Geldi mi İmam Hatip?
Ülkemizde 2015 yılı itibariyle, imam hatip lisesi, imam hatip ortaokulu ve ilahiyat fakültesi, sayıları itibari ile 11 yılda 7 kat arttı. Yani şu an aşırı rağbet var bu okullara. Halkımız en başında yorumunu yapmıştı: ‘Dinimiz düzelecek artık!’ Peki oldu mu öyle bir şey? Yani imam hatip lisesi açmakla veya bunların önemini halka vurgulamakla dinimiz düzeldi mi? İnsanlar namaza yöneldi mi? Zina veya içki eskiye nazaran bırakıldı mı? Bunların cevaplarını tek tek istiyorum herkesten. Ama öncesinde bizim dinimizin hale geldiğini anlatmak zorundayım.
Eskiye nazaran, İslam dini ve tarihimizle ilgili çok konuşma yapılıyor, kitap basılıyor. Bunları dinlerken, okurken doğru düşünmezsek; inancımızı bozar, aklımızı çürütürüz. Peki sizce anlatılan her şey, gerçekten de doğru mu?
Kabil’in Günahı
İlkokul öğrencileri için hazırlanmış bir kitap gördüm. Yazarı ilahiyatçı bir Prof. Açtığım sayfada yazar:“İlk defa bir insan diğerini öldürmüştü. Kabil kötü bir çığır açmıştı. Kıyamete kadar işlenecek her cinayetten payını alacak, her katile yazılan günahtan Kabil de bir pay alacaktı…”diyor. (1)
Kuran’da:“Herkes yaptığına rehindir.” “Kimse bir başkasının yükünü yüklenmez.” “Herkes yaptığını bulur.” “Allah herkese yaptığının karşılığını verir.” “Kötülük yapan yaptığıyla cezalandırılır”gibi çok sayıda ayet var.
Bir iki hadiste, “kötü örnek olduğu için” işlenen cinayetlerden Kabil’e ceza yazılacağı aktarılır ama o hadisler bu ayetlere ters düşüyor. Bu gibi durumlarda biz ayetleri mi esas alacağız, hadisleri mi? Hadisler de uydurma ve eksiklikler olabilir ama Kuran’da olmaz. Bu yüzden önceliğimiz Kuran olacak. Tefsir ve hadis usulünde bu husus ile ilgili geniş bilgi var.
Bu düşünce peygamberi ret, hadisleri inkâr değildir. Hadislerin sıhhatine, hangi şartlar altında, niçin, neye göre söylendiğine bakmak gerekiyor.
Ayrıca; kitap, yazı ve düşüncelerimizin çocukların zekâ ve bilgi düzeylerine göre hazırlanması gerekir. Çocuklarımızı böyle karışık düşüncelerle yetiştirirsek, onları bağnazlık ve akılsızlığa iteriz.
Hutbeler Tümden Arapça Olmalıymış
İmam-Hatip Lisesi mezunu bir tarih Profesörü TV’de konuşurken dedi ki:
“Cuma hutbelerindeki Türkçe konuşmalar kalkmalı. Hutbe tamamen Arapça okunmalı. Zaten Osmanlılar İslam’ı anlamamız için vaaz sistemini getirmiş. Hutbede Türkçe konuşmak doğru değil.”
“Al bir kaya, nerene dayarsan daya.”
Bu iddia ve istek bir medrese mollasından, hiç Türkçe bilmeyen bir Arap’tan gelse hoş görülürdü. Bu garip yaklaşım ana-babası Türk olan, Türkçe konuşan, bir Türk üniversitesinde Türkçeyle hocalık yapan birisinden geliyor. Bu düşünce aklımıza da, dinimize de terstir. Burada iki hususa ilginizi çekmek istiyorum:
1-Bu kişi İmam-Hatip Lisesi mezunudur. İmam-Hatip Liselerinde öğrencilere:
“Peygamber ve kabilesi Arap olduğu için Kuran Arapça inmiştir.”
“Kuran Arapça dışında bir dille gelmiş olsaydı, ‘Arap’a yabancı dil mi?’ diye itiraz ederlerdi.”
“Bilinçsiz ibadet edenlere yazıklar olsun.”
“Kuran’ı anlayın, üzerinde düşünün.”
Gibi ayetler öğretilir. Demek bu adam bu tür ayetleri bilmediği gibi, İslam’ın eğitim-öğretim metodunu da bilmiyor. Prof. ya, dindarlık adına sallıyor.
2-Bu adamın yalnızca bu düşüncesi bile öğrencileri ve toplumumuz için zararlı olduğunu gösterir. Toplumumuz “Prof” unvanı olan kişilere “aydın” der. Böyleleri aydın olamaz. Böylelerine“karanlık”demek gerekir.
Değiştirilen Okul Adları
İlkokulu köyümde bitirdikten sonra okumak için Konya’ya gelmiştim. Okuluma giderken, yolumun üzerindeHâkimiyet-i Milliye İlkokuluadında tarihi bir okul vardı. Yaş ve Kültürümün yetersizliğine rağmen, bu okulun önünden geçtikçe Hâkimiyet-i Milliye levhasını okur,milli egemenliğimiz vardiye sevinirdim.
Şimdi oradaHâkimiyet-i Milliyelevhası yok! Bina boş, okul gözden uzak bir yere alındı, okulun adı 23 Nisan oldu. Dikkat edin,“milli”ruhumuz öldürülüyor.
Konya’nın merkezinde, Alâeddin Tepesi’nin doğusunda, herkesin görebileceği bir yerde,Atatürk İlkokuluvardı. Şimdikiler bu okulun ad ve statüsünü oradan kaldırdılar,gözümüzün önündeki o ATATÜRK adı kayboldu.
Cumhuriyet’imize saldırıların başladığı yıllarda, Şems Mahallesinde,“19 Mayıs İlkokulu”adında bir okulumuz vardı. Zenginin birisinin verdiği parayla bina yenilendi diye okulun adını değiştirdiler.19 Mayıs tarihi ile istiklâl mücadelemizin kutlu sonucu unutturulmak isteniyor.
Bir Soru:
Sağlıklı din bilgisi olmayanlar,
Arap-Acem kültürüne özenenler,
Cumhuriyet düşmanlığıyla yetiştirenler,
Çıkarları için emperyalizme uşaklık edenler,
Dinî, insanî, millî vb tüm değerlerimizi yok ediyorlar.
Peki bu yok edişi durdurmak için ne yapmalı?
Tabi ya, daha önce nasıl akıl edemedik. Doğru, biraz daha imam hatip lisesi açmalıyız arkadaşlar…
Eskiye nazaran, İslam dini ve tarihimizle ilgili çok konuşma yapılıyor, kitap basılıyor. Bunları dinlerken, okurken doğru düşünmezsek; inancımızı bozar, aklımızı çürütürüz. Peki sizce anlatılan her şey, gerçekten de doğru mu?
Kabil’in Günahı
İlkokul öğrencileri için hazırlanmış bir kitap gördüm. Yazarı ilahiyatçı bir Prof. Açtığım sayfada yazar:“İlk defa bir insan diğerini öldürmüştü. Kabil kötü bir çığır açmıştı. Kıyamete kadar işlenecek her cinayetten payını alacak, her katile yazılan günahtan Kabil de bir pay alacaktı…”diyor. (1)
Kuran’da:“Herkes yaptığına rehindir.” “Kimse bir başkasının yükünü yüklenmez.” “Herkes yaptığını bulur.” “Allah herkese yaptığının karşılığını verir.” “Kötülük yapan yaptığıyla cezalandırılır”gibi çok sayıda ayet var.
Bir iki hadiste, “kötü örnek olduğu için” işlenen cinayetlerden Kabil’e ceza yazılacağı aktarılır ama o hadisler bu ayetlere ters düşüyor. Bu gibi durumlarda biz ayetleri mi esas alacağız, hadisleri mi? Hadisler de uydurma ve eksiklikler olabilir ama Kuran’da olmaz. Bu yüzden önceliğimiz Kuran olacak. Tefsir ve hadis usulünde bu husus ile ilgili geniş bilgi var.
Bu düşünce peygamberi ret, hadisleri inkâr değildir. Hadislerin sıhhatine, hangi şartlar altında, niçin, neye göre söylendiğine bakmak gerekiyor.
Ayrıca; kitap, yazı ve düşüncelerimizin çocukların zekâ ve bilgi düzeylerine göre hazırlanması gerekir. Çocuklarımızı böyle karışık düşüncelerle yetiştirirsek, onları bağnazlık ve akılsızlığa iteriz.
Hutbeler Tümden Arapça Olmalıymış
İmam-Hatip Lisesi mezunu bir tarih Profesörü TV’de konuşurken dedi ki:
“Cuma hutbelerindeki Türkçe konuşmalar kalkmalı. Hutbe tamamen Arapça okunmalı. Zaten Osmanlılar İslam’ı anlamamız için vaaz sistemini getirmiş. Hutbede Türkçe konuşmak doğru değil.”
“Al bir kaya, nerene dayarsan daya.”
Bu iddia ve istek bir medrese mollasından, hiç Türkçe bilmeyen bir Arap’tan gelse hoş görülürdü. Bu garip yaklaşım ana-babası Türk olan, Türkçe konuşan, bir Türk üniversitesinde Türkçeyle hocalık yapan birisinden geliyor. Bu düşünce aklımıza da, dinimize de terstir. Burada iki hususa ilginizi çekmek istiyorum:
1-Bu kişi İmam-Hatip Lisesi mezunudur. İmam-Hatip Liselerinde öğrencilere:
“Peygamber ve kabilesi Arap olduğu için Kuran Arapça inmiştir.”
“Kuran Arapça dışında bir dille gelmiş olsaydı, ‘Arap’a yabancı dil mi?’ diye itiraz ederlerdi.”
“Bilinçsiz ibadet edenlere yazıklar olsun.”
“Kuran’ı anlayın, üzerinde düşünün.”
Gibi ayetler öğretilir. Demek bu adam bu tür ayetleri bilmediği gibi, İslam’ın eğitim-öğretim metodunu da bilmiyor. Prof. ya, dindarlık adına sallıyor.
2-Bu adamın yalnızca bu düşüncesi bile öğrencileri ve toplumumuz için zararlı olduğunu gösterir. Toplumumuz “Prof” unvanı olan kişilere “aydın” der. Böyleleri aydın olamaz. Böylelerine“karanlık”demek gerekir.
Değiştirilen Okul Adları
İlkokulu köyümde bitirdikten sonra okumak için Konya’ya gelmiştim. Okuluma giderken, yolumun üzerindeHâkimiyet-i Milliye İlkokuluadında tarihi bir okul vardı. Yaş ve Kültürümün yetersizliğine rağmen, bu okulun önünden geçtikçe Hâkimiyet-i Milliye levhasını okur,milli egemenliğimiz vardiye sevinirdim.
Şimdi oradaHâkimiyet-i Milliyelevhası yok! Bina boş, okul gözden uzak bir yere alındı, okulun adı 23 Nisan oldu. Dikkat edin,“milli”ruhumuz öldürülüyor.
Konya’nın merkezinde, Alâeddin Tepesi’nin doğusunda, herkesin görebileceği bir yerde,Atatürk İlkokuluvardı. Şimdikiler bu okulun ad ve statüsünü oradan kaldırdılar,gözümüzün önündeki o ATATÜRK adı kayboldu.
Cumhuriyet’imize saldırıların başladığı yıllarda, Şems Mahallesinde,“19 Mayıs İlkokulu”adında bir okulumuz vardı. Zenginin birisinin verdiği parayla bina yenilendi diye okulun adını değiştirdiler.19 Mayıs tarihi ile istiklâl mücadelemizin kutlu sonucu unutturulmak isteniyor.
Bir Soru:
Sağlıklı din bilgisi olmayanlar,
Arap-Acem kültürüne özenenler,
Cumhuriyet düşmanlığıyla yetiştirenler,
Çıkarları için emperyalizme uşaklık edenler,
Dinî, insanî, millî vb tüm değerlerimizi yok ediyorlar.
Peki bu yok edişi durdurmak için ne yapmalı?
Tabi ya, daha önce nasıl akıl edemedik. Doğru, biraz daha imam hatip lisesi açmalıyız arkadaşlar…