Hex-a-hop Oyunu

Hex-a-hop, suyun üzerinde altıgen döşemeler üzerinde oynanan, zaman sınırı olmayan bir zekâ oyunu. Amaç, yerdeki yeşil döşemeleri yok etmek. Döşemelerin üzerindeki oyunun karakteri küçük bir kız. Oyun klavye ile oynanabilse de fareyle oynamak daha kolay ve rahat.

Gri Altıgen: Karakterin üzerinde durduğu karodur. Oyun genelde bu tür karonun üzeride biter. Bu karo yok olmaz.

Yeşil Altıgen: Yok etmemiz gereken karo. Karakter bu karonun üzerine geldiğinde karo çatlar, karodan ayrıldığındaysa karo yok olur.

Tramplen Altıgen:
 Karakteri bir karo üzerinde zıplatarak daha ileri gitmesini sağlar.

Turkuaz altıgen: Bu karoları yok etmeniz gerekmez. Karakteri üzerine getirdiğinizde Yeşil altıgene dönüşüyor. Dönüştüğü zaman yok etmemiz gerekiyor.

Yüksek Karolar: 
Karakter bu karolara çıkamaz. Normal karolar tükendiğinde bu karolar normal boyutuna iniyor.

Lazer Altıgen: Bu karonun üzerine geldiğinde lazer ışını göndererek önündeki engelleri yok eder.

Kırmızı Altıgen: Bu altıgenin üzerine geldiğinizde saat yönüne doğru bir kere döner.

Buz Altıgen:
 Buz altıgenler karakteri üzerinde kaydırır. Üzerinde duramazsınız. Kaydığınız yere dikkat etmeniz gerekiyor.

Anti Buz: İlerleyen bölümlerde karşınıza çıkan anti-buz. Anti-buz altıgenleri Turkuaz altıgenlere dönüştürüyor.

Sandal: Su üzerinde karşıdan karşıya geçmek için kullanılır. Yönetimi yoktur. Karşısına bir engel çıkıncaya kadar ilerler.

 Asansör: Yüksek karolara çıkmak için kullanılır. Yukarda olan asansöre bindiğinizde asansör aşağı iner.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

FooBillard Oyunu

Foobillard başta Linux için tasarlanmış bir OpenGL oyunu olup, gerçekçi fizik yapısı ve dikkate değer görselliği ile bir simülasyonu andırıyor. Karambol, snooker gibi oyun çeşitleri ve yapay zekâ oyuncuyla da epey takdir toplayacağına eminim.

Sırası gelmişken oyun geliştiricilerinin usta bilardo oyuncularından oyunun fiziki yapısı ile ilgili görüşlerini beklediklerini belirtmekte yarar var. Kırmızı-mavi üç boyut desteği ve toplardaki yansımalar dikkate değer özelliklerden bazıları. Kırmızı-mavi renkli özel bir gözlük ile oyundan keyif alacağınız ise tamamen ayrı bir konu.

İstesem de İnternet’e giremediğim bir gece yeniden keşfettiğim bir oyunu sizlerle paylaşmak istedim.

Öncelikle birkaç ayar yapmalıyız. Oyunu başlattığımızda “Esc” ile ana menüyü, ardından “options” ile ayarlar menüsünü açıyoruz. Bence sisteminizin kaldırabileceği bütün ayarları sonuna kadar zorlamalısınız.

Oyuna dalıp gitmeden ayarlarımıza devam ediyoruz. Ana menüden “restart game”, ardından “single match” ile oyuncu ayarlarına ulaşıyoruz.

Sırası ile oyuncu ismi, ardından “AI” yapay zekâ ya da “human” insan olarak oyuncu profilini ayarlıyoruz. Bu ayarlarla ıstaka biçimindeki centilmen bir oyun arkadaşımız meydana geliyor.

Oyun kullanımı tam benlik, sadece fareyi kullanabilirsiniz. Farenin sol tuşunu basılı tutarak ve elbette yardımcı çizgiyi de gözeterek vuruş doğrultusunu ayarlayabilirsiniz. Farenizin tekerleğini çevirerek vuruş gücünüzü arttırıp azaltabilirsiniz. Farenizin tekerleğiyle tıkladığınız an top harekete geçiyor. Rakibinizi harika kamera açılarıyla takip edebilmek içinse farenin sol tuşunu basılı tutarak hareket ettirmeniz yeterli.

Istaka topunun yerini değiştirmek isterseniz Shift tuşu basılı tutularak fare yardımıyla, vuruş noktasının yerini değiştirmek isterseniz Shift+sağ fare tuşu ile dilediğiniz ayarları yapabilirsiniz.

Seçtiğiniz oyuna girebilmek için tekrar ana menüye dönüp “resume” yolunu takip etmelisiniz.

Turnuva karşılaşmalarını başlatmak için boşluk tuşuna bastığınızda hızlı birkaç maçtan sonra sizin maçınız başlıyor.

Birkaç özelliği daha açmak gerekirse;

Sol fare tuşu zaten ıstaka topu merkezli görüş açısını değiştiriyordu, sağ fare tuşu ile de ileri geri görüş açınızı değiştirebilirsiniz.  Daha fazla görsellik için Ctrl+sağ fare tuşu ile perspektif ayarları yapabilir, R tuşu ile de yansımaları açıp kapatabilirsiniz.

Training modu denen alıştırma oyununda ise Tab tuşu ile ıstaka topunu değiştirebilir, U tuşu ile en son yapılan hareketi geri alabilirsiniz.

“İyi de oyunu hiç oynamadım” diyenlere öncelikle yapay zekâ oyuncuyu takip etmelerini ve aşağıdaki bilgileri gözden geçirmelerini tavsiye ederim.

“8 top” oyunu

Açılışta cebe düşürdüğünüz ilk top grubu ile oyuna devam etmelisiniz. Vuruş esnasında ıstaka topu ilk olarak kendi grubunuzdaki bir topa isabet etmeli ve isabet eden topu cebe düşürmeli ya da banda göndermelisiniz.

Hedef toplarınız bitmeden ıstaka topu ilk olarak siyah topa değerse faul yapmış olursunuz ve vuruş hakkı diğer oyuncuya geçer. Bu durumda diğer oyuncu ıstaka topunun yerini değiştirerek oyuna devam edebilir.

Hedef toplarınız bittiğinde sekiz numaralı siyah topu da cebe soktuğunuzda oyunu kazanırsınız.

Sekiz numaralı topu cebe sokarken faul yaparsanız, hedef toplarınızdan sonuncusu ile birlikte sekiz numaralı topu da cebe sokarsanız, sekiz numaralı topu nizami bir hedef  olmadığında cebe sokarsanız ya da art arda üç kez faul yaparsanız oyunu kaybedersiniz.

“9 top” oyunu

Oyunun amacı, açılıştan sonra bir numaralı toptan başlayarak sırayla gitmek ve en son dokuz numaralı topu sokarak oyunu bitirmektir. Buradaki önemli nokta sıradaki topu gördükten sonra başka bir topu sokma hakkı olmasıdır. Örneğin sıra iki numaralı toptayken, oyuncu beyaz topla önce iki numaralı topu görüp daha sonra dokuz numaralı topu sokarak oyunu kazanabilir. Bu durum bütün toplar için geçerlidir.

“Snooker” oyunu

Amaç bütün topları ya da rakibinden daha çok topu kurallara uygun olarak ceplere sokmak ve daha yüksek puan yapmak. Topların puanları: kırmızı-1, sarı-2, yeşil-3, kahverengi-4, mavi-5, pembe-6, siyah-7.

Oyun kuralları biraz karışık, açıkçası yapay zekâ rakibimizi takip ederek öğrenmekte fayda var.

“Karambol” oyunu

Istakayla vuruş yaptığımız topun bantlardan gelmesi gerekmeksizin diğer toplara değmesi ile sayı alınıyor. Eğer bilgisayara karşı oynuyorsak Amerikan seri denen bir durumda (üç topun bandın hemen yanında bir araya gelmesi) ardı ardına alınabilecek sayılarla keyifli oyun oynanabileceğini söyleyebilirim.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Hedgewars

Oyunumuz, küçük şirin kirpilerden oluşan takımların birbirine karşı olan amansız savaşlarını konu alıyor. Yalnız bu savaşlarda top ve tüfeğin yanı sıra beyzbol sopası, kamçı, patlayan doğum günü pastası, UFO gibi hiç de sıradan olmayan silahlar kullanılıyor. Ayrıca savaşlar alışık olmadığınız peynir tabağı, küvet, şato gibi yerlerde, bazen de paraşütle atlayan koyunların üzerinde geçiyor. Yine de daha önce Worms oynadıysanız bu oyun size tanıdık gelebilir.Özgür yazılım olması sayesinde oyunun pek çok dilde gönüllüler tarafından hazırlanmış çevirisi bulunuyor. Hatta Türkçe çevirisini ben hazırladım ve 0.9.10 sürümünden itibaren görebileceksiniz. Sesleri de Türkçe yaptık mı, demeyin keyfimize…

Hadi Kirpi Takımı Kuralım

İsterseniz oyuna hiç takım kurmadan “Yerel Oyun” ve “Basit Oyun” düğmelerini kullanarak başlayabilirsiniz. Bu şekilde başlarsanız kirpilerinizle bilgisayarın yönettiği meyveler takımına karşı oynarsınız. Oyunu öğrenirken takımların pek önemi olmasa da ilerde diğer insanlarla oynarken takımınızın kendine has bir tarzı olmasını isteyeceksiniz.

Takımınızı kurarken kirpilerinize isim verip şapka takabilir, konuşma biçimlerini seçebilirsiniz. Bunun için oyunun menüsünden ayarlara girip “Yeni Takım” düğmesine tıklayın. Çıkan ekranda takım elemanlarının isimlerini, şapkalarını ve diğer özelliklerini istediğiniz gibi seçin. Eğer takımla siz oynayacaksanız takım türünü “İnsan” yapmayı unutmayın, yoksa takımınızı bilgisayar yönetecektir.

Çok Oyunculu Mod

Sıra tabanlı oyunlar, doğası gereği tek bilgisayar üzerinde çok kişiyle oynanabilir. Sırası gelen kişi oturup hamlelerini yapar ve yerini sıradaki oyuncuya bırakır. Hedgewars’ı bu şekilde oynamak için öncelikle ayarlardan herkese yetecek kadar takım oluşturun. Ardından “Yerel Oyun” ve “Çok Oyunculu” düğmelerine tıklayın. Artık savaşa hangi takımların kaç kirpiyle katılacağını ve hangi silahların kullanılacağını seçip başlatabilirsiniz.

Oyunun İnternet üzerinden oynanan çok oyunculu modunun başarılı olduğunu söyleyebilirim. İnternet’e bağlıysanız ilk ekranda “Ağ Oyunu” düğmesine tıklayıp ardından “Resmi sunucuya bağlan” düğmesine tıklayın. Gelen ekranda listedeki odalardan birine tıklayıp katılabilir ya da yukarıdaki bölüme oda ismini yazarak kendiniz bir oda oluşturabilirsiniz. Oyunun başlayabilmesi için odadaki herkesin “hazırım” anlamına gelen sağ alttaki ampul simgeli düğmeye tıklaması gerekiyor. Daha sonra odayı oluşturan kişi oyunu başlatabilir. Oyunu başlatmadan önce dikkat etmeniz gereken bir şey de oyunculara dağıttığınız kirpi sayıları olmalı. Genellikle kirpilerin herkese eşit dağıtılması tercih edilir. Bir haritada olabilecek en fazla kirpi sayısı sınırlı olduğundan dolayı çok oyuncu varken herkese üçer adet kirpi vermeniz gerekebilir, aksi takdirde sonradan gelenler oyuna katılamayacaktır. Oyunu başlatmadan önce son olarak takım renklerini kontrol etmelisiniz. Aynı renkte olan takımların puanları birleştirilecektir.

Nasıl Oynanır?

Sıra sizin kirpilerinizden birine geldiğinde üzerinde yeşil bir ok çıkacak ve “emredersiniz komutanım” gibi bir şeyler söyleyecektir. Bu durumda yön tuşlarını kullanarak seçili kirpinizi yürütebilir, enter ve backspace tuşlarına basarak ileri-geri zıplatabilirsiniz. Boşluk tuşuna basılı tutup ekranda beliren gösterge istediğiniz hız seviyesine geldiğinde bırakarak da seçili silahınızı istediğiniz hızda kullanabilirsiniz. Silah değiştirmek için farenin sağ tuşuna basarak silah menüsünü açabilirsiniz. Kirpi değiştirmek içinse silah menüsünden “Kirpi Değiştir”i seçip klavyenizdeki TAB tuşuna basmalısınız. Değiştirme işareti istediğiniz kirpinin üzerine geldiğinde yön tuşlarından birine basarak kirpiyi kontrol etmeye başlayabilirsiniz. Kirpiniz bir silah kullandıktan ya da hasar aldıktan sonra turu bitecek ve oynama şansı sıradaki kirpiye geçecektir. Birincil amacımız karşı takımın kirpilerini suya atmak ya da sağlığını sıfıra düşürmektir. Bunun dışında silahlar sonraki turda daha çok hasar verebilmek için kirpileri birbirine yaklaştırmak amacıyla da kullanılabilir.

Her yeni sürümde sayısı artan bu silahları tek tek açıklamak uzun süreceğinden, şimdilik temel silahlardan bahsedeyim, diğerlerini oynarken zaten göreceksiniz. Bazuka, oyundaki en temel silahtır. Rüzgârdan etkilenir ve ne kadar hızlı atarsanız o kadar uzağa gider. Bilgisayarın çok iyi kullanabildiği nadir silahlardan biri olduğu için başlarda bunu bol bol göreceksiniz. Rüzgârın ne yöne hangi şiddette estiğini sağ alttaki rüzgâr göstergesinden izleyebilir ya da haritada yağan nesnelerin yönüne bakarak tahmin edebilirsiniz. El bombaları rüzgârdan etkilenmediği için tercih edilebilir. Bunları alıp klavyedeki 1’den 5’e kadar olan tuşlara basarak zamanlayıcıyı ayarladıktan sonra fırlatıyorsunuz. Zamanlayıcı 0’a ulaştığında patlıyor. Halatla bir yere tutunurken el bombasını bırakmak istiyorsanız silahlardan bomba türünü seçip enter tuşuna basabilirsiniz. Bu şekilde bombayı bırakıp halatla olay mahallinden kolayca uzaklaşabilirsiniz.

Görseller

Oyundaki başarılı görseller için hepimizin Hedgewars grafik ekibine ve elbet Finn Brice’a (Tiyuri) büyük bir teşekkür borcu var. Kendisi bütün görselleri sıfırdan tasarlamış ve oyuna yerleştirmiş. Daha sonra gelen görseller ve haritalar da onun belirlediği kurallara uygun olarak çizilmiş.

Görseller, patlama ve yanma efektleri, ekran kartının hızlandırması sayesinde akıcı ve doğal görünüyorlar. Oyun sizde yavaş çalışıyorsa büyük ihtimalle ekran kartınızın 3B hızlandırma desteği çalışmıyordur. Bu durumda Pardus’un Görüntü Yöneticisi’ni açıp orada önerilen işlemleri yapmanızı tavsiye ederim.

Ses ve Müzik

Oyunda takımlara özgü seslendirmeler, harita temasına has müzikler bulunuyor. İşitsel ögeler, görsel ögelerde olduğu gibi yetenekli kişilerin ellerinden çıkmışa benziyor. Oyunun kendine has temasını bu sesler tamamlıyor.

Sonuç

Hedgewars, herkesin sevebileceği şirinlikte grafikleri ve sesleri ile gönüllerinizi fethedecek. İnternet’ten oynarken saatlerce  başından kalkamayacaksınız. Ben uyarımı yaptım, gerisi size kalmış.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Tremulous İpuçları

Her şey aslında Quake II için geliştirilen Gloom ile başladı. Ardından Half-Life için geliştirilen Natural Selection, Gloom’dan çok daha gelişmiş bir modifikasyon olarak karşımıza çıktı. Tremulous için de, insanların ve yaratıkların birbiriyle olan mücadelesini konu alan bu iki modifikasyonun Quake III: Arena sürümü diyebiliriz.

Quake camiası içerisinde Tremulous adı ilk defa 2004 senesinin son aylarında duyuldu. Oyunumuz o zamanlar sadece Quake III: Arena için basit bir modifikasyondu. Ardından, 2005 senesinde, id Software’ın kurucularından John Carmack, “id Tech 3” olarak adlandırılan ve Quake III: Arena için geliştirilen grafik motorunun GNU Genel Kamu Lisansı (GPLv2) altında dağıtılacağını duyurdu. Bu, Quake III: Arena için hazırlanan tüm modifikasyonlar için bağımsızlık demekti. O tarihten bu yana oldukça gelişim gösteren ve bir çok hatasından arınan Tremulous, artık Quake III: Arena’ya gereksinim duymayan ve hem Windows hem de Linux için sürümleri bulunan ve her iki platformda oyunu oynayan oyuncuların aynı sunucularda karşılıklı oynayabildikleri bir oyun. Lafı daha da uzatmadan, oyunun gelişim sürecini de bir tarafa bırakıp, artık içeriği hakkında konuşmaya başlayalım derim.

Tremulous Nedir?

Tremulous için, içinde taktik (strateji) unsurları barındıran bir FPS (First Person Shooter) diyebiliriz. Oyunda iki oynanabilir ırk bulunmakta; Humans (çok sayıda donanım taşıyan insanlar) ve Aliens (evrim geçirebilen yaratıklar). Her iki ırkın teknolojileri ve görünüşleri farklı olsa da aslında ortak bir amaçları var; öncelikli olarak kendi üssünü ayakta tutabilmek ve geliştirmek, ardından da karşı tarafın üssünü yerle bir etmek. Oyunda hangi ırkı seçerseniz seçin, üssünüzü genişletebilmeniz mümkün. Örneğin az önceki çarpışmadan sağ çıkan ve sağlığı iyi olmayan bir oyuncuyu iyileştirebilecek bir birimden tutun da, o çarpışmada takım arkadaşı kadar şanslı olamayan bir oyuncuyu tekrardan diriltecek birime kadar veya az önce iki Dragoon’u yere seren oyuncunun elde ettiği kredilerle kendine Pulse Rifle ve gıcır gıcır bir Battlesuit almasına yarayan birime kadar birçok birim mevcut.

Oyunun Gelişimi

Oyuna başladığınız anda bütün silahlara ve teknolojiye erişemiyoruz. Oyunda “Stage” olarak adlandırılan üç seviye ve bunlar her iki tarafın oyuncularının birbirlerini öldürmesiyle atlanabilen seviyeler. İlk seviyede olabilecek en kısıtlı imkânlarla karşı tarafla çarpışıyorsunuz. İkinci seviyede insanlar Pulse Rifle, Grenade, Helmet, Jet Pack gibi güzelliklerle karşılaşıyorken yaratıklarsa evrim geçirerek Advanced Basilisk’e ya da Advanced Basilisk’e dönüşebiliyorlar. Son seviyede ise insanlar Flamethrower, Lucifer Cannon ve Battlesuit’e kavuşurken yaratıklar da Advanced Dragoon ve Tyrant’a dönüşebiliyorlar.

Oyuna yeni başlayanların ilk olarak tercih edecekleri tarafın “Humans” olduğunu düşünerek, öncelikle Humans’ı ve özelliklerini anlatmayı tercih ediyorum. Askerlerin görünüşleri birbirine benzer ve onları birbirlerinden ayıran fark ise kullandıkları teçhizattır. Her taktik oyununda üssünüzü ayakta tutan bir karakter olduğu gibi, Tremulous’ta da bu rolü oynayan oyuncuların ellerine Advanced Construction Kit (Gelişmiş İnşa Takımı) tutuşturulur, yaratıkların kafasını ezmek isteyenlerin eline ise Rifle (Tüfek) verilir. Bina inşa etmekten canı sıkılan ya da yaratıkları ezmeyi umarken yaratıklarca ezilen bir oyuncu, dilediği vakit Armoury’nin (cephane alıp bıraktığınız birim) yanında geçerken dilediklerini alabilirler. Şimdi ise detaylıca bir inceleyelim.

İnsan Yapıları:

Reactor (Reaktör): İnsanların üslerini ayakta tutabilmeleri için öncelikle bu binanın kesinlikle yok olmaması lazım. Bu binadan sadece bir tane inşa edilebiliyor. Yaratıkların amacı bu binayı yok etmek ve sizi saf dışı bırakmak. Bu durumda üssünüzü savunmak durumunda kalıyorsunuz ki, çoğu haritada üssünüze giriş yapılabilecek birden fazla nokta olduğundan iyi bir savunma taktiği kurmanız ve savunma yapıları inşa etmeniz gerekiyor.

Machine Gun Turret (Mini Taretler): Bu ufak taretlerden üssümüze oldukça sık inşa etmemiz gerekebilir. Zira en temel savunma yapılarımız olsa da iki Tyrant’a karşı bir tanesi pek bir dayanıksız kalıyor.

Tesla Generator: Yaratık kızartıcı! Yüksek bir akım ile yaratıkları kızartmaya yarayan bu cihaz, Tesla Coil’in insan boyuna küçültülmüş hali olarak da tarif edilebilir.

Telenode: Bir yaratık tarafından harcanmamızın ardından dirilmemizi (yani “spawn” olmamızı) sağlayan yapı.

Defense Computer (Savunma Bilgisayarı): Machine Gun Turret’lar ve Tesla Generator’ların inşa edilebilmesi ve etkinleşmesi için gereken bir yapı.

Repeater: Bu minik cihazlar ise Reactor’den uzak noktalara bir yapı inşa edeceğimiz vakit bize gerekli enerjiyi sağlayan ufak yapılar.

Armory (Cephanelik): Gerek bina inşa etmemize yarayan araç gereçleri, gerekse böcekleri yok etmemiz için gereken her türlü cephaneyi ve zırhı edinebiliriz.

Silahlar:

Hazır bahsetmişken, cephaneliğe bir göz atmakta fayda var. Silahların isimlerinin yanında satın alabilmeniz için ne kadar krediye ihtiyaç duyacağınız ve kaçıncı Stage’lerde çıktığı yazılı.

Construction Kit (Ücretsiz / Stage 1): İnsanların yapı inşa etmesine yarayan araçtır. Bu araç ile yeni yapılar inşa edebilir, hasar almış yapıları tamir edebilir ya da zaten inşa edilmiş bir yapıyı kaldırabilirsiniz. Aynı anda hem Construction Kit hem de silah taşıyamazsınız ancak Amoury’e gidip bu silahı satabilir ve yerine bir silah alabilirsiniz.

Advanced Construction Kit (Ücretsiz / Stage 2): Bu araç ile inşa edebileceğiniz yapı seçenekleri artar.

Blaster (Ücretsiz / Stage 1): İnsanlarda her oyuncuya standart olarak sunulan bir silah. Cephane kullanmaz ve zayıf bir ateş gücü vardır.

Rifle (Ücretsiz / Stage 1): İnsanların bir diğer standart saldırı silahı. Hedefini tutturmakta pek zorlanmayacağınız her şarjörde 30 mermi ve 6 şarjör kullanabileceğiniz bir silah.

Pain Saw (100 Kredi / Stage 1): İnsanlardaki uzun menzilli bütün silahlar arasında yakın çatışmalar için kullanılabilecek bir silah. Cephane derdi yok, karşınızdakini kızartma yapabilecek güzel bir testere.

Shotgun (150 Kredi / Stage 1): İşte her FPS’nin şaşmaz silahı pompalı tüfek! Tek şarjöre sekiz mermi alabiliyoruz ve yanımızda sadece üç şarjör alabiliyoruz. Özellikle yakın çarpışmalarda oldukça etkili.

Las Gun (250 Kredi / Stage 1): Rifle’a benzer ama ondan kesinlikle daha güçlü ancak daha yavaş bir silah. Mermi kullanmadığı için enerjisi azaldığında Reactor’den veya Repeater’lardan enerjisini doldurabilirsiniz.

Chaingun (400 Kredi / Stage 1): Karşınızdakine ağır hasar veren ama nişan almakta zorlanabileceğiniz, Battlesuit (birazdan bahsedeceğim!) giymediğiniz sürece geri tepmesiyle sadece duvarları vurabileceğiniz, özellikle Tyrant’lara karşı oldukça etkili bir silah.

Pulse Rifle (400 Kredi / Stage 2): Oldukaç etkili bir lazer silahı. Las Gun gibi Reactor’den veya Repeater’lardan şarj edebilirsiniz.

Grenade (200 Kredi / Stage 2): El bombası, özellikle karşı tarafın üssüne atmak veya kalabalık bir çarpışmada ortaya atmak oldukça eğlenceli. Dikkat edin, kendi takım arkadaşlarınız da parçalara ayrılmasın.

Flamethrower (450 Kredi / Stage 3):Karşınıza çıkan herkesi kızartabileceğiniz, dikkatsiz davranırsanız kendinizi de kızartabileceğiniz bir silah.

Lucifer Cannon (600 Kredi / Stage 3): Oldukça etkili olan bu silah enerji topları atıyor ve bu gücünün yanında ne yazık ki oldukça hantal.

Zırhlar:

Light Armour (70 Kredi / Stage 1): Gövdenizin ve bacaklarınızın üstüne giydiğiniz hafif zırh.

Helmet (90 Kredi / Stage 2): Başlık. Aynı zamanda dost ve düşman birimlerinin konumlarını gösterir.

Battery Pack (100 Kredi / Stage 1): Cephane kapasitenizi attırmaya yarar. Jet Pack ile beraber kullanılamaz.

Jet Pack (120 Kredi / Stage 2): Hareket kabiliyeti düşük ama harita sınırları boyunca uçmanıza yarayan faydalı bir araç.

Battlesuit (400 Kredi / Stage 3): İnsanların giyinip kuşanabileceği en iyi zırh. Koruma seviyesi oldukça yüksek olan bu zırhı kuşandığınızda, ne yazık ki diğer zırh parçalarını kullanamıyorsunuz.

Şimdi de biraz Aliens’dan bahsedelim. Humans’ın teknolojilerinden oldukça farklı bir teknolojiye sahipler. Bu yaratıkların saldırı şekilleri, evrim geçirip dönüştükleri yaratığa göre değişiklik gösteriyor. Yapılarının hepsi organik olan bu yaratıkların üslerini ayakta tutan sınıf ise Granger ve Advanced Granger. Bazı yaratıklar oldukça yükseğe zıplayabilirken, bazıları da duvarlara tırmanabiliyor. Ama en korkutucu olan yaratık kesinlikle boyutlarıyla beraber Tyrant! Overmind olduğu sürece güvenli her noktada evrim geçirebilirler.

Yaratıkların Yapıları:

Overmind: Yaratıklarımız için de en önemli olan yapı. Sadece bir tane üretilebiliyor. Yok olması halinde tüm yaratıklar yenilmiş kabul ediliyor.

Acide Tube: Üssümüzü savunmamız için bunlardan oldukça sık yapmamız gerekir. Düşman birim yaklaştığında zehirli bir sıvı salgılayan bu yapı, aynı zamanda yok edildikten iki saniye sonra patlayarak yakınlarındaki düşman birimlere de zarar veriyor.

Egg (Yumurta): ölümümüzün ardından yeniden doğduğumuz ve oyuna dahil olduğumuz yapı.

Barricade: Dar alanlara koyulması halinde insanları sinirden kudurtacak, saç baş yoldurtacak bir yapı. İnsanlara engel olmakla kalmıyor, onların görüş alanlarını kısmen de olsa kapatıyor.

Booster: Bu yapıya dokunan herhangi bir yaratık, sınırlı bir süre için dokunduğu veya saldırdığı tüm düşman birimlerini aynı zamanda zehirleyebiliyor ve zehirlenen düşmanın canı bir süre için sürekli düşüyor.

Hive: Yüzlerce böcekçiğe ev sahipliği yapar ve bir insan yaklaştığında bu küçük yaratıklar insanlara saldırır.

Yaratık Türleri:

Daha önceden de bahsettiğim gibi, insanlar değişik silah ve zırhlarla daha da güçlü birer asker oluyorken, yaratıklarda daha da güçlenmenin yolu evrim geçirmek ve bir üst sınıfa yükselmek. Her sınıfın kendine ait avantajları mevcut. Sınıfların isimlerinin yanında gereken evrim puanı (E.P.) ve kaçıncı Stage’lerde geçilebildiği yazılı.

Granger (0 E.P. / Stage 1): Yaratıklarda yapıları oluşturan sınıf.

Advanced Granger (0 E.P. / Stage 1): Daha gelmişmiş olan bu sınıf, aynı zamanda eski yapıları yenileyebiliyor ve duvarlara tırmanabiliyor. Böylece Acide Tube, Egg ve Hive gibi yapıları tavana da yapabiliyor.

Dretch (0 E.P. / Stage 1): En basit saldırı sınıfı. Duvarlardan tırmanabilir ve düşmana hasar vermesi için dokunması yeterlidir. Düşmanınızın sürekli kafasına zıplamak ve duvarlara tırmanıp kaçmak, acemi bir askeri çıldırtırken sizi eğlendirecektir.

Basilisk (1 E.P. / Stage 1): İnsanlarla yakın temasa geçtiğinde onların hareket kabiliyetini engeller. Eğer saldırdığınız düşman Battlesuit kullanmıyorsa bir süre bunun etkisinde kalacaktır. Bu sınıf aynı zamanda duvarlara da tırmanabilmekte.

Advanced Basilisk (2 E.P. / Stage 2): Basilisk’in yeteneklerine ek olarak zehirli gaz salgılayan bu yaratık, düşmanı Battlesuit kullanmadığı sürece zehirleyebilir ve düşmanın sağlığını kısa bir boyunca düşürebilir.

Marauder (2 E.P. / Stage 1): Duvarlardan yüksek mesafeli sıçrayışlar yaparak düşmanın kafasına binebilen ve anında kaçabilen bir sınıf.

Advanced Marauder (3 E.P. / Stage 2): Marauder’ın yeteneklerine ek olarak şimşek saldırısı yapabilir. Oldukça etkili bir saldırı yöntemidir.

Dragoon (3 E.P. / Stage 1):Düşmanını ısırarak yaralayan bu sınıf, aynı zamanda mürekkebe benzer bir sıvıyla da saldırabilir ve düşmanını zehirleyebilir.

Advanced Dragoon (3 E.P. / Stage 1): Dargoon’un  yeteneklerine ek olarak “Shoot Barb” saldırısına sahiptir.

Tyrant (5 E.P. / Stage 3):Yaratıkların en üst saldırı sınıfıdır.Düşmanlarını pençeleriyle parçalayan bu sınıf, aynı zamanda düşmanlarının üstünden geçerek onları çiğneyebilmekte. Tyrant’lar birbirlerine yakın durdukları sürece normalden daha hızlı bir biçimde iyileşirler.

Oyun, her iki taraf için de kesinlikle bir takım oyunu. Birbirinden farklı iki tarafın olduğu ve birçok FPS’den farklı bir oyun. Tremulous’u sisteminize nasıl kurulacağına gelince, Paket Yöneticisi’ni açmanız ve oyunlar sekmesine bir göz atmamız yeterli olacaktır. Eğer daha fazla harita indirmek isterseniz, bu adrese göz atmanızı tavsiye ederim. Oyunu internetten düşük ping değerleriyle oynanabileceğiniz bir çok sunucu mevcut.

Henüz bir Türkiye sunucusu yok, ancak ilgi görmesi halinde birilerinin açacağından eminim. Natural Selection’ı iki yıl boyunca sıkılmadan oynadıktan sonra açık kaynak bir alternatifiyle karşılaşınca (üstelik çok da iyi bir alternatif olunca), bu oyunu da bırakamaz oldum. Her gün en az yarım saatimi verdiğim bu oyunu FPS oyuncularının denemesini kesinlikle tavsiye ediyorum.

Herkese iyi oyunlar…

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Battle For Wesnoth Oyunu

Pardus depolarında kurulabilir yüzlerce oyun paketi var ancak çok azının incelemesi yapılabilmiş durumda. Depodaki oyun sayısı fazla olunca hangisini incelemeliyim diye İnternet’te “Top Linux Game” araması sonucunda Battle for Wesnoth dikkatimi çekti. İnternet’te karşılaştığım Linux oyunları listelerinde sürekli en üstünde yer alıyordu. Tamamen stratejiye dayalı World Of Warcraft gibi orta dünya konulu unsurlar içeriyor. Satranç tarzı sıra temelli bir RPG (Role Playing Game) oyunu. Satrancı ve stratejiyi seviyorsanız Battle for Wesnoth kesinlikle denemeniz gereken bir oyun.

Günlük sıkıntılarınızdan kurtulmak için eğlenceli bir oyun arıyorsanız, Battle for Wesnoth size gerçekten ilaç gibi gelecektir. Özellikle sıra temelli strateji oyun türünü sevenler bir kez oynadıktan sonra kopamayacaklar. Sürekli güncellenen ve yeni eklentilerle zenginleşen çok oyunculu da oynayabileceğiniz bir strateji oyunu.Tamamen ücretsiz, açık kaynak kodlu, Türkçe ara birim ve içeriğe sahip bir oyundur. Ücretsiz olmasına karşın gerçekten sürekleyici bir senaryo, oynanışa ve 2D (İki Boyutlu) grafiklere sahiptir. 2D’nin ruhundan kopamayanların denemesi gereken bir oyun Battle for Wesnoth.

Battle for Wesnoth, öğrenmesi kolay fakat hayli dikkat isteyen, basit ve eğlenceli bir oynanışa sahiptir. Oyun güçlü yapay zekaya ve ilginç senaryolara sahip kampanyalar içerir. Hem senaryo modunda ya da rastgele oyun kurarak tek kişilik hem de online olarak oynanabiliyor. Her karakterin seviye atlaması var ve buna göre özellikleri gelişiyor.46 dile çevirisi yapılan oyunun Türkçe çeviri durumu %99. Bir başka deyişle, oyun tamamen Türkçe. Eğitim kısmından oyunu oynayarak kolayca öğrenip, tüm dünyadan oyuncularla oynayabilirsiniz.

Askerlerinizi alıp deneyimli kahramanlara dönüştürün ve büyük bir ordu yapın. İlerleyen bölümlerde, en zorlu savaşçılarınızı geri çağırın ve zorlu düşmanların karşısına kahramanlarınızla çıkın. Birimlerinizi geniş uzmanlar listesinin içinden seçin, doğru arazide her pozisyonda doğru seviyede bir güç seçin.

Wesnoth’ta birçok farklı hikaye yer almaktadır. Savaşın ve tekrar Wesnoth’un tahtını ele geçirin. Genç liderin yerine geçin, hiç uyumayan ön saflara yollayın. Kardeşinizi rehin alan, hain bir Nectomanser tarafından ayağa kaldırılan ölümsüz savaşçıların büyük ordusunun hakkından gelin. Kurtulan bir grup “elf”e efsanevi görevlerinde yeni bir yaşam alanı bulmaları için yol gösterin.

200’den fazla birim. 16 ırk. 6 büyük birlik. Yüzlerce yıllık tarih. World of Wesnoth çok geniş ve sadece sizin yaratıcılığınızla sınırlı bir oyun. Kendi yarattığınız birimler yapın, kendi haritanızı oluşturun, kendi senaryonuzu yazın ve hatta bir nefeste bitecek kampanyalar (seferler) oluşturun. Sekiz arkadaşınızla savaşabilir ya da yabancılarla efsanevi çoklu oyunculu fantezi savaşlar yapabilirsiniz.

Oyun içinde indirilip kolayca yüklenebilen düzinelerce ek kampanya yapmış olan hareketli bir kampanya yazarları topluluğuna sahiptir. İstekli kampanya ve senaryo yazarları, Wesnoth harita editörü ve Wesnoth’un betik dilini kullanarak kendi kampanyalarını kolay bir şekilde oluşturabilirler.

Tek bir bilgisayardan sırayla ya da ağ üzerinden arkadaşlara karşı olduğu gibi İnternet üzerinden oyuncuların takım arkadaşı ve rakip bulabileceği çok oyunculu sunucuda da oynamak mümkün.

İpuçları

  • Oyuna hâkim olabilmek için ilk önce kesinlikle eğitim bölümlerini oynayın ve kuralları öğrenin.
  • Senaryoları oynarken, bir önceki senaryodaki tecrübeli birimlerinizi “Çağır” seçeneğiyle çağırabilirsiniz.
  • Köylere hâkim olmak ve hemen para kazanmak istiyorsanız hızlı birimleri (atlı birlikler, deniz adamları, yarasalar, ruhlar) ilk önce yapın.
  • Saldırmadan önce hasar tespitinizi iyice saptayın; birimleri, özel güçleri olan birimleri, gün durumunu, savaştığınız toprağın durumu (birimden birime değişir) ve savunma gücünü dikkate alın. Batlle for Wesnoth oynarken saldırı her zaman en iyi strateji olmayabilir!
  • Yaralı durumdaysanız, karşı birimlerin hareket kabiliyetlerini (farenizi birimin üstüne getirerek öğrenebilirsiniz) dikkate alın.
  • Ağır saldırıya gidiyorsanız, can doldurmak için büyücünüzü yanınızda götürün.

Oyunun kontrolü için genel olarak fare yeterli olsa da; klavyenizden N tuşuyla oynama hakkı olan adamlarınızı sırasıyla bilgisayara gösterebilir, boşluk (space) tuşuyla hareket haklarını geçiştirebilir, ok tuşlarıyla haritanın görünümünü kaydırabilirsiniz.

İyi oyunlar!

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

TeamSpeak Oyunu

Online oyunlarda kendi ekip arkadaşlarınızla sesli iletişim kurabilmeniz için hazırlanmış programlar vardır. Bunların başında da TeamSpeak ve Ventrillo gelir. Bu yazıda tamamen ücretsiz olarak kullanılabilen TeamSpeak programını anlatacağım…

Bildiğiniz üzere Urban Terror içindeki “CTF” modu bir takım oyunudur ve bir takım ne kadar organize ve eşzamanlı hareket ederse o kadar başarılı sonuçlar elde eder. Takımın iletişiminin kuvvetli olması ve sürekliliği çok önemlidir. Bu nedenle sesli iletişim, dolayısıyla TeamSpeak tarzı programlar ön plana çıkıyor.

Kurulum

TeamSpeak’i Contrib deposundan edinebilirsiniz. Kurulumu tamamladıktan sonra programı çalıştırın. Karşınıza bağlantı ekranı çıkacak. Biz “connection > quick connect” seçeneğine tıklıyoruz.

Şimdi karşımıza solda görülen, ortadan ikiye ayrılmış ekran gelecek:

Burada “server adress” kısmına, bağlanmak istediğimiz sunucunun IP ve port numaralarını girebiliriz. Resimde gördüğünüz IP ve port numaraları, ücretsiz bir TeamSpeak sunucusuna ait. Bir başka deyişle, bunu siz de kullanabilirsiniz. Arzu ederseniz İnternet’ten başka ücretsiz sunuculara da ulaşabilirsiniz.

“Nickname” kısmına TeamSpeak’de görüneceğimiz adı yazıyoruz. “Login name” ve “password” kısımları boş kalabilir. O kısımları parolalı sunuculara girmek için kullanacaksınız. Örnekte gözüken sunucu, parolalı bir sunucu değildir.

Sunucuya bağlandığınızda ise kanal listesinin solda ve kullanıcıların isimlerinin başında yuvarlak yeşil noktalar bulunduğu bir ekranla karşılaşacağız. Herhangi bir kanala çift tıklayarak girebilirsiniz.

Bazı kanallar parolalı olabilir ve sizden parola ister. Biz ufak bir ayar yapmak için “settings > sound input/output setings” kısmına gireceğiz.

Bir sonraki kısımda sesimizi karşı tarafa iletmek için kullanacağımız tuşu ayarlayacağız. Burada “Voice send method” kısmında “push to talk” seçeneğinin işaretli olmasına dikkat edin. Ardından aşağıdaki resimde de görüldüğü gibi set tuşuna tıklıyoruz. Ekranda bizden bir tuşa basmamız istenecektir. Klavyede hangi tuşa basarsanız o artık sizin konuşma tuşunuzdur.

Konuşma için ayarladığımız tuşa her basışımızda ismimizin yanındaki yeşil daire yanacak bıraktığımızda ise sönecek. Tuşa bastığımızda, bulunduğumuz odadakiler bizi duyabilecek.

Tavsiyeler

TeamSpeak kullanırken benim tavsiyem mikrofonlu kulaklık kullanmanızdır. Hoparlör ve mikrofon ikilisi yankı yapabiliyor.

Ayrıca sıkça karşılaşılan problemler için lütfen aşağıdakilere dikkat edin:

  1. Mikrofonunuzun çalışır durumda olduğundan emin olun.
  2. Mikrofonunuzun doğru yere takılı olduğundan emin olun.
  3. İşletim sisteminizin ayarlarından mikrofonun aktif edildiğine emin olun.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

ZSNES Oyunu

Hatırlayanlarınız vardır, eskiden evimizde AtariCommodore 64Nintendo gibi oyunlar oynamakta arkadaşlarımızla kaset ve plaket değişimi yapmaktaydık :). Pek çoğumuz için o zamanların en büyük eğlencesi buydu.

Tsubasa ile çektiğimiz şutların, Robocop ile vurduğumuz kişilerin, Zelda ile kestiğimiz canavarların, SuperMario ile zıp zıp zıpladığımız, Ninja Kaplumbağalar ile patakladığımız ninjaların haddi hesabı olmadığı günlerden bahsediyorum.:).

Daha sonra Sega Saturn, Mega Drive, Playstation derken, oyunlar en sonunda da PC’lerin baş tacı olmuştur. Hatta sadece bir oyunu oynayabilmek için konfigürasyon değiştirenlerimiz bile vardır.

O eski günlerden bize hatıra kalan atari oyunlarını herkes tekrar tekrar oynamak istediği için onları PC’mizde çalıştırabilmemizi sağlayacak “öykünücü” (emülatör) denen özel yazılımlar hazırlanmıştır.

Emülator deyimi yurtdışında kabul görmüş bir deyimdir ancak Türkçe’de buna tam karşılık gelen bir kelimenin oturmuş olmamasına karşın, emülatörlere “öykünücü” denilebilmektedir.

Eğer eskiden severek oynadığınız oyunları bilgisayarınızda yine oynamak isterseniz iki şeye ihtiyacınız bulunmaktadır.

  1. Öykünücü (SNES9x ya da ZSNES gibi)
  2. ROM (Oyunların saklandığı ve çalıştırıldığı dosyalar)

Birinci Adım: Emülator – ZSNES

Şu anda Pardus 2008 depolarında en eski ve köklü öykünücülerden biri yani ZSNES yer almakta. Benim tercihim her zaman SNES9X’den yana olmasına karşın ZSNES de aynı işi görüyor.

İlk iş, Paket Yöneticisi’ne “SNES” yazarak karşınıza çıkan ZSENES uygulamasını PC’nize yükleyin.

ZSNES’e Programlar > Oyunlar > ZSNES yolundan ulaşabilirsiniz.

ZSNES ilk açıldığında tuş kombinasyonu, görüntü oranı gibi, yapmamız gereken bazı ayarlar bulunmaktadır.

Atarilerimizde kullandığımız joysticklerimizdeki tuşların yerini klavyemizden tayin etmemiz gerekiyor. Tuş kombinasyonlarına ulaşmak için Config menüsünden “INPUT” seçeneğine tıklayabilirsiniz. Karşınıza joystick map çıkacak. Buradan tuş kombinasyonlarınızı istediğiniz gibi yapabilirsiniz.

Ardından görüntü ayarlarınıza bakmalısınız. Görüntü ayarlarınıza, Config menüsündeki “Video Config” bölümünden ulaşabilirsiniz. Benim tavsiyem 800×600 – F (Tam ekran) seçmenizdir.

İlk ayarlarımızı yaptık, peki şimdi?

İnternet’ten ROM avına başlıyoruz :)… Google’da arama yaparak pek çok ROM sitesine ulaşabilirsiniz. Burada sadece “Abandonware” dediğimiz, üreticilerinin artık satmadığı, ücretsiz bir şekilde İnternet üzerinden kullanıma sunduğu oyunların “yasal” olduğunu söylemekte fayda var.

Bulduğunuz ROM’ların uzantısı .smc şeklinde olmalıdır.

SMC’li ROM dosyasını istediğiniz herhangi bir dizine atın ve ardından üstünde sağ tuşa basarak ZSNES ile aç deyin. Ardından ROM açılır ve oynamaya başlarsınız.

Şimdi ZSNES öykünücüye biraz daha yakından bakalım… Öykünücü ilk açıldığında alttaki gibi bir görünüme sahiptir. İlk sekmedeki ok işaretine bastığınız zaman kayıtlı ROM’larınız karşınıza gelecektir. Onlardan herhangi birine bastıktan sonra o oyun açılıp çalışmaya başlayacaktır.

Game Menüsü

  • Load: Bu menüden oyununuzu konum göstererek elden yükleyebiliyorsunuz
  • Run: Bu menü de ESC tuşuyla ortak etkinleşiyor, bu şekilde oyununuza kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz.
  • Reset: Oyunda bir yerde takıldığınızda oyunu yeniden başlatmak için kullanabilirsiniz.
  • Save State: Oyunda “Save Game” yerleri dışında da hızlı kayıt yapabilmeniz için yapılmış özel bir bölümdür.
  • Open state: Hızlı kayıt ile kayıt altına aldığınız oyunlarınıza devam etmeniz için yükleme yapan yerdir.
  • Pick state: Kayıtlarınızın nerede saklanacağını seçmek için kullanabileceğiniz seçenek.

Config Menüsü

Bu menü genel ayarlarımızın yapıldığı bölümdür.

  • Input: Bu bölümde tuş kombinasyonları ve tuş haritası ayarlanabilir.
  • Devices: Bu bölümde bilgisayarınıza bağlı oyun çubuğu’nun ayarlarını yapabilirsiniz.
  • Chip cfg: Bu bölümde işlemci ayarlarınızı yapıyorsunuz ancak tavsiyem, neyin ne olduğunu bilmeden bu bölüme girip karıştırmayın.
  • Options: Bu bölümde genel ayarlarımızı yapabiliriz.
  • Video: Uygulama çözünürlüğü ve ekran modu buradan ayarlanır.
  • Sound: Ses ayarlarının bulunduğu bölüm.
  • Paths: Bu bölümde dosya kayıt yolları ve dosya yolları belirlenir.
  • Saves: Bu bölümde hızlı kayıtla ilgili ayarlar bulunmaktadır.
  • Speed: Bu bölümde hızla ilgili ayarlarınız yer almaktadır.

 

Cheat (Hile) bölümü

Oyunda en sevdiğim bölümlerden biri de budur. Bu bölüm, ZSnes oyunları için üreticiler tarafından çıkarılan ya da kullanıcılar tarafından bulunan hile kodlarını girebileceğiniz yerdir. Bu kodları web üzerinden arama yaparak bulabilirsiniz. Bu kodlarla oyunda ölümsüzlük, sonsuz enerji, sonsuz silah gibi şeyler ayarlanabilir. Her oyunun kendine has özel kodları vardır, onları arayıp bulmalısınız :).

  • ADD Code: Bu bölümde yeni hile kodlarımızı giriyoruz.
  • Browse: Bu bölümde daha önce kayıt altına aldığımız kodları etkinleştiriyoruz.
  • Search: Bu bölümde kendimiz kod arayıp bu kodları uygulayabiliyoruz ancak tavsiyem uzman değilseniz hiç bulaşmayın, bulduğunuz kod yüzünden oyun çökebilir.

Netplay bölümü

Internet: Bu bölümde elinizdeki ROM ile İnternet’ten başka bir oyuncuyla ortak oyun oynayabilirsiniz.

Misc bölümü

Bu bölüm çeşitli ayarların bulunduğu bölümdür.

  • Misc Keys: Bu bölümde öykünücüyle ilgili diğer kısayol tuşları ve kombinasyonları ayarlanır.
  • GUI: Bu bölümde Graphical User Interface yani grafiksel kullanıcı arayüzü ile ilgili ayarlara ulaşabilirsiniz.
  • Movie Options: Bu bölümde oyunlarınızdaki filmlerle ilgili ayarlara ulaşabilirsiniz.
  • Key Combinations: Bu bölümde tuş takımı kombinasyonlarınızı kolayca ayarlayabilirsiniz.
  • Save CFG: Bu bölüm bütün ayarlarınızı bir .cfg dosyası olarak kayıt altına alır.
  • About: Menünün bu kısmından yapımcılar hakkındaki bilgilere erişebilirsiniz.

Herkese iyi eğlenceler.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Torcs Oyunu

Torcs tam adıyla The Open Racing Car Simulator, gerçekçiliği ile dikkat çeken bir oyun. Aracın hasar alması, üzerinde yapılabilecek değişiklikler vs. oyundan maksimum zevk almak için iyi düşünülmüş özellikler.

Torcs’u Paket Yöneticisi’ni kullanarak ya da konsolda “sudo pisi it torcs” komutunu vererek sisteminize kurabilir; Programlar > Oyunlar > Torcs yolunu izleyerek oynamaya başlayabilirsiniz.

Oyun Ayarları

Oyun ilk açıldığında karşımıza gelen menünün “Options” sekmesinden sistemimize en uygun ayarları yapmamız gerekir. Display, Sound, Graphic, OpenGL gibi ayarlar Options menüsünden yapılır.

Kullanıcı Ayarları

Oyunu ilk açtığımızda “Configure Players” seçeneğinden kullanıcımızı yaratıyoruz. Kullanıcı ismini yazdıktan sonra kullanacağımız aracı seçmeliyiz. “Transmission”dan “manuel” ya da “auto”yu seçebilirsiniz. Transmission bölümünde, vitesi kendimiz kontrol edeceksek manuel, vitesin otomatik olmasını istiyorsak auto seçeneğini seçilmelidir. Vites ayarlarımızı da yaptıktan sonra oyunun zorluk derecesini arlayacağımız Level kısmına geliyoruz. Rookie, Amateur, Semi-Pro ve Pro seçenekleri olan kısımda, oyuna ilk başlarken Rookie ya da Amateur seçeneklerini seçmeniz önerilir, çünkü Torcs’da yapay zekâ yani gerçeklik yüksek olduğundan oyundan çabuk soğuyabilirsiniz. Son kısım ise “Auto reverse, yani otomatik geri vites. Bu seçenek aktif olursa (“yes” seçili ise) oyun içinde frene basıp aracı durdurduktan sonra frene basmaya devam ederseniz araç geri geri gelecektir.

Kontrol Ayarları

Kontrol ayarlarını “Player Configuration”da sağda bulunan “Controls” kısmından yapabiliriz. Controls’a tıkladığınızda karşınıza gelen pencerede gereken ayarları yapmanız gerekmekte. Ayar yapmanız gereken tuşların işlevleri aşağıda verilmiştir. İstediğiniz işi gerçekleştiren tuşu klavyenize atamak için fare ile üstüne gelip bir kez tıklamanız ve istediğiniz tuşa basmanız, o tuşu istenilen göreve atamak için yeterlidir.

  • Right steer: Sağa döndürme tuşu.
  • Left steer: Sola döndürme.
  • Brake: Fren tuşu.
  • Throttle: Gaz tuşu.
  • Neutral gear: Boş vitese geçirme tuşu.
  • Reverse gear: Geri vitese geçirme tuşu.
  • Up shift: Üst vitese geçirme.
  • Down shift: Alt vitese geçirme.
  • ABS cmd: ABS açma kapama tuşu.
  • ASR cmd: ASR açma kapama tuşu.

Ayarlarınızı yaptıktan sonra “Save”e tıklayarak yapmış olduğunuz ayarları kaydedebilirsiniz. Bütün ayarlar tamamlandığına göre artık yarışa geçebilirsiniz.

Yarış

Ana menüden Race seçeneği seçildiğinde yarış seçenekleri görülür. Bunlar;

  • Quick Race
  • Non-Championship Race
  • Endurance Race
  • Championship
  • DTM Race
  • Practice

Yukarıdaki seçenekler Torcs bünyesindeki yarış seçenekleridir.

Gelin ilk oyunumuza başlayalım. İlk olarak Quick Race seçeneğini seçiyoruz. Karşımıza New Race ve Configure Race seçenekleri geliyor. New Race ile oyunumuz başlıyor. Configure Race seçeneğinden yarış ayarları, yol seçimi gibi ayarları yapmanız mümkün. Configure Race seçeneğini ve yarışacağımız pisti seçelim. Burada üç ana pist seçimi yapabiliyoruz. Road Tracks, Oval Tracks ve Dirt Tracks. Bu üç ana pist seçenekleri, altlarında çeşitli pistler barındırıyor. Şimdi istediğimiz birini seçiyoruz ve “Accept” düğmesine tıklıyoruz. Bundan sonraki ekranda Laps sayısını seçiyor ve oyunumuza başlıyoruz.

Daha önce bahsettiğimiz kullanıcı ayarlarında ABS ve ASR seçeneklerini seçtiyseniz, aracınız patinaj çekme virajlarda savrulmama gibi durumlarda epey iyidir.  Fakat bu seçenekler aracın son hızında bir azaltma meydana getirir. Virajda savrulma, yoldan çıkma gibi sorunlar yaşıyorsanız ASR ve ABS seçeneklerini aktif duruma getirip ufak bir kolaylık sağlayabilirsiniz. Sizin seçtiğiniz seviyeye göre araç hasar alacak ve bir zamandan sonra pit-stop’a girmeniz gerekecek. Pit-stop’a girdiğinizde uymanız gereken altın kural hız sınırıdır! Tuş kombinasyonlarında bahsettiğimiz hız sabitleyici tuşu bu iş için kullanılır. Hızı sabitlemek için bu tuşu basılı tutmamız gerekiyor.

Pit-stop’a girince karşımıza gelen ekranda pit-stop’taki seçenekler gelecek:

  • Remaining Laps: Kalan tur sayısı.
  • Remaining Fuel: Depodaki benzin miktarı.
  • Fuel Amount: Araca konulacak benzin miktarı.
  • Repair amount: Araç için yapılacak tamir süresi. Bu sürenin uzun olmasını istemiyorsanız aracınıza fazla hasar aldırmamanız gerekiyor.

Gördüğünüz gibi Torcs, size keyifli dakikalar geçirtebilecek kadar iyi yapılmış oyun. Grafiği belki üst düzey değil ama yapay zekâsı ve gerçekliğiyle gönlünüzü fethedecek.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

AstroMenace Oyunu

Depolarımızda bulabileceğiniz AstroMenace, uzayda geçen ve mevcut geminizi geliştirme seçenekleri ihtiva eden bir “herkesi vur” (shoot em up) oyunudur. AstroMenace’ın bu türdeki diğer oyunlardan farkı, geminizi de değiştirebilmenizdir.

Belli bazı gemi sınıfları bulunmaktadır. Bunlar;

1. Fighter – Savaşçı sınıfı
2. Attacker – Saldırı sınıfı
3. Bomber – Bombardıman sınıfı

Oyuna başlarken size Fighter sınıfı bir gemi ve standart silahlar verilir. İlerde mevcut geminizi değiştirebilir ve silahlarınızı oyunda kazandığınız paralarla geliştirebilirsiniz.

İlk silahlarınız kinetik olarak tabir edilen mermi sınıfındandır. Para kazandıkça görev bölmesinden sonraki hangar bölümünde, sırasıyla, iyon, plasma, lazer, gaus, antimadde ya da güdümlü sınıftaki silahlarla donanabilir ve düşmanlarınıza karsı savaşabilirsiniz.

Oyunda geminizle ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi yapabilirsiniz :D. Gemi alıp satabilir, içindeki donanımı (Kalkan, Jeneratör, Mekanik vs.) belli bir ücret karşılığında değiştirebilirsiniz. Hatta hasar almış geminizi hangar bölümünde tamir edebilirsiniz.

Oyunu Oynamak

Oyun açıldıktan sonra “START GAME” yazan yerden baslıyor, ardından kendimize bir profil oluşturuyoruz. Profil oluşturduktan sonra “NEXT” yazan yeri tıklıyoruz ve karsımızda ilk görevimiz! 🙂

Oynadığım iki haftalık süre içerisinde, benim gördüğüm oyunda 15 tane görev olduğudur. Ancak şu ana kadar sadece 12’nci göreve kadar ilerleyebilmiş durumdayım. Her görevin birbirinden zor olduğu bilginize sunulur.

Oyundaki Bölümler

İlk görevinizde bir birlikle beraber hareket ediyorsunuz. Bu sırada saldırı alarmları çalmaya başlıyor. Karşınıza bilinmeyen bir düşman çıkmış durumda: Uzaylılar! Göreve başlamak için “NEXT” yazan yere tıklayın. HANGAR bölümü açılacaktır

HANGAR: 

Bu bölümde geminizi tamir edebilir,kazandığınız paralarla yeni gemi alabilir ya da mevcut geminizi yükseltebilirsiniz.

Gemilerin özeliklerine bakmak için “INFO” yazan yere tıklamanız yeterlidir. Her görev için farklı gemilere ihtiyacınız olacağından mümkün olduğu kadar ek özelikleri olan bir gemi seçmenizi tavsiye ederim.

Yaklaşık 20 farklı gemi bulunmaktadır. Daha sonra bu geminin yükseltilmesi hayati önem taşır. Hangar da, bize gemilerin zırh gücünü ve ne kadar silah ekleyebileceğimizi gösterir.

Oyunda üç gemi sınıfı ve her birinin kendine özgü özelikleri vardır. Bunlar;

1. Fighter (Savaşçı sınıfı): Hızlı ve dengeli saldırı ve savunma gemi sınıfı.
2. Attacker (Saldırı Sınıfı): Tamamen saldırı odaklı gemi sınıfı filo savaşlarında oldukça etkilidir.
3. Bomber (Bombardıman Sınıfı): Ağır savunması olan Korsan ve Uzaylı üslerine saldırı yaparken kullanılabilecek gemi sınıfıdır.

WORKSHOP (Tersane):

Tersanede geminizin jet motoru, jeneratör, hedefleme sistemleri, dengeleme sistemleri ve kalkan sistemlerini değiştirip geliştirebilirsiniz.

Yaptığınız her değişiklik sonunda, geminiz daha hızlı, daha iyi atış edebilen ve daha iyi kalkanlara sahip bir gemi olarak savaş alanına çıkabilir.

Burada özelikle jeneratörünüze çok dikkat etmelisiniz! Eğer mevcut hedefleme sistemlerine ve hareket sistemlerine yeterince enerji sağlayan bir jeneratörünüz yoksa savaş alanında kaplumbağa hızında ilerlersiniz ve attığınız mermiler hedeflerini vuramaz. Kalkan sisteminiz yeteri kadar enerji alamadığı için devre dışı kalabilir ya da donanımımız iyi ve dengeli olduğu halde, silahların çektiği enerji yüzünden ateş edemez duruma düşebilirsiniz.

WEAPONRY (Cephanelik):

Cephaneliğe hoşgeldiniz. Burası oyunun en güzel yerlerinden biridir. Mevcut donanımınıza ve geminize uygun silahların  bulunduğu bölüm burasıdır.

Oyun ilerledikçe daha güçlü silahlara ihtiyacınız artıyor çünkü karşınızdaki gemilerin silahları ve zırhları da artıyor ve gemiler de giderek daha büyük oluyor…

Her silah sınıfının kendine göre özelikleri vardır. Kendinize en uygun olanını ancak savaş alanında deneyerek öğrenebilirsiniz.

Silah sınıfları:

1. Kinetik
2. İyon
3. Plasma
4. Gaus
5. Maser
6. Laser
7. Anti Madde
8. Güdümlü (Füze vs.)

Bütün ayarlarımızı yaptıktan sonra geriye bir tek şey kalıyor: SAVAŞMAK!

Herkese iyi avlar!

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

PlayOnLinux Oyunu

Uzun yıllar Windows kullandınız. Sonra, bir şeyler oldu. Tıpkı çalışan bir saatin sadece zamanı göstermesini yeterli bulmayıp içini açma ve merakınızı giderme isteği gibi, kullandığınız işletim sisteminin de temellerini incelemek ve kurcalamak istediniz. Bir şekilde Linux’la tanıştınız ve bunu yapabileceğinizi fark ettiniz. Peki bu nereden temin ediliyor? Nasıl yani? İnternet’ten indirilebiliyor mu, hem de yasal bir biçimde? Çok şaşırdınız. Hemen sisteminize bir Linux dağıtımı kurdunuz. Başlarda alışkanlıklarınızı yenmek biraz zor olabilir, ama buna değecek. Üstelik birçok yerde Linux’un Windows’tan daha güvenli olduğuna ilişkin yazılar okudunuz. Biraz vakit geçti ve bir karar verdiniz; Windows’u sisteminizden uçuracaksınız ve artık sadece bu Linux dağıtımıyla yolunuza devam edeceksiniz. Ama bir dakika! Siz aynı zamanda bilgisayar oyunu da oynamayı seven bir kullanıcısınız. Peki, Windows’un o meşhur oyunlarını Linux’ta nasıl oynayacaksınız?

Masaüstü bilgisayarlarda oyun piyasası ne yazık ki Microsoft ve Windows üzerine kurulu. Çünkü Windows’un dünya genelinde halen birçok bilgisayarda kullanıldığı bir gerçek. Bu durum aslında dünyada en çok oynanan oyunların, birkaç istisna hariç, Linux için geliştirilmediğinin bir yanıtı.

Quake ve Doom serisinin geliştirici ekibi “id Software”, Unreal Tournament’ın geliştirici ekibi “Epic Games” ve birkaç geliştirici topluluğu, oyunlarının Linux sürümlerini de piyasaya sürüyor. id Software gibi adını sağlam harflerle oyun dünyasına kazımış  ve özgür yazılıma destek veren geliştirici toplulukları olsa da, ne yazık ki tek başlarına yeterli değiller. Oyunlarını değişik platformlar için geliştiren ve dağıtan diğer ekipler ise getirisinin ne olacağını halen bilmediklerinden, Linux platformuna bugüne kadar çok sık el sürmediler. Peki ya ben RPG hastası bir oyuncuysam ve Baldur’s Gate oynamak istersem ne olacak? O gün İstanbul’un dar sokaklarında park etmesini bilmeyen uyuz şoförlere inat GTA 3’te arabaları bazuka ile havaya uçurmak istersem? Ya da biraz da sakinleşmek için kız arkadaşımla karşılıklı Worms World Party oynamayı tercih edersem, bu oyunların Linux sürümlerini bulabilecek miyim? Gecenin kör bir saati kalkıp arkadaşlarımla beraber World of Warcraft’ta PvP yapabilecek miyim?

İşte tam bu noktada bir takım uygulamalar devreye giriyor. Linux’ta Windows uygulamasının birçoğunu çalıştırmaya yarayan uygulamalar arasında en çok bilineni Wine (Wine is not an emulator). Wine, Windows 3.1 üzerinde çalışan uygulamaları Linuxta çalıştırabilmek amacıyla geliştirilmeye başlanmış ve şu an Windows XP uygulamalarının büyük bir çoğunluğunu çalıştırıyor. Aslında Transgaming’s Cedega ve CrossOver Games gibi ücretli alternatiflerinin temelini oluşturan Wine, artık oyunlar konusunda da ücretli alternatifleri kadar kararlı ve hızlı.

Windows uygulamalarının büyük bir kısmını Windows kullanmadan çalıştırabilmek sizi çok şaşırtmasın. Üstelik ne lisanslı Windows için cüzdanın içini boşaltıyoruz ne de virüs tehlikesi yaşıyoruz. Tüm bunlara rağmen gene de oyunları oynarken bir takım sorunlar yaşayabilirsiniz çünkü Windows oyunların kaynak kodları kapalıdır ve bu da Linux kullanıcılarının işini zorlaştırır. Neyse ki, Wine için hazırlanmış ve rahat bir görsel arayüze sahip bir yazılım var; PlayOnLinux…

PlayOnLinux nedir? Yenir mi?

PlayOnLinux sisteminize kurulurken Wine’ın bilgisayarınızda kurulu olmasını isteyecektir. PlayOnLinux, içeriğindeki Wine betiklerini kullanır ve bu süreçte sizi konsolla ilişkiye sokmaz. Söz konusu betikleri internetten güncelleyerek bilgisayarınıza indirir ve anlaşılabilir bir görsel arayüz ile size aslında Wine ile oyun oynatır. Eğer bir Pardus kullanıcısıysanız sorun değil; Paket Yöneticisi’nden kurabileceğiniz PlayOnLinux, başta Wine olmak üzere ihtiyaç duyduğu diğer paketleri de otomatik kuracaktır.

Wine’ı biraz kurcalayan ve İnterneti alt üst eden kullanıcılar bilir ki; konsoldan wine dosyaadı.exe komutu vermek her zaman tek başına yeterli değildir ve değişik parametreleri kullanmanız gereken zamanlar da olmuştur. PlayOnLinux’un güzelliği tam bu noktada başlıyor; bilgisayarınıza kurmak istediğiniz oyunların betik dosyalarını internetten indiriyor ve size görsel bir arayüz ile kurulumda yardımcı oluyor. Tek yapmanız gereken yönergeleri dikkatlice okumak.

Desteklediği oyun listesine gelince… Listede yer alan oyunların sayısı uygulamanın geliştiricileri kadar gönüllülerin katkısına da bağlı. Örneğin sizin yazdığınız bir betik forumlarda iyi bir yorum alırsa, PlayOnLinux’un desteklediği oyunlar listesinde yer alabilir. Şu an destekledikleri arasında: Age of Empires II, Age of Wonders, Baldur’s Gate II, Call Of Duty II, Command And Conquer 3: Tiberium Wars, Dark Messiah Of Might And Magic, Warhammer 40K: Dawn of War, Diablo II, GTA II ve GTA III, Guild Wars, The Elder Scrolls IV: Oblivion, Warcraft III, World Of Warcraft ve daha birçok oyun var ve her güncellemeyle yenileri gelmeye devam ediyor!

Peki ama nasıl?

Öncelikle PlayOnLinux’u sistemimize kurmamız lazım. Eğer Paket Yöneticisi’nde Katkı Deposu da listeye ekliyse, PlayOnLinux’u bulmak ve kurmak konusunda bir sıkıntı yaşayacağınızı sanmıyorum. PlayOnLinux’u ilk açtığınızda sizi “İlk Kullanım Sihirbazı” karşılar ve güncellemeleri indirir. Sabırlı olun çünkü bu işlem biraz uzun sürebilir. Ardından Microsoft yazı tiplerini bilgisayarınıza indirir. Sonrasında da ekran kartı sürücülerinizin kurulu olup olmadığı sorgular, eğer sürücüleriniz kurulu değilse kurmanız için uyarır.

 

Eğer ekran kartı sürücülerini kurmamışsanız, oyunları hızlı oynayabilmeniz için kurmanız gerekecek.

Ardından karşınıza çıkan pencerede, Çalıştır, Kur, Kaldır, Depoyu Güncelle ve Otomatik Çalıştır düğmelerinin hemen altında Uygulamalarım ve Sohbet sekmelerini göreceksiniz. Menü çubuğunda ise Araçlar düğmesi altında “Wine’ı Yapılandır”, “Kayıt Düzenleyici” ve “Windows Benzetimini Güncelle” gibi henüz herhangi bir oyun kurulmadan etkinleşmeyen seçeneklerin yanı sıra, İnternetten indirilebileceğiniz ve sisteminizde kurulu olan Wine sürümlerini görebileceğiniz “Wine Sürümlerini Yönet”, tüm Wine uygulamalarını tek bir hamlede sonlandırmanızı sağlayan “Wineserver Süreçlerini Sonlandır”, PlayOnLinux listesinde yer almayan kurulum betiklerini çalıştırmanız için “Gayri Resmî Betikleri Çalıştır” ve pek ihtiyacımız olmayacak olsa da konsola erişebilmemiz için “PlayOnLinux Hata Ayıklayıcı” gibi seçenekler bulunmakta. “Ayarlar” penceresinde “Genel” sekmesinde ön tanımlı web tarayıcınız ve konsol tercihlerinizi yapabilir, “Sohbet” sekmesinde IRC sohbet tercihlerinizi düzenleyebilir, “Internet” sekmesinde çevrimdışı oturumu etkinleştirebilir ya da proxy ayarlarınızı yapabilir, “Erişilebilirlik” sekmesinde PlayOnLinux’un kullanacağı Wine sürümünü belirleyebilir, “Sistem” sekmesinde sistem bilgilerine erişebilir ve “Eklentiler” sekmesinde de PlayOnLinux’un web sitesinden indirebileceğiniz faydalı eklentileri etkinleştirebilirsiniz.

 

İşte PlayOnLinux’un basit görsel arayüzü bundan ibaret.

O zaman başlayalım!

PlayOnLinux ile sisteminize oyun kurabilmeniz için öncelikle bir İnternet bağlantınız olmalı. Çünkü PlayOnLinux, bazı oyunları sadece CD veya DVD’lerden kurmuyor, İnternet’ten indirilebilir eklentilerin de kurulup kurulmayacağını soruyor ya da GTA2, Guild Wars gibi internetten ücretsiz indirilebilen ve kurulabilen oyunları internetten indirerek sizi CD bulmak derdinden kurtarıyor. Hazır isimleri geçmişken söylemekte fayda var; GTA2 uzun bir süredir internetten ücretsiz ve yasal olarak dağıtılmakta. Guild Wars ise World of Warcraft gibi MMORPG ve oynanabilmesi için belli bir ücret karşılığı oluşturabileceğiniz bir kullanıcı hesabıyla oynanabilen bir oyun olmasına karşın kurulum dosyası da gene oyunun geliştiricileri tarafından internetten sunuluyor.

Desteklenen oyunlar listesinden Diablo Iıyi seçip kuruluma başlıyoruz.

Kurulum sürecinden bahsetmeden önce, oyunların korsan kopyalarında bazı sorunlar yaşanabileceğinizi şimdiden söylemek isterim. Kuruluma dönecek olursak; arayüzde göreceğiniz “Kur” düğmesine bastığınızda, karşınıza kurabileceğiniz oyunların ve diğer uygulamaların listesi çıkar. Nasıl olduğunu anlatabilmek için listeden bir oyun seçiyorum; Diablo II. Karşıma çıkan ilk pencerede bana bu oyunu geliştiren ekibin adını, varsa oyunun İnternet adresini, kurulum betiğini yazanın adını ve oyunun Ev Dizini altında kurulacağı dizini (“~/.PlayOnLinux/wineprefix/DiabloII” şeklinde) gösterir.

İkinci adımda CD/DVD sürücümüzün kök dizin altında bulunduğu dizini sorar (örneğin benim bilgisayarımda “/media/sr0” dizini altında). Bir sonraki adımda ise gerekli Wine ön eki hazırlanır ve karşıma CD/DVD içerisindeki kurulum uygulaması çıkar. Buradan sonrası, oyunun Windows üzerindeki kurulumundan farksız. Benim tavsiyem oyunun kurulacağı dizin üzerinde hiç bir değişiklik yapmamanız çünkü zaten Ev Dizini’ndeki “.PlayOnLinux” dizini silinmediği sürece tüm ayarlarınız ve kayıtlarınız burada yer alacak!

Kurulumda örnek olarak seçtiğimiz Diablo II’nin kurulumunun son aşamasında PlayOnLinux bize oyunun bağlantısını (yani kısayolunu) masaüstüne eklenmesini isteyip istemediğimizi soruyor ve istediğimiz yanıtı verdikten sonra da kurulum bitiyor.

Bir oyunu sistemimize kurduğumuza göre, arayüzün menü çubuğunda Araçlar düğmesi altında yer alan ve üç paragraf yukarıda bahsettiğimiz o açılmayan üç seçenek hakkında da konuşabiliriz. Listedeki oyunu seçip, menü çubuğunda Araçlar düğmesinin altında yer alan “Wine’ı Yapılandır” tuşuna bastığınızda, aslında bildiğiniz Wine yapılandırmasını göreceksiniz. Aradaki fark ise yapacağınız ayarların PlayOnLinux’ta sadece seçili oyunu etkilemesi. Örneğin, GTA2’yi Windows 98 kipinde çalıştırabilirken World of Warcraft’ı Windows XP kipinde oynayabilirim. Bunu Wine’da da yapmak bir şekilde mümkün ama konsolla uğraşmak istemiyorsanız endişelenmeyin, PlayOnLinux bunu sizin için yapıyor. Menü çubuğunda Araçlar düğmesinin altında yer alan ikinci seçeneğimiz “Kayıt Düzenleyici” ise Windows’ta oldukça hassas bir uygulama olan “regedit”in ta kendisi. Regedit, eğer ne yaptığınızı bilmiyorsanız, Windows’a zarar verebileceğiniz bir uygulama. PlayOnLinux’ta bu uygulamaya erişime izin verilmiş çünkü bazı oyunları Linux’ta oynayabilmeniz için gerçekten de bu uygulama gerekebiliyor. Yine debu size genelde gerekecek bir uygulama değil. Eğer ne yaptığınız hakkında bir fikriniz yoksa bu seçenekten uzak durun derim. Son seçeneğimiz “Windows Benzetimini Güncelle” ise kimi durumlarda yaptığınız değişikliklerin geçerli olabilmesi için gerekiyor.

İşte karşınızda sorunsuzca çalışan Diablo II

Oyunumuzu kurduk, önceden ne olduğuna göz atamadığımız üç seçeneğe de göz attık. Şimdiyse sıra, oyunumuzu oynayabilmemiz için Windows oyunlarının ihtiyaç duyduğu DirectX’in kurulumuna. Uygulamalar listesinde “Diğer” kategorisinde yer alan DirectX’in PlayOnLinux’a kurulabilir en güncel sürümü DirectX 9. Bunu da indirdikten sonra artık oyunu oynamamıza hiç bir engel kalmayacak. Hatta pek kullanışlığı olmadığını itiraf etsem de aynı anda iki oyunu birden açabilirsiniz.

Canınız çok sıkılırsa aynı anda iki oyun birden çalıştırın ve bir anda sıkılmakta haksız olduğunuzu anlayın.

PlayOnLinux ile denediğim oyunları buraya yazmakta fayda görüyorum. Her ne kadar Call of Duty II’yi yerel ağ üzerinden oynamayı çok sevsem de henüz deneyemedim. Ancak Diablo II, GTA2, Grand Theft Auto III, Guild Wars, Half-Life (ve dolayısıyla Counter Strike v1.5), Star Wars: Jedi Outcast, Starcraft, Wacraft III, The Elder Scrolls III – Morrowind, World of Warcraft ve Worms World Party benim oynadığım ve çalıştığını garanti edebildiğim oyunlar!

PlayOnLinux’un Wine’ın desteklediği tüm oyunları çalıştırması mümkün. Daha önce de söylediğim gibi, PlayOnLinux aslında Wine’ı kullanan ve sadece bizi basit bir görsel arayüzle karşılayan bir uygulama. Wine’ın İnternet sayfasındaki listye baktığım zaman ise yüzümüzü güldüren yeniliklerle karşılaşıyoruz. Call of Duty IV, Half-Life II, S.T.A.L.K.E.R. ve Team Fortress II gibi oldukça meşhur oyunların oldukça iyi bir performans ile çalıştırılabildiğini görüyoruz. Bunları PlayOnLinux’ta oynamamızı engel olan tek şey, henüz gönüllülerin bu betikleri henüz hazırlamamış olması. Bunlar da kısa sürede PlayOnLinux’un desteklediği oyunlar arasında girecektir! Eğer bir oyunu çalıştırmakta teknik sorunlar yaşarsanız İnternet’te ufak bir araştırma yapmaya alışmalısınız.

Hani sadece oyundu?

PlayOnLinux’un çalıştırabildiği uygulamalar listesine baktığınızda sadece oyunları görmeyeceksiniz. Dreamweaver 8, Flash MX, Google SketchUp, Internet Explorer 6.0, Safari, Microsoft Office 2003 ve Birkaç ufak uygulamanın daha Linux’ta kullanılabildiğine şahit olacaksınız. Çaktırmayın, Wine bir süredir Photoshop CS2’yi destekliyor!

Kapanış Sayfası!

Yazımın sonuna doğru geldiğimde söylenmesi gereken bir iki ufak nokta var. PlayOnLinux olsun, Wine olsun ya da TransGaming’s Cedega olsun; sonuçta farklı bir platform için geliştirilen oyunlar oynayacağınızdan performans kayıpları yaşamanız olası. Ama bu illa yaşayacağınız anlamına da gelmiyor. Benim bilgisayarım, Diablo II’yi, Direct 3D seçeneği etkinleştirilmişken oynarken takıldığı için Direct 2D seçeneğine dönmek zorunda kalmıştım. Ancak aynı donanımdaki bir bilgisayarda, grafik ayarlarını abartmadığımız sürece, World of Warcraft da gayet rahat bir şekilde oynanabiliyordu.

Öte yandan, Windows oyunlarının hemen hepsi DirectX 9’un kurulu olmamasından dolayı sorunlu çalışabilirler ya da hiç çalışmyabilirler. Bu sebeple, her oyun için uygulamalar listesinden DirectX yamasını kurmanız gerekebilir.

Bir zamanlar eğitim hayatımın iki senesini oyunlar yüzünden kaybedecek kadar oyun hastası biriydim. Şu an o derece bir oyuncu olmasam da Linux’ta oyun oynayamamak yine can sıkıcı olabiliyordu. Ancak özgür yazılım dünyasında çareler tükenmediğinden buna bir çözüm bulundu ve artık popüler Windows oyunlarını sorunsuzca Linux üzerinden oynayabiliyoruz. Yaşasın özgür yazılım!

Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Herkese iyi oyunlar dilerim!

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Danger Deep Oyunu

İnsanlar bazen hayalindeki mesleği yaşamak ya da kendi mesleğindeki deneyimlerini arttırmak için simülasyonlara başvurur. Simülasyon oyunu deyince herkesin aklına uçak simülasyonları gelse de, bir deniz altı similasyonu olan Danger Deep bu tarzda adını duyurmuş bir oyundur. Bu simülasyon oyununun Linux, Windows, FreeBSD ve MacOS sürümleri mevcut olduğundan, Danger Deep farklı platformları kullanan oyunculara açıktır. Daha alfa aşamasında olmasına ve birçok eksiğine rağmen tek kişilik oyun modunda bayağı tatmin edici olan Danger Deep’in desteklediği diller arasında Türkçe de var.

Tam adı “Danger From The Deep” (Derinden Gelen Tehlike) olan oyunda, II.Dünya Savaşında kullanılan Alman  denizaltıları simule edilmekte. Oyun grafikleri ve efektleri gerçeğine yakın bir simulasyon sağlamak için oldukça iyi hazırlanmış. Arka planda II.Dünya Savaşı zamanının müzikleri çalan oyuna başlamadan önce oyunda karşınıza çıkacak düşmanların fotoğraflarını da menüden inceleyebiliyorsunuz.

Oyun şimdilik ağ desteği olmadığından tek kişi oynanabilmekte. Tek oyuncu modunda üç farklı seçeneğin de seçilebilir olmasına rağmen sadece ikisi -“Konvoy Savaşı” ile “Tarihi Görev”- kullanılabilir durumda. “Konvoy Savaşı” oyun seçeneğinde denizaltı tipinizi,saldıracağınız konvoy boyutunu, eskort  boyutunu, günün saatini ve II.Dünya Savaşının hangi zaman periyodunda savaşmak istediğinizi siz seçebiliyorsunuz. “Tarihi Görev”de ise o dönemde yaşanmış önemli denizaltı görevleri size verilmekte. Tarihi görevde oynayabilmeniz için oyun dilini İngilizce olarak bırakmalısınız.

Tüm simülasyonlarda olduğu gibi Danger Deep oyununda da denizaltını yönetmek gerçekçi kontrollere yakın yapıldığından, deneme yanılma yöntemi ile kendi kendinize öğrenmek yerine kontrol tuşlarını öğrenerek oyuna başlamak doğru bir tercih olacaktır. Aksi taktirde denizaltınızı, görevinizi yerine getirmeden, batırmış olursunuz.

İpuçları

Oyuna başladığınızda en pratik başlangıç periskop derinliğine dalıp kendinizi güven altına almak. Daha sonra sonar ve haritayı kullanarak düşmanın yerini tespit edebilir, düşmana derinden (150 m) yaklaşıp torpidoları gönderebilirsiniz.

Periskobu çok sık kullanırsanız gemiler tarafından fark edilirsiniz. Düşman gemileri size ateş edip, mayın atar ve sizi batırırlar.

Bunun yerine; uzaktan, periskop (“P” tuşu ile periskop derinliğine gelin, “0” ile dürbünü kaldırın) ile hedefi belirleyin. 150 m (“C” tuşu ile otomatik pike yaparak inin) derinlikten hedefinize yaklaışın. Torpido atma menziline kadar gelin, otomatik hedef seçin (“boşluk” tuşu) ve torpidoyu ateşleyin (“t” tuşu).

Kontroller üzerinde hakimiyetiniz artıkça kendi stratijilerinizi belirleyip oyunun tadını çıkarın.

Kontroller

  • 1: Motor dinleme modunda sessiz.
  • 2: Motor yavaşlat.
  • 3: Yarım motor ileri.
  • 4: Tam güç ileri.
  • 5: Motor yandan taaruz.
  • 6: Motor durdur.
  • 7: Motor tersine çevir.
  • 8: Yarım olarak tersine.
  • 9: Tam olarak tersine.
  • Yukarı Yön Tuşu: Kanatlar yukarı.
  • Aşağı Yön Tuşu: Kanatlar aşağı.
  • Sağ Yön Tuşu: Dümen sağ.
  • Sol Yön Tuşu: Dümen sola.
  • C: 150 mt. dalış.
  • P: Deniz altınızı otomatik olarak periskop derinliğine indirir.
  • 0: Periskop derinliğinde periskopunuzu indirip/kaldırmanızı sağlar.
  • D: Snorkel derinliğine dalış.
  • F: Snorkel indir/kaldır.
  • S: Yüzeye çıkma
  • F1: Denizaltının kalibre ekranı.

 

  • F2: Periskop görünümü.

 

  • F3: UZO’nun dürbün görüntüsü gelir.

 

  • F4: Yüzeyden köprü görüntüsü.

 

  • F5: Haritayı açar.(+/- tuşları ile harita yakınlaştırılır)
  • F6: Torpido kontrol ekranı.

 

  • F7: Denizaltı şeması üzerinde hasar kontrol.

 

  • F8: Kaptan kabini. Otomatik kayıt yapan seyir defteri. Başarılar ve Madalyalar.

 

  • F9 : Sonar odası.

 

  • F10 : Geniş dış görünüşü. 3D ve kamera açısı değiştirilebilir.
  • F11 : Torpido veri bilgisayarı ekranı.

 

  • F12 : Torpido ayarları.

 

  • Mouse sağ tık: F(x) tuşlarıyla ulaştığınız ekranlara buradan gelen menü ile de ulaşabilirsiniz.
  • R: İzafi pusula.
  • T: Otomatik torpil ateşlemesi.
  • Shift + 1,2,3,4,5,6: Manuel torpil seçimi ile ateş etme.
  • Boşluk: Hedef seçme.
  • İ: Hedef belirleme.
  • G: Deck silahını ateşleme.
  • Shift+G: Güverte silahı.
  • Prt Sc: Ekran görüntüsü kayıt eder.
  • K: Type II.
  • H: Görüntü istikametinde denizaltıyı döndürme.
  • V: Baş istikametinde göster.
  • Z: Büyüt.
  • Shift +/-: Görüntüyü sağ/sola çevir.
  • Y  Görüntüyü yakınlaştır.
  • (,): Sol tarafın görüntüsü.
  • (.): Sağ tarafın görüntüsü.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Alien Arena 2008 Oyunu

Alien Arena, ücretsiz olarak dağıtılan bir çok oyunculu aksiyon oyunudur. Tüm dünyada internet bant genişliğinin artmasıyla multiplayer moduna yoğunlaşılsa da oyunun singleplayer modu da mevcut olup bot’lara karşı oynayabiliyorsunuz.

Online bir FPS oyununu ilk defa oynayacaksanız, öncelikle buna hazır olmak için antrenman yapmalısınız, silahları ve haritaları tanımalısınız. Bunun için en iyi yöntem Singleplayer da zorluk derecesini de en kolaya ayarlayarak oynamak. Singleplayer da hem silahları, hem haritaları, hem de sağlık, zırh ve mermi gibi ekstraları öğrenip çok oyunculu oyundaki rakipleriniz için kolay hedef olmaktan kurtulmuş olursunuz. Alien Arena’nın ilk versiyonu 2004 yılında yayınlanmış. Geçen bu süre zarfında kendi oyuncu kitlesini yaratmıştır. Oyunun Windows ve Linux versiyonları ücretsiz olarak dağıtılmakta, ayrıca çok yakında Mac versiyonu da çıkacağı duyurulmuştur. Alien Arena tüm platformlarda çalışan bir oyun olarak tüm oyunculara ulaşarak büyük bir kitle yaratacak gibi görülmekte.

Quake yapımcıları oyun motorunun kaynak kodunu açmaları açık kaynak kod oyun geliştiricileri için mükemmel bir gelişme olmuş ve bunun sayesinde birçok açık kaynak kodlu oyun üretilmiştir. Bu gelişmenin sonucunda, grafik ve ses kaliteleri kapalı kodlu muadilleriyle boy ölçüşebilecek hatta birçoğundan daha iyi olan oyunlar üretildi. Oyunlar, motorları aynı kaynaktan geliştirilse de ya da genellikle aynı tarzdaki Quake, Doom veya Unreal oyunlarına benzetilseler de açık kod geliştiricileri bu oyunlara giydirdikleri konular ile bu oyunların ayrı ayrı kitlelerinin oluşmasını sağlamışlardır.

 

Alien Arena 2008’i aynı türdeki Deatmatch FPS oyunlardan ayıran oyunun temasıdır. Oyunu diğer oyunlardan ayıran özelliği klasik bilimkurgu ile gelecekte olacağını tasvir etiğimiz bilim kurgu öğelerini harmanlayarak karakter, silah ve mekanlarda kullanması. Bilim kurgu severlerin çok iyi bildiği iri kafalı çirkin uzaylılar, büyük çirkin bir gözün kontrol ettiği yarı robot garip yaratıklar, biyonik kaslı ve güçlü insanlar ya da en son teknolojik zırh ve silahları kuşanmış dünyayı kurtarmak için savaşan atletik savaşçılar karakterleri iyon tabancaları, lazer silahlar, uzaktan kumanda ile yönetilebilen robotumsu cihazlar ise silahları oluşturuyor. Bir bilim kurgu fanatiği daha neler ister diye düşünseniz Alien Arena 2008 in her yerinde aradıklarınızı görebilirsiniz.

Daha önce hiçbir FPS oyunu oynamış olmasanız dahi oyunu öğrenmekte zorlanmaz ve kolay bir şekilde adapte olabilirsiniz. Alien Arena 2008 de 46 standart harita, 5 farklı oyuncu karakteri ve 9 tane birbirinden farklı silah, bu silahları iki farklı ateşleme modu ile kullanabiliyorsunuz, bulabilirsiniz. Kanca ile duvarlara tırmanma ve savaştığınız alanda yer alan birçok mühimmat ve koruyucu malzeme de cabası. Tüm bunları singleplayer da öğrenmeden multiplayer oynamayın derim, tabi kaybederek ya da öldürülerek öğrenmek canınızı sıkmayacaksa.

Alien Arena 2008 de tek başınıza botlara karşı savaşmak, ses ve grafik kalitesinin de etkisiyle oldukça korkutucu olabiliyor ve kendinizi yalnız hissedebiliyorsunuz. Ancak internet bağlantınız var ise sunucular üzerinden birçok oyuncu ile birlikte takım halinde oynadığınızda büyük bir savaşın içinde yer alabilirsiniz ve bu defa yalnızlık aklınıza dahi gelmeyecektir. Oyuna yeni girdiğinizde atmosfere uyum sağlayana kadar yalnız kalsanız da kısa bir zaman içinde takımla bütünleşip gerçek dünyadan kopuyorsunuz. Diğer oyuncuları özelikle kendi takımınızdan oyuncuları çevrenizde görür ve onlarla beraber ortak hareket edip o dünyanın gereklerini yerine getirirsiniz. Takım olmanın gereklilikleri ortak hareket etmek ve ortak bir strateji geliştirmektir. Elbette oynamak için şart değildir. Bunları yapmak tamamen sizin keyfinize kalmış.

Alien Arena 2008 de her FPS oyununda olduğu gibi hareket eden tüm düşmanlarınızı vurmak üzerine kurulu olsa da, yerine getirmeniz gereken başka görevleriniz de var. Örneğin kendi bayrağınızı korumak ve karşı bayrağı çalıp kendi bayrağınızın yanına getirerek puanlarınızı artırmak. Bayrak kapma modu (CTF) FPS oyunlarının en çok tercih edilen klasik oyun modudur. Bayrağınız için yaptığınız kovalamaca ve savaş insanı gerçek dünyadan kopartıp götürebilir. Bayraklar bildiğimiz bayrak şeklinde değil. Oyunda yüksek teknoloji teması her yerde kendini gösterdiğinden bayraklar birer el feneri gibi ve StarWars’ta yer alan ışın kılıçlarına benzetilmiş. Toplamanız gereken silah ve malzemelerden bahsetmeme gerek yoktur sanırım. Bu malzemelerdeki çeşitlilik oldukça tatmin edici.

Oyunu oynarken sadece koridorlarda koşturup düşmanlarınızı yok etmiyorsunuz. Merdivenlere, kutulara tırmanıyorsunuz. Uzayda atlama rampaları ile bir kattan diğerine ya da bir rampadan karşı rampaya atlamanız ve atlarken de sık sık karşı rampadan üzerinize doğru atlayan düşmanlarınızı havada vurmanız gerekiyor. Vuramazsanız onlar sizi vuruyor zaten. Atlarken ve koşarken kenardan uzay boşluğuna ya da lavların içine düşmemeye dikkat etmelisiniz. Bu oyunda tek düşmanınız karşı takımın oyuncuları değildir ve sadece onlar sizi öldürmez. Yanlış bir hareketle rampadan uzaya atlamak, lavların içine düşmek ya da yakın mesafeden roketle yakın bir hedefe ateş etmek de sizi öldürür ve bu durumda skorunuzdan puan eksiltilir. Bir başka dikkat etmeniz gereken nokta da bir köşeye gizlenip hedefinizin yaklaşmasını beklerseniz sağlınızdan gider ve ölürsünüz. Kramp uyarısı verip karakterinizin acı çektiğini, ekrandaki kırmızı ışık efektinden rahatlıkla anlarsınız. Bu oyunda durmak yasak sürekli hareket edeceksiniz. Zaten ağır hareket eder veya düz koşarsanız kolay bir hedef olup bol bol öldürülürsünüz. Kurallar açık zig zag çizerek zıplayarak kolay bir hedef olmayacak bir şekilde hareket etmek, en iyi silah ve mühimmat ile birlikte sağlık malzemelerini toplamak ve iyi bir nişancı olup düşmanı vurmak. Takım halinde oynuyorsanız takımınızdaki arkadaşlarınız ile sürekli iletişim halinde olun, onlardan ayrılmayın ve takım halinde avlanın derim. Düşman takımın karşısına tek başınıza çıkmak istemezsiniz.

Saydığımız özelikleri ile Alien Arena 2008 diğer FPS oyunlarından farklı olarak oyunun oynanışına gerçekten de renk ve eğlence katan etmenlere sahip.

Oyun Kontrolleri

FPS oyunlarında kontroller genellikle birbirlerine benzer. Aşağıda Alien Arena’ için özel kontrolleri bulabilirsiniz.

  • Shift tuşu: Koşmak.
  • Page Down tuşu: Yukarıya bakma.
  • DEL tuşu: Aşağıya bakma.
  • END tuşu: Bakış açısını ortalamak.
  • F1 ve TAB tuşu: Skor durumu.
  • F tuşu: aydınlatma feneri.
  • Sizin tanımlamanız gereken bir tuş: Kanca ile yakalamak.
  • T tuşu: Mesaj atma.
  • Y tuşu: Sadece kendi takımına mesaj atma.
  • F4 tuşu: Kontrol ayarları.
  • F5 tuşu: Harita ayarları.

Oyun Türleri

Capture the Flag: Takım temelli bayrak kapmaca oyunu. Karşı takımın bayrağını kaptığınızda oldukça yüksek puanlar topluyorsunuz. Kaptığınız bayrağı kendi bayrağınızın yanına getirince puanlarınız kat be kat artıyor. Ancak bazen sizin de bayrağınız kapılmış oluyor ve onu kurtarmadan karşı takımın bayrağını kapmış olmanız size bir fayda getirmiyor. Bu modda takım içinde görev paylaşımı yapmanız önemli. Birilerinin kendi bayrağınızı korumsı, diğer bir grubun da karşı tarafın bayrağını kapması gibi takım planları yapmanız daha akıllıca oluyor.

Deathball: Takım temelli bir oyun türüdür. Oyunda amacınız sahadaki topu (deathball) alıp karşı takımın kalesine atmak.

Team Core Assault: 
Takım temelli karşı takımı yok etme oyunu.

Team Deathmatch: Takım temelli karşı takımdan herkesi yok etme oyunu.

All Out Assault: Herkesi öldürene kadar savaş. Deathmatch ten farkı ölen kişi oyun bitene kadar oyuna dahil olamıyor. Ancak oyun yeniden
başladığında oyun başlıyor.

Cattle Prod: Takım temelli olan bu modda uzaktan yönetebildiğiniz robotumsu silahlarınız ile daha fazla puan toplayabilirsiniz

Deatmatch:
 Önüne geleni öldürerek puan toplama mantığındaki oyun türü.

Silahlar

  • Blaster: Oyuna bu silahla başlıyorsunuz. Atış gücü zayıf. Plazma topları atar. İkincil atışı: Güçlü ışın atışı.
  • Rocket Launcher: En popüler ve kullanışlı silah. Roket atar. İkincil atış: Cell malzemesi ile hedefe kilitlenerek atış yapar.
  • Alien Smartgun: Bu tip bir silahı başka Bir FPS oyununda göremezsiniz. Sonunuz geldiğini düşündüğünüzde bu silahı düşmana karşı kullanın ve düşmanın elektrik çarpılmaları içinde kıvranmasını seyredin. İkincil atış: Trip mines.
  • Chaingun: Oyundaki atış gücü en yüksek silahlardan. Onsuz oyun bitirmek imkansız gibi. Makineli tüfek. Quad Damage malzemesi ile şideti en öldürücü silahlardan biri oluyor. İkincil atış: Bir varili paramparça edecek kadar çok mermiyi tek atışta atıyor.
  • Flame Thrower: Çılgınca bir saldırı için idealdir. Alev silahı. Dar alanlarda ve karanlıkta kullanmak için idealdir. İkincil atış şekli alev toplarıdır.
  • Alien Disruptor: Keskin nişancı suikast silahıdır. Atış gücü yüksek değildir ancak seri atış yapar. Quad Damage ileşideti oldukça güçlenir.
  • İkincil Atış: Dürbünden bakış ile atış yapasınız. Ancak gerçek gücünde atış için 3 defa şarj olabilir.
  • Alien Beamgun: Seri atış ile düşmanı eriterek yok eder. İlk atıştan sonraki şarj süresi oldukça yavaştır. İkincil atış: Patlayıcı toplar atar.
  • Alien Vaporizer: En güçlü silahtır. Düşmanın zırh veya sağlık durumu ne olursa olsun yok eder. Şarj süresi uzundur.
  • Ball Shooter / Grapple Hook: DeathBall modunda, oyuncu topu aldığı zaman şarj oluyor. Bu bir silah değil aslında. Doğru yere topu atarsanız 10 luk bir skor kazanırsınız.
  • Violator: Meydan savaşlarında ikinci başlangıç silahı. Hızlı atış yapıp çabuk öldürür.

Araçlar

  • Quad Damage: Tüm silahların gücünü arttırır.
  • Haste: İleriye hızlı atlayış gücünüzü artırır.
  • Invulnerability: Hasar almama. Bunu aldığınızda hiç bir atıştan zarar görmezsiniz, ayrıca ateş ettiğiniz kişiyi buharlaştırırsınız. Oyunda seyrek bulunduğundan akıllıca kullanılması gerekir.
  • Sproing: Havada çok yükseklere zıplamanıza yarar. Her haritada bulunmaz.
  • Armor: Zırh. Seviye seviye harita üzerinde dağınık haldedir. Tek tek toplarsınız.
  • Adrenaline: Sağlınızın durumu ne olursa olsun %100 e tamamlar.
  • Small Health: Sağlınızı 2 puan artırır.
  • Medium Health: Sağlınızı 10 puan artırır.
  • Large Health: Sağlınızı 25 puan artırır.
  • Ammo Box: Cephane kutuları. Renk renktir. Bunlar: mermi, pil, napalm bombası, roket ve bombalardır.
  • Bomber: Uçan bir araçtır. Tesiri yüksek plazma bombası taşır. Cephanesi sınırsızdır.
  • Strafer: Uçan bir araçtır. Cephane yine sınırsız ancak yakıt sınırlıdır.
  • Hover: Nakil aracıdır.Yerden alevler saçarak harakter eder.

Savaş Alanları

  • Dynamo (DM): Oyuna başladığınız ilk haritadır. Unreal Tournament teki haritalarına benzer.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Flame Thrower ve Chaingun.
    • Enerji Malzemeleri: Quad Damage, Adrenaline.
  • Chasmatic (DM): Alian Arena nın klasik haritalarından.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Alien Beamgun, Chaingun.
    • Enerji Malzemeleri: Adrenaline.
  • Omega (DM): Orta büyüklükte düzenli koridorlardan oluşan bir harita.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Chaingun, Alien Smartgun, Flame Thrower, Alien Vaporizer.
    • Enerji Malzemeleri: Quad Damage, Adrenaline, Haste.
  • V iolator (DM): Teknolojik detayların bulunduğu büyük bir harita. Takım oyunları için ideal.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Chaingun, Alien Smartgun, Alien Beamgun, Flame Thrower.
    • Enerji Malzemeleri: Quad Damage, Sproing.
  • Vesuvius (DM, CTF, DB): Dolambaçlı gotik temalı bir harita.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Alien Beamgun (CTF, DB), Alien Disrupter, Chaingun.
    • Enerji Malzemeleri: Quad Damage, Sproing (DM).
  • Crucible (DM): Korku teması olan klasik bir Alien Arena haritası.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Chaingun, Alien Smartgun.
    • Enerji Malzemleri: Quad Damage.
  • Babel (DM): Lavların içinde 4 tane babil kulesinin bulunduğu bir harita.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Allien Vaporizer, Chaingun, Alien Bemagun.
    • Enerji Malzemeleri: Quad Damage.
  • Chromium (CTF, DB): Yüksek teknoloji temalı en zor harita.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Alien Disruptor, Chaingun, Alien Smartgun.
    • Enerji Malzemeleri: Quad Damage, Haster.
  • Icarus (CTF, DB): Zıplama padlerinin [???] bol bulunduğu çok fazla hız ve mücadele gerektiren bir harita.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Alien Disruptor, Chaingun, Flame Thrower(CTF).
    • Enerji Malzemeleri: Adrenaline.
  • Morpheus (AOA): Uzayta savaştığınız son harita.
    • Silahlar: Rocket Launcher, Chaingun, Strafer, Bomber.
    • Enerji Malzemeleri: Quad Damage.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Glest Oyunu

ony PlayStation ArtFutura Game Award, Mundos Digitales,2005 A Coruňa,Spain, “Ytanium” 2004 yılının en kaliteli oyunu ödüllerinin sahibi bir oyun olan Glest bize sırlı bir dünya, heyecan ve hareketlilik sunuyor. Daha açılışta insanı etkileyen ve büyüleyen müziği, grafik kalitesi, çok iyi ses efektleri oyunu en azından bir kere deneyeyim hissini uyandırıyor.

Oyunu kurmak için Pardus/Paket Yöneticisi’ni açtıktan sonra Yeni Paketler/Oyunlar/Glest ve Glest-data paketlerini kurabilirsiniz.

Glest oyununun internet sitesinde gerek oyunun ek indirme dosyaları ve gerekse oyun hakkında detaylı bilgiler mevcut. Hatta sorularınız ve önerileriniz için Glest’in internet sitesindeki forum sayesinde Glest Timi ile bağlantıya geçebilirsiniz. Tabii ki İngilizce veya İspanyolca biliyorsanız.

Gelelim oyunumuza:

Oyunu açtığınızda karşınıza giriş menüsü geliyor.

Giriş menüsünde gördüğümüz “New Game” seçeneği ile yeni oyun girişi yapıyorsunuz. “Join Game” ile oyunu server üzerinden oynayabiliyor, “Scenario” ile oyun içinde bulunan haritaların (map) oyun türlerini(anarchy,one day vb.) seçebiliyorsunuz. ”Options” bölümü ile oyun ayarlarını yapabiliyorsunuz ki oyun dilini de buradan değiştirebiliyorsunuz. “Options/Language/Turkish.lng” yolunu izleyerek oyun dilini Türkçe yaptığınızda oyunu -çevirinin izin verdiği ölçüde- Türkçe oynayabiliyorsunuz.

Oyuna başlamak için iki seçeneğiniz bulunuyor:

Menü/ New Game/Oyun ayarı/Oyuna Başla yolunu izleyebilir ya da Menü/Scenario/Bir oyun türü/Başla düğmesi ile başlayabilirsiniz.

Oyunu ilk açtığınızda halkınızı insan olarak seçtiyseniz bir kale, enerji için bir inek, bir okçu, iki hafif zırhlı asker ve üç tane de işçi emrinize veriliyor. Eğer halkınızı Büyücüler olarak seçtiyseniz: Bir Mage Tower (sihir binası), bir Energy Source (enerji içeceği), bir Battlemage (savaşçı), üç İnitiate (büyücü işçi), bir Summoner (savaşçı üreten kadın büyücü), bir Golem (Yaratık) ve bir de Daemon (zırhsız yaratık asker) veriliyor.

Oyunun girişinde yine etkileyici bir müzik var ve haritada sizin kaleniz ve adamlarınız dışında kalan yerler siyah olarak gösteriliyor. Siz adamlarınızı haritadaki diğer yerlere gönderdikçe adamlarınızın etrafındaki aydınlık çember oraları da aydınlatacak ve haritada o bölgeleri de görebileceksiniz. İlk yapacağınız işlem farenin sol tuşu ile işçilerinizi seçerek sağ tuşuyla istediğiniz yere göndermek ve etrafınızda bulunan altın madeninde çalıştırmak, bir taraftan da “Kale” ve “Mage Tower”i seçip sağ üst tarafta bulunan işçi resmine tıklayarak enerji ve para gerektiği için işçilerinizi çoğaltmaktır. Yeni işçileri taş ocağına çalışmaya ya da kereste ihtiyacını karşılamak için ağaç kesmeye gönderebilirsiniz.

Menülerin Kullanımı

İnsan işçilerin üzerine fareyle sol tıkladığınızda sağ üst tarafta gelen menüde yedi simge göreceksiniz.

  • El simgesi: “Stop” (Dur)
  • Ok işareti: “Move” (Koşu)
  • Ev: “Build Basic” (Gerekli İnşaatlar)
  • Kale: “Build Advanced” (Ek Avantaj Sağlayacak İnşaatlar)
  • Kazma: “Mine” (Taş Ocağı)
  • Balta: “Harvest Wood” (Odun)
  • Cıvata Anahtarı: “Repair” (Tamir et)

Üçüncü menü olan “Build Basic”de dört seçenek bulunmakta:

  • “Farm” (Çiftlik): Enerji “0” veya “-” olursa enerjiyi çoğaltmaya yarar.
  • “Barracks” (Baraka): Asker üretme merkezidir.
  • “Blacksmith” (Silah Geliştirme Merkezi ve Odun Deposu): Silahlarınızı geliştirmeye yarar.
  • “Castle” (Kale): Yeni madenlere işçi göndermek yerine oralara kale kurabilirsiniz.

Dördüncü menü olan”Build Advanced” menüsünde iki seçenek bulunmakta:

  • “Technodrome” (Teknoloji Merkezi): Kule, uçaksavar ve robot teknolojisini kazandırır.
  • “Defense Tower” (Savunma Kulesi): Şehrinizi korumak için istediğiniz yerlere kurabilirsiniz.

Eğer halkınız “Büyücüler” ise büyücü işçinin üzerine fareyle sol tıkladığınızda sağ üstteki menüde dokuz simge göreceksiniz.

  • El simgesi: “Stop” (Dur)
  • Ok işareti: “Move” (Koşu)
  • Ateş Topu simgesi: “Attack” (Saldır)
  • Cıvata Anahtarı: “Repair” (Tamir et)
  • Kale: “Build” (İnşa et)
  • Yaratık: “Ritval” (Ek avantajlar)
  • El: “Mine” (Maden toplamak)
  • El: “Harvest” (Odun toplamak)
  • Büyücü: “Promote to Battlemage” (Savaşçıya Dönüşmek)

Beşinci menü olan “Build” seçeneğinde beş seçenek mevcut:

  • “Energy Source” (Enerji İçeceği)
  • “Summoner Guild” (Kadın Büyücü Yapım Merkezi)
  • “Library” (Teknoloji Merkezi)
  • “Archmage Tower” (Ejderha Üretim Merkezi)
  • “Mage Tower” (Büyü Evi)

Altıncı menü olan “Ritval” seçeneğinde üç seçenek mevcut:

  • “Tower of Souls” (Hava Saldırılarına Karşı Uçaksavar Kulesi)
  • “Golem” (Yaratık Üretmek)
  • “Wicker Behemoth” (Büyük Yaratık Üretmek)

Bu şekilde işçilerinize emirler verebilirsiniz. Amacınız altın madenini işleterek para kazanmak, ağaçları keserek kereste ihtiyacını karşılamak, çiftlik veya enerji içeceği alarak enerji elde etmek, bunun sonucunda asker üreterek saldırılara karşı koymak ve diğer altın madenlerini ele geçirip işleterek çok para kazanıp düşmanları yenmek, sonunda tek hakim güç olmaktır.

İpuçları

Oyunu açarken “işlemci ultra”yı seçerseniz oyunun zorluk derecesi yüksek olacaktır. Düşmanlar sürekli saldırmaya başlıyor siz şehrinizi kurana kadar düşman sizi ezip geçiyor. Bir öneri olarak şu söylenebilir: İşçi ürettikten sonra ilk işiniz “Baraka” yapmak olmalı. Bol bol okçu üretmeli, bu arada imar işlerini devam ettirmelisiniz. Çiftlikte göreceğiniz at simgesine tıklarsanız barakanızda atlı süvari bile yapabilirsiniz. Bu arada Teknoloji Merkezi’ne çok ihtiyacınız olacak çünkü düşmanın hava saldırıları karşısında uçaksavar yapmanız ya da yer saldırıları karşısında hava bombardımanı yapmanız gerekecek.

Oynama Önerileri

Daha önce Age Of Empires ve bu tarz oyunlara aşina olanların zorlanmayacağı bir oyun. Özellikle yiyecek değerinin (-)’ye düşmemesine dikkat edin; çünkü,yiyecek değeri eksiye düşerse yaşayan halkınızın enerjileri azalıyor ve halkınız ölmeye başlıyor. Teknolojik gelişmeyi sağlamak için Teknoloji Binası (sivri çatılı) yapmanız gerekli. Ekranı 360 derece hareket ettirmek istiyorsanız ilk önce F tuşuna basın ve W:Yakınlaştırma, S:Uzaklaştırma, A:Sola dönme, D:Sağa dönme tuşlarını kullanınız.

Oyunun İyi Yönleri

1-Üstün özelleştirilebilirlik. (oyun haritaları, insan ve büyücü olabilme, mevsim seçimi vb. her şey kolayca değiştirilebiliyor)
2-Çeşitli haritalara (map) sahip olma (çoklu veya tek rakiple oynanabilir haritalar).
3-Teknoloji geliştirme özelliği.
4-Gerçekçilik. (Enerji kaybı, yiyecek gereksinimi, çalışma şekilleri, dövüşme şekilleri vb.)
5-Age of Mythology tarzı büyücü ve olağanüstü varlıklar.
6-Detaya verilen önem (En ufak detaya kadar canlılık ve gerçekçilik).
7-Düşmanın otomatik tanınması ve imhası.
8-Gece gündüz ve mevsimsel değişimlerdeki gerçekçilik.
9-Aralarında Türkçe’nin de bulunduğu çoklu dil desteği.
10-Güzel görsel uygulamalar, efektler.
11-Oyundaki seslerin mükemmelliği.

Oyunun Kötü Yönleri

1-Oyunun internet bağlantısı henüz yok. 3.0.1 sürümünde böyle bir ayar konmuş ama çalışmıyor.
2-Oyunun teknoloji geliştirme olanakları kısıtlı. Bu da belli bir süreden sonra eldeki mevcut teknolojiyle düşmanın üzerine saldırmanızı gerektiriyor. Aslında bu özellik dolaylı olarak oyunu güzelleştiriyor.
3-Oyunda Age Of Empires tarzı bir zamanda yolculuk yani zamanda ilerleme özelliği yok.
4-Oyunda millet kavramı yok.
5-Oyunda alışveriş için bir pazar yok. Kaynakları biten oyuncuların eldeki mevcut kaynaklarla idare etmesi zor.

Benim öncelikli oyunlarım arasında yer alan Glest, diğer strateji oyunlarının vermediği keyfi vermiştir. Umarım sizler de beğenirsiniz. İyi oyunlar…

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Urban Terror Oyunu

Gerçekçilik ve Eğlence bir Arada

İnternet kafelerimizde en çok oynanan oyun ünvanı belki de bu başlıkla aynı temayı taşıyan ve bir Half-Life modu olan Counter Strike’a aittir. Urban Terror, bu oyunla aynı temada olup inanması zor da olsa bir Quake III modudur. Fakat bu takım oyunu, Quake III’ün açık kaynak olmasından beri kendi ayakları üzerinde duruyor. Her ne kadar Counter Strike ile aynı konuyu işlese de Urban Terror bu işi ondan daha iyi yapıyor. Nasıl mı? Okumaya devam edin…

Sağlıklı Yaşam

Urban Terror, diğer oyunlardan pek alışık olmadığımız gerçekçi bir sağlık sistemini kullanıyor. Şöyle ki, ağır yara aldığınız zaman yaranız kanamaya başlıyor ve bu kanama sağlığınız bitene kadar devam ediyor. Bunu durdurmak içinse kendinizin veya yanınızdaki bir takım arkadaşınızın “Q”ya basarak yaralarınızı sarması gerekiyor. İlk bakışta gereksiz bir ayrıntı gibi görünse de zamanla oyuna tadını katan şeyin bu sistem olduğunu anlıyorsunuz. Çünkü kanama sırasında her canınız azaldığında bir “ah” sesi çıkartarak etrafınızda sizi görmeyen düşmanların ilgi odağı oluveriyorsunuz. Birebir karşı karşıya kaldığınız bir düşmanla çarpışmanızı kaybetseniz bile düşman sizin açtığınız yaralardan gidebiliyor.

Sağlık çantası da bu sistemin önemli bir parçasını oluşturuyor. Sağlık çantası taşıyan takım üyeleri, yaralanan kişilerin sağlığını %90’a kadar doldurabiliyor. Sağlık çantanız yoksa da arkadaşlarınızı %50’ye kadar iyileştirebilirsiniz. Ağır yaralandığınızda “F5″e basarak telsizden can havliyle yardım isteyebilir ve “F10″a basarak size pansuman yapan arkadaşınıza teşekkür edebilirsiniz.

Koşun, Zıplayın, Hoplayın ama Nereye Kadar?

Counter Strike’ın gerçekçilikten en uzak olan bu iki öğesi Urban Terror’da haklı olarak ve güzel bir ölçüyle kısıtlanmış. Bu oyunda “E” tuşuna basılı tutarak kalan sağlığınız kadar hızlı koşabiliyorsunuz ve zıplayabiliyorsunuz. Koşu göstergesi sıfıra dayandığında koşmayı veya zıplamayı bırakıp soluklanmanız gerekiyor, tabi bu arada nefes seslerinizi duyacak düşmanları da unutmamalısınız. Bu kısıtlama sayesinde daha çok sağlık daha çevik olmanızı sağlıyor ve gerçekçiliğe çok şey katıyor.

Eğer boyunuz ve sağlık durumunuz uygunsa duvarlara da tırmanabiliyorsunuz. Bunun için duvarın önündeyken zıplayıp ileri gitme tuşuna basılı tutmak yeterli oluyor. Bunun dışında zıplama sırasında duvara basarken tekrar zıplarsanız daha yüksek yerlere erişebiliyorsunuz.

Silahlar, El Bombaları, Zırhlar…

Tahmin edebileceğiniz gibi oyunda gerçek modern silahların modellemeleriyle birlikte duman bombası ve el bombası bulunuyor. Zırh olarak ise kask ve çelik yelek sunuluyor. Buradaki kask, CS’den farklı olarak sadece kafanızı koruyor, çelik yelek ise sadece gövdenizi koruyor. Oyunda silah satın almak için para biriktirmeniz gerekmiyor; bunun yerine başlarken sahip olabilecekleriniz kısıtlanmış(!) Üzerinizde (ağır, otomatik, tabanca olmak üzere) üç adet silah taşıma bölgesi, bir adet el bombası taşıma bölmesi ve sunucuların çoğunda ikisi kapalı olan üç adet eşya taşıma bölmesi bulunuyor. Oyun sırasında üzerinizdekileri atabilir ve diğerlerinin düşürdüklerini yerden toplayabilirsiniz. Bunların tuşlarını oyun ayarlarından değiştirebilirsiniz.

Elimizde kalan peynir bıçağını da unutmayalım. Üzerinizdeki beş adet bıçağı kesim amaçlı kullanabileceğiniz gibi “N”ye bir kez bastıktan sonra fırlatarak da kullanabiliyorsunuz. Iskaladığınız zaman üzülmeyin, çünkü bıçağınızı saplandığı yerden alarak tekrar kullanabilirsiniz. Hatta daha ileri gidip çamurlu haritalarda yere saplayarak çocukluğunuzu yaşayabilirsiniz.

Oyundaki silah şarjörü de gerçekçilikten nasibini almış durumda… Şarjörü değiştirirken önceki şarjörde kalan kurşunlar boşa gidiyor. Tabi ki bu durum tek tek doldurulan pompalı tüfek için geçerli değil. Bu arada yere serilmiş kişilerde sizin silahınızdan bulunuyorsa onların şarjöründen de nasiplenebilirsiniz. Unutmadan, el bombasının pimini çektikten sonra bombayı fırlatmayı ihmal etmeyin, yoksa bu işin sonu iyi olmuyor.

Bitmek Bilmeyen Süreklilik ve Hareket

Çeşitlilik bakımından zengin olan Urban Terror, 7 adet oynama biçimine sahip:

Free for All: Herkes Serbest

Takımların olmadığı tek mod olan bu modda hiç beklemeden canlanıyorsunuz ve önünüze geleni vuruyorsunuz. Az sayıda kişi varsa bunu oynamanızı tavsiye edebilirim.

Team Deathmatch: Takımlı, Sürekli Canlanmalı

Bu modda iki takım bulunuyor ve belli bir sürenin sonunda en çok puanı alan taraf kazanıyor. Bu da bayrak yarışı gibi hareketli bir oyun türüdür. Kafadan vurduğunuzda bir yerine üç puan alırsınız.

Team Survivor: Takımlı, Sona Kalanı Beklemeli

Bu mod turlardan oluşuyor. Turlar bir takımda kimse hayatta kalmayana kadar sürüyor. Hayatta kalan takım puanı kapıyor. Bu mod özellikle sona iki kişi kaldığında ve bunlardan en az biri sürekli bir yerlerde saklanıyorsa sıkıcı olabiliyor. Çünkü öldükten sonra bunları izlemekten ve beklemekten başka bir şey yapamıyorsunuz.

Follow the Leader: Lideri Takip Et

Turlardan oluşan bu modda her takıma rastgele bir kaptan seçiliyor. Her tur bu kaptanı koruyarak karşı takımın bayrağını almaya çalışıyorsunuz. Kaptan hayatta kalırsa bayrağı kaptığınızda daha çok puanınız oluyor. Pek çok kişi bu modun şimdiye kadar yapılmış olanların arasında en kötüsü olduğunu düşünüyor. Yine de farklı tatlar arayanlar deneyebilirler.

Capture and Hold: Ele Geçir ve Koru

Bu modda haritanın çeşitli yerlerinde bayraklar bulunuyor ve takımlar bu bayrakları koruyarak o bölgeyi ellerinde tutmaya çalışıyorlar. Çok nadir oynanan bu mod da özellikle büyük haritalarda oynama değer.

Capture the Flag: Bayrak Yarışı

Klasik olan bu modda takımların birer bayrağı bulunuyor ve amaç karşı takımın bayrağını kapıp sizin bayrakla birleştirmek. Bu da tam bir takım oyunu gerektiriyor. Eğer takımınız iş bölümünü iyi yaparsa oldukça önde bitirilebilir. Unutmadan “hot potato” (sıcak patates) denen şeyden de bahsedeyim. Bazen iki takım da birbirinin bayrağını alıyor ve kendi bayraklarını kurtarana kadar onu korumak zorunda kalıyor. Bu durum oldukça uzun sürebiliyor. Bu yüzden belli bir süre sonunda bayrakların ikisi birden patlıyor. Bu süreyi ekranın sağ üst köşesinden takip edebilirsiniz. Eğer bayrağı elinizde tutuyorsanız bu sürenin dolmasına birkaç saniye kala bayrağı yere atmanız faydalı olacaktır.

Bomb Mode: Bomba İmha Ekibi

Bu modda kırmızı takım haritanın iki yerinde belirlenmiş hedeflerden birini patlayıcıyla havaya uçurmaya çalışırken mavi takım bunu engellemeye çalışıyor. Evet, büyük ihtimalle bunu başka yerlerden görmüştünüz. Yalnız Urban Terror’un bomba patlama sahnesinin daha başarılı olduğunu söyleyebilirim. Bu arada patlayıcıyı koymak için, bombalama noktasına geldikten sonra silahlarınızdan patlayıcıyı seçip bir kere tıklamanız yeterli. Mavi takımdaysanız, imha etmek için, patlayıcının üzerinde beklerken kımıldamadan CTRL tuşuna basılı tutmanız gerekiyor.

Oyun sunucularında genellikle sürekli canlanmalı, bayrak yarışı ve sona kalanı beklemeli türler tercih ediliyor. Yani beklemek bu oyunun çok küçük bir kısmını oluşturuyor. Sürekli olarak hareket halindesiniz ve vurulduktan çok kısa bir süre sonra tekrar canlanıyorsunuz.

Botlar ve Hileciler

İnternet bağlantınız yoksa gerçek insanlarla oynama fırsatınız olmayabilir. Botlar bu açığı kapatmak için yapılan sanal oyunculardır. Eğer bu oyunu botlarla oynamak istiyorsanız size kötü bir haberim var: Urban Terror geliştiricileri botları sevmiyorlar ve mevcut botlar denemeye değmeyecek seviyedeler. Bu ilk bakışta kötü görünse de aslında botların olmaması oyunun iyi yönlerinden biridir denebilir. Bu sayede hile yapılması zorlaşıyor ve oyun daha adilce oynanıyor. Gerçekten de Urban Terror sunucularında hilecilere kolay kolay rastlamazsınız. Pek çok sunucuda sürekli takım arkadaşlarını öldürenler oyundan atılır veya oylama sistemiyle oyundan uzaklaştırılırlar. Hatta bazı sunucular daha da ileri gidip belli bir süre boyunca iyi puan yapamayanları da otomatik olarak kovuyor. Bu türdeki diğer oyunlarda hilecilerden ve kötü oynayanlardan bıkanlara duyurulur 🙂

Demokratik Bir Oyun

Urban Terror, oldukça ayrıntılı bir oylama sistemine sahiptir. Oylama (vote) menüsünden sonraki veya o anki haritanın değişimi, baştan başlatılması veya bir oyuncunun kovulması gibi oylar başlatabilirsiniz. Oylamalara katılmak içinse F1’e basarak evet, F2’ye basarak hayır oyunuzu atabilirsiniz. 4.1 sürümünden itibaren oylama sistemi harita başladıktan bir dakika sonra aktif oluyor.

Küçük Ayrıntılar

Urban Terror’de durumu yakından takip edebilmeniz için pek çok durum göstergesi bulunuyor. Ekranın sol üst köşesindeki küçük haritadan, takımınıza ait oyuncuların bulundukları yerleri, çatışma halinde olan ve telsizden konuşan arkadaşlarınızı rahatlıkla görebiliyorsunuz. Ekranın üst kısmında; kim kimi neresinden vurmuş, ne kadar hasar vermiş, vurduğunda sağlığı ne kadarmış gibi paparazzi tarzındaki bilgiler geçiyor. Ekranın sağ bölümünde ise tüm oyuncuların kaç kişi vurup kaç defa vurulduğunu görebilirsiniz. Bunlara ek olarak “Tab” tuşuna basılı tuttuğunuzda istemeyeceğiniz kadar ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Göstergeleri kaldırma veya yerlerini değiştirme işlemlerini ayarlardan yapabilirsiniz.

İlk Kullanım

Oyunu ilk açtığınızda “Setup” bölümüne girip sistem ayarlarını ve çözünürlüğü istediğiniz seviyede değiştirin. Daha sonra ana menüdeki “Play Online” ve ardından “Get New List” düğmelerine tıklayın. Bu düğmeye tıkladığınızda internetten sunucu listesi indirilecek ve önünüze gelecektir. Daha sonra listeyi güncellemek için “Refresh List”e basmanız yeterlidir. Listedeki başlıklara tıklayarak sunucuları istediğiniz kritere göre sıralamanız mümkündür. Burada ping’e göre sıralayıp “ping” değerinizin en düşük olduğu sunucuya girerseniz oyun daha akıcı olacaktır.

Bir sunucuya ilk girdiğinizde karşınıza takım seçim ekranı çıkıyor. Bundan sonraki ekranda ise silahlarınızı ve diğer araçlarınızı seçiyorsunuz. Oyun içinde seçiminizi değiştirmek için ESC tuşuna basınca çıkan menüden “Player”ı seçebilirsiniz.

Oyunun, bir quake vazgeçilmezi olan konsolu da bulunuyor. Oyun konsoluna ~ tuşuna (trq klavyede altgr+ü) basarak ulaşabilirsiniz. Benzer oyunlardan alışık olduğunuz /addbot, /name, /map gibi komutları burada da kullanabilirsiniz.

Urban Terror’un söz etmeden geçmek istemediğim bir güzelliği de benzer oyunlarda pek başarılı olmayan Alt+Tab tuş birleşiminin sorunsuz çalışması. Yani bu tuşlara birlikte basarak oyunu kapatmadan istediğiniz anda masaüstünüze dönebiliyorsunuz.

Görseller

Oyunda Quake3 motorunun bütün özellikleri kullanılmış durumda. Yani havada uçuşan kurşunlar, boş mermi kovanlarının yere düşüşü gibi ayrıntıları görebiliyorsunuz. El bombaları çok küçük oldukları için başlarda görsel olarak ayırt etmekte zorluk çekseniz de ileride bunların sesine alışıyorsunuz. Motorun görebildiğim tek kötü yanı, geniş açık arazileri ve ağaçları olan haritalarda ekran kartını daha çok zorlaması oldu. Elimdeki paylaşımlı intel i915 ekran kartıyla “the suburbs” haritasında oynamak fps’nin 5’in altına düşmesi demek oluyor. Diğer haritalarda ise çoğu zaman 30-40 fps aldım (fps değeri ne kadar yüksek olursa görüntü o kadar akıcı olur).

Oyunda her takım için dörder adet (toplam 8) insan modellemesi bulunuyor. Modellemelerin oldukça güzel olduğunu söyleyebilirim.

Urban Terror ile birlikte gelen harita seti, özenle yapılmış çok amaçlı haritalardan oluşuyor. Yani aynı haritayı farklı oyun modlarında kullanabiliyorsunuz. Bazen moddan moda aynı harita üzerinde çeşitli değişiklikler oluyor. Örneğin kapalı havuz olan haritada bayrak yarışı modunda oynarken havalandırmaya giremiyorsunuz; fakat bomba imha modunda havalandırmaya girmek için dışarıda bir kapak bulunuyor ve buradan gizlice girebiliyorsunuz.

Silahınızı kendi takımınızdan birine doğrulttuğunuzda takım arkadaşınızın takma adını ve sağlık durumunu hemen görebiliyorsunuz. Ayrıca takım fark etmeksizin telsizden sağlık yardımı isteyen herkesin başına bir işaret konuyor. Bazen bu işarete bakarak düşmanın az canı kaldığını anlayabiliyorsunuz, fakat kandırmaca olabileceğini de unutmayın.

Oyun ayarlarından görselleri oldukça değiştirebiliyorsunuz. İsterseniz ekranda boşuna yer kaplayan silahı tamamen kapatabilirsiniz. Kan, kurşunun çarparken çıkardığı duman, duvarda açılan kurşun delikleri gibi diğer çeşitli efektleri de kapatabiliyorsunuz.

Sesler

Urban Terror’da gerçekçi silah seslerinin yanında oyunun işleyişini etkileyen sesler de bulunuyor. Örneğin çok koşan ve zıplayan birinden gelen derin nefes alma sesi, şarjör değiştirme sesi ve adım sesleri oyuncuyu hemen ele veriyor. Eğer ses sisteminiz doğru kurulmuşsa veya kulaklık kullanıyorsanız doppler efekti sayesinde sesleri dinleyerek birinin nerede olduğunu ve ne tarafa doğru gittiğini hemen anlayabiliyorsunuz. Haritalara özel müzikler de güzel bir ayrıntıyı oluşturuyor.

Değerlendirme

Bütün özelliklerini göz önünde bulundurursak, Urban Terror’un bir alternatif değil, birinci tercih olmasının daha haklı olacağını çıkarabiliriz. Herşeyden önce sunucularında oynayabilmek için bir ücret ödeyip kapalı bir ürün satın almanız gerekmiyor. Gerçekçilik ve eğlenceyi bu derece dengeli sunabilen ve eski sistemlerde de bunun kadar rahat çalışabilen başka bir fps oyunu tanımıyorum. Hadi size iyi eğlenceler…

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Freeciv

İnsanlık tarihi, okul hayatımız boyunca peşimizi bırakmayan bir ders olarak karşımıza çıkar. Freeciv oyununda ise bu tarihi baştan yazıyoruz. Nasıl mı? Tabi ki MÖ. 4000 yılında bir ulusun başına geçerek!

Eğer daha önce Sid Meier’in Civilization’ını oynadıysanız bu oyunda pek yabancılık çekmeyeceksiniz demektir. 1995 yılında başlanan[1] Freeciv projesinde, Civilization’a 4. sürümünde gelen üstün özelleştirilebilirlik, yani oyunun kurallarını ve yapısını kolayca değiştirebilme özelliği bulunuyor[2]. Freeciv , ilk sürümlerinden beri çok kişiyle oynamayı destekliyor ve dünyadaki hemen hemen bütün milletleri beraberinde getiriyor. Oyunun yeni sürümü çıktığında Pardus’u hangi dile ayarladıysanız o dilde açılacaktır.

Bu yazıda oyunun en son deneme sürümü olan 2.1.0 beta6’yı inceleyeceğim. Pardus ‘da 2007.2 ile gelen sürüm ise eski ve daha kararlı olan 2.0.9 sürümüdür. İki sürüm arasında grafik bakımından oldukça fazla gelişme bulunmakla beraber, varsayılan kural setinde ve altyapıda da bir takım değişiklikler yapılmış. Yeni sürümde sizleri neredeyse tamamen Türkçe bir Freeciv bekliyor olacak. Geçtiğimiz ay diğer iki gönüllüyle birlikte yaptığımız çalışma sonucu Türkçe çeviriyi ve oyundaki Türk ve Osmanlı şehirlerini ilerlettik.

Oyundaki esnek altyapı sayesinde birbirinden tamamen farklı arayüzler yapılmış durumda. Pardus ile birlikte gelen arayüzün adı GTK2 arayüzüdür. Aşağıdaki ekran görüntüsü ise yeni geliştirilmeye başlanan SDL arayüzüne aittir:

 

Nedir bu oyunun amacı?

Sıra tabanlı bir strateji oyunu olan Freeciv ‘deki temel amacımız şehirler yapmaktır. İlerleyen zamanlarda bu şehirlerden çıkaracağımız askerlerle düşmanları yok edebilir veya onları barışa zorlayabiliriz. Oyun sırası bize geldiğinde yapabileceklerimiz sınırlıdır. Örneğin bir şehir her sırada en fazla bir ürün verebilir ve askerler yalnızca birkaç kare yürüyebilir. Yapacaklarımız bittiğinde “Sırayı Geçir” (End Turn) düğmesine basarak diğer oyunculara sıramızı veriyoruz. Oyunda pek çok ayrıntı bulunuyor ve bunları öğrenmek yeni başlayan biri için oldukça zaman alabiliyor. Bu konudaki en büyük yardımcınız oyunun yardım menüsü olacaktır. Yardım menüsünde oyun hakkındaki her şeyin açıklaması bulunuyor.

Koskoca milleti nasıl yönetirim?

Şehirlerimiz çoğaldıkça her birinin farklı ihtiyaçlarına yanıt vermek, sonraki sırada ne üreteceğini belirlemek, her birimin sonraki sıra ne iş yapacağını söylemek gittikçe zorlaşacaktır. Oyunda bu zorluğu hafifleten bazı kolaylıklar bulunuyor. Bu kolaylıklardan ilki iş listeleridir. İş listesi sayesinde belirlediğimiz stratejiye göre şehrimizin sonraki turlarda ne yapacağını sırayla belirtebiliriz. Ayrıca bir ya da daha fazla iş listesi şablonu oluşturarak her şehre aynı sırada üretim yapmasını söyleyebiliriz. Bir diğer kolaylık ise şehirlere atayacağımız valilerdir. Valiye şehirde neyin üretimine öncelik verileceğini söylediğimiz zaman şehrin iş gücünü bizim yerimize değerlendirecektir. Bunların dışında uygarlığımız iyice büyüdüğü zaman bütün şehirlerin durumunu bir liste halinde görmemizi sağlayan şehir listesi hayat kurtarıcı olabilir. Bu kolaylıkları kullanırsak, bize kalan en önemli görev ordumuzu yönlendirmek ve diğer medeniyetlerle antlaşmalar imzalamak oluyor. Aşağıda sıradan bir oyunun nasıl geçtiğini anlatacağım.

Yazı bulunmuş, başlasın tarih

Oyuna başlarken rastgele hazırlanmış bir haritada oynayabileceğimiz gibi, senaryoların arasından Dünya haritası, Avrupa haritası gibi gerçek haritaları seçebiliyoruz. Gerçek haritaları kullandığımız zaman tam da seçtiğimiz milletin başkentinin olduğu yerden başlıyoruz.

M.Ö. 4000 yılında elimizde bir grup göçmen (settler) ve gezginle (explorer) başladığımız oyunda ilk olarak göçmenlerimize yaşamak için uygun bir bölge bulup onları yerleştirmeliyiz. İlk yerleşim bölgesinin seçimi, oyunun devamında büyük farklar oluşturabilir. Çünkü bu bölge bizim başkentimiz olacak ve ilk şehirlerimizi buradan çıkacak göçmenlerden oluşturacağız. Bu nedenle kalkan (shield) ve gıda (food) bakımından zengin bir bölge seçmeliyiz. Oyundaki arazi türlerinin kendine has üretim değerleri var ve bunlar üzerine yapılan yol, sulama, maden ocağı gibi geliştirmelerle sonradan değiştirilebiliyor. Hatta patlayıcı teknolojisini bulunca dağları tepeye, tepeleri de ovaya dönüştürebiliyorsunuz. Farklı arazilerin verimleri hakkında bilgi almak için oyundaki arazi yardımını okumalısınız.

İlk şehrimizi kurduktan sonra bölgemizde barbar izine de rastlamazsak (barbar varsa mesaj kutusunda uyarılacaksınız) hemen şehrimize bir grup göçmen yaptırıp bunlardan oluşturacağımız yeni şehirlerle devletimizin sınırlarını genişletmeliyiz. Barbarlar erkenden gelip başınıza bela olabilir, bu durumda şehrimize bir savaşçı yaptırarak savunmaya geçmek veya bulundukları konum bizden alçaktaysa saldırmak uygun olacaktır. Savaşın sonunda kimin kazanacağını belirleyen etkenleri (askerin savunma puanı, saldırı puanları, arazi türü) yine oyunun yardımında bulabilirsiniz.

Yerleşik hayatın bir diğer güzelliği de bilimin önlenemez gelişimi oluyor tabi ki. Başkentimizi yaptıktan sonraki ilk işimiz bilim adamlarımızın hangi icatlar peşinde koşacağını belirlemek olmalıdır. Bunun için oyunun bilim (science) bölümünden bir hedefin üzerine tıklamanız yeterli görünse de aslında bu tıklama işini baya düşünerek yapmanız gerekiyor. Tüm stratejiniz bu icatların ve keşiflerin sırasına bağlı olarak değişebilir. Örneğin ilk önce tarımla ilgili icatları keşfedip daha sonra cumhuriyet’i bularak barışçıl bir yaşam deneyebilir ya da savaşla ilgili icatların hepsini bulup monarşik bir yapıda bize kafa tutanların korkulu rüyası olabiliriz.

Bilim adamlarımızı bu ekrandan yönlendiriyoruz

Stratejimiz ne olursa olsun yol yapımı önemli bir iştir. Bunun için öncelikle çömlek yapımını keşfederek şehirlerimizden bol bol işçi çıkarmalıyız. Bu işçilerle şehirleri birbirine birleştiren yollar yaparsak hem savunma açısından hem de yolların getirdiği ticaret gelirinden faydalanmış olacağız. Normalde her sırada bir kare ilerleyen birimler, bir yol üzerindeyken üç kare, daha sonra keşfedilen demir yolu üzerindeyken ise sınırsız gezinme hakkına sahip oluyor. Ayrıca şehirlerde gıda üretimi yeterli değilse işçilerimizle şehrin üzerinde çalıştığı toprağı sulamak ilaç gibi gelecektir.

Devletimizin sınırları genişledikçe dünyada yalnız olmadığımızı fark edecek ve başka devletlerle karşılaşacağız. Diğer devletlerle olan ilişkiler oyunda mümkün olabildiğince basitleştirilmiş düzeyde. Yabancı bir devletle ilk karşılaştığımızda 20 tur süren bir ateşkes antlaşması isteyeceklerdir. Bu 20 turun sonunda edindikleri intibaya göre barış ya da savaş durumuna geçmek isteyeceklerdir. Ordumuzu başka bir devletin sınırlarına yakın tutarsak, onların iyi geçindikleri bir devletle biz iyi geçinemezsek veya ordumuz bu devletinkinin yanında çok küçük kalıyorsa savaş kaçınılmaz son olacaktır. Bütün bu durumlar oluşmazsa ve barış durumuna gelirsek o devletle icatlarımızı paylaşabilir, bu sayede teknolojinin gelişimini hızlandırabiliriz.

Diğer devletlerle olan ilişkilerimizi buradan yürütüyoruz.

Ticaret keşfedildiği zaman devletin hazinesini doldurmak için yeni bir kaynak elde etmiş oluyoruz. Standart kural setinde ticaretten ek gelir elde edebilmek için şehrimizden karavanlar çıkartarak bunları diğer şehirlere gönderiyor ve böylece ticaret yolları oluşturuyoruz. Bu işlemi yapınca her iki şehirde de ek gelir oluşacaktır. Bu arada bir şehir en fazla 4 ticaret yoluna sahip olabilir kuralını da unutmamak gerek.

Bütün bunlarla uğraşırken yönetim biçimine de dikkat etmeliyiz. Monarşi ve komünizm gibi hükümetler sürekli savaş halinde bulunuyorsanız daha etkili olurken uzun barış dönemlerinde Cumhuriyet veya Demokrasi ile yönetmek ekonomi için en iyisidir. Bunlar hakkında ayrıntılı bilgiyi yine oyunun yardımında bulabilirsiniz.

Allah Allah, İngiltere’yi ne zaman almışız yahu?

Asırlar sonra

Oyunda yılların ilerleyişi belli bir düzen içerisinde gerçekleşiyor. İlk zamanlarda her sıra geçirdiğimizde 50 yıl ilerlerken günümüze yaklaşıldığında zaman birer yıl ilerleyecek kadar yavaşlıyor.

Sanayi devrimini keşfettiğimiz zaman yeni bir tehditle karşılaşıyoruz: küresel ısınma. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın bu etkiyi durdurmanız mümkün değil. İlerleyen yıllarda şehirlere yapacağımız toplu ulaşım sistemi, geri dönüşüm merkezleri gibi yapılar etkiyi yavaşlatmaktan öteye gitmeyecektir. Eğer küresel ısınmayı yavaşlatmak için hiçbir adım atmazsanız bu olay dünyanın çeşitli yerlerinde verimli toprakların çöle, kıyılardaki arazilerin de bataklığa dönüşmesine neden olacaktır(mühendisleri kullanarak birkaç yıl içinde bunları eski, verimli hallerine geri getirebiliyorsunuz).

Teknoloji daha da geliştikçe nükleer silahlar keşfedilecek ve savaşçıl devletler tarafından kullanılmaya başlanacaktır. Bu da tıpkı küresel ısınma gibi etkileri olan nükleer kışa neden olacaktır.

Dünyayı nükleer kış ve küresel ısınmadan kurtarmak mümkün olmadığında geriye bir tek şansımız kalıyor: başka bir dünya bulmak. Bunun için çeşitli modüllerden oluşan bir uzay gemisi inşa edip hazır olduğunda Alpha Centauri galaksisine fırlatıyoruz ve onlardan gelecek mutlu haberi bekliyoruz.

İnsan mı Yapay zekâ mı?

Şahsen bu oyunu hiç insana karşı oynamamış biri olsam da eminim o şekilde daha zevkli olacaktır. Benim bu konudaki tek sıkıntım zaman, ne de olsa oyundaki yapay zekâ görevini saniyeler içinde yapıp sırasını size veriyor ve her zaman bu kadar hızlı oynayacak birilerini bulamayabiliyorsunuz. Yapay zekâ; normal seviyedeyken hiçbir ayarını değiştirmediyseniz, birbirine neredeyse bitişik, çok düşük nüfuslu şehirler yaparak ilerleyecektir. Eğer sürekli savaş halinde değilse şehirlerini yollarla birleştirmeyi de ihmal etmeyecektir. Daha da geliştiğinde bazı şehirlerini büyütmek için verimsiz şehirleri yok edecektir. Diğer devletlerden kopuk, kendi kıtasında yaşayan bir yapay zeka ise, barışçıl bir şekilde gelişerek zamanla en gelişmiş teknolojiye sahip devlet olacaktır. Yapay zekanın buradaki tek eksiği farklı stratejiler geliştirememesi oluyor. Bu yüzden kendinizi geliştirdikçe insanlara karşı oynamak isteyeceksiniz.

Müzik yok mu, müzik?

Freeciv’in başından beri en çok sıkıntı çektiği konu müzikler ve grafikler olmuştur. Son sürümle birlikte göze daha hoş görünen Civilization III tarzında grafikler gelmiş bulunuyor. Asıl sıkıntı ise ses konusunda. Oyunun seslerine kısaca kalitesiz diyebiliriz. Oyunla birlikte müzik gelmemesine rağmen [3] adresinde gönüllüler tarafından derlenmiş güzel müzikler bulunuyor.

İyi de, bitmiyor bu

Pek çok sıra tabanlı strateji oyununda olduğu gibi Freeciv’in de oynama süresi korkutucu boyutlardadır. Oyunun yardımındaki her konuyu okuyup uzmanlaşmış birinin bile bu oyunu orta boy bir haritada en azından 10 saat oynamadan bitirmesi pek mümkün görünmüyor. Bir de bilimsel gelişimin sonlarına doğru çok fazla sayıda oyuncu kalırsa bunların düşünme süreleri daha da uzuyor ve dakikalarca onları beklemeniz gerekebiliyor. Burada imdadımıza kayıt sistemi yetişiyor. Yapacağımız iş basit, oyunu kaydedip daha sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. Böylece oyunu uzun bir zaman aralığına yayabiliyoruz. Yine de bu tür bir oyuna bir kez alıştığınızda size uykusuz geceler yaşatacağı kesindir.

Oynarken sıkılıyorsanız

Freeciv türü oyunların öğrenme sürecinde sıkılarak bırakmalar tarihte sık rastlanan olaylardır. Freeciv’de öğrenme sürecini kolaylaştıran bir Öğretici(Tutorial) senaryosu bulunuyor. Bir kere bu senaryoyu oynayıp ekrandaki yazıları dikkatlice okursanız oyundaki pek çok şeyi öğrenmiş olacaksınız.

Bir de kendinizi gerçekten oynadığınız milletin önderi yerine koyabiliyorsanız sıkılmayacağınızdan eminim. Oyunun yaşattığı bu his sayesinde özgür olmayan alternatifinin milyonlarca kişi tarafından satın alındığını biliyor muydunuz? Yine de bu oyunu sıkıcı buluyorsanız renkler ve zevkler tartışılmaz diyerek bu konuyu kapatalım.

Ve sonuç

Freeciv, her ne kadar sanatsal yönden eksikleri olsa da teknik altyapısı sayesinde amacını yerine getirebilen bir oyun. Oyun sanatsal olarak da zamanla gelişecektir. Şu an için özgür olmayan alternatifine inat, tarihteki bütün milletleri içermesi bile bizim için yeterli. Alpha Centauri’de görüşmek üzere…

[1] http://freeciv.wikia.com/wiki/Timeline
[2] http://freeciv.wikia.com/wiki/Game_Mods
[3] ftp://ftp.freeciv.org/freeciv/contrib/audio/music/

Lincity NG

“Kendi şehrinizi kendiniz kurun.”

SimCity’i bilmeyen yoktur. Şehri baştan inşa ediyorsunuz, elektrik, su kanalları, kamu binaları, evler vesaire hepsini tek tek kurup ekonomi, sosyal yaşam gibi alanlarda şehrinizi geliştiriyorsunuz. Bu tür şehir simülasyon oyunlarının Linux dünyasındaki temsilcilerinden biri de Lincity.

Önce oyunun amacını söyleyelim, sonra da nasıl oynanacağını gösterelim. Oyun kurallarını anlayabilmeniz için biraz İngilizce bilmeniz ya da zargan, seslisozluk gibi sitelerde takılmanız yeterli.

Oyunda Amaç

Oyundaki ilk amacınız önce bir yerleşim alanı oluşturmak. Sonraysa şehir ekonomisini ve yaşam kalitesini güçlendirmek. Oyun penceresinin sağ alt köşesinde bütçenizi göreceksiniz. Paranızı artırmak için uzun vadeli düşünmelisiniz. Yani önce borca girip sonra yatırımların getirisini beklemek. 🙂

Oyun Modları

Oyunu çalıştırıp ana sayfada “new game ” (yeni oyun) seçeneğini tıkladığınızda birkaç oyun modu göreceksiniz. İlk seçeneği seçtiğinizde sıfırdan bir şehir kuracaksınız. Altındaki iki seçenek de iyi ve kötü durumlardaki yarı kurulmuş şehirlerde oynamak içindir.

Seçeneklerden birini seçip oyunu başlattığınızda, bir arazi açılacak ve sol üst tarafta alt alta sıralı olan seçenekleri kullanarak birimleri kurup şehrinizi oluşturmaya başlayacaksınız.

 

İlk Ne Kurulmalı?

Sol üstte alt alta sıralı menüleri incelediğimizde Commune (komün) diye bir seçenekle karşılaşacaksınız. Komünün ne olduğunu hepimiz az çok biliyoruz; ama tanımı nedeniyle mantıken ilk kurmanız gereken birimin komünler olduğunu düşünüyorsanız YANILDINIZ! Önce çiftlikler kuruyorsunuz (farm ). Sonra da etrafı yollarla döşüyorsunuz. Çiftlikleri düzenli ve yan yana kurun ama size bir tavsiye: Arada ufak tefek boşluklar bırakın. İleride park alanları oluşturmak ya da küçük yer kaplayan birimleri kurmak için buna ihtiyacınız olabilir. Örneğin, kare şeklinde büyük bir alana düzenli bir şekilde çiftlikler, evler kurdunuz ve sıra geldi itfaiye ya da market kurmaya. Bu gibi küçük ama önemli birimleri bu kare yerleşim alanının dışında kurmak pek de iyi olmaz.

İkinci bir tavsiye daha: Komün sayısı kesinlikle çiftlik sayısını geçmesin. Yoksa ekonominiz kötüye gittikçe ya da uzun vadede yeteri kadar gelir elde edemediğinizde birden komün alanları küçük küçük parklara dönüşüyor. Her yer park, “meclisi yıkalım lunapark kuralım” hesabı 🙂

Şuna da dikkat edin: Sağ alt tarafta çeşitli göstergeleriniz var. Bu göstergeleri takip ederek nelere ihtiyacınız olduğunu anlayabilirsiniz. Ev sayısını yeterli tutmaya özen gösterin. Sürekli yatırım yapıp riske de girmeyin. Biraz sabırlı olun. Sabredemiyorsanız. Sol alt tarafta zamanı hızlandırma tuşları göreceksiniz, onu kullanın. Halkınızın parasızlıktan, açlıktan dışarıda çadır kurmalarına izin vermeyin 🙂 Bunun tek yolu, istikrarlı bir ekonomi 😉

E Okul İnşa Edemiyorum?

Çiftlikleriniz, marketleriniz, evleriniz ve mezarlarınız (residential) yokken okul ne işe yarayacak? Belli bir süre çiftlikler, komünler, kamu kuruluşlarıyla uğraştıktan sonra artık oyun size okul, basketbol sahası, kamu kuruluşlarını kurmanız için teker teker izin verecek.

Daha önce söylediğim gibi, önce çiftliklerden başlayın. Sonra marketler, çömlekçiler.. Sonra yerleşim alanları oluşturun, yani residential (ilk seçenek mezarlık oluyor bu arada, diğerleri ev) seçeneğini kullanın. Sonra komünler, çöplük alanları, altın rezervleri vb.

 

Kömür Rezervleri Nerelere Kurulmalı?

Sağ alt tarafta kömür resmi olan seçeneğe tıklayın, para miktarınızın hemen üstünde yer alıyor. Fareyle üzerine geldiğinizde “Show Coal Depots” (Kömür Bölgelerini Göster) uyarısı veriyor. Tıkladığınız zaman oyun sizden büyük bir miktarda para karşılığı yer altındaki kömür bölgelerini göstereceğini söylüyor. Ekonominiz iyiye gidip ciddi para kazanmaya başladığınız bir ara bu seçeneği kullanarak Coalmine (Kömür ocağı) kurmaya başlayabilirsiniz.

Başka Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Unutmayın, her ne kadar kolay bir oyun gibi gözüküyor olsa da, inşa edilen birimlerin birbirleriyle az çok ilişkisi var. Örneğin, sadece çiflikleri kurup onların tam kapasitede çalışmalarını beklemeyin. Yakın bölgelerde marketler çömlekçi dükkanları (pottery) da kurun. Sol üst menüden mavi fare simgesine tıkladıktan sonra kurduğunuz birimlerin üstüne tıklayarak sağ alt tarafta market, çiftlik ya da her ne birimse, onun hakkında bilgi edinebilirsiniz.
İkinci önemli nokta, bazı işletmelerin mal alım satımlarına müdahale edebiliyorsunuz. Eğer ülkede fazla mal birikmişse, daha fazla mal alımını kısıtlayabiliyorsunuz. Bunu marketlerin üzerine çift tıklayarak görebilirsiniz.

Son Söz

Eğer şehir simülasyonlarından hoşlanıyorsanız bu oyun sizi tatmin edebilir. Ama çok da bir şey beklememek lazım. Müzik, görüntü ve benzeri konulardaki kalitesi pek iyi sayılmaz. Daha çok SimCity’nin ilk versiyonlarını andırıyor. Buna karşın, oyunda yeteri kadar seçenek olduğunu söyleyebilirim. Eğer bilmediğiniz seçeneklerle karşılaşırsanız, ona sağ tıklamayı veya fareyi üzerinde bekletmeyi deneyin. F1 tuşunu da yardım almak için kullanabilirsiniz.

İyi eğlenceler 😉

Clanbomber

Clanbomber, Windows işletim sistemlerini kullanıp da Pardus’a geçenlerin daha yakından tanıyacağı bir oyun. Aslında “bomberman” tarzında lakin ondan daha yaratıcı özelliklere ve daha iyi oynanabilirliğe sahip. Benim yegane stres atma metodumdur. 🙂

Oyunu ilk açtığınızda karşınıza üstteki ekran geliyor. Gördüğünüz gibi buradan yerel bir oyun başlatabilir (Local Game), oyun ayarlarını yapılandırabilir (Options), oyundaki haritaları düzenleyebilir ya da dilerseniz yeni harita yaratabilirsiniz (Map Editor).

Yeni bir oyuna, Local Game->Start diyerek başlayabiliriz. Fakat hemen bir oyuna başlamadan önce Local Game->Player Setup menüsünden; kaç kişilik bir oyun oynayacağınızı, oyuncuları temsil eden karakterleri, takım oyunu oynamak isterseniz yine aynı şekilde oyuncuları belirli takımlara ayırmayı ve oynayacak oyuncuların klavye seçeneklerini ayarlayabilirsiniz. Ayrıca her oyuncu için; penguen, örümcek, top gibi karakter görüntüleri ayarlayabilirsiniz.

Üstteki resimde de görülen “Local Game” ekranında “Map Selection” kısmında hangi haritada oynayacağınızı veya varolan haritaların tümünü seçip hemen altındaki “Random Map Order” kısmından seçtiğiniz haritaların rastgele mi yoksa sırayla mı seçilmesini ayarlayabilirsiniz. Bununla birlikte “Points to Win” bölümünden kaç galibiyet sonucunda oyunun biteceğini düzenleyebilirsiniz. “Round Time” kısmında ise, oyun süresini belirleyebiliyorsunuz. Bu süre dolduğunda oyuna ucube bir yaratık geliyor ve her yere kara delik açmaya başlıyor.

Oyunu oynarken, bombaları patlattığınızda ortaya çıkan ve sizin hızınızı arttıracak, aynı anda birden fazla bomba bırakabilmenizi sağlayacak, bombalarınızın etki alanını arttıracak, bombalarınızı itmenizi sağlayarak köşeye sıkışmanızı engelleyecek ya da bombayı uzağa fırlatmanızı sağlayacak çeşitli ögelerin yanı sıra, kontrolü zorlaştıran ve geçtiğiniz her yere bomba bırakmanızı sağlayan yani size eksi özellikler katan ögeler de mevcut. Bunlar ile ilgili ayarları da “Options” kısmından yapabilirsiniz.

Oyunun oynanması gayet basit, varsayılan olarak yön tuşları ile sağa, sola, yukarı ve aşağı hareketleri gerçekleştirebilirsiniz. Bomba bırakmak için boşluk tuşunu kullanabilirsiniz. İkinci oyuncu için A, S, D, W tuşlarını da ayarlayabilirsiniz. Bu durumda bomba bırakma tuşu tab tuşu olacaktır.

Gördüğünüz gibi Clanbomber çok hoş bir görselliğe sahip. Bunun yanı sıra oynanabilirlik açısından da üst düzey imkânlar sunuyor, ilerleyen zamanda daha da zevkli bir hale geliyor. Kendinizi fazla kaptırmayın, ama zevkini çıkarmayı da ihmal etmeyin. 🙂

Open Arena Oyunu

“Kısıtlı vaktimizi değerlendirmek için oynuyorduk; ama şimdi oturduğumuz yerden kalkamıyoruz.” 

Ne günlerdi, lise zamanlarında hafta sonları arkadaşlarla beraber buluşup internet kafede Quake3 Arena oynardık. Half life çıkardı, ikincisi çıkardı, Unreal Tournament adından söz ettirirdi, Counter Strike fırtınası başlardı biz yine klasiğimizi devam ettirirdik. İlle de Quake 3 Arena! Zaman geçtikçe diğer FPS oyunlarına göre oyun motorunun zayıf kaldığını hissede hissede Quake 3 Arena oynamaktan apayrı bir haz alırdık. Gerçek olmayan, insandışı karakterler, hayali arenalar, garip garip silahlar varken neden daha gerçekçi bir oyun motoruna ihtiyaç duyalım? Belki tasarımlar, karakterler pek çizgifilmsi görünüyor olabilirdi; ama -olmayan- manzarayı, düşmanlarımızın yüzlerini izleyecek değildik ya! Öncelikli amacımız daha fazla düşman öldürmekti.

Gün geldi, Quake yapımcıları oyunun kaynak kodunu açmaya karar verdiler. Bu, açık kaynak kod taraftarları için mükemmel bir gelişme olmuştu ve bu gelişme sayesinde birçok açık kaynak kodlu oyun yapıldı. Tremulous her ne kadar buna en güzel örnek olarak bahsedilse de, Quake 3 Arena tutkunları seçimini Open Arena’dan yana yapacaklar, eminim.”

…Ve oyunumuz güncellendi! Pardus 2007.2 Caracal Caracal ‘ın oyunseverlere olan belki de en büyük sürprizi de budur. Amacımız kısıtlı vaktimizi değerlendirmekti; fakat şimdi yerimizden kalkamıyoruz! Önce sürüm notlarını inceleyelim.

OYUNDAKİ YENİLİKLER

  • 0.6.0 sürümüyle gelen sanal oyuncu desteği (bot), 0.7.0 sürümünde daha geliştirildi. Artık daha da akıllandılar.
  • Eğilmek, zıplamak gibi hareketler ve sesler artık daha gerçekçi, kaliteli.
  • Grafiklerde de ciddi gelişmeler fark ediliyor. Eksik olan menü tuşları tamamlanmış.
  • Harita sayısı 26’ya, oyuncu karakter sayısı da 14’e yükseldi (En büyük gelişme de bu).

Yukarıda saydıklarım gelişmeler dışında birkaç ufak tefek gelişme de var.

OYUN AYARLARI

Önce oyuncumuzun ismini belirleyelim. Kişiselleştirmeler ile ilgili tüm ayarları SETUP menüsünden yapacaksınız. SETUP menüsünden PLAYER ‘i seçip ilk olarak oyuncunuzun ismini belirleyin (NAME ). HANDICAP sizin oyuna ilk başlarken ki sağlık seviyenizi gösteriyor. EFECTS oyundaki efektlerin renklerini belirlemek için, burayı es geçebilirsiniz, göze batan bir değişiklik olmuyor.

Evet, PLAYER bölümündeki ayarlardan en önemlisi karakter seçimi. Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi, sağ alt taraftaki “Model” butonuna tıklayın. Açılan menüde diğer karakter ve karakter renklerini görmek için menünün altındaki ok tuşlarını kullanın.

PLAYER SETTINGS ayarlarınız bitti. Şimdi SETUP ‘tan CONTROLS ‘a gelin. Burada bence önemli iki ayar var. Birincisi “Mouse Speed” (Fare hızınızı mutlaka kendinize göre ayarlayın. Fare hızının ne demek olduğunu bilmeyenler, hani oyunun konsolunda “sensitivity” komutuyla bir ayar yapardık ya). Fare hızını ayarladıktan sonra “Zoom View” ‘i de kendinize göre ayarlamanızı tavsiye ederim. ben “CTRL” kullanıyorum. Uzaktaki düşmanlarınızı öldürebilmeniz için ciddi kolaylık sağlıyor.

Ve şimdi de SETUP SYSTEM ayarlarımızı yapılandıralım. Open Arena yüksek sistem gereksinimi olmayan bir oyun olduğu için, ayarlarınızı olabildiğince yüksek tutabilirsiniz, yeter ki oyun takılmasın :-). Unutmayın, bu ayarlar oyunun daha kaliteli görünmesi için değil, düşmanınızı daha iyi görebilmeniz ve seçebilmeniz için! ilk olarak grafik ayarlarından ekran çözünürlüğünü ve derinliğini (depth ) artırmak bence iyi fikir. Daha sonra DISPLAY bölümünden ekran parlaklığını biraz artırmanızı tavsiye ederim, arenalar biraz karanlık kalıyor. Eğer oyun seslerinin sizin adrenalin salgılamanıza yardımcı olacağını düşünüyorsanız SOUND sekmesinden sesleri arttırabilirsiniz. Ama benim tercihim sadece efekt seslerini açmak ve oyuna girmeden önce Amarok’tan Dream Theater’in Systematic Chaos albümünü dinlemek 😀 Hraah!

SETUP SYSTEM ayarlarımızdan en sonuncusu NETWORK . İnternet bağlantınızı da doğru tanımladıktan sonra, son olarak SETUP > GAME OPTIONS ‘a bakacağız. Merak etmeyin, son bir ayar kaldı: Crosshair . Hedef göstergenizin resmini buradan seçiyorsunuz. Bunu da ayarladıktan sonra, oyun ana menüsünden SINGLE PLAYER (tek kişilik) veya MULTIPLAYER (internet üzerinden) seçerek artık oyuna sağlam temellerle giriş yapabilirsiniz.

ÇATIŞMA TÜRLERİ

Oyunumuzun güncellenmesiyle artan harita sayısı, artık bilgisayar başında daha fazla vakit geçirmemize neden olacak. Bazı haritaların kilitli olduğunu göreceksiniz. Bu haritalarda oynamak için kilitli olmayan haritalarda başarı elde etmek gerekiyor öncelikle. Herhangi bir arenada, 20 kişiyi (bu rakam değişebilir) ilk öldüren birinci olur ve böylece diğer haritaların kilidini açarsınız. Her şey de bedavaya olmasın canım!

Bu oyun sadece düşmanları öldürmekten mi ibaret. Elbette değil! Çatışma türlerine göz atmanızı tavsiye ederim. Çatışma türlerini SINGLE PLAYER ‘dan SKIRMISH ‘e tıklayarak seçebilirsiniz. Son olarak çatışma türlerini anlattıktan sonra incelememi bitiriyorum:

  • Free for all: Bildiğiniz çatışma türü 🙂 Öldür, öldür, öldür. Sadece öldür!
  • Team deathmatch: İki takımın birbirine girdiği çatışma türü. Takım arkadaşlarınızı, üstlerindeki açık yeşil dönen işaretten anlayabilirsiniz.
  • Tournament: Bir arenada bir düşmanla düelloya giriyorsunuz.
  • Capture the flag: Bayrak kapmaca! Benim en sevdiğim çatışma türü. Düşmanınızın bayrağını kaptıktan sonra kendi bayrağınızın üzerine geliyorsunuz. Fakat bayrağınız yerinde değilse, önce kendi bayrağınızı sahiplenmeniz gerekli.

Benim oynamaktan vazgeçemediğim çatışma türü, bayrak kapmaca. Hele düşman sayısını sonuna kadar artırıp, takım arkadaşlarınızın sayısını azalttığınız zaman daha bir heyecanlı oluyor! Unutmayın, çatışma türünü seçtikten sonraki ekranda oyuncu sayısını ve karakterleri kendiniz belirleyebiliyorsunuz. Karakter olarak kızı (Major) ayarlayın! Onları eğilirken vurmak biraz yetenek istiyor 😉 Hepinize iyi eğlenceler.

Frozen Bubble Oyunu

Tek kişilik oyunda 4 farklı seçeneğimiz var. Seviye seviye bölümleri oynayabiliyoruz, istediğimiz seviyenin bölümünü oynayabiliyoruz, seviye bölümlerinden farklı olarak rasgele bölümler oynayabiliyoruz ve çok oyunculu moddaymış gibi alıştırma yapabiliyoruz. Ana menüdeki “Level Editor”kısmından kendinize özel bölüm oluşturabilirsiniz.

Eğer oyunu yalnız başınıza oynamak istemiyorsanız ve bir arkadaşınız da yanınızdaysa 2 kişilik oyundan klavyeyi paylaşarak oynayabilirsiniz. Eğer yanınızda bir arkadaşınız yoksa yabancı sunucularda yeni arkadaşlar edinip onlarla çevrim içi olarak oynayabilirsiniz. Tabi paylaşılan bir ağınız varsa gene bu ağ üzerinden oynayabilirsiniz. Eğer sunucularda bana rastlarsanız çok acımasız bir frozen bubble oyuncusu olduğumu tecrübe edebilirsiniz.

Eğer 3 veya daha fazla sayıda topu düşürürsek bu fazladan düşürdüğümüz toplar rakibimizin topları arasına eklenir. Kaç tane yeni top ekleneceğini yan sütundaki “malus queu”lardan öğrenebiliriz. Kırmızı malus queu 7 tane, sarı malus queu ise 1 tane top anlamına gelir. Yani kendi sütunumuzda 1 kırmızı, 2 sarı malus queu görüyorsak bu 9 tane yeni topun ekleneceği anlamına gelir.

Bu oyunu bence zevkli kılan etmen tabi ki zincirleme etkisidir. Önce ne işe yarıyor hemen kısaca bahsedelim. Eğer aynı renkteki yok ettiğiniz toplara bağlı toplar da varsa bu toplar da diğer toplar gibi yok oluyor fakat diğer toplar arasında bu yok olan top ile aynı renkte ve yan yana 2 veya daha fazla top varsa bunları da düşürüyor ve yine bu düşen toplara bağlı top(lar) varsa bunları da düşürüyor ve bu işlem tekrarlanabildiği sürece tekrarlanıyor. Eğer yok olan topların sayısı 3’ten fazla ise ve oyun çok oyunculu modda oynanıyorsa bu toplar diğer rakiplerin toplarının arasına ekleniyor. Bu sayede siz tam “yenildim” derken zincirleme etki karşınıza çıkıyor ve oyunu kazanmanızı sağlıyor. Her ne kadar zincirleme etkiyi kullanan kişi için bu çok zevkli olsa da rakibi için çok can sıkıcı bir durum. Çok oyunculu mod gerçekten zevkli oluyor ve zincirleme etkisi eğer etkin ise bu zevk ikiye katlanıyor. Fakat bu modda topların hepsini düşürmek çok zor. Bazen rakibinizle aynı anda yanıp yenilirseniz ve kimseye puan eklenmezse şaşırmayın 🙂

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Warsow Oyunu

Warsow’un ilk versiyonu, 8 Haziran 2005’te çıktı. Tamamen gönüllü bir grup tarafından geliştirilmekte olan Warsow, Qfusion üzerinden, ID Software’in 2001’de yayınladığı Quake II motoruyla yapılmış ve tamamen açık kaynak bir oyun.

Hala “beta” aşamasında olmasına rağmen, Electronic Sports League gibi turnuvalarda yer almayı başarmış. Bunun yanında, Avrupa ve Japonya’da Warsow kupaları bile düzenlenmekte.

Oyuna ilk girdiğimizde son derece sade bir menüyle karşılaşıyoruz, seçimler gayet açık ve net. İnternet’ten bir oyuna girecek veya kendiniz bir oyun yaratacaksınız. Botlarla oynamak haricinde herhangi bir Tek Oyuncu sistemi yok.

Nihayet oyuna girdiğimizde(nihayet, çünkü zaman zaman yüklemelerle insanı çileden çıkartabiliyor Warsow), göreceklerimiz herhangi bir Quake klonundan çok da farklı değil. Genel olarak silahlar ve işlevler birebir kopya olmasına rağmen, grafikleri ve tasarımlarındaki özgünlükle ucu ucuna “iyi olmuş” diyebiliyoruz. 7 silah içinde, bitmek bilmeyen bir tabancamsı (o nasıl oluyor demeyin, biriktirerek atma ve direkt atma yöntemleriyle bir tabancadan daha fazlası var) mevcut, bu silah mermisi bittiğinde yakın dövüşte kullanabileceğimiz bir tür kesere dönüşebiliyor. Bunun dışında, 7 atışta bile öldürememe rekoru bulunan bir pompalı tüfeğimiz, bir bombaatarımız, her yerde bulunduğundan oyunun standart silahı sayılabilecek bir roketatarımız, lazer tabancamız, ışın silahımız ve railgun’dan esinlenilmiş bir keskin nişancı tüfeğimiz var. Keskin nişancı tüfeği olmasına rağmen genellikle tek atışta iş bitiremiyor.

Silahların alt ve üstündeki sayılara gelirsek, her silahın 2 ayrı mermi türü var. İlk parti olan mermiler, daha çok hasar veren, daha çok alanı kapsayan vs. özelliklerde olurken, bu ilk parti mermi bitince devreye giren yedek mermilerse, ek özelliklerden yoksun bir biçimde karşımıza çıkıyor.

Herhangi bir harita başladığında, ilk 5 dakika süresince, geri sayım içerisinde, öldürülen kişiler skora dahil edilmiyor, bir nevi ısınma turu diyebiliriz. Bu 5 dakika içerisinde her oyuncu tüm silahlara sahip oluyor, belirlenen sürenin sonunda gerçek oyun başlıyor.

Oyuna ilk başlarda ısınmak pek kolay değil, oyun her ne kadar bir Quake klonu olsa ve hareket sistemi de tamamen benzese de, karakteristik özellikler sebebiyle Quake’den çıkıp Warsow’a girdiğinizde, mermilerden kaçamayıp arka arkaya sonunculuklar alabiliyorsunuz. Alıştıktan sonra ise başarıdan başarıya koşup saatlerinizi yemeniz mümkün, oyuncular boşuna bu oyunla bu kadar uğraşmıyor. Oyunu genel hatlarıyla 1 saat içerisinde öğrenebilseniz de, başarı elde etmek o kadar kolay değil.

Oyunun zevkini farklı şekillerde çıkartabilirsiniz

6 Farklı moddan bahsetmiştim, bunları sırasıyla incelersek ; dm, duel, tdm, ctf, race ve ca.

DM, hepimizin bildiği gördüğün her canlıyı öldür şeklinde Deathmatch oluyor. Duel modunda sırasıyla oyuncular 1v1 yapıyorlar, TDM de, yine oyunlardan bildiğimiz Team DeathMatch’a tekabül ediyor, Alpha ve Beta adlı iki takımdan birine katılıp karşı takımı çürütmeye çalışıyoruz. CTF modu yine biz oyuncular için çok ilginç bir mod değil, takımlara ayrılıp, diğer takımın bayrağını çalmaya çalışıyoruz, bunlar bir süre sonra elimizden alındığından, acele etmemiz gerekiyor. Race modu, oyunun pek “yenilik” sayılmasa da, ilginç denilebilecek tek modu, bu modu botlarla oynayamıyoruz. Kısaca tanımlarsak, sağa sola atlayıp hopladığımız, aksiyon değil platform odaklı bir mod, saatler süren bir çatışmanın ardından sinirlerinizi gevşetmenin iyi bir yolu. CA modunda, yine 2 takıma ayrılıyor, bunun yanında taktiğimize uygun 3 sınıftan(Grunt,Camper,Spammer) birini seçerek, onun avantajlarını kullanmak suretiyle oynuyoruz, mantık gayet açık, açıktan roketlerle baskın yapacak biri için “Camper” uygun değil, aynı şekilde ortaya karışık oynayacaksanız “Grunt” uygun bir sınıf.

 

Eklenti desteği sayesinde oyun, girdiğiniz sunucuya göre farklı işlevler sunabiliyor, her ne kadar ülkemizin bağlantı hızından yola çıkarak, bunun zaman zaman saç baş yoldurabileceğini kabul etsek de, Telekom’da çalışan bir aile ferdine sahip şanslı azınlıktansanız, sizin için daha iyi bir oyun deneyimi anlamına geliyor.

Bağlantı anlamında bakarsak, Warsow hemen hemen ortalama bir “ping” de seyrediyor, 256k ile 250 pingi görebiliyoruz. Zaman zaman bağlantıda uzun süren donmalar(gerçekten çok uzun) olabiliyor, bu durumda pinginiz 999’a fırlayıveriyor, ki hemen sonrasında Avrupalı dostlarımız oylama açıp sizi oyundan attırıyorlar.

Bir kez FPS oynamış olmanız yeterli

Genel oynanışa şöyle bir göz atarsak, oynanış adına anlatacak bir şey yok. Hayatınızda bir kez olsun FPS gördüyseniz bu bile kafi denilebilir. Öyle ki, oyunda zaten amacımız bayrak çalmak, oyuncu öldürmek, oyuncu öldürmek ve yine oyuncu öldürmek. Geçişler oldukça hızlı, menü tasarımları da sade ve oyuna yeterli olmuş.

Gelelim Grafiklere. Oyundan Shader Model 3.0 veya yüksek Textureler bekliyorsanız, sanırım yanlış yerdesiniz. Elbette bu oyunların kötü grafikli olduğu anlamına da gelmiyor.(OpenGL 2.1 ile birlikte Linux cephesinde durum çok değişebilir, benden söylemesi)
Grafikler genel Linux oyunları ortalamasının üzerinde. Tabii bundan çok daha iyi grafikli oyunlarda görmüştük, ama yine de oyun bu konuda başarılı. Modellerin biraz ruhsuz olduğu bir gerçek olsa da, onu da görmezden geliyoruz.

Warsow’da ses efektleri de oldukça yerinde. Menü dışında herhangi bir müzik duymuyor olsak da, silahların ve karakterlerin ses efektleri ortalamayı yakalamış. Biraz da az beklenti içindeyseniz, beğenebilirsiniz. Açıkçası OpenArena karakterlerinin çıkarttığı seslerden sonra, Warsow karakter sesleri harikaymış gibi geliyor.

Warsow, inanılmaz zeki taktiklerinizi uygulayabileceğiniz süper gerçekçi bir savaş ortamı sunmuyor size, zaten bunu vaat etmiyor da. Warsow, sadece el-göz koordinasyonuna güvenen gelsin diyor. Tasarımı, grafikleri ve içeriğiyle de oyuncularını mutlu etmeyi başarıyor. Belki harika değil, ama eğlendirdiği bir gerçek.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

X-Moto Oyunu

Sıcak bir akşam üstü… Okulda finallerin stresi ile boğuşmaktan sıkılmış bir halde eve geliyorum. Amaçsızca bilgisayarın başında otururken xMoto gözüme çarpıyor. Pardus ile kurulu halde gelen bu oyunu denemeye karar veriyorum…

(…)

Ertesi sabah… Parmak ağrıları içinde kanlı gözlerle hala bilgisayarın başındayım. Biri bana yardım etsin…

Yaşasın E.T. oldum

Küçüklükten beri hep bisikletle uçma hayali kurmuştum. Bunun en büyük nedeni de herhalde zihinlerde yer eden film E.T. olmuştur. Gerçi benim hiç E.T. ile tanışıklığım olmadı ama bu arzumu artık tatmin ettiğim bir oyun var: xMoto.

xMoto zamana karşı oynadığınız bir platform oyunu. Amacınız motorunuzla atlayıp zıplayarak çeşitli yerlere bırakılmış tüm kırmızı elmaları toplamak. Düşmanlarınız ise sizi motorunuzdan düşürmek amacı ile sinsice bekleyen engebeler, uçurumlar, tepeler.

Oyundaki karakterimiz -ki kendisinin bir adı yok- kross motorunun üstünde engebeleri aşarken çok cesaretli görünse bile yardımınıza ihtiyaç duyuyor. Bu yardımı sağlamanız aslında bazen saçlarınızı yolduracak kadar zor bazen güle oynaya yapacağınız kadar kolay. Fakat öncelikle oyunun menülerini inceleyelim.

Sade güzeldir

xMoto’yu çalıştırdığınız an karşınıza son derece temiz düzenli ve oyuncunun yapmak istediği işlemi rahatça yapabileceği bir menü karşılıyor bizleri. Arkaplanı, sevgili dostunuz motorunuzun lastiği oluştururken, aksiyon sadece bir fare tıklaması kadar uzakta. Ayrıca menüden oyun ayarlarına, daha önce başarılı olduğunuz bölümlerin tekrarına, yardım dosyasına ve profil bilginize ulaşmak mümkün.

Aksiyonu sona bırakıp öncelikle profil bölümünü inceleyelim. Player kısmından, oyuncu bilgilerinizi girerek kendinize özel bir profil oluşmasını sağlayabilirsiniz. Hemen ekranın sağında yer alan stats butonuna basarak da, bu güne kadar toplam oynama sürenizi, kaç kez başarılı olduğunuzu, kaç bölüm geçtiğinizi görebilirsiniz.

Ayarlar bölümüne bakacak olursak, bizi bu oyundan beklenmeyecek kadar detaylı ayarlar bekliyor. Genel ayarlarda, ölüm animasyonun istenirse kapatılabilmesi, oyunu oynayacak küçük oyuncuların etkilenmemesi için iyi düşünülmüş. Grafik ve sesler, çözünürlük, detay, kalite gibi belirli kıstaslar detaylı bir şekilde ayarlanabilir. Bu da oyuncuya sistemine göre kalite/performans oranı kurmasını sağlıyor.

Oyunun bir diğer güzel özelliği ise tekrar fonksiyonuna sahip olması. Geçtiğiniz bölümlerde ki derece ve oynamanız hafızada tutuluyor. Aynı bölümü tekrar oynadığınızda hayaletinizle yarışma ve böylece kendinizi geliştirip geliştirmediğiniz konusunda fikir sahibi olma şansına sahip oluyorsunuz.

Eller gaz kelebeğinde…

Sıra geldi oyunun oynanışına. Öncelikle oyunu tamamen bitirmeniz uzun zamanınızı alacak. Çünkü, hem kullanışlı bir bölüm yaratıcısına sahip olması hem de hali hazırda yüzlerce bölüm olması oyunu sıkılmadan oynamanızı sağlıyor.

Bölüm seçim ekranından istediğiniz bölümü seçerek oynayabilmeniz, bir bölümde takılıp kalmanız durumunda oyundan kopmanızı engellediği için gayet güzel bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Özel bölümler de programlanabiliyor oyunda, buna bağlı olarak inanılmaz akrobatik hareketler yapmanız mümkün.

Yeni bölümlerin varlığı ekranın sağ üst köşesinde kaçırmanızın imkansız olduğu bir uyarı ile sizi bildiriliyor. Siz de, eğer elinizde olan bölümlerden sıkıldıysanız bu bölümleri indirip oynayabiliyorsunuz. Yeni bölümlerin de kotalı internet kullanıcılarını sevindirecek kadar küçük boyutlarda olduğunu söyleyelim. Tüm ayarları yaptık, bölümü seçtik ve işte şimdi sıra işin zevkli kısmına geldi.

3… 2… 1…

Öncelikle oyunun grafik özelliklerinden bahsedelim. Paket boyutunun küçük olması zaten baştan bize grafiksel açıdan büyük umutlar beslemememizi anlatıyordu. Grafikler arka planda kahve -yer altında oynadığınız bölümlerde- ya da mavi rengin tonlamasından oluşuyor. Zemin ise genelde aynı dokunun tekrarlanarak üretilmesinden oluşmuş toprak tepelerden ve onun hemen üstünde yer alan ince bir yeşil dokudan meydana gelmiş. Bu tekdüze dünyaya, aralara konulan ağaçlarla renk katılmış. Fakat özellikle motorun ve kahramanımızın detaylarına dikkat edilmiş ve göze hoş gelen bir karakter oluşturulmuş.

Sesler ise birkaç saatlik oyundan sonra baymaya başlayacak olan bir müzikten ve pır pır pır tonunda çalışan motor sesinden oluşuyor. Söylemekte fayda var, oyunun asıl vurucu yani grafikleri ve seslerinden öte atmosferi.

Oyun klavyede yer alan ok tuşları ve boşluk tuşu ile oynanıyor. Ok tuşları ile hızınızı ve motorunuzun öne arkaya eğimini ayarlarken boşluk tuşu ile gittiğiniz yönü değiştirebiliyorsunuz. Kontroller basit olsa bile oyunun uygun yazılmış fizik motoru sayesinde kontrollerden bir an bile elinizi çekemiyorsunuz.

Oyunda amacın elma toplamak olduğunu söylemiştik. Bunu yapmak için engebeleri aşıp, dik patikaları çıkmalı ve uçurumlardan atlamalısınız. Motorunuz böyle anlarda, sizi üstünden atmak için herşeyi yaptığından dengenizi korumak ve özellikle arka ya da ön tekerleğiniz yerden kesildiği an hemen durumu toparlamak zorundasınız.

Oyunun fizik motoru, gerçekte mümkün olandan biraz fazla zıplamanıza ve motorunuzun biraz fazla oynamasına izin versede, işin içine asıl zevk katan bu. Taklalar atarken, uçurumlardan aşağı düşerken, heyecanı bir an bile kaybetmiyorsunuz.

Oyunda ilerledikçe daha da zorlaşan ve sizi uğraştıran bölümler sizi bekliyor. Aslında oyun atmosferine kendizi kaptırınca aynı bölümü 22 defa oynamak sizi pek sıkmıyor. Özellikle yorucu bir günün sonunda okuldan eve gelince, hiçbir şeyi düşünmeden sadece parmaklarımı kullanarak oynamam beni dinlendiriyor.

Ve damalı bayrak…

Grafikleri iddialı değil, sesleri çok kaliteli değil, bir hikayesi yok fakat bu oyun kendini oynatmayı çok iyi beceriyor.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Warzone2100 Oyunu

Warzone2100 Pumpkin Studios (Pivotal Games) tarafından yapılmış gerçek zamanlı bir strateji oyunu. Oyun 2150 yılında dünyada geçiyor. Oyundaki amaç; kendi bölgelerinizi korumak, düşman bölgeleri ele geçirmek ve dünyayı ele geçirmeye çalışan güçleri engelleyip dünyayı kurtarmak.

İlk bakışta senaryosu ile fazla göz doldurmuyor gibi görünse de warzone2100 oldukça sürükleyici bir oyun. Bu tarzda klişeleşmiş Alliance ve Command & Conquer oyunlarına bir alternatif olabilir. Oyunun ücretsiz ve açık kaynak kodlu olması ise diğer benzer oyunların bir adım önüne geçmesini sağlıyor.

 

Oyunun modellemeleri göz dolduruyor. Özellikle kamera açılarını değiştirebilmek oynanabilirliği arttırmakta. Oyunun sesleri oldukça gerçekçi. Çatışma anında, eğer oyunu kulaklık ile oynuyorsanız kendinizi savaş alanında zannedebilirsiniz. Patlama efektlerinde sesi fazla açmayın. Zira işitme bozukluğu ihtimali var. Oyuna çok fazla konsantre olmayın. Belli bir süre sonra warzone2100’ün bağımlılık yapabiliyor.

Warzone2100 dünya genelinde çok fazla kişinin tercih ettiği bir oyun. Benzerleri gibi bir çok fanatiğe sahip. Fakat Warzone2100 fanatikleri önemli bir farka sahip, oyunun geliştirilmesinde de yer alıyorlar. Yani kendi yaptıkları bölümleri, harekat araçlarını ve diğer özellikleri oyuna ekliyorlar. Fanatikler tarafından eklenen özellikler yeni çıkan sürümlerde tüm kullanıcılara sunuluyor.

 

Warzone2100 çok sık güncellenen bir oyun. Sitesini takip ederseniz hemen hemen 2-3 haftada bir yeni bir sürümün çıktığını görürsünüz. Her yeni sürüm oyuna yeni özellikler ekliyor. Benzeri hiç bir oyun böyle sık güncellenmiyor. Bu özelliği de warzone2100’ü diğerlerinin bir adım ötesine taşıyor.

Warzone2100 çok oyuncu (multiplayer) desteği ile geliyor. İster internet üzerinden isterseniz yerel ağdan oynayabiliyorsunuz. Oyun geliştiricileri tam randımanlı bir oyun sunucusu (game server) özelliğini oyunun içine eklemiş. Bu sayede kendi makineniz üzerinde sunucunuzu oluşturup, arkadaşlarınız ile internet üzerinden oynayabiliyorsunuz.

 

Oyunu geliştiren ekip yeni oyuncuları da düşünerek oyuna Eğitim (Tutorial) özelliği de koymuş. Eğitim altında iki seçenek mevcut. Tutorial seçeneği ile herhangi bir düşman ile karşılaşmadan kendinizi deneyebiliyorsunuz. Fast Playseçeneğini seçerseniz size bir görev veriliyor. Bu görev düşmanlara ait olan bölgeyi ele geçirmek. Yeni oyuncuların bu bölümde kendilerini denemelerini tavsiye ediyorum.

Warzone2100’ü açtığınız da önünüze aşağıdaki gibi bir menü geliyor. “Single Player Campaign” (Tek kişilik harekat) menüsü altında bulunan “New Campaign” (Yeni harekat) seçeneği ile oyuna başlayabilirsiniz. İnternet ya da yerel ağ üzerinden oynamak istediğinizde “Multi Player Game” menüsünü kullanabilirsiniz. “Load Campaign” seçeneği ile de daha önce kaydettiğiniz bir bölümden oyuna devam edebilirsiniz.

 

İlk görevinizde çok zorlanmayacaksınız. Görevleri bitirdikçe haritalar genişleyecek ve size verilen görev sayısı artacak. Oyuna Factory (Fabrika) inşa ederek başlamalısınız. Factory ile size gereken araçları üretebiliyorsunuz. Hemen arkasından Command Center (Komuta merkezi) inşa edin ki, haritanız açılsın ve çevrede neler olup bittiğini görün. (Haritanız olmadan gözleri bağlı araç kullanan bir sürücü ile eş değerde oluyorsunuz) Bu sayede temel gereksinimleri karşılamış olursunuz.

Oil Derrick (Petrol kuyusu) inşa etmeniz ise diğer önemli bir gereksinim. Harekat sırasında gerekli olan araçları bu kuyulardan çıkaracağınız petrol ile üretiyorsunuz. Daha doğrusu petrolü satıp para kazanıyorsunuz. Research Facility (Araştırma binası) ile kullanımınıza sunulmayan araçları bulup üretebilirsiniz. Yine Power Generator (Güç jeneratörü) oyunun olmazsa olmazlarından.

 

Factory sayesinde Machinegun Viper Wheels isimli harekat araçlarını üretebilirsiniz. Oyun ilerledikçe bu araçların silah güçleri artacaktır. Yeni bölgeleri ele geçirdikçe oyunun hemen altında sol köşede olan Design (Dizayn) menüsü sayesinde yeni harekat araçları oluşturma hakkını elde ediyorsunuz. Truck ismi verilen inşa araçlarını seçerek tüm binaları inşa edebiliyorsunuz. İnşa edebileceğiniz binaları Build (İnşa) menüsü altından seçebilirsiniz.

Manufacture menüsü ile o an üretimde olan araçları, Research menüsü ile üretilmesi planlanan ve araştırma sürecinde olan araçları görebilirsiniz. Menünün ortasında bulunan Close seçeneği ile ana ekrana dönebilirsiniz.

Ekranın alt kısmının ortasında bulunan sarı çubuk mevcut paranızı grafiksel olarak, yanında bulunan rakamlar ise paranızı sayısal olarak belirtmekte. Haritada kırmızı renkli yanıp sönen noktalar düşmanlarınızın bölgelerini ya da düşmanlarınızın size o anda saldıra da bulunduğu bölgeleri gösteriyor.

Farenizin sağ tuşuna basılı tutarak ya da boşluk tuşu ile kamera açısını değiştirebiliyorsunuz. Benzer oyunlarda olmayan görüş açısı yüksekliği ise warzone2100 de mevcut.

 

Tek kişilik oyunda seçebileceğiniz 5 takım bulunuyor; yeşil takım, kırmızı takım, lacivert takım, pembe takım ve mavi takım. Takımların birbirlerine oranlara herhangi bir güç farkı bulunmuyor.

Saldırı yapmak için ya da araçlarınızı bir yere yollamak için, istediğiniz araçları fareniz ile seçin ve göndermek istediğiniz yere farenizin sol tuşu ile tıklayın. Oyunun tüm tuş kombinasyonları için Options menüsü altında bulunan Key Mappings menüsüne bakabilirsiniz. Bu alandan oyunda kullanacağınız tuş kombinasyonlarını değiştirebilirsiniz.

 

Harekat esnasında, özellikle ileride karşınıza çıkacak bölümlerde, ilk önce kendi alanınızı korumaya çok fazla önem gösterin. Oyun ilerledikçe zorlaşıyor. Kendi alanınızı tam manası ile korumaya almadan harekata giriştiğinizde, beklemediğiniz sonuçlar ile karşılaşabilirsiniz. Yeni oyuncular genelde buna dikkat etmiyor. Siz bir saldırı yaparken, size daha güçlü bir saldırı gelebileceğini asla aklınızdan çıkarmayın.

Sonuç olarak warzone2100 alanında çok iyi bir strateji oyunu. Oyunun açık kaynak kodlu olması sayesinde eğer oyun yapımından anlıyorsanız sizde oyuna katkı yapabiliyorsunuz. Oyunun sitesinden yeni özellikler ekleyebilirsiniz. Herhangi bir ücret ödemeden sahip olabileceğiniz en iyi oyunlardan bir tanesi belki de en iyisi warzone2100. Warzone2100’ü seçmek ile pişman olmayacaksınız. RTS türü oyun sevenlerin mutlaka denemesini tavsiye ediyorum.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

qGo Oyunu

4.5×10397 ve 9.3×10567 sayıları size ne ifade ediyor bilmiyorum, ancak birkaç karşılaştırma yapmak gerekirse; fizikçilerin hesapları görünür evrendeki proton sayısının 1090 olduğuna işaret ediyor, bir googol (google değil) 10100olarak tanımlanıyor ve satranç oyununda oluşabilecek pozisyonların sayısının 1043 ve 1050 arasında olduğu tahmin ediliyor. İlk bahsettiğimiz iki sayı da karşılaştırılan sayılardan çok daha büyük. Bahsettiğimiz sayıların ilki bir Go oyununda esir etme olmaması durumunda, ikincisi ise esir etmenin dahil olduğu durumdaki olası oyun sayısını veriyor.

Go, 4000 yıllık bir oyun. Kuralları son derece kolay öğrenilir olmasına karşın –yarım saat yeterli–, ustalaşmak bir yaşam boyu sürüyor. Muhtelif kaynaklar gonun Çinli İmparator Yao (M.Ö. 2337 – 2258)’nun zeka özürlü oğlunun eğitiminde kullanmak üzere icat ettiğini yazıyor. Bir başka iddia da; Çinli generallerin harita üzerinde savaş stratejilerini taşlar vasıtasıyla kurdukları.

Go, yüzyıllardır Uzakdoğu’da oynanmasına karşın, oyunun batıda tanınması sadece 100 – 150 yıla dayanıyor.

Go ile ilgili bu girişten sonra QGO programını tanıtmaya başlayabiliriz. Go oyununu öğrenmek isteyenler için internette hem Türkçe, hem de İngilizce bir dolu kaynak olduğunu belirteyim.

QGO

Pardus depolarında Pisi vasıtasıyla kolaylıkla kurabileceğiniz QGO programıyla:

  • Bir sunucuya bağlanmak koşuluyla dünyanın dört bir tarafından aynı sunucuya bağlı kişilerle oyun oynayabilir;

  • Oyunlarınızı inceleyebilir, kaydedebilir, yorumlayabilir ya da yorumlanmasını isteyebilir.

  • Bilgisayara karşı go oynayabilirsiniz. (Her ne kadar insana karşı oynandığı zamanki zevki vermese de 😉

QGO gibi bir programın temel işlevi herhangi bir sunucuya bağlanmak için istemci görevini sürdürmektir. Bunun içinse programdan bağımsız olarak bağlanmak istediğiniz sunucuya kayıt olmalısınız. QGO’nun ön tanımlı olarak desteklediği sunucular şunlardır:

  • Aurora

  • CTN

  • CWS

  • EGF

  • IGS

  • LGS

  • NNGS

  • WING

Bunlar arasında en yaygın ve en bilineni IGS’tir.

Kaydolma işlemi ile şifreniz e-posta kutunuza ulaştıktan sonra bağlantı ayarlarınızı yapmalısınız. Bunun için (program’ın çevirisi henüz yapılmamış, sanırım Türkçe’ye çevirme işini de üstleneceğim) Settings –> Preferences seçeneği altında Go Server sekmesine geçmektir.

Bu pencerede isim ve şifre bilgilerinizi girip kaydettiğinizde artık sunucuya bağlanmaya hazır hale gelmişsiniz demektir. (Yukarıdaki pencereye dikkatle bakan okuyucuların gözünden Pardus kullanıcı isminin alındığı kaçmamıştır 😉BAŞLARKEN

Sunucuya kaydımız tamamlandıktan sonra, bağlantımızı gerçekleştirebiliriz. Bunun için Connections –> Connect seçeneğini seçebilir ya da

kutusunu kullanabilirsiniz.

Sunucuya bağlantı yapıldıktan sonra QGO’nun 4 ana penceresi karşımıza çıkar. Bunlar sırasıyla:

  • Ana Pencere

  • Oyunlar Penceresi

  • Oyuncular Penceresi

  • Kullanıcı Penceresi’dir.

SUNUCUDAKİ BİR BAŞKASI İLE OYUNA BAŞLAMAK

Sunucuda bir gerçek kişi ile oyuna başlamak için 2 yöntem bulunur. Bunlar:

  • Bir kişiye oyun teklif etmek: Oyuncular Penceresi’nde oynamak istediğiniz kişinin adının üstüne gelip çift tıkladığınızda karşınıza oyun ayarları penceresi çıkacaktır. istediğiniz zaman ve puanlama kuralları ayarlarını düzenledikten sonra Offer tuşuna tıklayıp karşınızdaki kişiye bir teklif gönderirsiniz. Karşınızdaki kişi kabul ederse oyun başlar. Sizin herhangi birine oyun teklif etmeniz oyunun başlayacağı anlamına gelmez. Karşınızdaki kişinin de bu teklifi kabul etmesi gerekir. Teklif yaptığınız kişi size kendi şartlarını gönderip, bu şartlarla oynamayı kabul ediyorum da diyebilir.

Elbette, bunun yanısıra sizinle de oyun oynamak için teklifler olabilir. Eğer oynamak istemiyor ve bu tarz tekliflerle rahatsız edilmek istemiyorsanız

bu seçeneği işaretlemiş olmalısınız. Eğer goke’niz açıksa bu oyun oynamak istediğiniz anlamına gelir. (Goke, go taşlarının konduğu kutuya verilen addır.)

  • “Ben şu şartlarda bir oyun arıyorum” anlamına gelen “Oyun Ara” seçeneğini işaretlemek: Bunun için öncelikle nasıl bir maç istediğinizi belirlemeniz gerekir. Sizden daha güçlü biri ,daha zayıf biri, herhangi biri vb.

Sonrasında ise aşağıda görülen ikona tıklayıp zaman ayarları yapılır. Eğer sizin belirttiğiniz şartlarda ve zaman ayarlarında oyun arayan biri varsa eşleşme otomatik olarak gerçekleşir ve oyun başlar.

BİLGİSAYARA KARŞI OYNAMAK İÇİN

Bilgisayara karşı oynamak için öncelikle, go oynayabilen bir program bulmalısınız. Şanslıyız ki, GnuGo adında böyle bir program mevcut 😉 (Go oynayabilen bilgisayar programlarının seviyeleri satranca göre oldukça düşük.

Gnugo’yu bilgisayarımıza kurduktan sonra

ikonuna tıklamamız ve istediğimiz ayarları yaptıktan sonra

Ok tuşuna basmamız yeterli olacaktır.

Son olarak 62. Honinbo Turnuvası’nın (Honinbo = Japonya’da yapılan en önemli unvan turnuvalarından biri) 3. maçının ekran görüntüsü ile oyun sırasında nasıl bir ekran görüntüsü ile karşılaşacağımızı görelim.

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Tremulous Oyunu

Bu sıralar çok yoğunum. Yıllardır yapageldiğim şeylere çoğunlukla vakit ayıramıyor, kimi zaman ise eskisine nazaran çok daha az vakit ayırabiliyorum. Fakat bu yoğunluk arasında bir şey aradan sıyrılmayı başarıyor, günde en az bir kereliğine 20 dakikama mâl olan bir oyun: Tremulous.

Tremulous gerçekten çok başarılı bir oyun. Açık kaynak kodlu yazılım anlayışının gücünü gösteren bir yaratıcılığın ve birlikte çalışmanın ürünü olduğu için de ayrıca seviyorum. Bu noktada Quake II ve III’ün oyun motorunun kaynak kodunu açan ve Nexuiz, Tremulous, Warsow gibi oyunların ortaya çıkmasını sağlayan ID Software’in ileri görüşlülüğünü ve cesaretini tebrik etmek gerekiyor. ID Software’in böyle bir şeyi sadece ortada kendi oyun motorlarını kullanan bir sürü oyun olsun, insanlar coşup eğlensin diye yapmadığını biliyordum fakat fazla oyun oynayan birisi olmadığım için ID Software’in bu işten ne kazandığını anlayabilmek için biraz araştırmam gerekti. Yazılan-çizilenlerden gördüm ki özetle ‘Return to Castle Wolfenstein’ın, oynayanlar tarafından çok daha beğenilen ‘Wolfenstein: Enemy Territory’ye, Quake II’nin kendisinden onlarca kat daha iyi olan Quake III’e dönüşmesi ve ID Software’in şirket olarak değerini ikiye katlaması gibi bir geri dönüşü olmuş bu kararın. Her neyse. Benim asıl bahsetmek istediğim şey, her gün en az 20 dakikamı sömüren Tremulous.

Öncelikle nasıl bir Quake oyuncusu olduğumu bilen bilir 😉 II. Linux Şenliği’nde şampiyon olmuş, yetmemiş III. Linux Şenliği’nde de şampiyon olmuştum. Quake’i pek severdim gençken, fakat Quake III, Tremulous’un eline su dökemez. Aynen Warsow ve Nexuiz’in dökemeyeceği gibi.

Pardus-oyun isimli müthiş sitede Tremulous’u anlatan yazının biraz yetersiz kaldığını ve Nexuiz’den övgü ile bahsedildiğini görünce yazmaya karar verdim bu yazıyı. Böylece belki Pardus oyunları arasında FPS severlerin uzun vadede en çok tercih ettikleri oyun olacağına inandığım bu oyun ile ilgili görüşlerini belki bir daha gözden geçirirler ya da birileri Türkiye’de bir Tremulous sunucusu açmaya karar verir diye düşündüm 😉

Tremulous çok zekice bir tasarıma sahip ve ilk oynayışınızda neler olup bittiğini kavramayı beklememelisiniz. Oyunda ya İnsan ya da Uzaylı (börtü-böcek-canavar kitlesi) olabiliyorsunuz. Bunlar geleneksel FPS oyunlarındaki gibi kabiliyet ve performans açısından simetrik olan takımlar değiller; tasarımdaki zekâ eşit olmayan bu iki takımı “denk kılmak” noktasında kendisini gösteriyor zaten. Bu Tremulous ilk başarısı. Oynanan oyunların sürekli bir galibi yok, İnsan ve Uzaylıların kazanma oranları neredeyse her harita için %50-%50 dolaylarında.

Örneğin insanlar silahlar ile uzaktan savaşı tercih ederlerken Uzaylı arkadaşlar yakından dövüşmek zorundalar. İnsanların silahlarındaki mermiler sınırlı olduğu ve zaman içerisinde enerjilerini yenileme şansları olmadığından üslerine bağımlı ve genelde defansif bir kipte savaşırlarken, enerjileri zamanla yenilenen ve yakından dövüşen Uzaylılar saldırgan bir tutum sergiliyor ve üslerinden bağımsız yaşayabiliyorlar. Aynı zamanda insanlar uzaylı öldürerek kazandıkları kredilerle daha iyi silahlara sahip olabilirlerken, uzaylılar öldürdükleri insan sayısı ile orantılı olarak kazandıkları puanlar ile evrimleşip daha da korkunç ve azılı katiller haline geliyorlar. Silahlara ve uzaylı kitlenin şekil şemallerine göz atmak için şu adrese bir göz atabilirsiniz: http://tremulous.net/manual/

Tremulous’un ikinci başarısı üs (base) kavramında gizli. Bu kavram onu, basit bir FPS oyunu olmaktan çıkartıp gerçek zamanlı stratejiyi de içeren melez bir oyun haline getiriyor. Hem bireysel teknik başarı, hem taktik anlayış hem de takım ruhu neredeyse eşit derecede önemli hale geliyor. Eğer üs çok başarılı bir saldırıya maruz kalır ve Reactor (insanlara ait üssün en önemli bileşeni) ya da Overmind (uzaylılara ait üssün en önemli bileşeni) yok edilirse kısa bir süre sonra oyun bitiyor. Dolayısıyla oyuncular takım halinde hem saldırıyı hem de savunmayı planlamak zorundalar.

Ben vahşi ve amaçsız bir şekilde öldürmeyi insanlar ile bağdaştıramadığım için sürekli uzaylı olarak oynuyor ve böyle bir terbiyesizliği kendisine yakıştıran insanları öldürerek bir nevi insanlık vazifemi yerine getiriyorum. Fena da sayılmam hani:

Pardus’ta oyunu kurmak için arzu edenler Paket Yöneticisi’nin oyunlar kısmından Tremulous’u seçebilirler. Ben oynamak için genellikle “|SST| Tremulous” sunucusunu tercih ediyorum. Denk gelirsek ne kadar toleranssız ve soğuk kanlı bir kişi olduğumu da tecrübe edebilirsiniz.

Özetle FPS oyunları seviyorsanız, oyun oynamayı abartıp işinizi gücünüzü aksatmayacaksanız, bu oyunu denemenizi tavsiye ederim. Bu arada gidip şu adresteki Tremulous klibini izlemek isteyebilirsiniz: http://mods.moddb.com/3449/tremulous/

ateş ve su oynamak için tıklayın

ateş ve su-2 oynamak için tıklayın

ateş ve su-3 oynamak için tıklayın

ateş ve su-4 oynamak için tıklayın

ateş ve su-5 oynamak için tıklayın

Exit mobile version