Emlak yatırımı diğer yatırım araçlarına bakıldığında genellikle uzun vadede daha çok kazandıran bir yatırım türevidir. Ancak doğru zamanda almak, doğru zamanda satmak, doğru yerden almak gibi temel kabulleri olan bir konudur.
Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi istikrarsızlık, döviz kurlarındaki yükselme, yakın coğrafyalarımızdaki savaşlar ve buna bağlı olarak dış ticaretteki açmazlar emlak piyasalarını olumsuz etkiliyor.
Benim emlak yatırımına bakışım ; yatırımın sütün kaymağını almak gibi olması gereğidir. Biraz açıklamak gerekirse bu durum ; bireylerin, şirketlerin kazandıkları kârların bir kısmını ileride kendilerini mutlu edecek bir emlak yatırımına bağlaması ile mümkün olabilir.
Oysa yaklaşık son on yıldır durum öyle mi, değil… Herkes işini gücünü bıraktı, inşaatçı/gayrimenkul geliştirmeci oldu. Her sokakta bir bina yıkılıyor, yeni inşaatlar yapılıyor. Bir evden iyi para kazanan yatırımcı ; üçüncüsünü, beşincisini, onbeşincisini alıyor veya bir inşaat şirketi kuruyor. İyi de ülkede uluslararası markalar çıkmıyorsa, üretilen ürünler dünyada bilinir/aranır değilse, uluslararası kabul görmüş Türk vatandaşları artmıyorsa ; inşaat ekonomisi sürdürülebilir değildir bence …
Peki tüm bu durumları dikkate aldığımızda orta ölçekli yatırımcı, bir zamanların popüler deyimiyle ortadirek ne yapmalı ??? Bence acelesi yoksa satmamalı, borcu/kredisi varsa beklemeden satmalı … Alıcı içinse acelesi yoksa çok gezmeli az beğenmeli.
Bazı istisnalar da yok değil ; Boğazda, Nişantaşı’nda, Bağdat Caddesi’nde her zaman satılık yer bulamazsınız. Bugünkü piyasa şartlarında “biraz da kanarak satın almalı …” Çünkü buralarda piyasalar iyiyken kimse yerini satmaz …
Kim ne düşünüyorsa işi gücü rast gitsin diyelim ; Çünkü zor günlerden geçiyoruz …