Obama Yönetiminde Görev Alan Stuart Seldowitz Tutuklandı

Polis, Obama döneminden kalma eski bir Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisinin, sosyal medyada geniş çapta paylaşılan bir dizi videonun, New York City’deki bir yemek arabasında çalışan bir çalışana karşı nefret yüklü, İslamofobik bir dil kullandığını göstermesinin ardından tutuklandığını söyledi.

NYPD’ye göre, 64 yaşındaki Stuart Seldowitz Çarşamba günü nefret suçu/takipçilik, ikinci derece ağır taciz, korkuya neden olacak şekilde ısrarlı takip ve iş yerinde ısrarlı takip suçlamalarıyla tutuklandı .

Manhattan bölge savcılığı davayı aldığında Seldowitz’in hangi suçlamalarla karşı karşıya kalacağı belli değil. Tutuklandığı duyurulmadan önce Seldowitz, CNN’e gönderdiği bir e-postada, bir satıcı tarafından Manhattan’ın Yukarı Doğu Yakası’ndaki bir yemek arabasından kaydedilen ve farklı günlere ait olduğu anlaşılan videolarda kendisinin olduğunu doğruladı.

İnternette yayınlanan videolarda Seldowitz, İslam’la alay ediyor, adama vatandaşlık statüsü konusunda alay ediyor, onu Hamas’ı desteklemekle suçluyor ve devam eden İsrail-Hamas savaşına gönderme yapıyor .

Seldowitz bir videoda satıcıya “Küçük çocukların öldürülmesini destekliyorsunuz” diyor. Satıcı ise “Beni değil, çocukları öldürüyorsunuz” diye karşılık veriyor.

Seldowitz şöyle yanıtlıyor: “Eğer 4.000 Filistinli çocuğu öldürseydik, biliyor musunuz? Yeterli değildi!

New York Şehri Polis Departmanı Salı günü CNN’e, bir komutanın videolardan haberdar olduğunu ve yerel bölge personelinin “durumu izlediğini” söyledi.

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi’ne göre videolar, ABD’nin 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırıdan bu yana Arap karşıtı ve Müslüman karşıtı önyargı olaylarında “benzeri görülmemiş” bir artış yaşadığı dönemde geliyor.

Aynı zamanda, FBI Direktörü Christopher Wray’in geçen ay tehdidin “tarihi seviyelere” ulaştığını söylemesi ve İftirayla Mücadele Birliği’nin haftalar içinde rapor edilen olaylarda %388’lik bir artış bildirmesiyle,  7 Ekim’den sonra geçen yılın aynı dönemine göre ülke çapındaki Yahudi karşıtı olaylara ilişkin raporlar da artış gösterdi.

Hollywood’u Değiştiren, Tarih Yazan Ünlüler: 80’Lerin Yükselen Yıldızları

Tom Cruise – En İyi Silah

Tom Cruise’un dünyanın en çok kazanan oyuncularından biri olması sürpriz olmasa gerek. Mega-ünlü Mission: Impossible serisinde Ethan Hunt rolünü oynamanın bu konuda ona kesinlikle çok faydası oldu. Ancak üç kez Altın Küre kazananı, başarısına teşekkür etmek için 80’li yıllardaki ilk başlangıcını da yaşayacak.

Cruise, “Risky Business” ve “Top Gun”da başrol oynadıktan sonra genç, yakışıklı ve gelecek vaat eden bir oyuncu olarak tanındı. 2018 yılında “Mission Impossible — Fallout” filmini yayınlayarak Mission Impossible serisine bir ekleme daha yaptı .

Demi Moore – Aziz Elmo’nun Ateşi

80’ler Demi Moore için çok kazançlı bir dönemdi. Neden? O dönemde Hollywood’un en çok kazanan aktrislerinden biriydi. İnanılmaz oyunculuk yeteneği ve muhteşem görünümü sayesinde Moore, 80’li yılların önde gelen kadın sembollerinden biri olmayı başardı.

1981 yılında sinemaya adım attıktan sonra “St. Elmo’nun Ateşi” ve “Dün Gece Hakkında”. Ancak 1990 yapımı “Ghost” filmiyle o yılın en çok hasılat yapan filmi olarak gerçek anlamda bir açıklama yaptı. 2020 yapımı “Songbird” filminde rol alarak 21. yüzyılda hâlâ güçlü olmaya devam ediyor.

Tiffani Amber Thiessen – Zil Tarafından Kurtarıldı

Genç Tiffani Amber Thiessen show dünyası kariyerine 80’lerde model olarak başladı. Çekici özellikleri sayesinde, bu kariyer yolunda hızla başarıya ulaştı ve sonunda 1987’de Miss Junior America oldu. Modellik şöhreti, NBC’nin “Saved by the Bell” komedi dizisinde ilk televizyon rolünü almasına yardımcı oldu.

Dizide Kelly Kapowski rolünü oynadı ve o zamandan beri başka dizilerde de rol almasına rağmen şüphesiz bugüne kadarki en popüler karakterlerinden biri olmaya devam ediyor. “Saved by the Bell” hayranlarını sevindirecek şekilde dizinin 2020’de yeniden canlandırılmasında Kelly Kapowski rolünü yeniden canlandırdı.

Julia Roberts – Çelik Manolyalar

Julia Roberts’ı sevmemek zor. Kuşkusuz kendi kuşağının en öne çıkan aktrislerinden biri ve 80’li ve 90’lı yıllar yeni ortaya çıkan yıldızlarla dolu olduğundan bu çok şey ifade ediyor. Roberts, 90’lı yılların başında ‘Pretty Woman’daki ikonik rolüyle büyük şöhret kazanmaya başladı.

Ancak 80’lerin sonlarındaki, gerçekten etkileyici filmlerde rol aldığı “Steel Magnolias” ve “Mystic Pizza” filmlerinden bahsetmemek adil olmaz mı? Yeteneklerinin bir kanıtı olarak, sadece kaliteli şarap gibi yaşlanmakla kalmadı, aynı zamanda 2021 yapımı “Gaslit” dizisi gibi büyük projelerde rol almaya devam etti.

Nicole Kidman – Ölüm Sakinliği

Nicole Kidman’ın zenginliği inkar edilemez. Time dergisi tarafından dünyanın en etkili kişilerinden biri olarak iki kez listelenmekle veya The New York Times tarafından 21. yüzyılın en büyük aktörlerinden biri olarak gösterilmekle övünen pek fazla aktris yoktur. Açıkçası Kidman 80’lerde 21. yüzyıldaki kadar etkili değildi ama tamamen dışında da değildi.

O dönemde en çok dikkat çeken filmi, “Jurassic Park” yıldızı Sam Neil’in de rol aldığı gerilim filmi “Dead Calm”dı. Başarısına rağmen yoğun programından nadiren çıkabiliyor; 2021’de “Nine Perfect Strangers” adlı mini dizide rol aldı.

Johnny Depp – 21 Jump Caddesi

Johnny Depp, “Karayip Korsanları”nda dünyaca ünlü Jack Sparrow olmadan çok önce, 80’lerin dizisi “21 Jump Street”te başrol oyuncusu ve genç idol olarak kendini kanıtlamıştı. Depp daha çok sıra dışı rolleriyle tanınıyor ve bu rolü kısa sürede üstlendi.

“21 Jump Street”ten sonra nadiren vasat roller üstlendi ve yalnızca özel karakterleri canlandırmayı tercih etti. Bu karar meyvesini verdi ve ona sektördeki en yetenekli aktörlerden biri olarak ün kazandırdı. 2020 yapımı “Minamata” filminde Eugene Smith rolüyle eşit derecede benzersiz bir performans sergiledi.

Winona Ryder – Böcek Suyu

Winona Ryder artık tüm dünyada Netflix dizisi “Stranger Things”de Joyce Byers karakterini canlandırmasıyla tanınıyor. Onu yeni keşfedenlerin çoğu onun 80’lerde de öne çıktığını bilmiyor olabilir. 2000’li yılların başında sinemaya ara verdikten sonra bir süreliğine gözden düştü.

Daha genç bir Ryder, fantastik komedi “Beetlejuice”de oynadıktan sonra 80’lerin sonlarında popüler oldu. “Stranger Things” ile kariyerindeki yeniden yükselişin ardından popüler kalmaya kararlı görünüyor. 2020’de “Cadillac: Makas Ellerle Nasıl Araba Kullanırsınız?” başlıklı kısa bir videoda yer aldı.

Don Johnson – Miami Yardımcısı

80’lerde yaygınlaşan birçok kurgusal suç dizisi arasında “Miami Vice” en popüler olanlardan biriydi. Gösterinin yıldızı Don Johnson, bir Hollywood yıldızı olarak büyük bir popülerlik kazandı. Sadece bu değil, aynı zamanda çabalarından dolayı Altın Küre ödülünü alarak bazı övgüler de kazandı.

Her ne kadar James “Sonny” Crockett rolünden 1989 gibi erken bir tarihte vazgeçmiş olsa da sinema sahnesini hiçbir şekilde terk etmedi. O zamandan beri aralarında “Zincirsiz Django”nun da bulunduğu pek çok popüler filmde rol aldı. 2021 yılında “Kenan” adlı dizide Rick Noble rolünü üstlendi.

Matt Dillon – Küçük Sevgilimler

Genç idoller 80’lerde bile popülerdi. Yaşlı neslin gençlik yıllarında hayran oldukları genç yıldızlar da vardı. Matt Dillion bu yıldızlardan biriydi. “Little Darlings” ve “My Bodyguard” gibi gençlik filmlerinde liseli aygır rolünü oynayarak yetenekli ve gelecek vaat eden bir yıldız olarak profilini yükseltti.

Neyse ki Dillion, kariyeri boyunca yüksek beklentilerini karşılamakta başarısız olmadı. Daha olgun rollerle etkilemeye devam etti ve bu süreçte Oscar ve Altın Küre adaylığı kazandı. 2021 yılında “Land of Dreams” filminde rol aldı.

Mel Gibson-Çılgın Max

Günümüzün pek çok Hollywood efsanesi gibi Mel Gibson da ün kazanmaya 80’li yıllarda başladı. Kıyamet serisi “Mad Max”te canlandırdığı vahşi karakter Max Rockatansky’yi kim unutabilir ki? Film, Gibson’ı yıldızlığa fırlattı ama bu onun için yalnızca bir başlangıçtı; yönetmen olarak büyük bir başarı elde etmeye devam etti.

“Cesur Yürek”, “İsa’nın Tutkusu” ve “Apocalypto”, yaşamı boyunca yönettiği, eleştirmenlerce beğenilen gişe rekorları kıran filmlerden sadece birkaçı. Gibson kariyerinin bir noktasında düşüş yaşasa da toparlanmayı başardı. 2021 yılında “Boss Level” dizisinde rol aldı.

Kiefer Sutherland – Kayıp Çocuklar

Hepimiz Kiefer Sutherland’ı “24”ten hatırlıyoruz. Ancak Fox dizisinde yetenekli terörle mücadele ajanı Jack Bauer rolünü oynamadan önce Sutherland, 1987 yapımı “Lost Boys” filminde vampir olarak ticaretini yapıyordu. 80’lerdeki kariyeri tartışmasız 2000’lerdeki kadar ünlü değildi ama ilk günlerde kazandığı deneyim zenginliğinden memnun olurdu.

Sutherland, Jack Bauer rolüyle pek çok ödül arasında Emmy ve Altın Küre ödülü kazandı. “24” 2010’da sona erdiğinden beri kayda değer rollerde neredeyse hiç eksik kalmadı. Ayrıca 2020 yılında “Creepshow” adlı dizide konuk oyuncu olarak yer aldı.

Samantha Fox – Sayfa 3 Model

80’lerde Samantha Fox’un resimlerini hem üniversite hem de lise öğrencilerinin duvarlarında görmek nadir değildi. Belki de döneminin en çok aranan modeliydi. Popülaritesi o kadar arttı ki 80’li yılların en çok fotoğrafı çekilen İngiliz modellerinden biri oldu.

Fox birkaç filmde rol aldı, ancak ona en çok şöhreti getiren şey The Sun gibi yayınlar için yaptığı gösterişli modellik oldu. Bu dönemde şöhretinden yararlanarak müzik kariyerine başladı. Sonuç olarak ilk onda üç single çıkardı. Ayrıca 2018’de “Hot Boy” adlı single’ının müzik videosunu yayınladı.

Richard Simmons – Richard Simmons Gösterisi

İnsanlar eski zamanlardan beri formda kalma konusunda tutkulu olmuştur ve 80’lerde egzersiz yapmak oldukça yaygın bir konuydu. Richard Simmons gibi şahsiyetlerin fitness eğitmeni olarak zenginlik ve şöhret kazanmaları şaşırtıcı değil.

Ancak elbette Simmons sıradan bir eğitmen değildi; “Eskilere Terleyin” adını verdiği ünlü eğitim videoları aracılığıyla izleyicilerine eğitim veriyordu ve hatta “The Richard Simmon Show” adlı sağlıkla ilgili kendi talk şovunu bile yapmıştı. Kendisi dışında kimsenin bilmediği nedenlerden ötürü, Simmons 2014’te aniden gözden kayboldu ancak 2020’de Youtube kanalında içerik yayınladıktan sonra yeniden ortaya çıktı.

Harrison Ford – Kayıp Ark’ın Baskıncıları

İster destansı Star Wars serisindeki San Holo, ister mega-popüler Indiana Jones serisindeki Indiana Jones rolü olsun, Harrison Ford, birçok kişi tarafından tanınan, dünyaca ünlü bir aktördür. 1977’de “Yıldız Savaşları”yla uluslararası üne kavuşan Oscar adayı, 1981’de “Raiders of the Lost Ark”ta Indiana Jones’u canlandırarak gökyüzünün kendisi için sadece bir başlangıç ​​olduğunu kanıtladı.

Artık filmlerinin dünya çapında 9,3 milyar doları aşan hasılatı ile tüm zamanların en çok hasılat yapan yerli gişe yıldızlarından biri. Bu kadar başarıdan sonra bile Ford hala oldukça aktif. 2020 yılında “Vahşetin Çağrısı”nda rol aldı.

Jenilee Harrison-Dallas

Hollywood, Jenilee Harrison’ı “Three’s Company”de Cindy Snow rolünü oynadıktan sonra keşfetti. Ama onu gerçekten büyük bir üne kavuşturan, “Dallas”taki Ewing Barnes rolüydü. Dallas, yayınlandığı süre boyunca en popüler dizilerden biriydi, bu yüzden Harrison’ın yıldız olmayı deneyimlemesi şaşırtıcı değil.

Harrison’ın popülaritesi, “Dallas”taki rolünden sonra azalmaya başladı ve 2002’de sinema endüstrisinden adeta kayboldu. O yıl, “The Power” filminde rol aldı ve o günden bu yana neredeyse hiç ilgi odağı olmadı.

Patrick Dempsey – Bana Aşkı Satın Alamazsın

Profesyonel bir lise hokkabazından birinci sınıf bir aktöre ve yarış arabası sürücüsüne kadar Patrick Dempsey’in kariyer yolu çoğu kişiden daha benzersizdir. Elbette onu çoğunlukla oyunculuk kariyeriyle tanıyoruz; burada “Grey’s Anatomy”de Derek “McDreamy” Shepherd rolünü canlandırarak oldukça hayran kitlesi topladı.

Dempsey, erken yaşta başarı elde etmekle övünebilenlerden biri ; genç yaştan itibaren “Can’t Buy Me Love”daki rolüyle dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı. Hayranlarını dehşete düşürerek 2021’de başka projelere devam etmek için “Grey’s Anatomy”den ayrıldı.

Matthew Broderick – Ferris Bueller’in İzin Günü

“Ferris Bueller’s Day Off” 80’lerin en sevilen gençlik komedilerinden biri oldu. 1986 yapımı filmin yıldızı Matthew Broderick’ten başkası değildi. Elbette bunun sonucunda oldukça popüler oldu ve bundan sonra pek çok popüler gençlik komedisinde yer almasa da, gişe rekorları kıran birçok filmde rol aldı.

“Godzilla”da yer aldı ve aynı zamanda “Aslan Kral”da Simba’yı seslendirdi. Ünlü tiyatro kariyerinde iki Tony ödülü kazanan Broderick’in iyi olduğu tek şey film oyunculuğu değil. 2020 yapımı “Lazy Susan” filmindeki rolünden de anlaşılabileceği gibi filmlerde daha aktif olduğu iddia ediliyor.

Sylvester Stallone – İlk Kan

Boks meraklıları Sylvester Stallone’u Rocky Balboa olarak adlandırmayı severken, aksiyon filmi fanatikleri ona Rambo demeyi tercih ediyor. Bu isimlerin ikisi de onun en popüler iki film serisinin karakterleri.

1976 yapımı Rocky filminde Balboa rolünü oynadı ve bunun sonucunda yıldız oldu. Ancak ona en büyük başarıyı getiren şey, 1982 yapımı “First Blood” filmiyle başlayan Rambo filmlerinde John Rambo’yu canlandırması oldu. Stallone o zamandan beri dünyadaki en başarılı aksiyon yıldızlarından biri haline geldi. 2021 yapımı “The Suicide Squad” filminde rol aldı.

Eddie Murphy – Amerika’ya Geliyor

Eddie Murphy, 80’lerde “Saturday Night Live”da göründükten sonra komedi hayranlarının gözdesi oldu. Tabii ki, uluslararası komedi sahnesinde büyük bir şöhret kazanmaya devam ederken bu onun için yalnızca bir başlangıçtı. “Coming to America” 80’lerde çıkardığı gişe rekorları kıran birkaç komedi filminden sadece biriydi ve hâlâ en çok hatırlananlardan biri.

Filmi izlediyseniz Murphy’nin 2021’de filmin devam filmini yayınlayacağını bilmek sizi sevindirecektir. Filmin adı “Coming 2 America” ​​idi. İlginç bir şekilde, hikayeyi yazdığı için kamera arkasında da bazı çalışmalar yaptı.

Bruce Willis – Zor Öl

Bruce Willis, aksiyon filmi hayranlarının tanıdığı bir isimdir. Türün yalnızca birkaç aşığı beyazperdedeki aksiyon serisi Die Hard’ı izlemezdi. Willis, 1988’den 2013’e kadar seride John McClane rolünü oynadı ve ardından kendisini dünyanın en yüksek hasılat yapan aksiyon yıldızlarından biri olarak kanıtladı.

Die Hard serisini bitirdikten sonra bile Willis, Hollywood’da büyük ilgi görmeye devam etti. Halen kamera önünde en iyi yaptığı şeyi yapıyor: tabanca tutmak ve hayat kurtarmak. Yalnızca 2021’de en az dört aksiyon filminde rol aldı; bunlardan biri “Midnight in the Switchgrass” idi.

Arnold Schwarzenegger – Terminatör

Arnold Schwarzenegger, dünyaca ünlü bir yıldızdan Kaliforniya valisi olmaya kadar tüm hayatını büyük başarılara imza atarak geçirdi. Zenginliğini yoğun bağlılığına bağlayabilir. Gençliğinde kendisini egzersiz yapmaya o kadar adamıştı ki, nadiren bir günlük antrenmanı atlıyordu.

Aynı bağlılık Arnold’un 1984 yapımı “Terminatör” filmindeki ünlü rolünü üstlenmesine yol açtı. Film birçok devam filmi çekti ve dünyanın en büyük yıldızlarından biri olarak yükselişine katkıda bulundu. Yıllar geçtikçe bu rolü yeniden canlandırmaya devam etti ve aynısını 2019 yapımı “Terminatör: Kara Kader” filminde de yaptı.

Steve Guttenberg – Polis Akademisi

Genç kuşakta hemen ilgi uyandırmayabilir ama kendi döneminde Steve Guttenberg çevredeki en komik adamlardan biriydi. “Polis Akademisi” ve “Üç Adam ve Bir Bebek” gibi komedi klasiklerini izleyenlere sorun. Aslına bakılırsa kendisi aynı zamanda en yoğun oyunculardan biriydi ve sadece dört yıl içinde dokuz büyük filmde rol aldı!

Gutenberg’in adı artık bu kadar yaygın olmayabilir ama daha az meşgul de değil. Üstelik yalnızca 2020 yılında beş film projesinde yer aldı. 2021’de “Paper Empire” adlı dizide de rol aldığı için açıkça kameraya ayıracak vakti var.

Michelle Pfeiffer – Eastwick Cadıları

Michelle Pfeiffer, sarışın bomba stereotipinden kurtulabilen ve gerçekten yetenekli bir oyuncu olarak isim yapabilen az sayıdaki aktristen biri. Bu bakımdan bir Altın Küre ödülü ve üç Oscar adaylığı kesinlikle onun adına konuşuyor. Her zaman “Scarface” veya “The Witches of Eastwick”te canlandırdığı benzersiz karakterlerle hatırlanacak.

Pfeiffer başarısının çoğunu sonraki yıllarda yaşadı ve sonunda 90’ların en çok kazanan aktrislerinden biri oldu. Marvel Sinematik Evreni’ndeki rolleri ve 2020 filmi “Fransız Çıkışı” sayesinde 21. yüzyılda daha az başarılı olmadı.

Meryl Streep – Afrika Dışı

Tabii ki, çok sevilen Meryl Streep bu listede yer alıyor. ‘Mamma Mia’yı kim unutabilir ki!’ Yoksa “Şeytan Prada Giyer” mi? Bu popüler filmler 2000’lerde çekildi, ancak Streep 70’li ve 80’li yıllardan beri Hollywood’da önemli bir şey haline gelmişti.

O dönemde pek çok film izleyicisi onun 1985 yapımı “Out of Africa” filmine aşinaydı çünkü o zamanlar çok büyük bir gişe başarısı yakalamıştı. Kazandığı çok sayıda ödül ve adaylık göz önüne alındığında, buna biraz ara vereceğini düşünürsünüz. Ancak bunu 2020 yapımı “Let Them All Talk” filmindeki performansından açıkça anlıyoruz.

Patrick Swayze – Kirli Dans

Şöhretinin zirvesinde olan Patrick Swayze, Hollywood’un en çekici adamlarından biri olarak tanınıyordu. Ancak dikkat çeken sadece görünüşü değildi. İnanılmaz oyunculuk ve dans becerileri de ona övünecek çok şey kazandırdı ve bunları 1987’nin hit klasiği “Dirty Dancing”de iyi bir şekilde kullandı.

Swayze kariyerinin çoğunu romantik başrollerde ve sert adam karakterlerde oynayarak geçirdi. 2009’daki talihsiz ölümünden hemen önce “Powder Blue” filminde rol aldı. Arkasında, 1997’de onurlandırıldığı Hollywood Walk of Fame’deki bir yıldız da dahil olmak üzere, büyük başarılardan oluşan bir miras bıraktı.

Jason Bateman – Genç Kurt da

‘Arrested Development’ adlı durum komedisi 2013 yılında TV yayın hizmeti Netflix’te yayınlandı, böylece daha fazla insan Jason Bateman’ın daha önceki komedi maskaralıklarına aşina oldu. Tabii ki “Tutuklanan Geliştirme” ilk olarak yaklaşık 10 yıl önce 2003’te Fox’ta yayınlanmıştı, dolayısıyla şovu yeni izleyenlerin çoğu için sadece yetişiyorlardı.

Bateman’ın 80’li yıllardan beri bir gençlik idolü olarak iz bırakmaya başladığı gerçeğini daha da az kişi biliyor olabilir. Bu onun “Hogan Ailesi” ve “Teen Wolf Too” filmindeki rolleri sayesinde oldu. Bateman, 2021 Netflix filmi “Thunder Force”ta başrol oynamıştı.

Victoria Müdürü – Dallas

80’li ve 90’lı yıllarda pek çok kişi, çok popüler olan “Dallas” dizisinin bölümlerini izlemek için sabırsızlanıyordu. Eğer onlardan biriyseniz, otomatik olarak Victoria Chief’i tanırsınız. 1987’de ayrılıp kendi ticari girişimlerini başlatana kadar dokuz yıl boyunca dizide unutulmaz Pamela Barnes Ewing rolünü oynadı.

Bir film yapım şirketi olarak kendi adını taşıyan ve aynı zamanda VictoriaPrincipal Productions adını verdiği bir cilt bakımı markası yarattı. 2004 yılında Dallas Reunion özel programına katılmasına rağmen, Müdür, girişimlerini başlattığından beri film sahnesinde nadiren görüldü.

Rachel Ward – Dikenli Kuşlar

70’li ve 80’li yıllarda Rachel Ward, Vogue ve Cosmopolitan gibi dergilerde model olarak dikkatleri üzerine çekiyordu. Hiç şüphe yok ki modellik konusunda oldukça başarılıydı ama çoğu insan onu sinema kariyeriyle hatırlayacak. Sinema kariyerinin başlarında birden fazla kez Altın Küre’ye aday gösterilmesine rağmen oyunculuk becerilerini geliştirmek için ara verdi.

 

Fedakarlığı meyvesini verdi ve 1987’de geri döndü ve eleştirmenlerce beğenilen birçok ödül kazanmaya başladı. 80’lerdeki en popüler projelerinden bazıları arasında “The Thorn Birds” ve “Sharky’s Machine” yer alıyor. 2018 yapımı “Peter Rabbit” adlı animasyonda rol aldı.

Denzel Washington – St. Başka Yerde

New York Times, Denzel Washington’u 2020’de 21. yüzyılın en büyük aktörü olarak sıraladı. Yıllar içindeki başarılarına bakılırsa, hedeften çok da uzak olmadıklarını söylemek yanlış olmaz. Sonuçta çok fazla oyuncu iki kez Oscar kazanmadı, kesinlikle çok az oyuncu onun filmlerinde sergilediği inanılmaz gösterileri sergileyebiliyor.

Dünya, Washington’un yeteneğini 80’lerin tıp draması “St. Başka bir yerde.” “Glory”, “Malcolm X” ve ardından ikonik gerilim filmi “Training Day”de oynayarak beğenisini artırdı. Tony ödüllü oyuncu, 2021 yapımı “The Tragedy of Macbeth” uyarlamasını yayınlayarak övünme hakkını daha da artırdı.

Bo Derek-10

80’lerin en ikonik film sahnelerinden biri “10”daki Bo Derek’in ten rengi bir mayo giydiği ve filmin kahramanına doğru koştuğu sahneydi. Film 1979’da gösterime girmesine rağmen etkisi sonraki on yılda da devam etti ve Derek’i sektördeki en çekici aktrislerden biri haline getirdi.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, sonuç olarak model olarak ikinci bir kariyere başladı ve Playboy Dergisi’nde en az beş kez görünmeye devam etti. Derek yıllar boyunca sektörde ayakta kaldı. 2021’de “John Bronco Rides Again” adlı kısa filmde rol aldı.

Keanu Reeves – Tehlikeli İlişkiler

Keanu Reeves şüphesiz dünyanın en popüler aksiyon yıldızlarından biri. Her ikisi de onun en popüler projeleri olan “The Matrix”i ya da “John Wick”i izlememiş çok az sinema fanatiği vardır. Reeves’in şöhreti 2000’li yılların başında ilk Matrix filminde rol almasıyla başlamış olsa da, 80’li yıllardan bu yana sektörde yer alıyor.

O zamanlar bir genç idol olarak biraz popülerdi ve hatta Oscar ödüllü “Dangerous Liaisons” filminde rol almıştı. Elbette Reeves o zamandan bu yana çok yol kat etti. 2020 yapımı “Bill & Ted Face the Music” filmindeki performansı komik rolleri de canlandırabildiğini kanıtladı.

İSTİHBARAT YETKİLİLERİ, ABD’NİN İNSAN OLMAYAN BİR GEMİYİ GERİ ALDIĞINI SÖYLEDİ

İhbarcılığa dönüşen eski bir istihbarat yetkilisi, Kongre’ye ve İstihbarat Topluluğu Genel Müfettişine, bozulmamış ve kısmen bozulmamış insan dışı kaynaklı gemilere sahip olduğunu söylediği son derece gizli programlar hakkında kapsamlı gizli bilgiler verdi.

Bilginin Kongre’den yasa dışı bir şekilde saklandığını söylüyor ve burada ilk kez bildirilen gizli ifşaatları nedeniyle yasa dışı misillemeye maruz kaldığını iddia ederek şikayette bulundu.

Hem aktif hem de emekli olan diğer istihbarat yetkilileri, çeşitli teşkilatlardaki çalışmaları sayesinde bu programlar hakkında bilgi sahibi olarak, hem kayıt içi hem de kayıt dışı, bağımsız olarak benzer, doğrulayıcı bilgiler sağladılar.

Muhbir , Afganistan’da eski bir savaş subayı olan 36 yaşındaki David Charles Grusch, Ulusal Jeo-uzaysal İstihbarat Teşkilatında (NGA) ve Ulusal Keşif Ofisinde (NRO) kıdemli bir kişidir. 2019-2021 yılları arasında Tanımlanamayan Hava Olayları Görev Gücü’nde keşif ofisinin temsilcisi olarak görev yaptı 2021’in sonlarından Temmuz 2022’ye kadar, NGA’nın UAP analizi için eş lideri ve görev gücü temsilcisiydi.

Görev gücü, bir zamanlar “ tanımlanamayan uçan cisimler” veya UFO’lar olarak adlandırılan  ve artık resmi olarak  tanımlanamayan anormal fenomen” veya UAP olarak adlandırılan şeyleri araştırmak için kuruldu. Görev gücü, Savunma Bakanlığı İstihbarat ve Güvenlik Müsteşarlığı’na bağlı Deniz Kuvvetleri Departmanı tarafından yönetildi. O zamandan beri yeniden düzenlendi ve su altında çalışan nesnelerin araştırmalarını içerecek şekilde Tüm Etki Alanları Anomali Çözüm Ofisine genişletildi.

Grusch, bozulmamış araçlara kadar olan kısmi parçaların kurtarılmasının onlarca yıldır hükümet, müttefikleri ve savunma müteahhitleri tarafından yapıldığını söyledi. Analiz, elde edilen nesnelerin  araç morfolojilerine ve malzeme bilimi testlerine ve benzersiz atomik düzenlemelere ve radyolojik imzalara sahip olmasına dayalı olarak egzotik kökenli (insan dışı zeka, dünya dışı veya bilinmeyen kaynaklı)” olduğunu belirledi.

Şikayetini sunarken Grusch, orijinal İstihbarat Topluluğu Genel Müfettişi (ICIG) olarak görev yapan bir avukat tarafından temsil ediliyor.

Grusch, Kongre’ye ve mevcut ICIG’ye sağladığı bilgilere atıfta bulunarak, “Biz sıradan kökenlerden veya kimliklerden bahsetmiyoruz” dedi. “Malzeme sağlam ve kısmen sağlam araçları içeriyor.”

Protokollere uygun olarak Grusch, bize ifşa etmeyi amaçladığı bilgileri Savunma Bakanlığı’ndaki Savunma Ön Yayın ve Güvenlik İnceleme Ofisi’ne sağladı. 4 ve 6 Nisan 2023 tarihlerinde kayıtlara geçen ifadelerinin tümü, bize sağlanan belgelerde “açık yayın için onaylandı”.

Grusch’un ve kamuya açık olmayan tanıkların , en son savunma ödenekleri yasa tasarısının yeni koruyucu hükümleri uyarınca ifşaları, hükümetteki bazılarının orduyu kızdıran ve ABD’yi kışkırtan ulusal güvenlik sonuçları olan devasa bir muammayı çözme konusunda artan kararlılığının sinyalini veriyor. Dünya Savaşı ve sonrasına giden halk. Hava Kuvvetleri, onlarca yıl boyunca, açıklanamayan nesnelerin görüldüğü bildirilen raporları itibarsızlaştırmak için bir dezenformasyon kampanyası yürüttü. Şimdi, iki kamuya açık oturum ve birçok gizli brifing ile Kongre, cevaplar için baskı yapıyor.

2021’den 2022’ye kadar UAP Görev Gücü’nde Ordu’nun irtibat görevlisi olan ve orada Grusch ile birlikte çalışan, yakın zamanda emekli olan bir Ordu Albayı ve şu anki havacılık ve uzay yöneticisi olan Karl E. Nell, Grusch’u “suçlamanın ötesinde  olarak nitelendiriyor .

ABD İstihbarat Topluluğunda yaklaşık yirmi yıl geçiren ve İstihbarattan Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Christopher Mellon, tanımlanamayan hava olayları konusunda yıllarca Kongre ile birlikte çalıştı.

Mellon, “ Bir dizi iyi konumdaki mevcut ve eski yetkili, bu iddia edilen programla ilgili olarak, geçmişe ilişkin içgörüler, yönetim belgeleri ve iddiaya göre bir geminin terk edilip kurtarıldığı yer dahil olmak üzere ayrıntılı bilgileri benimle paylaştı ” dedi. “Ancak, bu potansiyel olarak patlayıcı bilgiyi doğrulama için doğru ellere teslim etmek hassas bir konu. Bu, doğru ya da yanlış, bir dizi potansiyel kaynağın Kongre tarafından kurulan Tüm Alanlarda Anomali Çözüm Ofisi liderliğine güvenmemesi gerçeğiyle daha da zorlaşıyor .

Ancak içeriden bazı kişiler artık bu kurtarma programları hakkında bilgi sahibi olarak ilk kez öne çıkma riskini almaya istekli.

Jonathan Gray, şu anda UAP analizinin odak noktası olduğu Ulusal Hava ve Uzay İstihbarat Merkezi’nde (NASIC) çalışan ve Birleşik Devletler İstihbarat Topluluğu’nun Çok Gizli Yetkili bir kuşak subayıdır. Daha önce Özel Havacılık ve Savunma Bakanlığı Özel Yönerge Görev Kuvvetlerine hizmet etme tecrübesine sahipti.

“İnsan dışı zeka olgusu gerçek. Yalnız değiliz, dedi Gray. “Bu türden geri almalar Amerika Birleşik Devletleri ile sınırlı değil. Bu küresel bir fenomen ve yine de küresel bir çözüm bizden kaçmaya devam ediyor.”

Grusch, Ulusal Jeo-uzaysal İstihbarat Teşkilatı’nda Kıdemli İstihbarat Yetenekleri Entegrasyon Görevlisi olarak görev yaptı, Çok Gizli/Gizli Bölmeli Bilgi seviyesinde aklandı ve teşkilatın Tanımlanamayan Hava Olayları analizi/Trans-Medyum Sorunları için Kıdemli Teknik Danışmanıydı. 2016’dan 2021’e kadar Ulusal Keşif Dairesi’nde Kıdemli İstihbarat Subayı olarak görev yaptı ve NRO direktörünün günlük brifinginin yapımına liderlik etti. Grusch, bir Albay’ın askeri eşdeğeri olan bir GS-15 siviliydi.

Grusch, on dört yıldan fazla bir süredir İstihbarat Subayı olarak görev yapıyor. Bir Hava Kuvvetleri gazisi olarak, Amerikan güvenliğini ilerletmek için gizli ve gizli operasyonlara katıldığı için çok sayıda ödülü ve nişanı var.

2021 NRO Performans Raporuna göre Grusch, “tanımlanamayan hava olayları raporlarını analiz eden” ve “kongre liderliğindeki Intel’in [in] anlayıştaki boşluklarını artıran”, birden çok sorumluluğa sahip bir istihbarat stratejistiydi. Keşif ofisinin Operasyon Merkezi Müdür Yardımcısı tarafından “usta bir kurmay subayı ve stratejist” ve “yenilikçi çözümler ve eyleme geçirilebilir sonuçlarla toplam kuvvet entegratörü” olarak değerlendirildi .

Grusch, hükümetteyken Kongre için tanımlanamayan hava olaylarıyla ilgili birçok özet hazırladı ve Senatörler Kir sten Gillibrand ve Marco Rubio’nun öncülük ettiği ve Aralık 2022’de Başkan Biden tarafından yasayla imzalanan FY2023 Ulusal Savunma Yetki Yasası için UAP dilinin hazırlanmasına yardım etti. ilgili UAP bilgilerine sahip herhangi bir kişinin, daha önceki gizlilik anlaşmalarına bakılmaksızın misilleme olmaksızın Kongre’yi bilgilendirebileceğini belirtir.

Nisan ayında Pentagon tarafından yayınlanmak üzere onaylanan açıklamalarında Grusch, UFO “eski programlarının” uzun süredir “çeşitli gözetim makamlarına uygun raporlama olmaksızın UAP faaliyetlerini geleneksel gizli erişim programlarına yerleştiren çok sayıda ajans” içinde gizlendiğini iddia etti.

Kongre’ye on yıllardır süren “kamuoyunun bilmediği bir Soğuk Savaş’ın varlığı hakkında rapor verdiğini söyledi – kurtarılan ve sömürülen fiziksel malzeme – UAP çökmelerini/inişlerini belirlemek ve sömürü/tersine çevirmek için malzemeyi geri almak için yıllar boyunca yakın akran düşmanlarla bir rekabet asimetrik ulusal savunma avantajları elde etmek için mühendislik.

2022’den başlayarak Grusch, Kongre’ye, malzeme kurtarma programı hakkında belirli verileri içeren yüzlerce sayfaya bölünmüş, saatlerce kaydedilmiş gizli bilgiler sağladı. Kongre, enkaz veya diğer insan dışı nesnelerle ilgili herhangi bir fiziksel materyal sağlamamıştır.

Grusch’un soruşturması, bazıları doğrudan programla ilgili olan üst düzey istihbarat görevlileriyle yapılan kapsamlı görüşmelere odaklanmıştı. Operasyonun Kongre gözetiminden yasa dışı bir şekilde korunduğunu ve soruşturması nedeniyle hedef alındığını ve taciz edildiğini söylüyor.

Grusch, zanaat kurtarma operasyonlarının çeşitli faaliyet seviyelerinde devam ettiğini ve dahil olan mevcut ve eski belirli kişileri tanıdığını söyledi.

“Bu UAP programlarındaki kişiler, resmi sıfatımla bana ulaştılar ve Federal Satın Alma Düzenlemelerine karşı yasa dışı sözleşme yapma ve diğer suçlar ve nitelikli bir endüstriyel temel ve akademi genelinde bilgilerin gizlenmesi gibi çok sayıda yanlış davranışla ilgili endişelerini açıkladılar” dedi. .

Grusch’a kefil olan yardımcılar, bilgilerinin son derece hassas olduğunu söyleyerek, insan dışı nesnelerden gelen materyallerin çok gizli siyah programların mülkiyetinde olduğuna dair kanıtlar sağladı. Yerler, program adları ve diğer özel veriler gizli kalsa da, Genel Müfettiş ve istihbarat komitesi personeline bu ayrıntılar verildi. Kurtarma programının birkaç mevcut üyesi Baş Müfettişin ofisiyle görüştü ve Grusch’un gizli şikayet için sağladığı bilgileri doğruladı.

Grusch, hükümetin hesap verebilirliğini halkın bilinçlendirilmesi yoluyla ilerletmek için 7 Nisan 2023’te hükümetten ayrıldığını söyledi. İstihbarat çevrelerinde iyi desteklenmeye devam ediyor ve çok sayıda kaynak onun güvenilirliğine kefil oldu.

“Geçtiğimiz seksen yıl içinde kökeni bilinmeyen tersine mühendislik teknolojilerine odaklanan karasal bir silahlanma yarışının varlığına ilişkin iddiası, tıpkı kaynağı bilinmeyen bu teknolojilerin en azından bazılarının olmayan kaynaklardan türediği konusundaki tartışmasız farkındalık gibi, temelde doğrudur. -insan zekası,” dedi UAP Görev Gücü’nde Grusch ile birlikte çalışan emekli Ordu Albayı Karl Nell.

2022 performans değerlendirmesinde, İstihbarat, Karargah, Ordu Departmanı Genelkurmay Başkan Yardımcısı Laura A. Potter, Nell’i “mümkün olan en güçlü ahlaki pusulaya sahip bir subay” olarak tanımladı.

Grusch, Washington’daki Compass Rose Legal Group’un kıdemli ortağı ve 2011’de ABD Senatosu tarafından onaylanan İstihbarat Topluluğu’nun orijinal Genel Müfettişi Charles McCullough III tarafından temsil ediliyor. İstihbarat, James R. Clapper ve denetimlerden, teftişlerden ve soruşturmalardan sorumlu istihbarat görevlilerini denetledi.

Mayıs 2022’de McCullough, Acil Endişe(ler)in Açıklamasını yaptı; Grusch’un 2019’dan itibaren UAP Görev Gücü için çalışırken topladığı ayrıntılı bilgiler hakkında ICIG’ye Grusch adına Misilleme Şikayeti.

Bize sağlanan şikayetin sınıflandırılmamış bir versiyonu, Grusch’un UAP ile ilgili gizli bilgilerin “UAP’nin meşru Kongre gözetimini kasıtlı ve kasıtlı olarak engellemek için” istihbarat topluluğunun ” unsurları ” tarafından Kongre’den saklandığına ve/veya Kongre’den gizlendiğine dair doğrudan bilgi sahibi olduğunu belirtmektedir. Programı.” Grusch’un gizli şikayet için sunduğu tüm ifadeler yeminli olarak verildi.

Gizli olmayan şikayete göre, Temmuz 2021’de Grusch, UAP ile ilgili bilgilerin Kongre’den saklanmasına ilişkin olarak Savunma Bakanlığı Genel Müfettişine gizli bir şekilde gizli bilgiler vermişti. Kimliğinin ve tanıklık etmiş olmasının, IG’nin ofisi dışındaki Savunma Bakanlığı ve İstihbarat Topluluğu içindeki “bireylere ve/veya kuruluşlara” ifşa edildiğine inanıyordu. Bu bilginin söz konusu ofisin herhangi bir üyesi tarafından uygunsuz bir şekilde ifşa edildiğini iddia etmemiştir.

Sonuç olarak Grusch, 2021’den itibaren bu ifşaatlarla ilgili aylarca misilleme ve misillemelere maruz kaldı. Devam eden soruşturmanın bütünlüğünü korumak için bu misillemelerin ayrıntılarının gizlenmesini istedi.

İstihbarat Topluluğu Genel Müfettişi, Temmuz 2022’de şikayetini “inandırıcı ve acil” buldu. Grusch’a göre, Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines’e hemen bir özet sunuldu; Senato Seçilmiş İstihbarat Komitesi; ve House Daimi İstihbarat Seçilmiş Komitesi.

Şikayet, McCullough ve yönetici ortağı tarafından hazırlanmış ve imzalanmıştır. Grusch’un “Yukarıdaki belgenin içeriğinin bildiğim kadarıyla gerçek ve doğru olduğunu yalan yere yemin cezaları altında ciddiyetle onaylıyorum” ifadesine eklenmiş imzasıyla sona erdi.

Bir muhbir misilleme soruşturması başlatıldı ve Grusch, Kongre istihbarat komitelerinin personeli ile kapalı kapılar ardında özel oturumlarda iletişim kurmaya başladı. Grusch’a göre, soruşturmasında elde ettiği bazı bilgiler, gerekli izinlere veya uygun soruşturma makamına sahip olmadıkları için Kongre çalışanlarının önüne konulamadı.

Temsilciler Meclisi Daimi Seçilmiş İstihbarat Komitesi temsilcisi Mart ayında bize, komite üyelerinin bir şikayetin içeriği hakkında yorum yapamayacaklarını veya bir şikayetçinin kimliğini doğrulayamayacaklarını söyledi.

Grusch, “Hem sömürüyle ilgili içgörülerin alıcıları olarak hem de operasyonel nedenlerle UAP faaliyetlerini geleneksel SAP/CAP programlarına yerleştiren birden fazla ajansınız olduğunda, çeşitli gözetim yetkililerine uygun bildirimde bulunmadan bir sorununuz var demektir” dedi. Özel Erişim Programları ve Kontrollü Erişim Programları.

Grusch’un risk alma ve sesini yükseltme konusundaki istekliliği, benzer bilgilere sahip olan ve daha fazla şeffaflığa inanan diğer kişileri cesaretlendiriyor gibi görünüyor.

Ulusal Hava ve Uzay İstihbarat Merkezi’nde UAP analizinde uzmanlaşmış istihbarat subayı Jonathan Gray, burada teşkilat içinde kullandığı kimlikle tanımlanan ilk kez kamuya konuşuyor.

Merkezi Wright Patterson Hava Kuvvetleri Üssü’nde bulunan NASIC, Savunma Bakanlığı’nın yabancı hava ve uzay tehdidi analizi için birincil Hava Kuvvetleri kaynağıdır. Ajansın web sitesine göre misyonu “hava, uzay, füze ve siber tehditleri keşfetmek ve karakterize etmek” . Web sitesi, “ Merkezin güvenilir konu uzmanlarından oluşan ekibi, başka hiçbir yerde bulunmayan benzersiz toplama, kullanma ve analitik yetenekler sunuyor” diyor .

Gray, bu tür muazzam yeteneklerin yalnızca düzyazı çalışmasına havale edilmediğini söyledi. “20. yüzyılın başlarına kadar uzanan, egzotik materyallerin koordineli bir şekilde alınmasını ve incelenmesini içeren karmaşık tarihsel programların varlığı artık bir sır olarak kalmamalı” dedi. “Geri getirilen yabancı egzotik malzemelerin çoğunun sıradan bir karasal açıklaması ve kökeni var – ancak hepsi değil ve bu kategoride sıfırdan yüksek herhangi bir sayı, inkar edilemez derecede önemli bir istatistiksel yüzdeyi temsil ediyor.”

 

 

Hava Kuvvetleri , UAP ile ilgili olarak diğer kurumlara göre daha az açık sözlü olduğundan , bir Hava Kuvvetleri içinden birinin öne çıkması alışılmadık bir durumdur .

“Uzay tabanlı platformlar da dahil olmak üzere en gelişmiş sensörlerimizin geniş bir yelpazesi, bu anormal makinelerin bu dünya dışı doğasını, performansını ve tasarımını gözlemlemek ve doğru bir şekilde belirlemek için farklı kurumlar tarafından, tipik olarak üç kopya halinde kullanıldı. , daha sonra dünyevi kökenli olmadığı belirlenir,” dedi Gray.

İstihbarattan sorumlu eski Savunma Bakan Yardımcısı Mellon, Kongre üyeleri ve diğer yetkililer için UAP hakkında egzotik olarak ele geçirilen materyallere göndermeler içeren gizli brifingler düzenlenmesinde etkili olmuştur. The New York Times tarafından bildirildiği üzere, açıklanamayan nesnelerin alınması konusunda kolaylaştırdığı ilk brifing, 21 Ekim 2019’da Senato Silahlı Hizmetler Komitesi personeline ve iki gün sonra Senato İstihbarat Komitesi personeline verildi .

İstihbarattan Sorumlu Eski Savunma Bakan Yardımcısı Christopher Mellon (Kredi: C. Mellon).

Mellon, Kongre üyelerinin personeline ve Baş Müfettiş’e sağlanan bilgiler hakkında daha fazla farkındalık kazanmaları halinde, iradeleri varsa gerçeği hızla belirleyecek bir konumda olacaklarını söylüyor.

Mellon, “Bu, komiteler için benzeri görülmemiş bir gözetim sorunu, ancak Kongre’de göreve hazır liderlerimiz olduğuna inanıyorum” dedi.

NASIC’te Jonathan Gray ve ekibi için genellikle gizli brifingler sunulur. “Tarihsel örneklerle kanıtlandığı üzere, UAP’yi içeren gerçek dünya senaryolarının, bilmesi gerekenler temelinde İstihbarat Personeline sunulduğu üst düzey, sınıflandırılmış brifing materyalleri mevcuttur” dedi. “Neredeyse on yıldır bu tür brifinglerin alıcısıyım.”

MY2023 için Ulusal Savunma Yetki Yasası, Savunma Bakanı’na, Ulusal İstihbarat Direktörü ile istişare içinde, hassas bilgilerin savunma kanallarına yetkili bir şekilde bildirilmesi için ilk kez güvenli bir mekanizma oluşturma görevi verdi.

Buna ek olarak, mevzuat, şu anda ve on yıllar öncesine dayanan tanımlanamayan anormal olayları içeren “malzeme elde etme, malzeme analizi, tersine mühendislik, araştırma ve geliştirme” hakkında raporlama yapılmasını istemektedir.

Stanford Üniversitesi Patoloji Bölümü’nde Profesör ve üç yüzden fazla yayınlanmış makalesi bulunan ünlü bir mucit ve girişimci olan Dr. Garry Nolan, laboratuvarından çıkan teknolojilere dayalı yarım düzineden fazla şirket kurdu. Nolan daha önce bu teknolojilerin bazılarını egzotik malzemelerin analizine uygulamış ve bu tür malzemeleri inceleyen ilk hakemli makaleyi yayınlamıştı.

Stanford profesörü Garry Nolan (Kredi: Timothy Archibald)

Nolan, “İnsan uygarlığı, bir silikon tanesi veya germanyum kadar küçük bir şey tarafından tamamen dönüştürüldü – hesaplamanın ve hatta şimdi yapay zekanın temelini oluşturan entegre devrelerin temelini oluşturdu” dedi.

Anormal olduğu iddia edilen küçük numunelerin bile incelenmesinin insanlık için şu anda akıl almaz faydalar sağlayabileceğini söyledi. “Burada temsil edilebilecek şey, önümüzde yüzlerce teknoloji devrimi olabilir. İnsanlık için mikroişlemcinin başardıklarından daha dönüştürücü olabilir. Nasıl çalıştıklarına dair bir parça bilgiyle bile neler yapabileceğimizi hayal edin.”

Muhtemel tanıkları ifade vermeye teşvik etmek için, muhbir yasası, herhangi bir federal çalışanın, yetkili açıklama sağlayan herhangi bir kişiye karşı misillemede bulunmasını yasaklar.

Temsilci Andre Carson, “Muhbirlik, hükümetimizin kontrol ve dengesi için çok önemlidir ve hiçbir federal çalışanın misilleme korkusuyla ileri adım atma konusunda cesareti kırılmamalıdır,” dedi. Mayıs 2022’de Carson, 1968’den beri UAP ile ilgili ilk açık Kongre oturumuna başkanlık etti.

David Grusch davası, bu yeni muhbir korumaları ve bunların öne çıkmaya karar veren gelecekteki muhbirleri koruma yetenekleri açısından çok önemli bir sınava işaret ediyor.

Jonathan Gray sırların gerekli olduğunu söylüyor. “Çatlması zor bir ceviz olsa da, potansiyel teknolojik ilerlemeler, yeterince gelişmiş herhangi bir ülke tarafından insan dışı istihbarat/UAP geri kazanımlarından toplanabilir ve daha sonra asimetrik savaş yürütmek için kullanılabilir, bu nedenle, bu nedenle, bir miktar gizlilik kalmalıdır” diyor. “Ancak, insan dışı zekadan türetilen bu ileri teknolojilerin var olduğunu ya da bu teknolojilerin yere düştüğünü, çarptığını veya insanların eline geçtiğini inkar etmeye devam etmeye artık gerek yok.”

Gray, yalnızca ABD’nin diğer ulusları yaklaşık bir yüzyıldır bu gizliliği korumaya zorladığı hipotezinin, genel olarak halk arasında birincil fikir birliği olarak hüküm sürmeye devam ettiğini kaydetti. “Umudum, küresel halkı bu arkaik ve akıl almaz kavramdan caydırmak ve potansiyel olarak çok daha geniş bir tartışmanın önünü açmaktır” dedi.

Grusch, bu “seksen yıllık silahlanma yarışının” gizlilik içinde devam etmesinin tehlikeli olduğunu çünkü “dünya halkının beklenmedik, insan dışı bir istihbarat teması senaryosuna hazırlanmasını daha da engellediğini” söyledi.

Grusch, “Umarım bu açıklama sosyolojik olarak ontolojik bir şok görevi görür ve dünya uluslarının önceliklerini yeniden değerlendirmeleri için genel olarak birleştirici bir sorun sağlar” dedi.

Leslie Kean ve Ralph Blumenthal, Helene Cooper ile birlikte, 17 Aralık 2017’de The New York Times’da UAP’yi araştıran gizli bir Pentagon programının varlığını ifşa eden baş sayfa makalesinin ortak yazarlarıdır.

Tim McMillan, Micah Hanks, Craig Labadie ve Sean Munger bu makaleye katkıda bulundu.

Bu makale ve araştırma sürecimizle ilgili ek arka plan ayrıntıları  burada bulunabilir .

Kim Jong Un kararını verdi. Kuzey Kore ‘savaşa hazır olma durumunu geliştiriyor’

Kuzey Kore, “savaşa hazırlığı titizlikle iyileştirmek” için askeri tatbikatları “genişleteceğini ve yoğunlaştıracağını” söyledi. Yüksek askeri teşkilatın toplantısını izleyen Güney Kore ajansı Yonhap’tan gazetecilerin dikkati, üzerinde “Füze Genel Ofisi” yazan ve fırlatılmakta olan roket simgesi olan bir bayrağa çevrildi. Pyongyang’ın füze ve nükleer silahlarla ilgilenen ayrı bir departman oluşturmuş olması mümkündür.

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Pazartesi günü iktidardaki Kore İşçi Partisi Merkez Askeri Komisyonu’nun genişletilmiş toplantısına başkanlık etti. KCNA, “2023 için siyasi görevler ve ordunun genişleme yönüne ilişkin uzun vadeli konular hakkında derinlemesine tartışmalar yapıldı.”

Kuzey Kore haber ajansı, konu başlıkları arasında “Kore Halk Ordusu’nun devam eden durumla başa çıkmak ve savaşa hazırlığı daha titiz bir şekilde geliştirmek için muharebe operasyonlarını ve tatbikatlarını sürekli genişletme ve yoğunlaştırma meselesi” olduğunu söyledi.

Kuzey Kore yeni bir ofis mi oluşturdu? Bayraktaki roket fırlatma sembolü

Yonhap ajansı, KCNA tarafından açıklanan toplantının, Kim Jong Un’un yaklaşık 40 gün sonra ilk kez kamuoyu önüne çıkışı olduğunu vurguluyor. Güney Kore birleştirme bakanlığı, bunun muhtemelen Kuzey Kore’nin silahlı kuvvetleri içindeki birliği güçlendirmeyi amaçladığını değerlendirdi.

Gözlemciler, Pyongyang’ın Çarşamba günü Kore Halk Ordusu’nun kuruluşunun 75. yıldönümü münasebetiyle bir askeri geçit töreni düzenlemesini bekliyor.

Yonhap, KCNA tarafından yayınlanan fotoğrafların üzerinde “Füzeler Genel Ofisi” yazılı bir bayrak ve fırlatılmakta olan bir roketin sembolünü gösterdiğine de dikkat çekiyor. Kuzey Kore medyası böyle bir teşkilatın kurulduğunu bildirmedi, ancak uzmanlar Pyongyang’ın füze ve nükleer silahlarla ilgilenen ayrı bir departman oluşturmuş olabileceğini düşünüyor.

Kuzey Kore. Kim Jong Un, cephanelikte “üstel bir artış” olduğunu açıkladı

Geçen yıl, Kuzey Kore rekor sayıda füze testi gerçekleştirdi ve yaklaşık 70 balistik füze ateşledi. Kim, nükleer cephaneliğinde “üstel bir artış” sözü verdi ve gözlemciler, rejimin yakında yedinci nükleer silah testini gerçekleştireceğinden korkuyor.

Uzmanlar, Kuzey Kore’nin bu yıl provokatif eylemlerine devam etmesini bekliyor. Pyongyang, ABD-Güney Kore ortak askeri tatbikatlarının ölçeğinde bir artış duyurusuna “en güçlü yanıtı” vermekle tehdit etti. Washington, Kuzey Kore’ye karşı “genişletilmiş caydırıcılık” taahhüdünü yineledi.

Çin balonu bir tonluk bir yük içeriyordu – Pentagon İlginç Bilgiler Veriyor

  • General, şu anda yaklaşık 1,5 bin metrekarelik alanda balonun parçalarının arandığını bildirdi. metrekare
  • Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Kongre üyeleri geçen Ağustos ayında Çin’in casus balon programı hakkında bilgi aldı.” dedi.
  • Pekin, yanlışlıkla rotasından sapan araştırma, çoğunlukla meteorolojik araştırma için kullanılan sivil bir balon olduğunu savunuyor.
  • Daha önemli bilgiler Onet ana sayfasında bulunabilir.

Haber Kaynağı: https://ozgurlukicin.com/guncel-haberler/cin-balonu-bir-tonluk-bir-yuk-iceriyordu-pentagon-ilginc-bilgiler-veriyor/

General Van Herck’in brifing sırasında söylediği gibi, balon yaklaşık 60 metre yüksekliğindeydi ve “birkaç bin pound” (bir pound 0,45 kg’dır) ağırlığında bir uçak boyutunda bir yük taşıyordu. Kendi kendini imha etmek için potansiyel olarak bir patlayıcı cihaz içerebileceğini de sözlerine ekledi. Aynı zamanda insanları, sahilde bulmaları halinde düşen balonun enkazının bulunduğu kısma yaklaşmamaları konusunda uyardı.

General, şu anda yaklaşık 1,5 bin metrekarelik alanda balonun parçalarının arandığını bildirdi . Okyanus yüzeyinde kalan parçaların çoğunun zaten toplandığını ve arama çalışmalarının şu anda su altında kalan kalıntılara odaklandığını sözlerine ekledi.

Metnin geri kalanı videonun altındadır.

Van Herck, ABD’nin önceki yönetim sırasında gerçekleşen önceki üç Çin balon uçuşunu tespit etmesinin zaman aldığını itiraf etti. Balon bu kez istihbarat teşkilatlarından alınan bilgiler sayesinde tespit edildi. ABD’nin bu balonları tespit etmedeki eksiklikleri nasıl gidereceğini düşünmek zorunda kalacağını da sözlerine ekledi.

NORTHCOM başkanı, cismin Alaska üzerinden ABD hava sahasına girdikten kısa bir süre sonra neden düşürülmediği sorulduğunda, cismi incelemek için yeterli zamanı olmadığını açıkladı. General, “Düşmanca bir niyet göstermediği için hemen harekete geçemedim” dedi.

Balon nihayet bir F-22’den fırlatılan bir AIM-9X roketi tarafından Güney Carolina kıyılarında Atlantik Okyanusu’nun üzerine indirildi . En son Amerikan savaş uçağı ile düşürülen ilk hava nesnesiydi.

Beyaz Saray: Kongre geçen yıl Çin’in casus balon programı hakkında bilgilendirildi

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Kongre üyeleri geçen Ağustos ayında Çin’in casus balon programı hakkında bilgi aldı.” dedi.

Jean-Pierre’in günlük basın brifinginde söylediği gibi, Beyaz Saray, Çin’in ABD toprakları üzerinde önceki en az dört keşif balonu uçuşundan haberdardır – üçü önceki yönetim sırasında ve biri iktidar değişikliğinden hemen sonra. Ancak, ancak olaydan sonra keşfedildiler.

Jean-Pierre, yönetimin konuyu Kongre üyelerine geçen yıl Ağustos ayında bildirdiğini söyledi. Ayrıca eski Donald Trump yönetimi yetkililerine bilgi vermeye hazır olduğunu ifade etti. Balon uçuşlarının uzun süredir devam eden bir Çin programının parçası olduğunu da sözlerine ekledi.

Başkanın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan’ın daha önce söylediği gibi, bu kez Çin balonunun tespit edilmesi, Başkan Biden’ın ABD hava sahasının izlenmesini artırma emrinin sonucuydu.

Çin reddediyor. Balonun sivil olduğunu iddia ediyorlar

Pekin, yanlışlıkla rotasından sapan araştırma, çoğunlukla meteorolojik araştırma için kullanılan sivil bir balon olduğunu savunuyor. ÇHC yetkilileri, ABD hava sahasının ihlalinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve balonun düşürülmesini aşırı tepki olarak değerlendirdi. Latin Amerika üzerinde tespit edilen benzer bir başka balonun da Çin olduğunu kabul ettiler .

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsünün açıklamalarıyla ilgili gazeteciler tarafından sorulduğunda , “Meşru haklarımızı ve çıkarlarımızı kararlılıkla koruyacağız ” dedi . John Kirby, düşürülen balonun bir kısmını Pekin’e teslim etme planlarından haberi olmadığını söyledi.

Bu arada Japon yetkililer Pazartesi günü, 2020 ve 2021’de ülke genelinde balona benzeyen uçan nesnelerin görüldüğünü doğruladı. Kyodo haber ajansının bildirdiğine göre, hükümet ABD üzerinde düşürüldüğü iddia edilen casus balonuyla bir ilgileri olup olmadığını belirlemeye çalışıyor.

Bir casus balonun olasılıkları nelerdir?

ABD’li yetkililer, özellikle rotası üzerindeki alanlar muhtemelen zaten Çin casus uyduları tarafından izleniyor olduğundan, balonun oluşturduğu tehdidi düşük olarak değerlendirdi. Ancak yetkililer, balonun uydular dışındaki açılardan fotoğraf çekebileceğine inanıyor.

Amerikan casus balonlarının üreticileri, cihazlarının yalnızca fotoğraf çekmekle kalmayıp, aynı zamanda iletişimi engelleyebileceğini ve ayrıca hücresel sinyallerin, dronların ve diğer askeri teçhizatın menzilini genişletebileceğini iddia ediyor. Bloomberg’in haberine göre uzmanlara göre Çin balonları da benzer yeteneklere sahip.

ABD hükümeti, Çin balonunun iddiaya göre casusluk yaptığı yeri açıklamayı reddetti. Reuters’e göre, 150 kıtalararası balistik füze silosuna ev sahipliği yapan Montana’daki Malmstrom Hava Kuvvetleri Üssü ve ABD Stratejik Komutanlığı’na (USSTRATCOM) ev sahipliği yapan Nebraska’daki Offutt Hava Kuvvetleri Üssü yakınlarında hareket ediyor gibi görünüyor. Ayrıca B-2 hayalet bombardıman uçaklarının faaliyet gösterdiği Missouri’deki Whiteman Hava Kuvvetleri Üssü üzerinden uçması planlanmıştı.

ABD’de Yüksek Enflasyona Sahip Şehirler

Kükreyen enflasyon, bu yıl ekonomiyi boğdu ve tüketici fiyatları Ekim ayında ulusal düzeyde %7,7 arttı.

Şiddetli enflasyon , Ekim ayına kadar geçen 12 ayda tüketici fiyatlarının %7,7 artmasıyla bu yıl ekonominin 1 numaralı sorunu oldu.

Bakkalda, benzin istasyonunda ve özellikle kiranızı öderken veya yeni bir ev almaya çalışırken bunu muhtemelen siz de fark etmişsinizdir.

Enflasyona neyin sebep olduğuna gelince, Rochester Institute of Technology’de Ekonomi profesörü Amitrajeet Batabyal, enflasyonla ilgili bir WalletHub araştırmasında , “Ana faktör, ABD ekonomisindeki tüm mallar için arzı aşan taleptir” dedi . WalletHub bir kişisel finans sitesidir.

“Bu artan talebe, kısmen Sam Amca’nın, aksi takdirde ciddi mali sıkıntı içinde olacak Amerikalılara yardım etmek için büyük teşvik fonları sağlaması neden oldu” dedi.

Hükümet, covid darbesini hafifletmeye yardımcı olmak için hane halklarına ve diğerlerine 5 trilyon dolar harcadı.

“Daha fazla paranın mevcudiyeti, tüketimi veya talebi artırdı ve arz, artan talebe ayak uyduramadı. Batabyal, uluslararası tedarik zinciri kesintileri gibi başka faktörlerin de olduğunu söyledi.

Yumuşak İniş veya Durgunluk

Peki enflasyondaki yükseliş ekonomi için ne anlama geliyor?

New York Şehir Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Merih Üctum, ” İlkbaharda Merkez Bankası yumuşak inişten bahsediyordu , bu da durgunluk olmadan veya ekonomik faaliyette küçük bir yavaşlama olmadan enflasyon oranını düşürmek anlamına geliyor ” dedi.

“İnatçı enflasyon rakamları karşısında, Fed başkanı Powell şimdi gerekirse ekonomiyi resesyona sokmaktan bahsediyor. Analistler genel olarak arz şoklarının yakında hafifleyeceğine ve talebin yumuşayacağına inanıyor.”

Üctum, durumun böyle olduğu kanıtlanırsa, “muhtemelen hafif bir durgunluk yaşayacağız” dedi. “Ancak enflasyon %5-6’nın üzerinde kalırsa yüksek oranlar devam edecek ve büyük olasılıkla sert bir inişe, yani daha ciddi bir resesyona yol açacaktır.”

Şimdiye kadar Fed, Mart ayından bu yana faiz oranlarını 3,75 puan artırdı ve gecelik bankalararası kredilerdeki federal fon oranını %3,75 ila %4’e çıkardı.

Enflasyon En Kötü Nerede?

22 büyük metropol bölgesini inceleyen WalletHub, enflasyonun en yüksek olduğu bölgelerin bir listesini çıkardı. Şehirleri, son aydaki tüketici fiyat enflasyonu ile iki ay önceki ve bir yıl önceki tüketici fiyatlarının bir kombinasyonuna göre sıraladı.

En yüksek enflasyona sahip iller ise şöyle:

1. Phoenix-Mesa-Scottsdale, toplam puan: 100

2. Miami-Fort Lauderdale-West Palm Beach: 79,24

3. Detroit-Warren-Dearborn: 77.62

4. Seattle-Tacoma-Bellevue: 76.78

5. Demirleme: 73.91.

En düşük enflasyona sahip iller ise şöyle:

22. Houston-The Woodlands-Sugar Land: 31.41

21. Washington, DC-Arlington, Va.-İskenderiye, Va.: 36.86

20. Denver-Aurora-Lakewood: 41.82

19. Aziz Louis: 46.43

18. New York-Newark-Jersey City: 47.29.

Ekim’deki %7,7’lik enflasyon, Eylül’deki %8,2’den düşüşü temsil ederken, “merkez bankaları ve diğer pek çok tahminci, enflasyonun sürekli yüksek olma riskini hafife alıyor olabilir.

Seçkin araştırma şirketi Oxford Economics’te ekonomist olan Jamie Thompson, bir yorumda enflasyon,” diye yazdı .

“Görüşümüz enflasyonun gelecek yıl gerileyeceği yönünde olsa da, daha kademeli bir yavaşlama riskinin altını çizen kanıtlarla birlikte görünüm oldukça belirsiz.”

OPEC Kesinti Düşünürken Petrol Fiyatları Yükseliyor

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve müttefikleri bu hafta bir araya geldi ve bildirildiğine göre zayıf bir pazar olarak değerlendirdiği sorunu çözmek için günde bir milyon varilin üzerinde üretim kesintisi yapacak. Bu, petrol  kartelinin  COVID-19 pandemisinin başlangıcından bu yana yaptığı en büyük hamleyi işaret ediyor.

Petrol fiyatları son çeyrekte yaklaşık %23 düştü. Brent ham petrolü geçen hafta varil başına 87.96$’a düştü ve hafif tatlı ham petrolün varil başına 82.87$’a düştü. Yavaşlayan küresel ekonomi fiyatlar üzerinde baskı oluşturduğundan bu, 2020’den bu yana en hızlı düşüş oldu.

ABD, OPEC’i gaz fiyatlarını düşürmek için daha fazla petrol pompalamaya çağırdı, ancak kartel yaz boyunca üretim kesintilerini hızlandırıyor.

Göz önünde bulundurulan diğer seçenekler arasında günde 500.000 varil veya günde 1,5 milyon varile kadar daha küçük bir azalma yer alabilir. Batı’nın enerji yaptırımlarından etkilenen Rusya’nın  1 milyon varilden fazla kesinti için bastırdığı bildiriliyor.

Kartel Çarşamba günü Viyana’da yüz yüze görüşecek. Bu, 2020’de COVID-19 pandemisinin ortaya çıkmasından bu yana OPEC delegelerinin ilk yüz yüze toplantısı olacak.

” OPEC ve OPEC+’nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından ilkbaharda üretim artışlarını düşündüklerini düşünürsek, altı ay ne fark eder . fiyatları artırmak için üretim kesintileri. SPDR S&P Petrol ve Gaz ve Arama ETF’si ( XOP ) geçen ay %12 düştü,” dedi Investopedia’nın Genel Yayın Yönetmeni Caleb Silver.

Kolombiya 1. Bölüm Gezimiz Başlıyor

YIL 2018 YOLCULUK BAŞLIYOR…

Tarifeli seferler ile direk İstanbul’dan Bogota’ya yaklaşık 14 saat süren bir yolculuk yaptım. Çok yorgun ve yüküm yaklaşık 35 kilo olduğu için 30.000 mil ödeyip (10 dolar) taxi almayı tercih ettim. Normalde otobüs tercih ederim, çünkü şehri yavaş yavaş dura kalka gittmek yerel halkla iç içe olmak tanıma ve görme açısından çok hoşuma gidiyor.

Neyse ki aylar öncesinden ayırttığım otelime check in yapıp odama yerleştikten sonra kendimi Bogota sokaklarına attım. Otelim tam merkezde idi. 5 gece 6 gün için 412 TL ödemiştim.

BOGOTA KEŞFİ BAŞLIYOR

Otelden çıkıp 100 mt. yürüdükten sonra bit pazarı diye tabir ettiğimiz pazarla karşılaştım. Biraz içini turladıktan sonra Plaza De Bolivar olarak bilinen İstanbul’un İstiklal Caddesini bire bir andıran caddeye çıktım. Ciddi anlamda yetenekli bir halka sahip Bogota, el sanatları, görsel şovları, dansları, ressamlar, grafiti yapan kişiler, sokak ortasında oynayan insanlar saymakla bitmez.

Başkent Bogata. Beni fazlası ile şaşırtmıştı. Açıkca söylemem gerekirse bu kadarını beklemiyordum. Şehircilik Sistemleri çok iyi işliyordu. Gerek ulaşım, (Tren,otobüs,minübüs,metro) açısından, gerekse turistik hizmetler açısından son derece gelişmiş ve profesyoneller. İnsanları son derece cana yakın ve yardım severler.
Benim en çok dikkat ettiğim konulardan biri gittiğim ülkelerde dükkan veya mekan sahiplerinin turistlere olan davranışlarıdır. Satış yapmak adına binbir şekle giren bunaltıcı satış taktikleri uygulayan esnaf beni fazlası ile iğreti eder. Bogota’da böyle birseye hiç rastlamadım.

Bir diğer güzellik ise Şehrin çoğu yeri yeşil alan ve parklara ayrılmıştı. Hal Böyle olunca da zıplayıp atlayan evcil hayvanlar, birbiri ile oynayan küçük çocuklar, elele oturan çiftler ve etraftan gelen latin müzikler şehre ayrı bir hava katıyor.

Şimdi bahsedeceğim konu, sanırım dünya sıralamasında ya başı çekiyordur yada ilk beşin içindedir. Bogota’da her 10 kişiden 5 veya 6’nin evcil hayvan var. Bazıları bir tasmada 3, bazıları ise 4-5 köpekle geziyor. İşportacının bile kaniş köpeği var 🙂 Köpek sevgisi maximum derecede.

Dikkatimi çeken ve gıpte ettiğim bir diğer konu ise yaşlısından gencine, zengininden fakirine, çirkininden güzeline herkes el ele ve sarmaş dolaş geziyor. Mutluluk, mutluluk, mutluluk…

Şehirde haddinden fazla polis var. Neredeyse her sokağa iki polis düşüyor. Bu bazen insana kendini güvende hissettirsede bazende neden acaba dedirtebiliyor. Dünyanın bir çok ülkesinde polisler genelde somurtkan ve mesafelidir. Bogata’da ise tam tersine. Polislerle Fotoğraf çektirebiliyorsunuz sohbet edebiliyorsunuz,yardım istediğinizde sonuna kadar yardım alabiliyorsunuz. Çözüm odaklılar.
Avrupanın çoğu yerinde sorunsuz ve hızlı internet bulamazken, Bogota’da sokaklarda ve parklarda yer alan wifi ağlarından internete çok hızlı ve rahat girilebiliyor.
Hata! Dosya adı belirtilmemiş.

YEME İÇME

Ben bu tarz gezilerimde sağlık sorunu yada mide sorunu yaşamamak için genelde restaurantları, cafeleri tercih ederim yada süper market gibi yerlerden alışverişimi kendim yaparım. Sokak satıcılarından açık olan gıdaları almam. Buzlu içecekler içmem.
Sokak satıcılarından gözümün önünde kabuğunu soyabileceğim meyve tarzı seyler yiyebilirim.

Bogata da canınız ne isterse onu yeme şansınız var. İtalyan, Çin, Hint, deniz mahsulleri, et, tavuk, bilindik markaların fastfoodları, yerel yemekler her damak tadına ve keseye uygun yemekler bulabilirsiniz.

İyi restaurantlarda yemek yemek istiyorsanız Chapinero bölgesinde bir çok tarz sizleri bekliyor olacak.

Ben genelde fastfood ve steak tarzı şeyler yedim.
Her köşe başında çok sık rastlayacağınız,yerel halkın aşırı talep gösterdiği hatta kuyruklar oluşturduğu,yapımı bizim Lokmaya benzeyen hamur işi tatsız tuzsuz Bunuelo adında hamurdan yapılan bir ürünleri var. Ben denedim tek ısırıkta geri bıraktım. Denemeyin derim.

Lokal sokaklarda çok güzel et yapan dükkanlar var. Çok büyük odun ateşlerinin üzerinde kendi kurdukları demirden mangalların üzerinde etler pişiyor ve yanında patates pilav ve soslar eşiliğinde sunuyorlar. Kesinlikle denemelisiniz.
Bu arada Şehirden ayrılacağım son gün içtiğim domates çorbasını daha önce hiç bir yerde içmemiştim. Lezzeti hala hafızamda 🙂

GECE HAYATI

Kolombiya’nın en fazla ve en büyük üniversitelerinin burada olmasından dolayı genç nüfus oldukça fazla. Durum böyle oluncada eğlence hayatı bir hayli hızlı oluyor. 24 saat eğlenceli bir şehir Bogota.

İyi mekanlar için Chapinero ve Cundinamarca bölgesini tercih etmelisiniz. Bölge olarak güvenli ve kalitelidir.

Fiyatlar çok aşırı değildir. Siz yinede menüye bakmadan pazarlık yapmadan geceye başlamayın derim.

Birisi içki ikram ederse kabul etmeyin. Vakit geçirebileceğiniz güvenilir mekanlardır.
The True ColombianExperience
Bogota PubCrawl
Theatron
RedRoom
La Negar
4.40 Music Hall

GÜVENLİK

Bogota’da çok fazla evsiz ve dilenci vardır. Bunlar ara sıra yanınıza yaklaşır birseyler söylerler. Ya elinizle hayır der gibi bir işaret yapın, yada hiç aldırmadan yolunuza devam edin.

İlginç gelenlerin, yada hoşunuza gidenlerin fotoğrafını çekecekseniz mutlaka sonunda onlara bir kaç peso verin. Sokak satıcılarının bile resmini çektiğinizde onlar bile para bekliyor. Bu tarz ülkelerde bu işin kuralı bu.

Arabayla yada taksiyle gidiyorsanız mutlaka kapılarınız kilitli olsun ve camınız tam acık olmasın. Şöferün yanında oturuyorsanız cep telefonunuzu sağ elinizde tutmayın, yada cam açıkken bacaklarınızın arasında, yada kucağınızda eşya para cihaz vb şeyler tutmayın. Kırmızı ışıklarda dururken camdan içeri elini uzatıp hırsızlık yapan guruplar var.
Akşam saatlerinde çok ara ve ıssız sokakları tercih etmedikçe başınıza birsey gelmez

MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

Bana göre Bogota’da mutlak görmeniz gereken beş tane yer var.

PLAZA DE BOLİVAR

İstiklal caddesinin birebir aynısı olan bu uzun caddede sağlı sollu dükkanlar, sokak sanatçıları, sokaksatıcıları, ressamlar, satranç oynayan kişiler ve fazlası ile polis görebilirsiniz.

Caddenin sonuna doğru yürüdüğünüzde kendinizi Plaza De Bolivar meydanında bulacaksınız. Bu meydanda tarihi bir Katedral ve Parlemento binasını görüceksiniz.
Meydan da yer alan sokak sanatçıları, satıcılar, koşuşturan çocuklar, çalgıcılar ilk başta sizi şaşırtsada kısa bir süre sonra kendinizi buraya ait hissediyorsunuz. Meydanda bulunan kuşlara yem atmayı ihmal etmeyin.

LA CANDELARİA

Şehir merkezinde bulunan La Candelaria Bogata’nın yerli halkının yaşadığı restaurantların, barların, irili ufaklı dükkanların ve hostellerin yer aldığı renkli renkli yapılardan oluşan, duvarları grafitiler ile dolu meşhur bölgesidir.
Bu sokakta yer alan evler ve dükkanlar bana ciddi anlamda Küba’dayım hissini vermişti. Bu bölge gündüz son derece güvenlidir. Geceleri çok içerlere girmezseniz çok bir sorun yaşamazsınız.

CERRO DE MONSERRATE

Şehir merkezinden Plaza De Bolivar dan 15- 20 dakikalık yürüme mesafesindedir. İsterseniz taxi veya dolmuşlada gidebilirsiniz. Fotoğraflamayı ve gezerek gitmeyi sevdiğim için ben yürümeyi tercih ettim.

Oyulan kayaların içinden, yeşillikler eşliğinde zirveye tırmanan tavanı camdan oluşan raylı bir teleferik ile, mükemmel bir manzaraya adım atmış olacaksınız.
İçinde dört tane restaurantı, kilisesi, cafeleri ile tüm Bogota’yı ayaklarınızın altına alacağınız bir yer burası. İçindeki bazı restaurantlar rezervasyonsuz müşteri kabul etmemektedir.

Buraya yarım gününüzü ayırmanız gerekmektedir ve buna fazlası ile değecektir.

CATEDRAL DE SAL

Zipaquira bölgesinde yer alan Tuz Katedrali Bogotaya 60 KM uzaklıkta . Özel araç veya taksi ile 1 saatte buraya ulaşabiliyorsunuz.

Ben yurtdışında geze geze göre göre yerel halkla iç içe seyahat etmeyi sevdiğim için B74 otobüsüne binip Porte Norte de inip, oradanda 5000 Mil ödeyip Zipaquira minubüsune bindim ve son durakda inip 15 dakikalık bir yürüyüş ile Katedrale ulaştım.
Tuz Katedraline girdiğimde inanılmaz bir manzara ile karşılaştım. Bugüne kadar bir çok mağara ve benzeri yapılar görmüştüm ama bu seferki cidden çok farklıydı. Burayı daha fazla anlatmak istemiyorum. Mutlaka gidin ve görün, görün ve görün diyorum..
Zaten Katedralin bulunduğu Zipaquira bölgesi başlı başına gezilecek, hatta 1-2 gece konaklama yapılacak bir bölge. İrili ufaklı mağazaları, restaurantları, cafeleri, sokakları ve muhteşem tasarımları olan evleri ile başlı başına mükemmel bir yer.

LAGUNA DA GUATAVİTA

Bogota’ya 80 KM uzaklıkda olan Guatavita’ya B74 otobüsüne binip Portal Nortede inip 8000 mil karşılığında Guatape dolmuşları ile ulaşabilirsiniz. Dünyanın en şirin kasabaları sıralamasında ilk ona girebilecek bir yer. Bu kadar şirin, bu kadar derli toplu bir kasaba olamaz. Sadece fotoğraf çekmek için 2 satten fazlasını buraya ayırmanız gerekebilir.

Burayı bir tık daha farklı yapan durum ise merkeze 30 dakikalık mesafede yer alan 20 hektar alan içindeki Laguna De Guatavita botanik parkı.
18 dolar karşılığında gidiş – dönüş olarak taksi ile anlaşıp doğa harikası yollaradan bu parka ulaşabilyorsunuz.

6 dolar giriş ücreti vererek kendinizi Allahım nereye geldim dediğiniz bir ortama bırakıyorsunuz. Rehber eşliğinde yada kendi başınıza birbirinden ilginç bitkiler, ağaçlar, kuşlar ve yapılar ile yeşillikler içinde yukarıya doğru tırmanıyorsunuz.
3200 metre yüksekliğe ulaştığınızda yeşilliklerin için de volkanik bir gölet size buradayım diyor. Asıl olay bu zaten 1 km çapında yeşillikler içinde bakıp doyamayacağınız bir görsel şölen doğa harikasına saatlerce bakakalıyorsunuz.

Yukarı çıkarken yanınıza mutlaka su alın ve tuvalet ihtiyacınızı ilk girişde yer alan tuvaletlerde karşılayın çünkü yol boyunca ne bir su ihtiyacı, nede tuvalet ihtiyacınızı karşılayacak bir yer bulamayacaksınız.

Guatapeyide bitirdikten sonra akşam trafiğine kaldığım için 3,5 saat süren dolmuş yolculuğu ile otelime geldim. Unutmayın Bogota’da 5 ile 8 arası ciddi trafik oluyor. Planlamanızı ona göre yapın.

6 günlük dolu dolu gecen araya birde sonradan müzeye dönüştürülmüş olan Simon Bolivar evini sıkıştırdığım Bogota maceram burada sona eriyordu.

25.000 mile ( 9 dolar) anlaştığım bir taxi ile 50 dakika sürecek olan Medellin uçuşu için Hava alanına doğru yola çıktım. Biletimi daha önceden almıştım ve Türk parası ile 190 TL civarın da idi.

Joseph Biden, Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi üyeliğini destekliyor

ABD Başkanı Joseph Biden, reformlar gerçekleşirse Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi’ne daimi üyeliğini destekleyeceğini söyledi.

NHK’nin bildirdiğine göre, açıklama Başkan’dan Japonya Başbakanı Fumio Kishida ile yaptığı görüşme sırasında geldi.

İki lider, Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere BM’deki reformların önemini vurguladı.

BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi bulunduğunu belirtmek gerekir: Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Büyük Britanya, Fransa ve Çin.

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı: “Rusya’nın kayıpları 29.200’e ulaştı”

Rus Silahlı Kuvvetlerinin Ukrayna’da şimdiye kadar kaybettiği asker ve teçhizat sayısı açıklandı.

Açıklama , Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı’ndan geldi.

Çatışma sonucunda 29.200 Rus askeri etkisiz hale getirildi.

Ayrıca saldıran tarafta 1.293 tank, 3.166 zırhlı muharebe aracı, 604 topçu sistemi, 204 RYAS (roketatar), 93 hava savunma sistemi, 204 askeri uçak, 170 helikopter, 110 seyir füzesi, 2.206 araç ve motorlu araç, 13 gemi bulunuyor. / tekneler, 476 dron ve 43 özel ekipman imha edildi.

Rusya, Şubat 2014’te Kırım Özerk Cumhuriyeti’ni ilhak etti. Bundan sonra Ukrayna’nın Donbas bölgesinde askeri operasyonlar başlattı. Sonuç olarak, Donetsk ve Luhansk bölgelerinin çoğu ayrılıkçıların kontrolüne girdi. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ile Rus destekli Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerinden militanlar arasında çatışma çıktı. Moskova, çatışmalara katıldığını yalanladı.

Ardından 2020 yılının sonundan itibaren Ukrayna ile Rusya arasındaki ilişkiler daha da gerginleşti ve Donbas’ta temas hattında ateşkes ihlalleri düzenli hale geldi. Ukrayna’nın ABD liderliğindeki müttefikleri, Kiev’e askeri ve mali açıdan yardım etseler bile çatışmaya doğrudan müdahale etmeyeceklerini söylediler.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 21 Şubat 2022’de ulusa hitaben yaptığı konuşmada, Ukrayna’nın Donbas bölgesinde oluşturulan iki sözde cumhuriyeti tanıdığını söyledi. Bu konuda bir kararname imzaladı.

24 Şubat 2022’de Rus Silahlı Kuvvetleri, Ukrayna’nın “ulusallaşmasını ve silahsızlandırılmasını” (Nazi unsurlarının temizlenmesi ve silahsızlandırılması) sağlamak için doğu, güney (Kırım) ve kuzeyden (Beyaz Rusya) ülkeye girdi. Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerinin “toprak bütünlüğü” saldırmaya başladı. Rusya’daki sözde “özel askeri operasyon” şimdiye kadar Kherson ve Melitopol dahil olmak üzere bir dizi Ukrayna şehrini işgal etti. Binlerce sivil öldürüldü ve milyonlarca insan yerinden edildi. Savaşın ilk günlerinden itibaren Batı, Rusya’ya en sert ekonomik yaptırımları uyguladı. Sonuç olarak, ülkenin ulusal para birimi olan ruble çöküyor. İlk kez bu yaptırımlar insani alanı etkiledi.

Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi (Lahey), Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığıyla bağlantılı olarak insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili soruşturma başlattı.

Dünyanın En Yaşanabilir ve En Güzel Şehirleri

Dünyanın en yaşanabilir ve güzel şehirleri başlığı taşıyan listeler farklı farklı kaynaklarda sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bunlardan bazılarında Türkiye‘den de şehirler görüyoruz ama nedense pek inanasımız gelmiyor bu duruma. Güvenilir ve gerçekçi bir liste de 2015 yılı sonunda İngiltere‘de yayınlanan Monocle dergisi tarafından hazırlandı.

Monocle dergisinin yayınladığı dünyanın en yaşanabilir şehirleri endeksi (The Most Liveable Cities Index) listesinde yer alan 25 şehir; yaşam kalitesi gözetilerek belirlenmiş. Sıralamayı oluşturan yaşam kalite endeksiyse güvenlik, suç oranı, ekonomik veriler, ulaşım, iklim, çevre duyarlılığı, şehir mimarisi ve planlaması, sağlık sistemi, uluslararası bağlantılar, iş dünyasına erişim, insan hakları ve özgürlükler gibi kriterler değerlendirilerek hesaplanmış.

Bu 25 şehrin birçoğu sadece yaşanılabilirlik açısından değil, tatil keyfi açısından da yüksek potansiyele sahip. Dolayısıyla tatil için bu şehirlerin hangisini seçerseniz seçin harika zaman geçirebilirsiniz.

İşte dünyanın en yaşanılabilir ve güzel şehirleri:

  1. PORTLAND – ABD

Oregon Eyaleti’nde yer alan Portland ABD’nin incisi gibi.

PortlandABD‘nin Oregon eyaletinde yer alan en büyük şehir. Dört mevsim boyunca yağış alan şehrin dört bir yanı yeşilliklerle dolu ve gerek şehir yönetiminde gerekse şehir halkında çevre duyarlılığı çok yüksek. Gül yetiştiriciliğine ayrı bir önem veriliyor ve her sene Gül Festivali (Rose Fest) düzenleniyor. Portland’ın, daha doğrusu Oregon eyaletinin, en ilginç özelliklerinden biri tüketim vergisinin olmaması. Nüfusun yaklaşık 600.000 olduğu Portland’da yaşam standartları da bir hayli yüksek.

  1. BARCELONA – İSPANYA

Barcelona’nın işlek limanı şehrin köklü geçmişini yansıtan izler taşıyor.

İspanya‘nın ikinci büyük şehri Barselona / BarcelonaKatalonya Özerk Bölgesi‘nin göbeğinde yer alıyor ve ülkenin Akdeniz kıyısındaki en önemli limanı ve ticaret merkezi konumunda. Kendine özgü kültürüyle farklılaşan şehir, modernist bir bakış açısıyla düzenli ve uyumlu şekilde planlanmış ve inşa edilmiş. Yumuşak Akdeniz ikliminin hakim olduğu Barselona 5 milyona varan nüfusuyla Avrupa‘nın 6. büyük metropolü olarak gösteriliyor.

  1. OSLO – NORVEÇ

Oslo’da beton yapılar doğal yaşam alanlarıyla iç içe olduğundan şehir yaşantısı boğuculuktan uzak.

Norveç‘in başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri olan Oslo, dünyanın en pahalı şehirleri arasında gösteriliyor. Dünya küresinin kuzeyinde yer almasına karşın, Atlas Okyanusu‘ndan gelen Golfstrim sıcak su akıntısının etkisiyle nemli ve ılık bir iklime sahip. Bu da şehri Norveç ekonomisinin beşiği haline getirmeye yetiyor. Oslo pek çok araştırmaya göre Avrupa‘nın yaşam kalitesi ve standartları en yüksek ilk üç şehrinden biri.

  1. CENEVRE – İSVİÇRE

Son dönemlerde CERN deneyleriyle ünlenen Cenevre, Avrupa’nın önemli şehirlerinden biri.

İsviçre‘nin Zürih şehrinden sonraki en yüksek nüfuslu ikinci şehri olan Cenevre aynı zamanda Cenevre Kantonu‘na da başkentlik ediyor. Nüfusunun yarısına yakını yabancılardan oluşan tam anlamıyla küresel bir şehir Cenevre. CERN yüksek enerji fiziği laboratuvarına, Birleşmiş Milletler‘in Avrupa‘daki merkezine, Dünya Sağlık Örgütü‘ne (WHO) ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi‘nin merkezine ev sahipliği yaptığı yetmezmiş gibi, küresel bir finans merkezi olma özelliği de taşıyor.

  1. HAMBURG – ALMANYA

Hamburg, Avrupa’nın en büyük ikinci limanına sahip.

Almanya‘nın ikinci büyük şehri olan Hamburg, aynı zamanda Avrupa Birliği‘ndeki en büyük 6. metropoldür. Almanya’nın dünyaya açılan kapısı olarak da gösterilen şehir, Almanya’nın en büyük limanına sahip. Rotterdam‘ın ardından Avrupa’nın en büyük ikinci limanına sahip olan Hamburg, bu açıdan dünyada da 9. sırada yer alıyor. Ticaret ve hizmet sektörüyle Almanya’nın en büyük sanayi şehirlerinden biri; havacılık sektöründe ve uçak üretiminde dünyanın en büyük 3. şehri konumunda. Kimya, makina, gemi inşaat ve bankacılık sektörleri de şehir ekonomisinde önemli bir paya sahip. Elbette halk da şehrin bu ekonomik büyüklüğünden nasibini almış, 2013’te kişi başına düşen ulusal gelir 53.600€ gibi olağanüstü bir seviyeye ulaşmış.

  1. AMSTERDAM – HOLLANDA

Amsterdam Avrupa’nın en çok turist alan şehirlerinden biri, çünkü olağanüstü güzel!

Hollanda‘nın başkenti Amsterdam 17. yüzyıldan kalma yapılarıyla, Avrupa‘daki en köklü kent dokularından birini barındırır. Bu tarihi yapılar merkezde yer alan Dam Meydanı‘nı (Dam Square) çevreleyen iç içe geçmiş ay biçimindeki kanallarla birlikte şehrin karakteristiğini oluşturur. Bisikletler şehri olarak nam salan Amsterdam, şehir planlamacılığı ve belediyecilik açısından adeta ders niteliğindedir. Avrupa’nın en çok ziyaret edilen 5. şehri olan Amsterdam her yıl 4 milyondan fazla turist alır. Amsterdam Havalimanı (Amsterdam Airport Schiphol) Hollanda’nın en büyük, Avrupa’da 4. en büyük, dünyanın 10. en büyük; yılda 44 milyon kişiyi ağırlamasıyla da dünyanın en kalabalık 3. havalimanıdır.

  1. HONG KONG – HONG KONG

Hong Kong, Asya’nın en büyük serbest pazarı ve limanı; en işlek ticaret, endüstri ve turizm merkezi…

1 Temmuz 1997 tarihine kadar Birleşik Krallık‘a (United Kingdom) bağlı bir sömürgeyken, bu tarihten itibaren Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı özerk bir eyalet olan Hong KongHong Kong AdasıKowloon Yarımadası ve 235 kadar küçük adadan meydana gelir. Özellikle Birleşik Krallık himayesi döneminde çok iyi bir şehir planlamasıyla, modern bir şekilde inşa edilen şehir bugün dünyanın en önemli ve kalabalık metropollerinden biri; aynı zamanda Asya‘nın en büyük serbest pazarı ve limanı, en işlek ticaret, endüstri ve turizm merkezidir.

  1. LİZBON – PORTEKİZ

Avrupa’nın en renkli başkentlerinden biri olan Lizbon, tıpkı Roma ve İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş.

Portekiz’in başkenti ve en büyük şehri olan LizbonAtlantik Okyanusu kıyısında yer alır ve ılık Akdeniz iklimi etkisindedir. Lizbon’da sıcaklık kışın en soğuk zamanlarında bile nadiren 5°C altına düşer. Lizbon şehrini de içine alan Lizbon Metropolitan BölgesiAvrupa Birliği ortalamasının üzerindeki refah düzeyi ile Portekiz’in en zengin kesimidir; Portekiz Gayri Safi Milli Hasılasının %45’ini tek başına üretir. Avrupa’nın en renkli başkentlerinden birisi olan Lizbon, tıpkı Roma ve İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur.

  1. AUCKLAND – YENİ ZELANDA

Yeni Zelanda’nın “kıymetlisi” Auckland, şehir merkezinde de kırsalda kesimlerinde de yüksek yaşam standartları sunuyor.

Auckland, 1.5 milyona yaklaşan nüfusuyla, Yeni Zelanda‘nın en kalabalık şehridir. Dünyanın En Yaşanabilir Şehirleri listelerinde her zaman kendine yer bulan bu güzel şehir; Yeni Zelanda’nın ana giriş kapısı, ticaret ve endüstri merkezidir. Geniş kumsalları, limanları, alış-veriş imkânları, gece eğlenceleri ile metropolit bir şehir kültürü sunar. Rengarenk doğal yaşam alanları ile doğa ve macera tutkunları için bir cazibe merkezidir. Az bulunan pahalı ve leziz deniz yemekleri içeren Yeni Zelanda mutfağı, dünyanın en iyi ve en taze mutfakları arasındadır. Kültürel ve sanatsal etkinlikler açısından bir hayli zengin olan Auckland, aynı zamanda Avrupa‘nın en kozmopolit şehirlerinden biri.

  1. MADRİD – İSPANYA

Madrid, Avrupa’nın ruhu olan az sayıdaki şehirlerinden biri.

İspanya‘nın başkenti MadridİstanbulLondraBerlin ve Paris‘ten sonra Avrupa‘nın en en kalabalık beşinci şehri olma özelliğine sahiptir. Güncel nüfusu 4 milyondan fazla olan Madrid, zengin tarihi varlıklarının yanında canlı bir kültür ve sanat merkezi olarak da önem taşır. Ülke ekonomisinde ağırlık kazanarak bugünkü refah seviyesine ulaşması yakın dönemlerde gerçekleşmiş olsa da; Madrid büyük ölçüde bankacılık ve sigortacılığa dayanan ekonomisi, ulaşım ağının merkezi konumnunda bulunması ve turizm gelirleriyle çok kısa sürede dünyanın en yaşanabilir şehirleri arasına girmeyi başarmıştır.

  1. PARİS – FRANSA

Aşıklar şehri Paris sadece turistler için değil, daha yüksek standartlarda yaşamak isteyen yabancılar için de cezbedici.

Aşıklar Şehri olarak bilinen ve Işık Şehir (Ville Lumière) adıyla anılan ParisFransa‘nın dünyaca ünlü başkenti; moda sektörüyle, kendine özgü lüks yaşam tarzıyla, tarihsel, sanatsal ve kültürel zenginliğiyle, dünyanın en önemli ve aynı ölçü de popüler şehirlerinden biri. Uluslararası taşımacılığın geçiş noktalarından biri olduğundan dünya ticareti açısından da hayati bir öneme sahip.

  1. KYOTO – JAPONYA

Kyoto’nun renkli bir şehir yaşantısı var ama kırsal kesimi olağanüstü güzelliğiyle insanı büyülüyor.

KyotoJaponya‘da nüfusu yaklaşık 1,5 milyon olan tipik Japon şehirlerinden biri. Önceleri (1868’e kadar) Japon İmparatorluğu‘nun başkenti olan Kyoto, günümüzde Kyoto Bölgesi‘nin ve ayrıca Osaka-Kobe-Kyoto metropolitan bölgesinin büyük bir bölümüne başkentlik ediyor. Subtropikal iklim (savan iklimi) etkisindeki şehirde yazlar sıcak ve nemli, kışlarsa epey soğuk ve zaman zaman kar yağışlı. Şehrin önemli kültürel değerlerinden biri olan Eski Kyoto’nun Tarihi Anıtları (Historic Monuments of Ancient KyotoUNESCO‘nun Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Japonya’nın televizyon ve film endüstrisinin merkezi olan Kyoto’nun ekonomisinin bel kemiğini ise enformasyon teknolojileri ile elektronik endüstrisi oluşturuyor. NintendoKyocera ve OMRON gibi dev bilişim şirketlerinin merkezleri burada yer alıyor. Turizm, geleneksel japon el sanatları ve geleneksel Japon içkisi Sake‘nin üretimi Kyoto’nun diğer önemli gelir kaynakları.

  1. SİNGAPUR – SİNGAPUR

Singapur’un görkemli şehir manzarası her mevsim apayrı güzellikte.

Singapur CumhuriyetiMalay Yarımadası‘nın güney ucunda, ekvatorun 137 kilometre kuzeyinde yer alan bir ada devletidir. Tropikal iklime sahip olan bu şehir devletinde sıcaklık ve nem miktarı yüksektir ve bol bol yağışlar görülür. Mevsimlere göre nem, ısı ve yağış değişikliği oldukça azdır. Nüfusu 6 milyonu bulan şehir nüfusun %74’ünü Çin asıllılar, %13’ünü Malaylar, %9’unu Hint asıllılar ve gerisini de diğer azınlıklar oluşturur. Yaşam kaliteleri yüksek olan Singapurluların sağlık, sosyal ve kültür hayatları oldukça iyidir. Singapur ekonomisinin büyük bir kısmı ticarete dayanır. Bunun yanında ulaştırma, bankacılık, sigortacılık, haberleşme, tamirat ve depolama gibi hizmetlerden de önemli ölçüde gelir elde edilmektedir. Singapur’un önde gelen endüstri dallarıysa gemi yapımcılığı, petrol rafinerileri, elektronik aletler, tekstil, gıda ve kereste endüstrisidir. Turizm ülke için bir diğer önemli gelir kaynağıdır. Balıkçılık da, özellikle son zamanlarda ülke ekonomisine önemli ölçüde gelir sağlamaktadır.

  1. FUKUOKA – JAPONYA

İsmi yaygın olarak bilinmese de Fukuoka gerek Japonya’nın gerekse dünyanın en büyük şehirlerinden biri.

Japonya‘daki Kyushu adasının Fukuoka Bölgesi‘ne başkentlik eden Fukuoka, 1,5 milyonluk nüfusu ile Japonya’nın altıncı büyük şehridir. Kyushu bölgesinin ekonomik merkezi olan Fukuoka’nın en önemli gelir kaynağı hizmet sektörüdür. 2006’da Newsweek tarafından dünyanın en dinamik 10 şehrinden biri olarak gösterilmesinin sebebi Asya‘da turizm, ticaret, deniz ve hava taşımacılığı alanlarında şehrin üstlendiği rolün yükselen bir ivmeyle artıyor olmasıdır. Zengin ve rengarenk kültürel yapısıyla ilgi uyandıran Fukuoka alış-veriş olanakları, enfes yiyecekleri, kolay & rahat ulaşımı, hayranlık uyandıran müzeleri, büyüleyici yeşil alanları, temiz ve güvenli oluşuyla Dünyanın En Yaşanabilir Şehirleri arasında girmeye hak kazanmıştır.

  1. KOPENHAG – DANİMARKA

Kopenhag, Avrupa’nın şiir gibi, büyüleyici ve yüksek yaşam kalitesine sahip şehirlerinden biri.

Kopenhag, ismini København kelimesinden alır. Danca’da Koben “tüccar” ve Havn ise “liman” demektir. Yani şehrin çok eski dönemlerden beri ticaret limanı olma özelliği adına bile yansımış. 10 yy.’da bir balıkçı köyü olarak kurulan Kopenhag; bugün Danimarka‘nın sadece başkenti değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik merkezi haline gelmiştir. Kopenhag borsası Kuzey Avrupa‘nın en büyük finans merkezlerinden biridir. Aynı zamanda dünyanın en çevre dostu şehirlerinden biri olan Kopenhag, en yüksek çevre standartlarına sahiptir. Kopenhag; istikrarlı ekonomisi, zengin eğitim hizmetleri, sosyal güvenlik seviyesinin yüksekliği, modern ulaşım olanakları, sağlıklı çevresi ve daha pek çok yaşam kalitesini yükselten faktöre sahip olduğundan dünyanın en yaşanabilir şehirleri listelerinin vazgeçilmezlerinden biri haline gelmiş durumdadır.

  1. ZÜRİH – İSVİÇRE

Zürih’in tarihi ve kültürel varlıklarıyla iç içe mimarisi, çok iyi planlanmış şehir yerleşimiyle bir metropolün nasıl olması gerektiğini anlatıyor adeta.

2 milyona yaklaşan nüfusuyla İsviçre‘nin en büyük kenti olan Zürih, aynı adı taşıyan kantona da başkentlik eder. İsviçre’nin ekonomik ve kültürel merkezi olmasının yanı sıra, görece düşük nüfusuna rağmen, dünyanın en önemli ve işlek finans merkezlerinden biri. Çok sayıda finans kuruluşu ve pek çok banka devi burada konuşlanmıştır. Düşük vergi ve teşvik uygulamalarına bağlı olarak deniz aşırı şirketler merkezlerini İsviçre’de kurmayı tercih ederler. Ayrıca İsviçre’nin araştırma ve geliştirme merkezlerinin çoğu yine Zürih’te yer alır. FIFA‘nın merkezine de ev sahipliği yapan, tam anlamıyla küresel bir şehir olan Zürih; yaşam standartlarının çok yüksek oluşuyla,  Avrupa‘nın en yaşanabilir ve en zengin şehirler listelerinde her daim yer alır.

  1. MÜNİH – ALMANYA

Müthiş zenginliklere sahip Münih için Oktoberfest buzdağının sadece görünen yüzü.

Bavyera bölgesinin en büyük şehri ve başkenti olan MünihBerlin ve Hamburg‘dan sonra Almanya‘nın en büyük üçüncü şehri, Avrupa Birliği‘ninse onikinci en büyük şehridir. Almanya’nın en önemli finansal merkezlerinden biri olan ve Frankfurt‘tan sonra en yüksek kişi başına düşen ulusal gelire sahip olan Zürih, yüksek yaşam standartlarıyla birçok göçmenin kalıcı olarak yerleşmek için tercih ettiği bir şehirdir. Almanya’nın teknoloji merkezi olarak gösterilen Münih; Siemens ve BMW gibi çok uluslu dev şirketlerin genel merkezlerine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca GoogleMicrosoftIBM ve Intel gibi uluslararası firmaların Almanya ofisleri de yine Zürih’tedir. Her yıl Eylül ayının son haftası ile Ekim’in ilk haftası düzenlenen ve binlerce turistin ziyaret ettiği “Ekim Festivali” (Oktoberfest) adlı bira festivaline ev sahipliği yapar ki bu festival, dünyanın en büyük 10 festivalinden biridir.

  1. HELSİNKİ – FİNLANDİYA

Helsinki içinde olmaktan büyük mutluluk duyacağınız sevimli ve aynı zamanda yaşam standartları hayli yüksek bir şehir.

Finlandiya‘nın nüfus bakımından en kalabalık şehri ve başkenti olan Helsinki ülkenin geçiş yolu olarak konumlandığından; iş, finans, moda, sağlık, eğlence, medya ve kültürel alanlarda ülkenin nabzının attığı yerdir. RusyaEstonyaİsveç, SomaliSırbistanÇinIrak ve Almanya vatandaşları 130’dan fazla ülke vatandaşına ev sahipliği yapan Helsinki, Finlandiya’nın en fazla yabancı nüfusa sahip şehri. Ayrıca Finlandiya’daki yabancı şirketlerin de %75’i yine bu şehirde yer alıyor. Doğal olarak da Helsinki, halkına başta geniş iş olanakları ve sosyal hizmetler; sağlıklı, güvenli ve yüksek standartlarda yaşam sunarak dünyanın en yaşanabilir şehirleri arasında yerini alıyor.

  1. VANCOUVER – KANADA

Kanada’nın incisi Vancouver, geniş iş olanakları ve yüksek yaşam kalitesiyle yeni ve dört dörtlük bir hayat isteyenlere göz kırpıyor.

Kanada‘nın Britanya Kolombiyası bölgesinde yer alan VancouverBatı Kanada‘nın en büyük, ülke genelininse üçüncü büyük metropol şehridir. Farklı farklı uluslardan 5 milyon civarında insanın yaşadığı bu kozmopolit şehir; Hollywood ve New York‘un ardından Amerika‘nın üçüncü büyük film üretim merkezidir. Kanada’nın en büyük endüstri merkezi olan şehir aynı zamanda Kanada’nın en büyük ticari limanına sahiptir. Son yıllarda yazılım geliştirme, biyoteknoloji, havacılık, video oyun geliştirme, animasyon stüdyoları, televizyon ve film endüstrisi alanlarında da önemli bir merkez haline gelmiş olan Vancouver vatandaşlarına dünyada ulaşılabilmiş en yüksek standartlarda yaşama olanağı sunuyor.

  1. STOCKHOLM – İSVEÇ

“Kuzeyin Venedik’i” olarak anılan Stockholm’ün her yıl yüzbinlerce turist tarafından ziyaret ediliyor olması tesadüf değil.

İsveç‘in başkenti Stockholm, 2 milyonu aşan nüfusuyla İsveç’in en büyük şehri. Stockholm, 13. yy.dan beri İskandinavya‘nın kültür, siyaset, medya ve ekonomi merkezi olma özelliğini koruyor. Coğrafi yerleşim açısından adalara ve kanallara yayılmış olduğu için “Kuzeyin Venediği” olarak anılan Stockholm; yapıları, parkları, tarihi ve kültürel merkezleri, yeşil alanları ve eğitim merkezleriyle oldukça ileri bir Avrupa şehri. Her yıl 1 milyondan fazla turist tarafından ziyaret ediliyor olması boşuna değil.

  1. SİDNEY – AVUSTRALYA

Dünyanın en büyük doğal limanına sahip olan Sidney, hemen her açıdan hayranlık uyandırıyor.

Avustralya‘daki en eski yerleşim birimlerinden biri olan Sidney; ülkenin başkenti olmamasına rağmen başta ekonomi olmak üzere her açıdan ülkenin merkezi konumunda. Gerek Avustralya’nın gerekse Okyanusya kıtasının en kalabalık şehri olan Sidney; tarihsel ve kültürel yapıları, dünyanın en büyük doğal limanı sayılan Sidney Limanı ve hayranlık uyandıran sahilleriyle gidilebilecek en güzel turistik şehirlerden biri olarak kabul ediliyor. Haliyle turizm şehrin önemli gelir kalemlerinden biri ama finansal merkez olmasından kaynaklanan pazar ekonomisi Sidney’i farklı endekslere ve araştırmalara göre ekonomik açından en iyi durumda olan ilk 20 küresel şehir arasına sokuyor. Sidney aynı zamanda dünyanın en pahalı ama işçi ücretlerinin de en yüksek olduğu şehirlerden biri.

  1. MELBOURNE – AVUSTRALYA

Dünyanın En Yaşanabilir Şehirleri listesindeki bir diğer Avustralya şehri Melbourne rüya gibi…

Avustralya‘nın Victoria eyaletinin başkenti ve 4 milyonu aşkın nüfusuyla ülkenin ikinci en kalabalık şehri olan Melbourne; gerek Avustralya, gerek Avrupa gerekse Dünya ekonomisi açısından çok önemli bir finans merkezidir. Avustralya’nın en büyük üç şirketine ev sahipliği yapmaktadır: TelstraBHP Billiton ve National Australia BankAvustralya Ticaret KonseyiAvustralya Sendika Konseyi ve Avustralya Menkul Kıymetler Borsası‘nda işlem gören şirketlerin çoğunluğu Melbourne’da bulunmaktadır. Melbourne ayrıca 2011’de The Economist dergisinin yayınladığı Dünyanın En Yaşanabilir Şehirleri listesinde kültürel zenginlikler, iklim koşulları, asgari standartlarda yaşama maliyeti, sağlık olanakları, suç oranları ve güvenlik gibi sosyal koşullar göz önünde bulundurularak ilk sırada gösterilmiş.

  1. BERLİN – ALMANYA

Almanya’nın ve Avrupa’nın göz bebeği Berlin’de yaşamak bir ayrıcalık.

Almanya‘nın başkenti ve en büyük şehri olan Berlin aynı zamanda bir eyalet-şehir konumunda. 1961’den 1990’a kadar (Komünist) Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye ayrılmış olan şehri ikiye bölen Berlin Duvarı‘na sonradan “Utanç Duvarı” adı verildi. Duvarın yıkılmasının ardından gerek Berlin gerekse Almanya büyük bir kalkınma sürecine girdi. Bugün Berlin tüm dünya uluslarının imrendiği; kültür, politika, medya ve bilim alanlarında öncülük eden küresel dünya şehirlerinden biri. Berlin ekonomisi büyük ölçüde yüksek teknoloji temelli hizmet sektörüne dayanıyor ve nüfusun yarıya yakını bu sektörde istihdam ediliyor. Son dönemde yapılan yatırımlar şehrin geleceğinde özellikle bilişim sektörünün ağırlık kazanacağını gösteriyor. Teknoloji, elektrtonik, yazılım ve video oyunu geliştirme alanlarından elde edilen gelirlerin hızla arttığı görülüyor. Bunun yanında Berlin; ilaç endüstrisi, biyomedikal mühendislik, biyoteknoloji, inşaat, film, reklamcılık, moda, gösteri sanatları, yayımcılık ve yayıncılık alanlarında da bir hayli gelişmiş durumda. Der SpiegelDie ZeitMTV EuropeVIVAN24Deutsche WelleZDF ve RTL gibi büyük medya şirketlerinin merkezlerine ya da ofislerine ev sahipliği yapan şehir geniş iş olanaklarının yanında, yüksek yaşam standartlarıyla da dünyanın en yaşanabilir şehirleri sıralamalarında üst sıralardaki yerini korumaya devam ediyor.

  1. VİYANA – AVUSTURYA

Viyana, halkına dünyanın en yüksek refah seviyesini sunuyor.

Avusturya‘nın başkenti Viyana, ülkenin 9 şehrinden yüz ölçümü bakımından en küçüğü olmasına rağmen 2 milyonu aşan nüfusuyla en kalabalık şehri. Yüzyıllar boyu Habsburg hanedanının yerleşim yeri olan Viyana, coğrafi konumu ve çoğu imparatorluğa yıllarca başkentlik yapmış olmasından dolayı, gerek mimari gerekse kültürel açıdan Avrupa’nın en zengin şehirlerinden biri. Avusturya’nın ekonomi, kültür ve politika merkezi olan bu köklü şehir; bugün Birleşmiş Milletler‘in resmi 4 merkez temsilciliğinden birine; OPECAGİT ve Uluslararası Atom Enerjisi Örgütü gibi önemli kurum ve kuruluşların ise merkez ofislerine ev sahipliği yapıyor. Viyana; Birleşmiş Milletler (UN) tarafından 2013 yılında ortaya konan dünyanın en yüksek refahına sahip şehirleri sıralamasında da birinci olmuş.

  1. TOKYO – JAPONYA

Ve Tokyo… Dünyanın en yaşanabilir şehri!

Ve işte dünyanın en yaşanabilir şehirleri listesinin zirvesine ulaştık. Manocle dergisinin dünyanın en yaşanabilir şehri olarak gösterdiği TokyoJaponya‘nın başkenti. Kelime anlamı “Doğu’nun başkenti” olan Tokyo; 600 km²’lik yüz ölçümü, 35 milyonluk nüfusuyla dünyanın en geniş metropol şehri. 2006 yılına kadar dünyanın en pahalı şehri unvanını da koruyan Tokyo halen en pahalı şehirler arasında gösteriliyor. Bu devasa metropol, aynı zamanda büyük bir küresel finans merkezi ve dünyanın en büyük yatırım bankalarıyla sigorta şirketlerinin birkaçının merkezine ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en büyük 500 küresel şirketinden 51’i Tokyo’da. Japonya’nın ulaşım, yayımcılık, elektronik ve yayıncılık endüstrilerinin merkezi de Tokyo. TripAdvisor‘un Dünya Şehir Anketi’nin (World City Survey) tam 6 kategorisinde birinci olmuş. “Hangi kategoriler?” diye soracak olursanız sıralayalım: Halkın Yardımseverliği, Gece Hayatı, Alışveriş, Yerel Ulaşım ve Sokakların Temizliği. 2020 Yaz Olimpiyatları‘na (2020 Summer Olympics) ev sahipliği yapacak olan, hemen her açıdan dünyanın en zengin şehirlerinden biri olan Tokyo’nun dünyanın en yaşanabilir şehri olarak görülmesi kesinlikle tesadüf değil!


Altın Satıcıları – Savaş, Enflasyon Korkusu Yaratırken Talepler Çok Artmış Durumda

Altın, savaşlar ve krizler zamanlarında güvenli liman olarak asırlık rolünü oynuyor ve dünyanın her yerinden insanlar birikiyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, petrol ve gazdan buğday ve metallere kadar her şeyin fiyatını hızla artırdı. Enflasyon korkularını ateşledi ve küresel büyümeyi tehdit etti. Bu, perakende yatırımcıları Viyana ve Singapur’dan New York’a kadar her yerde, pandemi sırasında ulaşılan rekora yakın, ons başına 2.070,44 dolara yükselen altının her zamanki güvenli limanına yönlendiriyor.

Altın fiyatlarında yılın başından bu yana görülen yaklaşık %10’luk artış, Philoro Edelmetalle GmbH’nin kurucusu Rudolf Brenner gibi altın külçe tüccarları için bir nimete dönüşüyor ve Almanca konuşulan Avrupa’daki mağazalarında artık uzun alıcı kuyrukları var. hiçbir azalma belirtisi göstermeyen çatışmaya devam ediliyor.

Satışları normal seviyesinin üç katına çıkan Brenner, “Ukrayna’da kriz başladığında büyük siparişler gördük” dedi. “İnsanlar her şeyi satın alıyor.”

Benzer hikayeler dünyanın dört bir yanındaki altın bayilerinden çıkıyor. New York’taki Empire Gold Buyers’ın CEO’su Gene Furman, müşterilerinin saat ve mücevher gibi lüks ürünler ticareti yapan %30’unun nakit yerine külçe altın istediğini söylüyor. Singapur’daki Silver Bullion Pte Ltd.’nin kurucusu Gregor Gregersen, Rusya’nın işgalini takip eden ilk haftada altın ve gümüş satışlarının %235 arttığını gördü ve talep o zamandan beri sadece artışa geçti.

Gregersen, “Yatırımcılar, Ukrayna’daki savaşla ilgili en kötü senaryo doğrultusunda düşünüyor ve Singapur gibi güvenli bir yargı bölgesinde fiziksel güvenli liman varlıkları satın almayı ihtiyatlı buluyorlar” dedi.

Artan talep, özellikle batı ülkelerinde fiziksel metal alımı için zaten güçlü bir yılın ardından geliyor. Dünya Altın Konseyi’ne göre, külçe ve madeni paralara olan talep, 2021’de neredeyse on yılın en yüksek seviyesi olan 1.124 tona ulaştı. Bu, kurumsal yatırımcıların fazla düşmediği bir zamanda fiyatları desteklemeye yardımcı oldu.

Fiziksel altın için mevcut yaygara, perakende yatırımcıların metalin favori versiyonlarında kazançlarını artırmak için zaten yüksek primlere neden oluyor, bu da kıtlıklarının bir işareti. Ellerini bir onsluk bir bara almak için, alıcıların spot fiyatın 100 dolara kadar çıkması gerekebilir.

Fiziki külçe komisyonculuğu Goldcore’da primler yaklaşık %25 arttı ve CEO’su Stephen Flood’a göre daha da artması bekleniyor. Ona göre, ana itici güç, ödeme sistemini “siyasallaştıran ve silahlandıran” Rusya’ya yönelik mali yaptırımlarla ilgili endişelerden kaynaklıdır.

Flood, “Metalin elinizin altında olması nihai yedekleme planıdır,” dedi. “Herkes ve anneleri şimdi değerli metallere bakıyor.”

Ama bu tek yönlü bir yol değil. Birçoğu, 2020 yazından bu yana bu kadar yüksek olmayan fiyatlardan yararlanmak için külçelerini, madeni paralarını ve mücevherlerini bayilere geri getiriyor. O zamanlar, karantinalar hafifledikçe ve insanlar altın mağazalarına akın ettiğinden faaliyetlerde ani bir artış yaşandı. 

Yine de, Londra’nın tarihi Hatton Garden mücevher mahallesinde J Blundell & Sons’u işleten Ash Kundra’ya göre, şu anda satıcılardan daha fazla altın alıcısı var. Bunu perakende yatırımcılar arasındaki çok daha korkulu ortama bağlıyor.

“2020’de aldığımın yaklaşık %60’ını satın alıyorum” dedi. “Şimdi daha çok satıyorum.”

(Eddie Spence, Yvonne Yue Li ve Ranjeetha Pakiam tarafından bildiriliyor).

İklim değişikliği: Rus enerji krizi küresel ısınmayı azaltmaya yardımcı olabilir mi?

Hükümet, bir yandan enerjiyi uygun fiyatlı tutarken ve iklim değişikliği hedeflerini tuttururken, bir yandan da İngiltere’yi Rus gazından vazgeçirebilir mi?

Boris Johnson, kısa süre içinde üç şeyi de gerçekleştiren bir enerji stratejisi üretme sözü verdi.

Bunu başarabilecek mi ve karşılaştığı siyasi engeller neler?

Bazı gazetecilere, Başbakan’ın, kayaların gaz çıkarmak için yeraltında kırıldığı hidrolik kırma konusunda daha fazla araştırmayı teşvik edebileceği konusunda bilgi verildi.

Ancak aksi takdirde, lansman radikal olarak yeni bir politika sunmayacak – daha ziyade mevcut planların hızlandırılması.

Kesin olan bir şey var – yeni kömürle çalışan elektrik santralleri olmayacak.

Ancak Bay Johnson, düşünürken iki yöne çekiliyor.

 

İş departmanı (BEIS) ve uzmanların çoğu, iklimi korumak için fosil yakıtları kesmeye yönelik mevcut planların İngiltere’yi petrol ve gaz için küresel fiyatların hızla yükselmesine karşı korumaya yardımcı olacağını söylüyor.

Gazlı ısıtma talebini azaltmak için ev yalıtımı için devlet desteği istiyorlar. Elektrikli ısı pompaları gibi alternatiflerin hızla devreye alınması gerektiğini söylüyorlar. Ve yenilenebilir enerji ve nükleerin çok daha hızlı yayılmasını istiyorlar.

Muhafazakâr yorumcular yeni nükleer arzuyu paylaşıyorlar, ancak Birleşik Krallık’ın Birleşik Krallık’ı yakıt fiyatlarındaki artışlardan korumak için hidrolik kırmaya da devam etmesi gerektiğinde ısrar ediyorlar.

Başbakan, kısa vadeden uzun vadeye planlarını duyurmak istiyor.

Örneğin, gaz ve petrol kullanımımızı azaltarak anında ucuz – hatta ücretsiz – sonuçlar elde edilebilir.

Uluslararası Enerji Ajansı , herkesi termostatı bir derece düşürmeye çağırıyor – bu, ısıtma enerjisinden (ve maliyetlerinden) %10’a kadar tasarruf sağlayabilir, diyor.

Yalıtım, başka bir beyinsiz hızlı vuruştur – ve evinizi daha konforlu hale getirir. Bir kapı için bir hava akımı önleyici “sosis” bile, temel taslak geçirmezlikte olduğu gibi küçük bir fark yaratır. Yalnızca kullandığınız odaları ısıtmak kolay bir sonuçtur.

Enerji krizi sırasında karbon emisyonlarını azaltmak için 55mph’lik bir hız sınırı – birçok araba için en verimli çalışma hızı – belirlenebilir. Buna liberter bir Başbakan direnebilir ve her halükarda RAC Vakfı, daha az yolculuk yapmanın ve daha yumuşak bir şekilde frenlemenin ve hızlanmanın daha etkili olacağını söyledi.

Boş çalışmayı önlemek için trenler en yüksek hızlarını azaltabilir ve hizmetler azaltılabilir.

Halk, acil bir ihtiyaç olduğuna ikna edilirse kısıtlamaları kabul edebilir.

Bazı analistler hükümetin yeni gaz kazanları ve ocaklarının satışını hızla durdurmasını istiyor. İthal gazla çalışan kazanların yerini, İngiliz rüzgar çiftlikleri tarafından üretilen elektrikle çalışan elektrikli ısı pompaları alacak.

Bu, talebi anında kesecek, ancak çok az sayıda montajcı ve zayıf bir tedarik zinciri olduğunda ısı pompası kurulumlarında zorlu bir artış gerektirecektir.

Diğerleri, 1970’lerde petrol krizini “Enerjiden tasarruf edin – bir arkadaşınızla banyo yapın” gibi arsız sloganlarla başa çıkmak için kullanılana benzer bir hükümet enerji tasarrufu kampanyası istiyor.

Sarsıntı ve ev fiyatları

Peki orta vade?

İşte burada fraksiyon tartışması devreye giriyor. Birleşik Krallık’ta hidrolik kırılması başladığında, İngiltere’nin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ucuz enerji patlamasını taklit edebileceğine dair büyük umutlar vardı.

Ama sorunlar vardı. Operatörler, kırılma sürecinin etkilerini tahmin edemedi ve komşular küçük çaplı depremler ve ev fiyatlarından şikayet etti. Dahası, jeologlar – Birleşik Krallık’taki şeyl gazının miktarı hakkında değil, onu topraktan çıkarma potansiyelimiz hakkında – şüpheler uyandırmaya başladılar.

Ardından ekonomistler, herhangi bir kırık gazın küresel pazara satılacağı ve böylece İngiltere fiyatlarını zaten fazla düşürmeyeceği konusunda uyardılar.

Gaz devi Centrica’nın eski başkanı, daha önce bir şeyl hayranı olan Iain Conn, BBC Radio 4’ün Today programına şunları söyledi: “İngiltere tedarikinde önemli bir fark yaratabilmek için yeterince kuyu açmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum.”

2019’da hükümet, kırma işlemine bir moratoryum koydu ve 10 No’lu bir bildiride, firmaların önemli sarsıntı olmadan kaya gazı elde edilmesini sağlayana kadar süreceğini söyledi. Resmi çizgi bu – ancak Downing Street sözcüsü hiçbir şeyin göz ardı edilmediğini söyledi.

Başbakan, varsayımsal olarak, fracking lehine olan veya olmayan bir soruşturma ilan edebilir – ancak en azından bazı arka plandaki siyasi baskıyı hafifletebilir.

Rüzgar enerjisi de orta vadede yer alıyor. Karadaki rüzgar enerjisi ucuzdur ve sürekli olarak anketler genel halk tarafından beğenildiğini göstermektedir. Bu, bazı gazetelerin onları “nefret edilen” rüzgar çiftlikleri olarak etiketlemesini engellemedi.

Hükümet daha önce yerel retçilerin baskısına yanıt vermiş ve yalnızca bir protestocunun bir projeyi sonlandırmasına fiilen izin veren kurallar koymuştu.

Operatörler bu kuralların değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.

Açık deniz rüzgar çiftliklerinin şu anda gelişmesi 20 yıl kadar sürüyor. Ancak operatörler, hükümetin rıza veren nakit sıkıntısı çeken yetkililere daha fazla kaynak vermesi halinde yeni türbinlerin sadece iki yıl içinde dönebileceğini söylüyor.

O zaman açık deniz petrol ve gaz operasyonları orta ve uzun vadeli bir bahistir. Üretime başlamaları ortalama 28 yıl alıyor, ancak bunlar da hızlı takip edilebilir.

Kuzey Denizi’nde fosil yakıt bolluğu kalmadı. Birçok stok tükendi ve tüm ürünler zaten dünya fiyatlarında satılacak. Ancak bakanlar, Vladimir Putin’in savaşından önce, çevre üzerinde daha fazla etkisi olan yabancı gazın sıvılaştırılmasından ziyade İngiltere gazını İngiltere işleri ve vergileriyle almanın daha iyi olduğuna karar verdiler.

Bu tartışmalıydı: Uluslararası Enerji Ajansı tüm yeni fosil yakıt operasyonlarını durdurmak istiyor çünkü iklimi mahvetmeye yetecek kadar bulundu.

Peki ya uzun vade?

Fracking talep eden aynı milletvekilleri aynı zamanda yeni nükleer santralleri de destekliyorlar – ancak bunların inşa edilmesinin onlarca yıl sürmesi bekleniyor ve Ukrayna’daki Çernobil reaktöründeki mevcut olay, onay sürecini daha kolay hale getirmeyecek.

Bazı çevreciler, rüzgâr esmediği zamanlarda yenilenebilir enerjiyi karşılamak için nükleer enerjiyi de destekliyor.

Ancak hükümet, halkın korkuları, atık depolamanın olmaması ve – daha da önemlisi – maliyet nedeniyle yakın zamana kadar bunu benimsemedi. Nükleer, megavat saat başına yaklaşık 90 sterlin gelirken, yeni açık deniz rüzgârı bunun yaklaşık yarısı kadardır.

Ancak Tories ve Labour’dan onlarca yıl sonra, rüzgâr açıkça nükleerin yolunu esiyor. Ve Bay Johnson, Sizewell C için yenilenmiş bir baskı ve mini reaktörler için bir destek sunacak . Nükleer meraklıları, İngiltere’nin enerji karışımında önemli bir rol oynamak için bir dizi yeni nükleer bombaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. (Kaynak: BBC)

Huawei UK’nin yönetim kurulu üyeleri Ukrayna konusundaki sessizliği nedeniyle istifa etti

Huawei UK’nin iki icracı olmayan direktörü, şirketin Ukrayna’daki ihtilaf konusundaki tutumu nedeniyle istifa etti.

BBC, Sir Andrew Cahn ve Sir Ken Olisa’nın, firmanın Rus işgalini hızlı bir şekilde kınama konusundaki başarısızlığının pozisyonlarını savunulamaz hale getirdiğini anlıyor.

Huawei UK, her iki adama da “paha biçilmez rehberlikleri” için teşekkür etti.

BBC News tarafından Huawei’nin Rusya ile iş yapmaya devam edip etmeyeceği sorusuna şirket, “Daha fazla yorum yapmıyoruz” dedi.

Güçlü destek

BBC, her iki yönetmenin de Huawei’nin Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalini çabucak kınaması gerektiğini düşündüğünü anlıyor.

Her ikisinin de, bu şirket için karmaşık bir durum olmasına rağmen, firmanın tutumunun Birleşik Krallık yönetim kurulu yöneticileri olarak beklentileriyle çeliştiğini düşündüğüne inanılıyor.

Bir Huawei yetkilisi şunları söyledi: “Sir Andrew Cahn ve Sir Ken Olisa, sırasıyla 2015 ve 2018’de atandıklarında Huawei İngiltere’nin yönetim kuruluna iş ve teknoloji dünyasından önemli deneyimler getirdi.

“Her ikisi de Huawei’nin Birleşik Krallık’a olan bağlılığına güçlü bir destek gösterdi ve en yüksek kurumsal yönetim standartlarının korunmasına yardımcı oldu.”

İstifa haberleri, ABD’nin Çinli şirketleri Rusya’ya teknoloji ihracatı üzerindeki kısıtlamaları ihlal etmemeleri konusunda uyardığı sırada geldi.

Çin, Rusya’nın işgalini kınayan Birleşmiş Milletler kararına karşı çekimser kaldı, ancak hükümeti de son zamanlarda sivillere verilen zarardan son derece endişe duyduğunu söyleyerek askeri harekat hakkında “pişmanlığını” dile getirdi.

Ticaret Bakanı Gina Raimondo, New York Times’a Washington’ın, Rus yaptırımlarına meydan okuyan Çinli şirketlere karşı “yıkıcı” önlemler alabileceğini ve ürünlerini yapmak için gereken ABD ekipman ve yazılımlarının kullanılmasını yasaklayabileceğini söyledi.

Raimondo gazeteye verdiği demeçte, Rusya’nın “kesinlikle yaptırımlarımızı ve ihracat kontrollerimizi aşmaları için diğer ülkelere kur yapacağını” söyledi.

Tehditler, Donald Trump yönetiminin şirketi hükümet onayı olmadan ABD şirketlerinden teknoloji satın almasını yasaklayan “kuruluş listesine” eklediğinde 2020’de Huawei’ye karşı alınan önlemleri yansıtıyor.

ABD hükümeti, o sırada Huawei’nin ulusal bir güvenlik tehdidi oluşturduğuna inandığını ve şirketin bunu şiddetle reddettiğini söyledi.

Ancak kısıtlamalar şirketin kazancını sert bir şekilde vurdu ve onu önemli teknolojilere erişimden mahrum etti.

Dünya, plastik kirliliğiyle mücadele için küresel bir anlaşma yapmaya hazırlanıyor

Yaklaşık 200 ülke, “plastik kriz” konusunda harekete geçmek için uluslararası bir anlaşma üzerinde müzakerelere başlamayı kabul etti.

BM üyeleri, dünya çapında plastik atıkları azaltmak için kapsamlı bir çerçeve geliştirmekle görevlendirildi.

Atılan plastiğin yaşam alanlarını yok ettiğine, vahşi hayata zarar verdiğine ve besin zincirini kirlettiğine dair artan bir endişe var.

Destekçiler, hareketi ozon tabakasına zarar veren maddeleri aşamalı olarak kaldıran 1989 Montreal Protokolü’nden bu yana dünyanın en iddialı çevre eylemlerinden biri olarak tanımlıyor.

İklim değişikliğinin Paris Anlaşması’na sahip olması gibi, plastiğin de dünyayı plastik atığı azaltma yolunda belirleyen kendi bağlayıcı anlaşmasına sahip olması gerektiğini söylüyorlar.

Portsmouth Üniversitesi’nden Prof Steve Fletcher, Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) plastik konularında danışmanlık yapıyor.

Plastik sorununun uluslararası sınırları ve sınırları kapsadığını söyledi.

Politikaları ne kadar iyi olursa olsun, bir ülke tek başına plastik kirliliğiyle baş edemez” dedi.

Plastiğin toplum olarak bize sunduğu yaygın zorluklarla başa çıkmamızı sağlayacak küresel bir anlaşmaya ihtiyacımız var.”

Ne anlama geliyor?

BM üye ülkeleri, plastiklerin üretimi, kullanımı ve bertarafı için kurallar koyabilecek küresel bir plastik anlaşması hazırlama konusunda uluslararası müzakerelere başlamayı kabul etti . Karar, Nairobi’deki BM Çevre Meclisi toplantısında alındı.

Tekliflerin ön saflarında yer alan Ruanda çevre bakanı Dr Jeanne d’Arc Mujawamariya, müzakerelerin “plastik kirliliğini sona erdirmek için” bir çerçeve oluşturacağı konusunda iyimser olduklarını söyledi.

Koruma amaçlı yardım kuruluşu WWF, kararı ozon tabakasına zarar veren maddeleri aşamalı olarak ortadan kaldıran 1989 Montreal Protokolü’nden bu yana dünyanın en iddialı çevre eylemlerinden biri olarak nitelendirdi.

Kıdemli politika danışmanı Paula Chin, plastik ürünlerin tüm yaşam döngüsünü -üretim ve kullanımın yanı sıra imha etme- ele almanın “plastik musluğu” kapatmanın anahtarı olduğunu söyledi.

“Bir sonraki adım, tüm imzacıların bu çığır açan anlaşmanın vaadini yerine getirmeye hazır olduğundan emin olmak” diye ekledi.

Sonra ne olur?

Dünya liderlerinin, hangi unsurların yasal olarak bağlayıcı olacağı ve anlaşmanın nasıl finanse edileceği de dahil olmak üzere, plastik kirliliği anlaşmasını kabul etmek için 2024’e kadar süreleri var.

Çevre grupları, ulusları plastiklerle ilgili ortak kural ve düzenlemelere bağlı kalmaya teşvik ederken, zararlı ürün ve uygulamaları cezalandıran açık ve güçlü küresel standartlar talep ediyor.

Küresel kuzeyde yaratılan plastik sorunlarla uğraşan küresel güneydeki ülkelere yardım etme baskısı olacak.

Prof Fletcher, “Kimin ödediği ve küresel güneydeki ülkelerin karşılaştıkları plastik kirliliği kriziyle başa çıkmak için kaynaklara sahip olduğundan nasıl emin olacağımız konusunda tartışmalar var” dedi.

Kararı destekleyen Birleşik Krallık hükümeti, anlaşmayı “gerçekten tarihi” olarak nitelendirdi.

Uluslararası çevreden sorumlu hükümet bakanı Lord Zac Goldsmith, “Sadece bir insan ömrü boyunca, küresel okyanusun her bir parçasını plastik kirliliğiyle boğarak küresel çevreye hayal edilemez bir zarar verdik” dedi.

Şimdi bunu iddialı ve geniş kapsamlı bir anlaşmaya dönüştürmek için yapılacak çok şey olmasına rağmen, şimdi bu çirkin sayfayı kapatmaya başlayabiliriz.”

Plastik hakkında gerçekler:

  • Dünya okyanuslarında beş trilyondan fazla plastik parçası olduğu ve bunların parçalanması yıllar alabileceği düşünülüyor.
  • Her yıl 400 milyon ton plastik üretiliyor ve bunun %40’ı tek kullanımlık – plastik atılmadan önce yalnızca bir kez kullanılıyor
  • Her yıl dünya okyanuslarına sekiz milyon tondan fazla plastik giriyor ve bunların çoğu karadan kaçıyor
  • Tüm plastikler, ya yapılma şekli nedeniyle ya da çok pahalı ya da yapılması zor olduğu için geri dönüştürülemez.
  • Karadaki veya denizdeki hayvanlar plastikten zarar görebilir. Taşıma poşetlerinde veya gıda ambalajlarında sıkışıp kalabilirler veya plastiği gıda sanabilirler.

Neden Uzay Yolculuğu Turizmi Mantıklı Değildir?

90 lı yıllardan bu yana uzaya seyahat yapma hikayeleri ve bir gün yıldızları izlemek için bir uzay gemisine bineceğimiz fikriyle büyüdük . Ancak bu hikayeler, bu yolculukları mümkün kılmak için gereken süreyi, uzay yolculuğunun insanlar üzerindeki olumsuz etkisini ve katlanılacak inanılmaz maliyetleri anlamadan çok önce yazılmıştır.

Geçen hafta Dünya Yetenek Ekonomisi Forumu için bir  panelde  bunun hakkında konuşuyordum ve ardından insanları uzaya koymanın bir süredir pek mantıklı olmadığı sonucuna vardım.

İlk astronotlar, iyi eğitimli pilotlar olsalar da, temelde sadece Sovyetleri kötü göstermek (ve onlara misilleme olarak Sputnik ile bizi kötü göstermek) için tasarlanmış bir balistik çabanın yolcularıydı. Zaman içinde uzay kapasitesini ilerletiyor olsak da, AI ve Robotik’i çok daha hızlı bir şekilde ilerletiyoruz ve 2050 yılına kadar uzay gibi düşmanca ortamlarda insanlar kadar iyi veya daha iyi performans gösterebilecek ve insanları riske atacak şekilde otonom robotlar üretebilmeliyiz. uzay uçuşu için büyük ölçüde geçmişte kaldı.

Bu hafta uzay yolculuğu hakkında konuşalım – ve haftanın ürünü ile kapatalım: bildiğimiz akıllı telefonlar için sonun başlangıcı anlamına gelebilecek yeni bir AR gözlük seti.

Seyahatin Ticarileştirilmesi: Dünyaya Karşı Uzay

Çoğu zaman, uzayın ticarileştirilmesini tartışırken, kara, deniz ve nihayetinde hava yolculuğunu nasıl geliştirdiğimize geri döneriz. Ancak seyahati ticarileştirmek için yalnızca kısa vadeli gerçek nedenler (ticaret, oturma odası, bağımsızlık) olmadığını, seyahat ettiğimiz her yerde genellikle yaşayabileceğimizi unutuyor gibiyiz. Yakın çevremizde, yalnızca Dünya insan yaşamıyla uyumludur.

“Terminatör” veya “Alien” filmlerinden birini hatırlarsanız, her ikisinde de insanlardan daha iyi performans gösteren androidler vardı. Aslında, neden “Alien” serisinin ikinci bölümünde denizciler zırhlı insanlar yerine savaş droidleri değildi? Sahip oldukları android bile, askeri bir gemi olmasına rağmen, olağandışı bir şekilde zayıf görünüyordu ama yine de ortalama bir insandan daha güçlüydü.

Tüm görev, başarısız olsalar bile asla hayatta olmadıkları için ölme tehlikesi olmayan gömülü yapay zeka ve zırhlı robotlar tarafından gerçekleştirilebilirdi. İzlemek için bu kadar iyi bir film olmazdı ama şu anda ABD sınırlarında devriye gezen robotlarımız var.

Uzayın düşmanca doğasından daha iyi kurtulacak ve uzayı keşfetmek veya endüstrileştirmek için insanlardan çok daha güvenli bir yol sağlayacak bir robotik sistem tasarlayabilir ve inşa edebiliriz.

Bir Uzay Ekonomisi İnşa Etmek

Uzayda kısa vadeli avantajlar turist seyahati değil çünkü henüz gidecek bir yer yok. Bir uzay oteli inşa etsek bile, tüm bu malzemeyi yörüngeye ağır bir şekilde kaldırmanın maliyeti, nispeten küçük yaşam alanlarının ve hem inşa edilen hem de bakımıyla ilgili çok yüksek maliyetlerin birleşimiyle sonuçlanacaktır.

Buna, DNA ve kemik hasarı riskine girmeden önce bile çabayı riskli hale getirecek devasa miktardaki uzay çöplerini, meteorları ve mikro meteorları eklediğinizde, seyahati karşılayabilecek birçok kişi için kabus gibi bir tatil elde etmiş olursunuz.

Bunu deneyecek çok zengin insanlardan oluşan küçük bir grup olabilir. Yine de, bu işi yapmak için en iyi şans, önce uzay madenciliği ve imalatını geliştirmek – sonra uzay otelini inşa etmek – çünkü o zaman çok zenginlerin gitmek isteyebileceği bir yeri daha uygun fiyata inşa edebilirsiniz.

Uzayın ilk ticarileştirilmesi, büyük olasılıkla, işi çok daha güvenli ve insanların yapabileceğinden daha büyük bir ölçekte yapmak için otomatik uzay aracı ve robotları büyük ölçüde kullanacak bir madencilik/üretim çabası olacaktır. Çünkü robotlar, gerektiğinde insanlardan daha güvenli ve daha verimlidir. Özellikle çok tehlikeli ortamlarda çalışmayı düşünürsek.

Bir uzay istasyonu, bir otelden çok yıldızlararası seyahat için bir havaalanı gibi olacaktır ve yalnızca bu son rolde, askıya alınmış animasyon veya ışıktan hızlı seyahat geliştirirsek geçerli olabilir.

Bunları geliştirirken, daha iyi insan/makine arayüzlerini ve insan zihnini yüklemenin yollarını da keşfediyoruz. Sizi yükleyebilirsek, o zaman askıya alınmış animasyon kavramı uygulanabilir hale gelir çünkü kişiliğinizi barındırmak için yeterince büyük bir kalıcı bellek deposu kullanabilir ve ardından onu oraya vardığınızda gideceğiniz yer için tasarlanmış bir gövdeye indirebiliriz.

Uzay Turisti Olmak İstemeyebiliriz

İnsanları uzun süreli turistik seyahatler için uzaya götürmeden çok önce, bizi evden çıkmadan gerçek veya hayali herhangi bir dünyaya inandırıcı bir şekilde yerleştirebilecek metaverse simülasyonları yaratabiliriz. İnsanları başarılı bir şekilde yüklemeden çok önce, sinir sistemimize bağlanabilmemiz ve başka bir yerde olduğumuzu düşünmemiz için zihinlerimizi kandırabilmemiz muhtemeldir.

Daha da yakın vadede, uzayda veya başka bir dünyada olduğumuzu hissettirmek için gelişmiş VR kulaklıkları ve izolasyon bölmelerini kullanabiliriz. Bir uzay istasyonu gibi görünen ve hissettiren LED duvarları olan, ancak hareket tutması da dahil olmak üzere ilgili riskler olmadan yeryüzünde oteller inşa edebiliriz.

Deneyimi daha gerçekçi hale getirmek istiyorsanız, bu LED panelleri gerçek zamanlı yayın yapan bir uydudaki yüksek çözünürlüklü kameralara bağlayabilirsiniz ve görüntü etkileşimli olmadığı için gecikme deneyimi olumsuz etkilemez.

Kendinizi uzaya uçan bir süper kahraman gibi hissettirmek için uzay gemisinin burnuna yerleştirilmiş 360 derecelik bir kameraya gerçek zamanlı olarak bağlandığınızı hayal edin (pencerelerin dikkatinizi dağıtmasına bile gerek kalmazdı).

Çok kısa bir yolculuk için mevcut 250.000$’lık maliyetle karşılaştırıldığında, bir satış sunumunu görmeyi kabul ederseniz maliyetiniz ücretsiz olabilir ya da daha çok bir eğlence parkı gezintisi gibi olabilir, çünkü uçuşun maliyetini her yere yayabilirsiniz.

Kendinize şunu sorun: Tek seferlik kısa bir uzay gezisi ve bir haftalık eğitim için 250.000$ mı, yoksa neredeyse hiç güvenlik riski olmayan ve muhtemelen çok daha fazlasının çok daha iyi bir görünümü olan çok daha uzun bir deneyim için 250$ mı harcamayı tercih edersiniz?

Nvidia, Jaguar, Land Rover Yarının Arabasını Üretecek

Kendi kendini süren arabalara gelince, onları yapanlar ve kullananlar farklı gezegenlerde yaşıyor gibi görünüyor. Endüstri, tüketicilerin kendilerini gitmek istedikleri yere götüren yatay asansörler istediklerini düşünürken, tüketiciler araba kullanmaktan vazgeçmek istemiyor ve şu anda kendilerini hareket ettirecek bir bilgisayara güvenmiyorlar.

Jaguar, sizi süren arabalara değil, sürdüğünüz arabalara inanan bir şirkettir. Bu nedenle, geçen hafta  Jaguar ve Land Rover’ın Nvidia’nın otomatik sürüş için tam teknoloji bütünlüğünü benimseyeceğini duyurması  büyüleyici çünkü Jaguar ve Land Rover, sürüş ayrıcalıklarınızı elinizden almak yerine sürüş deneyiminizi geliştirirken sürüşü daha güvenli hale getirmek için bu teknolojiyi kullanacak.

Bu duyurunun otonom otomobillerin geleceği için ne anlama geldiğinden bahsedelim.

Araç Güvenliğinde Gerekli Gelişmeler

Jaguar I-Pace kullanıyorum ve ehliyetimi aldığım ilk günden beri Jaguar hayranıyım ve şoförüyüm. 1973 dolaylarında ilk XKE’mi (bir 1968 Roadster) aldım. Bu arabanın bir sorunu vardı: fren yaparken sola çekme eğilimindeydi ve ben bu sorunu çözmeden önce, sert bir sola dönüşte beni çizginin karşısına çekti.

Başıma gelen en kötü kaza, bir stop lambasında durdurulduğumda ve arkamda bir kadın bir treni izlerken ve ben stereo ile uğraşırken bana 40 mil hızla çarpmaya devam etti. Yaralanmadan arka koltuğa geçtim ama araba mahvoldu.

 

Yakın zamana kadar arabalar akıllı değildi ve sürücü becerileri ve dikkati en iyi ihtimalle eşit değildi. Günümüz arabalarında tonlarca güvenlik ekipmanı var, ancak insanlar dikkat dağınıklığı, madde bağımlılığı sorunları, yarış, hava durumu, yaş (çok genç veya yaşlı) ve çeşitli başka nedenlerden dolayı hala kazalara karışıyor.

İnsanlar güvenli olmayan bir şekilde araba kullanıyorlar ve en ufak bir hatayla siz, eşiniz, çocuklarınız veya anne babanız aniden trajik bir sonla karşılaşabiliyor. Son yirmi yılda güvenlik alanındaki önemli gelişmelere rağmen durum böyledir.

Daha güvenli olmak için, arabalar yürüyen bilgisayarlar haline geliyor. Ancak otomobil şirketleri, en son model otomobillerde önlenebilir birçok soruna yol açan bilgisayar şirketleri değildir.

Araba Şirketi Sorunu

Arabaları yürüyen bilgisayarlara dönüştürürken, araba şirketleri, Nvidia gibi bilgisayar şirketlerinin on yıllardır rafine ettiği şeyleri yeniden öğrenmeli: gerçek zamanlı yükseltmelerin nasıl yapılacağı, geliştirme sürecinin nasıl hızlandırılacağı, kademeli yükseltmeler için nasıl ücretlendirileceği ve bunların nasıl yapılacağı.

1990’larda, yazılım güncellemeleri bir uyumsuzluk ve çökme kabusuydu. Bugün şeffaflar, büyük sorunlar olmadan gerçekleşiyorlar ve olumsuzdan çok olumlu olarak karşılanma olasılıkları daha yüksek.

Tesla tek başına bunu başardı ve kalite ve tasarım uygulamalarında otomobil endüstrisini geride bırakırken (örneğin, Model X’teki martı kanadı kapıları önlenebilir bir sorundu) yükseltmeler ve ürün geliştirmeleriyle çoğundan çok daha iyisini yaptı. Bu nedenle Tesla teknolojiyi doğru buldu ancak geleneksel otomotiv kalitesi, uyum ve bitiş ve lojistik konusunda yetersiz kaldı (bazı otomobillerin bitmeden teslim edilmesi gerekiyordu).

İhtiyaç duyulan şey, hem araba inşa etme deneyiminin hem de teknoloji yaratma ve yönetiminin avantajlarını sağlayan bir araba şirketi veya ortaklığıdır.

Her iki dünyanın en iyisi

Jaguar ve Nvidia’nın birlikte başlattığı şey, otomotiv ve teknoloji endüstrileri arasında şimdiye kadar görülen en sıkı ortaklıklardan biri.

Nvidia’nın sürücünün yerini almayan sürüş deneyimini geliştirmek için kullanılan tam otonom araç teknolojisi bütünlüğünü benimsenmesidir.

Bu kombinasyon, her ikisi de lüks markalar olarak kabul edilen Jaguar ve Land Rover’ın otomotiv düzeyinde kaliteyle üretilmeye devam edeceğini garanti ediyor. (Jaguar, Tata’nın şirketi Ford’dan satın almasından bu yana Jaguar çok değişti ve Ford, onlara da sahiptiler).

Öte yandan Nvidia, teknoloji uygulaması, güvenilirlik, güncellemeler ve kullanıcı deneyimi ile otomobillerle gelişmiş bir lüks ilişkisi ve teknolojiyle Tesla benzeri bir deneyim sağlamaya yardımcı olacak.

Buna ek olarak, teknolojiyi sürücünün yerini alacak şekilde uygulamak yerine, plan, bir sürücü geliştirmesi uygulamak, arabaların çok daha güvenli olmasını sağlarken, eğer isterse, sürücünün arabayı kontrol etmesine izin vermektir.

Nvidia, gelişmeleri ve teknolojiye bağlı hava yaması ve yükseltme deneyimini ele aldığından ve Jaguar, araç ve sürücü deneyiminin genel kalitesini garanti etmeye devam ederken, sonuç her iki dünyanın da en iyisi olmalıdır. Her iki taraf da en iyi yaptığı şeyi yapmak için bir araya geliyor.

SONUÇ

Arabalar güvensiz olmaya devam ediyor, ancak 2026 model yılına kadar (2025’te sevk edilen arabalarla), Jaguar ve Land Rover, Nvidia’nın kapsamlı yardımıyla, şimdiye kadar pazara giren en gelişmiş sürücü heyecanı ve güvenliği karışımını sunacak.

Şimdiye kadar yola çıkan en güvenli sürücü odaklı aracın doğuşunu bekliyoruz ve buna sadece birkaç yıl kaldı. Jaguar’ın tüm yeni  Panthera elektrikli araç serisini  ve yeni elektrikli Land Rover modellerini de kapsayacak şekilde tasarlanan bu yeni otomobiller, on yılın sonunda güvenli sürüş deneyimini yeniden tanımlamak için güvenlik ve sürüş keyfi arasındaki dengeyi yeniden kurmalı.

Tamamen kendi kendine sürüş yeteneğine sahip olsalar da, bu arabalar direksiyonlarını kaybetmeyecekler, ancak sürücülerin daha önce hiç görülmemiş bir derecede tam olarak korunmasını sağlamak için çalışarak çoğu kazadan kaçınırken sürüşün keyfini çıkarmamızı sağlıyor. Otomotiv geleceği geliyor ve 2025’te gelecek.

 

Büyük Teknoloji Firmaları Ukrayna Kriziyle İlgili Yanıltıcı Bilgiler İçin Harekete Geçti

Facebook, Twitter ve Google, platformlarının Ukrayna’daki kriz hakkında yanlış bilgi verenler tarafından silaha dönüştürülmesini önlemek için hamleler yaptı.

Facebook’un ana şirketi Meta, sorunlara gerçek zamanlı olarak yanıt vermek için sosyal ağı 7/24 izlemek için ana dili Rusça ve Ukraynaca olan uzmanlar da dahil olmak üzere uzmanlardan oluşan yeni bir özel operasyon merkezi duyurdu.

Şirket ayrıca kullanıcıların hesaplarındaki bilgileri korumalarına yardımcı olmak için Ukrayna ve Rusya’da özellikler ekledi.

Buna ek olarak Meta, Ukrayna ve Rusya’da üçüncü şahısların teyitlerini güçlendirerek ve devlet kontrolündeki medya organları hakkında daha fazla şeffaflık sağlayarak ve Rus devlet medyası ve Rusya’dan gelen reklamları yasaklayarak yanlış bilginin yayılmasına karşı kapsamlı adımlar attığını belirtti. hesaplarını şeytanlaştırma – Kremlin’in Rusya’da Facebook erişimini kısmen kısıtlamasıyla sonuçlanan bir hareket.

Washington DC’deki bir kamu politikası düşünce kuruluşu olan Cato Enstitüsü’nün kıdemli bir üyesi olan Julian Sanchez, bu tür bir kısıtlamanın hem Facebook hem de Rusya için karışık bir çanta olabileceğini söyledi. TechNewsWorld’e verdiği demeçte, “Doğru bilgilerin yayılmasını zorlaştırabilir, ancak aynı zamanda Rusya’nın nüfusunun savaş hakkında gördüklerini kontrol etmek için ne kadar umutsuzca çabaladığını daha açık hale getirir” dedi.

 Los Angeles’taki Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde Annenberg Çevrimiçi Topluluklar Programı direktörü Karen Kovacs North, sosyal medya şirketlerinin yanlış bilgileri kısıtlamak ile otoriter ülkelerde varlığını sürdürmek arasında ince bir çizgide yürümek zorunda olduğunu gözlemledi. TechNewsWorld’e verdiği demeçte, “Otoriter hükümetlerin sosyal medyaya erişimi kapatmasını istemiyoruz çünkü sosyal medya ve dijital medya, bu ülkelerdeki insanların hükümetleri tarafından sağlananlardan farklı haberler aldığı yerlerdir” dedi.

“Platformlar hükümetlere karşı çok sert olursa, hükümetlerin erişimi kapatacağı ve ardından tüm medyanın hükümetler tarafından kontrol edileceği tehdidi her zaman vardır” diye devam etti.

Twitter Reklamları Askıya Alma

Austin, Teksas’ta bir siber güvenlik ve uyumluluk şirketi olan Praetorian’ın CTO’su Richard Ford, büyük teknoloji şirketlerinin kendilerini içinde buldukları durumun karmaşık olduğunu ekledi .

TechNewsWorld’e “Teknolojinin özgür konuşmayı desteklemesini istiyoruz – bu önemli” dedi. “Ayrıca teknolojinin bu ifade özgürlüğü hakkının kötüye kullanılmasını önlemesini istiyoruz. Bu sistemler, propaganda ve dezenformasyon amacıyla hükümetlere veya ulus-devlet aktörlerine sınırsız yetki vermemelidir.”

“Ayrıca,” diye ekledi, “bir platformdaki içeriği denetlemeye başladığınızda, bunun sizi izin verdiğiniz içerikten sorumlu hale getirme eğilimi var ve yine işler karmaşıklaşıyor.”

Twitter da kriz sırasında kullanıcılarını korumak için adımlar attığını duyurdu. Bir dizi tweet’te, yanlış ve yanıltıcı bilgileri artırma girişimlerini belirlemek ve engellemek de dahil olmak üzere Ukrayna’daki çatışmayla ilgili riskleri aktif olarak izlediğini duyurdu.

“Platform manipülasyonunu (veya diğer gerçek olmayan davranışları) tespit etmek için Tweetleri proaktif olarak inceliyoruz ve neler olup bittiğine dair yanlış veya yanıltıcı bir tasvir sunan sentetik ve manipüle edilmiş medyaya karşı yaptırım uyguluyoruz” diye devam etti.

Şirket ayrıca, hedeflenen bir devralma veya manipülasyon girişimini azaltmak için gazeteciler, aktivistler ve hükümet yetkilileri ve kurumları dahil olmak üzere savunmasız yüksek profilli hesapları aktif olarak izlediğini ve kritik kamuoyu sağlamak için Ukrayna ve Rusya’daki reklamları geçici olarak duraklattığını belirtti. güvenlik bilgileri yükseltilir ve reklamlar bundan etkilenmez.

Google, Harita Özelliklerini Askıya Aldı

Bu arada, Google’a ait olan YouTube, devlet tarafından işletilen haber kuruluşu RT de dahil olmak üzere bazı Rus şirketlerinin akışlı video hizmetinde yayınlanan videolardan para kazanmasını engellediğini ve ayrıca RT ve diğer bazı kanallara erişimi kısıtladığını duyurdu. Ukrayna.

Ayrıca Google, Ukrayna’daki Haritalar uygulamasındaki bazı canlı trafik özelliklerini askıya aldı. Hayward, California’da bir teknoloji danışmanlık firması olan Pund-IT’in baş analisti Charles King, “Google’ın RT ve Haritalar üzerindeki kısıtlamaları, muhtemelen Rusya kampanyası üzerinde en hızlı pratik etkiye sahip olacak” dedi  .

TechNewsWorld’e verdiği demeçte, “Haritalar üzerindeki eylem, işgalci Rusların kafasını karıştırmak için yol işaretlerini ve diğer bilgileri kaldıran yerdeki Ukraynalıların çabalarını desteklemeli” dedi.

“Google, Twitter, Facebook ve diğer şirketlerin ivedilikle hareket ettiğini görmek sevindirici, ancak çabalarının ne kadar işe yaradığını anlamamızın biraz zaman alacağını umuyorum” dedi.

King, “Her halükarda,” diye devam etti, “platformları yanlış bilgi yaymak için kullanıldığından, son birkaç yılda gördüğümüz el ovuşturma ve başparmak çevirmeden daha iyidir.”

Reklamlar Erişimleri

Sanchez, platformların yanlış bilgilerle mücadele etmek için bugüne kadar attığı adımların nispeten mütevazı göründüğünü iddia etti. “Birkaç tanesi Rus devlet destekli medyanın parasal değerini düşürdü, ancak devlet destekli olmanın bütün amacı, ışıkları açık tutmak için reklam gelirine güvenmemenizdir, bu yüzden muhtemelen tek başına propaganda akışı üzerinde fazla bir etkisi olmaz. ”dedi.

Ancak North, Rus yanlış bilgi mavenlerinin reklamı para kazanmaktan daha fazlası için kullandığını açıkladı. “Bir sosyal grubun içine bir ağda sızmak çok zor çünkü bunlar genellikle arkadaşlar ve tanıdıklar,” dedi ve “insanların sızdığını görme şeklimiz, reklam alanı satın almak ve sonra sanki habermiş gibi kutuplaşmayı körükleyen hikayeler yayınlamak. ”

“Reklam alanı satın alma fırsatını kapatarak, çeşitli kuruluşların yüksek oranda hedeflenmiş yanlış bilgi verme fırsatını kapatıyorlar” dedi.

North, sosyal medya şirketlerinin kolayca tanımlanabilir yanlış bilgiler sağlayan kuruluşları tespit etmek ve bu hesapları kapatmak için çaba sarf ettiğini de sözlerine ekledi.

“Ancak hükümet propagandasının çoğu kapatılmadı” diye devam etti. “Bu, platformların üzerinde yürüdüğü ince çizgiye geri dönüyor. Hükümetlerin kendi alanlarına sahip olmalarına ve akıllarını konuşturmalarına izin veriyorlar çünkü eğer kesintileri olursa vatandaşlarının erişimini keseceklerdir.”

Starlink Ukrayna’ya Sunuldu

Ukrayna’nın yardımına gelen bir diğer büyük teknoloji oyuncusu da Elon Musk. Starlink uydu internet hizmetini ülke genelinde aktif hale getirdi ve vatandaşların sisteme erişmek için ihtiyaç duyacağı donanımları göndermeye başladı.

 

 

King, “Musk’un Starlink’i Ukrayna’da çevrimiçi hale getirme teklifi ilgi çekici ve Ruslar bunu kendileri kullanamıyorsa veya hizmeti engellemenin bir yolunu bulamıyorsa oldukça yardımcı olabilir” dedi.

Musk’ın hareketi hoş bir jest olsa da Sanchez, kısa vadede pratik etkisi konusunda şüpheliydi.

Hizmete bağlanmak için uydulara net bir görüş hattı gerektiğini açıkladı – bu, bombardımanın duman ürettiği ve enkaz çıkardığı kentsel alanlarda verilmez – ve daha da önemlisi, bir Starlink terminaline ihtiyaç var. , Ukrayna’da yetersiz olan.

“Mevcut koşullar altında,” dedi, “ülkeye çok daha fazla terminal getirmek ve hızlı bir şekilde dağıtmak pek mümkün görünmüyor. Dolayısıyla bu, internet erişimini tamamen kesmeyi zorlaştırabilir, ancak bu mevcut kriz bağlamında, genel nüfusun çevrimiçi olup olmayacağı konusunda çok fazla fark yaratacağından şüpheliyim.”

Sanchez, “Ancak, daha uzun bir bakış açısına sahip olmak, uydu internet altyapısına sahip olmak, işgalcilerin veya otoriter rejimlerin bağlantıyı hızla kesmesini kesinlikle zorlaştırıyor” dedi.

Öğütülmüş Tonlarca Cevhere göre Dünyanın En Büyük 10 Yeraltı Madeni

Cevher, her madencinin maaşıdır ve daha fazla cevher – çıkarılabilen, işlenebilen ve kârla satılabilen bir veya daha fazla mineralin doğal toplamı – maaş çeki o kadar büyük olur.

Bir günde dünyadan çıkarılan ton sayısı dünyanın en büyük madenlerinde çok büyük olabilir ve maden cevheri üretimine kıyasla işleme tesisine giden şey, öğütme işlemiyle işlenecek yeterli değerli mineral içeren cevherdir. .

Kardeş şirketimiz Miningintelligence tarafından derlenen verileri kullanarak  ,  en son ilk on listemiz, öğütülmüş tonlarca cevhere göre dünyanın en büyük yeraltı madenlerini sıralıyor .

#1 Grasberg

Madencilik yöntemi: blok mağaracılık. Jeoloji: porfir, skarn

İlk sırada, Inalum (%51,24) ve Freeport-McMoRan (%48,76) arasında bir ortak girişim olan Endonezya’daki ikonik Grasberg bakır-gümüş-altın madeni yer alıyor. Q-3 2021’in sonuna kadar sağlanan rakamlara göre, yıl için 51,53 mt öğütülmüş cevher öngörülmektedir. Grasberg, bu süreçte bakır ve altın üretimini neredeyse ikiye katlayarak tamamen yeraltında faaliyet gösteren bir işletmeye geçiyor .

#2 Cadia Valley

Madencilik yöntemi: blok mağaracılık. Jeoloji: porfir, skarn

İkinci sırada, 2021’in 3. çeyreğinin sonuna kadar mevcut olan verilere göre 28,8 milyon ton (mt) bakır, gümüş ve altın öğütülmüş cevherin tahmin edildiği Avustralya’daki Newcrest’in Cadia Valley madeni yer alıyor. Yıl sonuna kadar P2-C3 blok mağarasının geliştirilmesini içeren bir genişleme için program çalışıyor  Bunun için ilk üretimin 2026 yılı için yapılması öngörülüyor.

#3 Olimpiyat Barajı

Madencilik yöntemi: alt seviye durdurma. Jeoloji: Demir oksit, bakır, altın

Üçüncülük, yine Avustralya’da bulunan BHP’nin Olimpiyat Barajı madenine gidiyor. Üçüncü çeyreğin sonuna kadar öğütülen cevher bazında, yıl için tahmin edilen toplam bakır, altın, gümüş ve uranyum cevheri 8,92 milyon ton. Geçen yıl, dünyanın en büyük madencisi  , cevher kütlesi üzerinde yapılan çalışmaların beklenenden daha zayıf sonuçlar ortaya çıkarmasından sonra planlanan 2,5 milyar dolarlık genişlemeyi rafa kaldırdı .

#4 Padcal

Madencilik yöntemi: blok mağaracılık. jeoloji: porfir

Dördüncü sırada Philex Mining’in Filipinler’deki Padcal madeni yer alıyor. Yıllık üretim rakamlarına göre 2021 için 7.96 milyon ton bakır, gümüş ve altın cevheri bekleniyor. 2018’de Padcal tek başına ülkedeki altın üretiminin %9’unu oluşturdu . Maden 1958’den beri faaliyette ancak 2022’de kapanması bekleniyor.

#5 Krondal

Madencilik yöntemi: oda ve sütun. Jeoloji: magmatik sülfür

Beş numara, Anglo American Platinum ve Sibanye Stillwater’ın Güney Afrika’daki ortak sahibi olduğu Kroondal madenine gidiyor. Yıllık rakamlara göre, yıl için tahmin edilen 7,2 mt bakır, gümüş ve PGM cevheri öğütülmüş.

#6 Cerra Lindo

Madencilik yöntemi: alt seviye durdurma. Jeoloji: volkanik barındırılan masif sülfür

Altıncı sırada, Peru’daki Nexa Resources’ın Cerra Lindo madeni yer alıyor. Verilere göre, yıl için tahmini 6.40mt öğütülmüş bakır, gümüş, altın kurşun ve çinko. Peru’nun batı kesimindeki Ica’daki Chavín y Valle de Topará çiftçi topluluklarıyla bir anlaşmazlığın ardından Nexa , geçen yıl insanların kendi kasabalarının yakınında Cerro Lindo operasyonuna izin vermeleri karşılığında almayı bekledikleri faydalarla ilgili bir anlaşmaya vardı .

#7 Amandelbult

Madencilik yöntemi: meme durdurma. Jeoloji: magmatik sülfür

Anglo American Platinum’un Güney Afrika’daki Amandelbult’u, yıl için beklenen 5.72 mt platin grubu metaller, bakır, nikel ve gümüş öğütülmüş cevherle yedinci sırada yer alıyor.

#8 Yeni Afton

Madencilik yöntemi: blok mağaracılık. jeoloji: porfir

Sekizinci sırada yer alan New Gold’un British Columbia, Kanada’daki New Afton madeninin bu yıl 4,91 mt bakır, gümüş ve altın cevheri üretmesi bekleniyor. New Gold ayrıca bu yıl New Afton’un B3 bölgesi için madencilik izni aldı .

#9 Karapaten

Madencilik yöntemi: alt seviye mağaracılık. Jeoloji: demir oksit, bakır, altın

Oz Minerals’in Carapateena madeni, yıl için 4.48mt bakır, gümüş ve altın öğütülmüş cevherin beklendiği dokuzuncu sırada yer alıyor. Teck’in finansal krize kadar büyük yabancı oyunu olarak gördüğü Carapateena keşfi, 2011 yılında OZ Minerals tarafından satın alındı.

#10 Udachny

Madencilik yöntemi: alt seviye mağaracılık. Jeoloji: kimberlit

Listeyi tamamlayan tek elmas madeni – Alrosa’nın Rusya’daki Udachny madeninin, üçüncü çeyreğin sonundaki rakamlara göre bu yıl 3.39 mt cevher çıkarması bekleniyor. Bu yıl Alrosa , emisyonları azaltmak için Udachny ve Lensk’te 166 aracı daha doğal gaza dönüştürmeyi planladığını da duyurdu .

2021 için mansiyonlar, İsveç’teki Boliden’in Garpenberg bakır-gümüş-altın-kurşun-çinko madenine gidiyor, burada Q-3 2021’in sonuna kadar sağlanan rakamlara göre, yıl için 3.07 mt öğütülmüş cevher ve Barrick Altının Suudi Arabistan’daki 2.16 milyon ton öğütülmüş cevher üretmesi beklenen Jabal Sayid madeni .

 

Bitcoin Node Maker nodl Lightning – En Kullanışlı Ürününü Piyasaya Sürüyor

  • Bitcoin düğüm üreticisi nodl, Lightning Network odaklı teklifi başlattı.
  • nodl light, gelişmekte olan ülkelerdeki bitcoin tüccarları için yapılmış hafif, tak ve çalıştır bir Lightning düğümüdür.
  • Ürün, gerçek finansal egemenliği daha uygun bir şekilde sağlamayı amaçlamaktadır.

Donanım Bitcoin düğüm sağlayıcısı nodl, Bitcoin Magazine’e gönderilen bir açıklamaya göre, gelişmekte olan ülkelerdeki tüccarlara yönelik bir Lightning Network düğümü olan nodl light’ı tanıttı . Hafif cihaz, tüccarların cüzdanlarının ve anahtarlarının tam kontrolünü elinde tutarken Lightning aracılığıyla bitcoin ödemelerini kabul etmelerini sağlar.

Açıklamaya göre, “nodl light kullanan satıcılar, paylaşılan Bitcoin Core ve nodl tarafından bulut altyapılarında barındırılan ödeme işleme kaynaklarından yararlanırken özel bir Lightning düğümü üzerinde tam kontrole sahip olacaklar”. “Bu hibrit kurulum, güvenliğe güçlü bir şekilde odaklanmayı sürdürürken bitcoin’i daha geniş bir kitleye ulaştırmak için yapılan çabaları vurgulayan yeni, modüler bir yaklaşımdır.”

Nodl, ürünün geliştirilmesinin, Bitcoin’in Eylül ayında El Salvador’da yasal ihale olarak onaylanmasıyla başlatıldığını söyledi. Şirket, Orta Amerika ülkesindeki tüccarların malları ve hizmetleri karşılığında kendi kendine egemen bir şekilde bitcoin kabul etmeleri için zahmetsiz bir yol yaratmaya çalıştı.

Yükselen Lityum Fiyatları, Tedarik Sözleşmelerinde Değişikliğe Zorluyor

Elektrikli araç aküsü tedarik zincirindeki lityum tüketicileri, kıtlığın fiyatları 3 yılın en yüksek seviyesine çıkardığı bir pazarda, tedarikleri mümkün olduğunca uzun süre güvence altına almak için üreticilerle daha uzun vadeli sözleşmeler arıyorlar.

Çin’de şarj edilebilir piller yapmak için kullanılan önemli bir malzeme olan lityum karbonatın ton başına 197.500 yuan (30.940 $) olan fiyatları, elektrikli araç satışlarının hızlanmasının yanı sıra artan talep nedeniyle bu yılın başından bu yana %276 arttı.

Avustralyalı Pilbara Minerals, geçtiğimiz günlerde hard rock veya spodümen kaynaklı lityumunu ton başına 2.350$’a açık artırmaya çıkardı.

Daha yüksek fiyatlar, çoğunlukla elektrikli araç tedarik zincirine hakim olan Çin’deki lityum tüketicilerini ikna etti, bazı durumlarda 3 yıl kadar uzun olan sözleşmelerle arzı bağlamaları gerekiyor.

Sözleşme süresi için sabit fiyatlar, önceki yıllara kıyasla artık nadir görülüyor.

Müzakereler genellikle Eylül ve Ekim aylarında başlıyor ve Kasım ve Aralık aylarında sona eriyor.

Üreticiler, oynaklık nedeniyle sözleşme fiyatının daha sık müzakere edildiği aylık veya 3 aylık “fiyat indirimleri” arıyorlar.

Benchmark Mineral Intelligence analisti Caspar Rawles, “Fiyatlar, gerçekten de mevcut malzeme eksikliği çevresinde %230’un üzerinde bir artış gösterdi” dedi.

“Sonuç olarak, insanlar daha sık fiyat indirimleri ile 2022’ye giden daha uzun vadeli sözleşmelere kaydolmaya istekliler.”

Lityum piyasa kaynaklarına göre, 2022 yılı için spodumen kontratları, 2022’nin başında ton başına yaklaşık 1.500 dolardan başlıyor ve bu yıl içinde şimdiye kadar ton başına 400 dolardan 1500 dolara çıktığı görülüyor.

Dünyadaki lityumun yarısından fazlası, cep telefonlarında ve dizüstü bilgisayarlarda da kullanılan şarj edilebilir piller yapmak için kullanılırken, geri kalanı gözlük, seramik ve ilaç yapan endüstrilerde kullanılmaktadır.

Daha yüksek fiyatlar, bazı madencileri üretimi yeniden başlatmaya veya yeni projeleri hızlandırmaya teşvik etti ve fiyatların artan lityum arzına kurban gitme ihtimalini artırdı.

Ancak analistler, uzun bir kimyasal kalifikasyon süreci, madencilik projelerindeki gecikmeler ve son birkaç yılda yeni projelere yapılan yatırım eksikliğinin önemli ölçüde fazla arzın olası olmadığı anlamına geldiğini söylüyor.

Albemarle ve SQM dahil dünyanın en büyük beş üreticisi birlikte küresel lityum satışlarının yaklaşık %50’sini oluşturuyor.

(1$ = 6.3833 Çin yuanı renminbisi)

İspanya, Berkeley Energia’nın Uranyum Fabrikasını Reddetti

Yıllardır Avrupa’nın tek açık uranyum madenini inşa etmeye çalışan Avustralyalı şirket Berkeley Energia (ASX, LON: BKY), Retortillo’da bir uranyum konsantre tesisi kurma talebinin İspanya Ekoloji Bakanlığı tarafından reddedildiği bildirildi.

Haber, Temmuz ayında ülkenin nükleer düzenleyicisi CSN’nin güvenlik endişeleri konusunda projeye karşı bağlayıcı bir karar yayınlamış olması nedeniyle sürpriz olmadı.

Düzenleyiciye göre, tesiste radyoaktif atıkların nasıl depolanacağı konusunda güvenilirlik eksikliği ve yüksek düzeyde belirsizlikler olmasıydı.

O sırada Berkeley, karardan son derece hayal kırıklığına uğradığını ve çıkarlarını savunmak için seçenekleri değerlendireceğini bildirdi.

Nükleer Güvenlik Konseyi’nin radyolojik ve çevresel etkiler için operasyon öncesi gözetim planlarına ve yeraltı suyunun kontrolüne ilişkin iki kararı gibi çeşitli düzenleyici kurumlardan bir dizi olumlu değerlendirme aldı.

Bununla birlikte, bu arada birkaç çevre grubu şirketin lisans ve izinlerine itiraz ederken, hem İspanya hem de komşu Portekiz’deki politikacılar projeye karşı olduklarını dile getirdiler.

Bu nedenle, Bakanlığın son haberleri, projeye karşı çıkan aktivistler, özellikle de on yıldır madene karşı kampanya yürüten Stop Uranio çevre koruma grubu tarafından memnuniyetle karşılandı.

Projeyi çevreleyen endişeler arasında, başta sığır olmak üzere yakındaki çiftlik hayvanları üzerindeki etkisi de yer alıyor.

Çıkarılan Tonlarca Cevhere Göre Dünyanın En Büyük 10 Madeni

Cevher, her madencinin maaşıdır ve daha fazla cevher çıkarılabilen, işlenebilen ve kârla satılabilen bir veya daha fazla mineralin doğal bir toplamı maaş çeki o kadar büyük olur.

En fazla cevheri taşıma imkanına sahip olanlardır ve kardeş şirketimiz Miningintelligence’ın verileriyle derlenen ilk on listemizdeki on şirketin tümü ana veya orta kademedir ve listemizdeki on şirketten sekizi MINING.com’un dünyanın en büyük 50 madencilik şirketi listesidir.

İlk sırada BHP tarafından işletilen dünyanın en büyük üreticisi Şili’deki Escondida bakır madeni yer alıyor. Dünyanın en büyük ikinci madenci olan Rio Tinto, günde ortalama 360.000 tonluk bir üretim yapan madende %30 hisseye sahiptir. İlk üç çeyreğe ilişkin üretim rakamlarına göre Escondida’nın 2021’de 130,78 milyon ton (mt) bakır, gümüş ve altın cevheri çıkarması bekleniyor.

İkinci sırada, yine Şili’de bulunan Anglo American ve Glencore’un ortaklaşa sahip olduğu Collahuasi madeni yer alıyor. 1 Yıl için öngörülen 104.65mt bakır, altın ve gümüş cevheri çıkarılması, 2020’de 71,9mt çıkarılmasından büyük bir sıçramadır.

Üçüncü sırada yer alan First Quantum Minerals’in Cobre Panama madeni, Vancouver merkezli şirketin bu yılki yılın üçüncü çeyreğinden rapor edilen üretim rakamlarına göre 96.24 milyon ton bakır, gümüş altın ve molibden cevheri çıkarması muhtemeldir. Hükümet rakamlarına göre, Cobre Panama tek başına ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının %3,5’ine katkıda bulunuyor.

Dördüncülük sırası, dünyanın en büyük gümüş üreticisi olan Meksika’daki Southern Copper’s Buenavista madenine gidiyor. Southern Copper, birkaç yıl önce amiral gemisi bakır-molibden-çinko-gümüş madenini genişletmek için yaklaşık 1 milyar dolar harcadı.

MMG’nin Las Bambas madeni Peru, 2021 için öngörülen 65,26 mt bakır, gümüş altın ve molibden cevheri ile 5. sırada yer alıyor. Maden, yakınlarda yaşayan sakinlerin önemli bir ulaşım yolunu bloke etmesi nedeniyle bu yıl topluluk muhalefetiyle karşı karşıya kaldı. Topluluklar, Başbakan Mirtha Vasquez ile yaptığı halka açık görüşme sonrasında geçen ay yol ablukasını kaldırmayı kabul etti.

Altıncı sıra, First Quantum Minerals’in Zambiya’daki Sentinel bakır-nikel kobalt madenine gidiyor. Şirket, Zambiya bakır madenlerindeki hisselerini satma planlarını rafa kaldırdı ve Sentinel’in bu yıl 56.69 milyon ton cevher çıkarması bekleniyor.

Yedinci sırada, yıl boyunca 53,6 milyon ton cevher çıkarılacak olan Kaz Minerals’in Aktogay bakır, gümüş altın ve molibden madeni yer alıyor.

Kinross Gold’un Brezilya’daki Paracatu madeni, bu yıl 52.46 mt cevher çıkarması öngörülen sekizinci sırada yer alıyor ve BHP ve Glencore’un Peru’daki Antamina bakır-kurşun-çinko-molibden-gümüş madeni, 52.45 mt’luk çok yakın bir maden ile dokuzuncu sırada yer alıyor.

İlk 10’u, 2021’de çıkarılması öngörülen 43,64 milyon ton cevherle, Anglo American’ın Şili’deki Los Bronces bakır-molibden madeni oluşturuyor.

Mansiyon ödülü, bu yıl için öngörülen 40,26 mt cevherle Avustralya’daki Newcrest’in Tefler bakır-altın madenine ve tahmini olarak 38,40 mt’a sahip Meksika’daki Newmont’un Pensaquito altın-gümüş-kurşun-çinko madenine gidiyor.

Airbnb CEO’su: ABD’nin seyahat yasağını kaldırması ‘seyahat etmek için büyük bir nimet’

Airbnb’nin kurucu ortağı ve CEO’su Brian Chesky , Biden yönetiminin ülkeye uluslararası seyahat edenlere yönelik yasağı kaldırması sayesinde Yahoo Finance Live rezervasyonlarının arttığını söyledi. 

Chesky, “15 Ekim’de Başkan Joe Biden, ABD sınırlarının 8 Kasım’dan itibaren uluslararası turistlere yeniden açılacağını duyurdu. O hafta, Amerika Birleşik Devletleri’ne gelen insanlar için platformumuzdaki rezervasyonlarda %44’lük bir artış gördük.” 

Pazartesi günü ABD, 33 ülkeden uluslararası ziyaretçilere uygulanan pandemik seyahat yasağını sona erdirdi. Yasak 19 ay sürdü ve ilk olarak Trump yönetimi tarafından uygulandı. Uluslararası yolcuların aşı kanıtı ve COVID-19 için yakın zamanda yapılan bir negatif test göstermeleri istenecektir.

Chesky, yasağın kaldırılmasının bu tatil sezonunda Airbnb’ye ve seyahat endüstrisine güzel bir artış sağlayacağını düşünüyor. 

“Bunun seyahat etmek için büyük bir nimet olacağını düşünüyorum. Bu benim tahminim,” diyen Chesky, Airbnb platformunda daha uzun süre kalan insanların da yardımcı olacağını ekledi. 

CEO’ları Yahoo Finance Live’a verdiği demeçte , Marriott, Hilton ve IHG gibi büyük otel zincirlerinin şu anda benzer trendler gördüğünü söyledi . 

“8 Kasım tarihinin açıklandığı gün, rezervasyonlarda ani bir artış gördük. Bu arada, bu hafta rezervasyonlarda bir gecede %50 arttı. Bu sadece sektörümüzün hemen hemen her segmentinde gördüklerimizi gösteriyor, Hyatt CEO’su Mark Hoplamazian , insanların yola geri dönmeleri için muazzam bir bastırılmış talep var” dedi .

Airbnb’ye gelince, işi seyahat yasağının kaldırılmasından önce iyi bir ivme gösterdi.

Rezervasyon yapılan gece ve deneyimler yıllık %29 artışla 79,7 milyona ulaştı. Brüt rezervasyon değeri bir yıl öncesine göre %48 artarak 11,9 milyar dolara ulaştı. 1,1 milyar dolarlık düzeltilmiş işletme karı, geçen yılın üçüncü çeyreğine göre %120 arttı.

Exit mobile version