İştahımızın ardındaki gizemin ne olduğu, zayıflama çabasında olan birçoğumuzun aklını sürekli kurcalamış bir sorudur. Sürekli olarak yapılan diyetlere rağmen bir süre sonra verdiğimiz kiloları geri almamız, bu süreçte “neden bu kadar iştahlıyım?” sorusunu ister istemez kendimize sormamıza neden olur.
Gerek iştahımız gerek beslenme alışkanlıklarımız, aslında kilolarımızın altında yatan nedenledir. Bunlara modern yaşam biçimi, hareketsizlik ve ayaküstü yemek kültürü de eklenince fazla kiloların, sadece bizim değil, çağımızın da en büyük sorunlarından biri olduğu ortadadır. Kilolarımızdan kurtulmak için öncelikle, aşırı iştaha neyin neden olduğunu bulmamız gerekir.
İştah, aşırı yemek yeme isteği olarak tanımlanabilir. Özellikle günümüzde fazla kiloların ana nedeni iştahımızdır. Sürekli olarak “doymama hissi” bizleri, midemizde boş yer bırakmayacak şekilde yemek yemeye zorlar. Her kültürde yemek yeme amacı birbirinden farklı olsa da bu, fazla kilolarımızı açıklamak için yeterli olmamaktadır. Peki, neden bu kadar iştahlıyız? İştahlı olmamızın nedeni bize her ne kadar midemiz gibi gelse de, iştaha neden olan şey büyük oranda aç kaldığımızda salgıladığımız hormonlardır. Midemiz boşken vücudumuz “girelin” isminde bir hormonu kanımıza salgılar. Girelin adlı hormon, yağ dokumuzda azalmaya neden olur ve bu yüzden vücudumuz insulin ve leptin hormonu salgılamaya başlar. Aslında iştahın öyküsü de bu noktada yazılmaya başlar.
Beynimizin açlıkla ilgili bölgesine “lateral hipotalamus” adı verilir. Salgılanan insulin ve leptin, beynin bu bölgesini uyararak acıkmamıza neden olur. Ancak bu normal bir açlık hissidir. Normalde midemiz dolduğunda bunun sinyalleri omurilik soğanımıza ulaşır ve yemek yemeyi bırakırız. Fakat bazı durumlarda, doymamıza rağmen yemek yemeye devam ederiz. Bunun nedeni, lateral hipotalamusu olumsuz etkileyen nöronların varlığıdır. Bunların başlıcası, beynimizin binlerce yıldır değişime kapalı kalmış, ilkel duygularımızla ilgili bir bölgesine yakın olan GABA nöronlarıdır. Bu nöronlar biz tok olsak bile yemeyi sürdürmemize neden olurlar. Şayet, ileride yapılacak araştırmalarda bu nöronlarla iletişimi kesecek bir yol bulunabilirse obezite, aşırı kilo, aşırı iştah gibi sorunlarımız tarihe karışabilir.
İştahın ardında ne var? sorusuna bir yanıt bulabilmek için yapılan çalışmalar sırasında, doyma hissini daha güçlü hissetmemizi sağlayacak bir yöntem de ortaya çıkmıştır. Bu yöntem, yemeğimizi yerken yemeğimizi küçük parçalar halinde, yavaş ve yemeğe odaklanarak yediğimizde, beynimize doyma sinyalinin çok daha hızlı ve güçlü ulaştığıdır. Şayet konuşarak ve hızlı yemek yediğimiz durumlarda ise, beynimiz doyma sinyalini daha uzun sürede fark etmekte ve bu da daha çok yememize neden olmaktadır.
Diyet Bir Çözüm mü?
Diyetin bir çözüm olup olmaması aslında diyeti nasıl yaptığımıza bağlı. Diyet yaparken en önemli konu aç kalınmaması gerçeği. Bunun nedeni, aç kaldığımızda vücudumuzun girelin hormonu salgılaması ve bunun da iştaha neden olmasıdır. Bu yüzden, fazla kilolarımızdan kurtulmak için tabaklarımızdaki yemek miktarını yavaş yavaş azaltmak ve bu miktarlarla doymaya alışmak sağlıklı bir çözüm yoludur.
Etiketler: İştah, Neden iştahlıyız, İştahın ardındaki gizem, Diyet çözüm mü, Aşırı kilo, Obezite, Doymama hissi, Açlık, GABA nöronları, Girelin hormonu, insulin