgisayar sistemini kırdığında, bu bültende yayımlanan “ipuçlarından” faydalanmıştı.
1980 – 1990
1980’li yıllarda bilgisayarların ve onları kırmak için uğraşan korsanların sayısı oldukça artmıştı. 1983 yılında 10 milyon bilgisayar vardı. 1986 yılında ise bu rakam 30 milyona yükselmişti. Bu yükselişin ana nedeni, IBM’in piyasaya girmesi ve kişisel (personal) bilgisayarları tanıtmasıydı. Günümüzdeki PC (Personal Computer) terimi, buradan kaynaklanıyor. 1983 yılında yayınlanan War Games (Savaş Oyunları) adındaki film, bilgisayar korsanlığını heyecan verici bir şey olarak tanıtmıştı ve pek çok genç aynı şeyleri yapabilmek için heves ediyordu. 414, LOD, MOD, Masters of Deception gibi isimlere sahip bilgisayar korsanlığı grupları, Amerika’nın dört bir yanındaki ağlara saldırıyor ve birbirleriyle de savaşıyordu.
İşler o kadar ciddileşti ki, 1986 yılında bilgisayar korsanlığının federal bir suç sayılmasına karar veren bir yasa çıkarıldı ve FBI duruma el koymak zorunda kaldı. Bu grupların hemen hepsini tutuklanıp cezaevine gönderildi. Ancak Amerika, bilgisayar korsanlarından etkilenen tek ülke değildi; 1994 yılında, Rus bilgisayar korsanları Citibank’tan 10 milyon USD çalmayı başardı. 1996 yılında, CIA ve Amerikan Hava Kuvvetlerine ait web siteleri hacklendi. 1999 yılında, korsanların kart bilgilerini kolayca çalıp kopyalaması nedeniyle günümüzde de kullandığımız çipli banka kartları ortaya çıktı.
2000 – 2010
Mayıs 2000’de, halen pek çok kişinin hatırladığı ILOVEYOU solucanı ortaya çıktı ve birkaç saat içinde dünya çapında milyonlarca bilgisayara bulaştı. 2001 yılında, Microsoft’un web sitesini ziyaret etmek isteyen kullanıcılar, bilgisayar korsanlarının yarattığı sahte bir siteye giriş yaparak kişisel bilgilerini çaldırdılar. Bu, dünyadaki ilk alan adı sunucusu (DNS – domain name server) saldırısıydı ve kullanıcıları sahte siteye yönlendirmek için zehirlenmiş DNS rotaları kullanılmıştı. (Bu saldırı türü günümüzde halen aktif ve hatta baskıcı hükümetler tarafından dahi kullanılıyor.) 2003 yılında, ilk global bilgisayar korsanlığı gruplarından biri olan Anonymous kuruldu. 2006 yılında, bir Türk hacker bir dünya rekoruna imza attı: iSKORPiTX adındaki korsan, tek seferde ve aynı anda 21.549 adet web sitesini kırmayı başardı. 2008 yılında, bir grup Çinli korsan Pentagon’un sitesini ele geçirdi.
2010 – Günümüz
2010 yılı Stuxnet isimli solucanın oluşturduğu risk ile başladı. Nisan 2011’de, Türk bir hacker olan JeOPaRDY, Bank of America web sitesini kırdı ve 85.000 adet kredi kartı bilgisini çaldı. Aynı ay PlayStation Network kırıldı ve 77.000 kullanıcısının kişisel bilgisi çalındı. 2018 ve 2019 yılları, fidye yazılımlarının yarattığı tehdit ile geçti. Georgia eyaleti, bu yazılımlar nedeniyle korsanlara 400.000 USD fidye ödemek zorunda kaldı. 2020 yılının ise DDoS saldırıları ile geçtiğini söyleyebiliriz. Bilgisayar korsanları giderek daha karmaşık yöntemler kullanıyor ve çevrimiçi olduğumuz her an çeşitli güvenlik riskleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu riskleri azaltmak bizim elimizde: Anti-virüs programları ve firewall’lar kullanabilir, VPN ile ek bir güvenlik elde edebilir (VPN indir sayfamıza göz atın), kolay tahmin edilemeyen şifreler kullanarak maruz kaldığımız riskleri mümkün olduğunca azaltabiliriz.